ABD Kongresinin bir kanadı olan Temsilciler Meclisi’nin, Bozkurtlar / Ülkü Ocakları’nın terör örgütü olup olmadığı hakkında, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından bir rapor hazırlanmasını istedi. Erdoğan BM toplantısına katılmak için Newyork’a gidiyor ama Biden Erdoğan ile görüşmüyor. Hemen arkasında, Temsilciler Meclisi Bozkurtlar / Ülkü Ocaklarıyla ilgili Dışişleri Bakanlığından rapor hazırlanmasını istiyor. Bunun bir tesadüf olmadığı ortada, ABD ne yapmak istiyor? Devlet Bahçeli ve Erdoğan da buna çok kızıyorlar. Bakalım ne olacak.
Temmuz 1968 Akdeniz’deki ABD 6 filosu bir haftalık tatil için İstanbul’a geliyor haberleriyle çalkalanıyordu. İstanbul CHP’li Belediye Başkanı Fahri Atabey hemen işe koyuldu. Önce Karaköy’deki genelevde çalışan kadınların hepsini tatile gönderdi. Bütün evleri yeniden boyattı ve mobilyasını, yatağını, çarşafını ve havlusunu yeniledi. İstanbul Emniyet Müdürü Muzaffer Çağlar emniyetin arabalarıyla, çevre şehirlerdeki genelevlerden, İstanbul’a genç ve güzel kadınları taşıdı.
Nihayet 15 Temmuz 1968 günü ABD’nin 6 Filosu, bir uçak gemisi ve 5 destroyer İstanbul’a geldi, Dolmabahçe açıklarında demirledi. Daha önce hazırlanan kayıklarla askerler karaya taşınıyordu. Yerlilere yasaklanmış genelev, ABD’li askerlerle doldu. Türkiye’nin namusunu korumak için daha önce hazırlanan devrimciler, genelevi bastı. ABD’li askerler elbisesi koltuğunun altında, don külot kaçmaya başladılar, devrimciler ABD askerlerini Karaköy’de denize döktüler. Devrimcileri arkadan Ülkücüler kuşattı, çatışma başladı, polisler Ülkücüleri destekledi, çok sayıda yaralı ve bir de “Şehit” vardı. ABD şimdi bu ülkücüleri terörist mi ilan edecek?
Nisan 1978 Malatya Belediye Başkanı Hamid Fendoğlu’na bir paket hediye gönderiliyor. Hamido paketi evde açınca bomba elinde patladı, kendisi, kızı ve torunu can verdi. Bunun üzerine Malatya olayları başladı. Polis ve asker; dükkanlar kapalı, insanların şehre girmesini yasakladı. Dışardan getirilmiş, binlerce Ülkücü şehre daldı, gece işaretlenmiş, Alevilere ait 600’den fazla dükkân yağmalandı, 20-30 insan öldü. Ben de o sırada Malatya’daydım, benim de bürom yağmalandı, yanındakine bir şey olmadı. Bunun üzerine 40-50 bin Alevi Malatya’yı terk etti batıya göçtü. Alevilerin oy verdiği CHP iktidardaydı, olaylarla ilgili tek kişi tutuklanmadı.
Aralık 1978 Maraş’ta Çiçek Sinemasında, Güneş ne Zaman Doğacak filminin gösterimi sırasında bir bomba patlıyor, yaralanan kimse yok. Daha önceden hazırlanmış binlerce Ülkücü harekete geçiyor, Alevilere ait iş yerlerini ve evlerini talan ediyor, yakıyor, yıkıyor. Polisin ve askerin gözü önünde ama müdahale etmeden, olay üç gün devam etti. Kısaca söylemek gerekirse, devlet Maraş’ta Alevileri Ülkücülerin eline teslim etti. Yüzlerce Alevi öldürüldü, ölüler mezbahanenin soğuk hava deposunda üst üste yığıldı. Ben bilmiyorum, acaba Bahçeli terörü tarif edebilir mi? Maraş’ta da 40-50 bin kadar Alevi batıya göç etti.
Olaylar burada durmadı daha sonra, Elazığ, Erzincan, Sivas, Tokat, Çorum ve Alevilerin yoğunlukta yaşadığı yerlerde, aynı olaylar devam etti, hatta İstanbul’da oluşan Alevi gettolarına saldırdılar. Bilinmeyen birileri bir olay yaratıyor, Ülkücüler polisin ve askerin denetimi altında, Alevilerin iş yerlerini, evlerini talan ediyor, yakıyor yıkıyor. Buralarda da çok sayıda Alevi ülkücüler tarafından öldürüldü. Buralarda da çıkan olaylarda hiç kimse tutuklanmadı. Şimdi ABD, Alevileri göçe zorlayıp nüfus dengesini sağlamak için devletin de isteği ve desteğiyle gösterdiği çabalardan dolayı, Ülkücüleri terörist mi ilan edecek?
İŞİD 2014 yılında Kerkük’e saldırdı, Araplar şehri İŞİD’e bırakarak kaçtı gittiler. Bir süre sonra, Peşmerge Kerkük’ü İŞİD’den geri aldı. 2015 tarihinde Araplar Kerkük’teki Peşmergeye saldırdı, Peşmerge de çatışmadan geri çekildi. Kerkük Peşmergenin denetimindeyken, Türk tankları sınıra yığıldı, Malatya ve Diyarbakır’daki üsler alarm duruma geçti, her an Türkiye saldırıya hazırdı. Bahçeli “benim 5 bin silahlı, eğitimli Ülkücüm hazır bekliyor, her an gönderebilirim” diye açıklamalar yapıyordu. Acaba bu 5 bin kişilik hazır bekleyen kıta, başka ne iş yapar? Parlamentodaki bir partinin 5 bin kişilik silahlı hazır kıtası olmaz. Kerkük İŞİD’in işgali altındayken, Türkiye’nin sesi çıkmadı ama, şimdi silahlı Ülkücü hazır kıtalar devrede.
Bahçeli her konuşmasında APO’nun ABD’nin adamı olduğunu söyler. 1999 tarihinde ANASOL Hükümeti kuruldu, Başbakan Ecevit, Başbakan Yardımcısı da Bahçeliydi. Mayıs 1999’dan, Kasım 2002 Yılına kadar bunlar Türkiye’yi yönetti. APO Şam devlet mahallesinde yüksek bir binada, Türkiye’nin Şam Askeri Ataşesiyle altlı üstlü oturuyorlardı. Eğitim alanı da Suriye Beka vadisindeydi, Türkiye’ye karşı savaşıyordu. ANASOL hükümeti bir gün resmi bir belgeyle APO’yu Suriye’den istemedi, Türkiye ile Suriye arasında hiç bir sorun da yoktu. Şam devlet mahallesinde APO ile aynı binada oturan, Askeri Ataşelerden Kürşat Atılgan 2007 seçimlerinde MHP’den Milletvekili oldu. Onun için Bahçeli APO’un kimin adamı olduğunu çok iyi bilir. APO ve arkadaşları, ABD’nin adamları olduğu için, hiçbir zaman kırmızı bültenle aranmadı. Türkiye halinden memnun görünüyordu, sınırlarda hiçbir tehlike yoktu, Esat yönetimiyle hiçbir sorunu olmadı.
APO’yu ABD görevlileri Şam’daki evinden kaçırdı götürdü. Türkiye APO’nun Atina’da tatilde olduğunu iki gün sonra duydu. Yunanistan, Rusya, İtalya, Kenya gibi birkaç ülke dolaştıktan sonra, yapılan zımni bir anlaşma sonucu, ABD yetkilileri APO’yu getirdi Kahire hava alanında Türk yetkililere teslim etti. 15 Şubat 1999’da APO Türkiye’ye geldi, ANASOL hükümetinin Başbakan’ı Ecevit “Bunu getirdi kucağımıza koydular, şimdi biz bunu ne yapacağız” diyerek hayretlerini gizleyemiyordu. Demek ki ABD ile zımni anlaşmayı yapan, derin Başbakan’mış, Hükümetin bu anlaşmada haberi yokmuş. APO 29 Haziran 1999’da idam cezasına çarptırıldı. Cezası 25 Kasım 1999’da Yargıtay’da onandı. 3 Ağustos 2002 yılında ANASOL hükümeti toplandı, Türk ceza yasasında idam kararını kaldırdı. Oylamada bazı MHP’liler hayır oyu kullandığı için, bir daha da Milletvekili olamadılar. Evet APO’yu idamdan kurtaran, ANASOL hükümetinin ortaklarından biri de Bahçelidir. Günümüzde de APO ABD’nin adamıdır diye bağıran da Bahçelidir. Yoksa ABD’nin talimatıyla mı APO’yu idamdan kurtardılar?
Ezilen toplumlar unutkan olur, çünkü çaresizlik içerisindedirler, yaşadıkları zulmü hatırlamak istemezler. Aleviler de yaşadıklarını unutmuş olmalı ki, birçok ülkücüyü CHP listelerinde, Belediye Başkanı seçtiler. Bildikleri birçok ülkücüyü CHP listelerinde, Milletvekili seçtiler ve seçmeye de devam etmeye hazırdırlar. Bahçeli; Amerika Ülkücüleri terörist ilan etmek istiyor, diye bağırdı mı, bazı Alevilerde onunla birlikte bağırarak, “Kahrolsun Amerika” diyorlar. Devlet desteğinde Ülkücülerden gördükleri zulmü unutmuşlar, hatırlamak istemedikleri için “Kahrolsun Amerika” diye bağırıyorlar.
Kürtler de aynı çaresizlik içerisinde, yaşadıklarını hatırlamak istemedikleri için çok unutkan olmuşlar. Türkiye’yi yönetenler bağırıyor, APO Amerika’nın adamıdır diyorlar. Soğuk Savaş’ın zirvede olduğu bir dönemde, Rusya’ya göbekten bağlı olan Suriye yönetimi, nasıl ABD destekli APO’yu bağrına basar ve korur? APO 12 Eylül darbesinden sonra Avrupa’ya gitti, Fransa, Almanya, Hollanda ve İsveç ülkelerinde, sığınma talebinde bulundu. Hepsinde de sırasıyla ret cevabı alınca, döndü yine Suriye’ye yerleşti. Avrupa ülkelerinin ABD’nin adamının sığınma talebini ret etmesi mümkün mü? Bu yalandan şimdilik, Türkiye’yi yönetenler yararlanıyor. Bazı Kürtler de “Kahrolsun Amerika” diye bağırarak yaralanmaya çalışıyorlar. Bahçeli de unutkan Alevi ve Kürtleri istediği gibi yönlendiriyor.
Amerika büyük devlettir, konuşmaz yapar. Görüldüğü kadarıyla, Bahçeli söylediklerinin karşılığını alacak. Bir gün mutlaka APO’nun kimin adamı olduğunu, neden Türkiye’ye iade edildiğini öğreneceğiz. Amerika FETÖ’yu götürmüş devasa bir sarayda koruma altına almış, APO’yu da iade etmeden götürüp devasa bir sarayda koruma altına alsaydı, Türkiye ne yapacaktı? APO yüz günden fazla, Amerika’nın elindeydi, siz zahmet etmeyin, Amerika APO’dan yeteri kadar bilgiyi aldı, çuvalı bilgi dolu. Hani Kahire’den Türkiye’ye gelirken, uçakta gözlerini açtıklarında ilk sözü, size her türlü bilgiyi vermeye hazırım diyen APO, Amerikalılara istedikleri bilgileri vermedi mi?
Katliamdan kaçıp bir Ermeni köyüne sığınan bir Kürt ailesinin oğlu din olarak Hristiyanlığı seçiyor. Birkaç gün sonra, oğul ölüyor. Annesi mezara kapanmış, İsa tanımaz, Muhammed kabul etmez, vay ortada kalan oğlum diye ağlıyor. Bahçeli de Ülkücüleriyle birlikte, Rusya tanımaz, Amerika kabul etmez, vay ortada kalan Türkiye’m diye ağlasa daha iyi olur.
Ekim 2021