Dönen dolaplara ve açıklamalara bakıldığında, kundaklama değil de bir oyun olduğu görülüyor. Öncelikle şunu bilelim, Türkiye’de resmiyette, bir tek Cemevi yoktur. Bunların Cemevi dedikleri yerler, Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi Vakfı’nın şubeleridir. Türkiye’de resmiyette bir tek Dede yoktur. Sadece CEM Vakfının başındaki, sahte Baş Dede İzettin Doğan ve yardımcıları vardır. Türkiye’de Cemevi ve Dede’lik, 30 Aralık 1925 tarihinden beri Mustafa Kemal’in çıkardığı 677 sayılı yasaya göre yasaktır.
Oyun şöyle başladı; Kemalist Din’in Genel Müdürü Ali Erbaş, Muharremiye Programını, (o da nereden çıktıysa) Hacı Bektaş’daki Cami’de yapacaktı. Bazı itirazlar olunca, Programını Ankara Hacı Bayram camisine aldı. Konuşmasında Cemevi kundaklama olayını da kınadı. İslam’la hiçbir alakası olmayan Mevlana’yı müslümanlaştırdı, Mevlana şenlikleri düzenliyorlar. Bu Mevlana’ya da İslam’a da saygısızlıktır. Şimdi de Hacı Bektaş’ı Müslümanlaştırıp Muharremiye Şenlikleri düzenlemeye çalışıyorlar. Devletin Din İşleri Genel Müdürü Ali Erbaş da baş oyuncu. Hacı Bektaş Veli 1209-1271, Mevlana 1207-1273 yıllarında yaşadılar. İkisinin de türbelerinde cami yoktu, çünkü Müslüman değildiler. Hacı Bektaş’a 1834, Mevlana’ya 1837 yıllarında, II- Mahmud’un Alevi katliamı ve Anadolu’yu İslamlaştırma programı çerçevesinde cami yapıldı.
En enteresan açıklama da Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığından geldi. “Olayla ilgili iki kişi, kapalı bir yerde uyumak için girmişler” dedi. Savcı efendi o iki kişi eğer o kapalı yeri bulmasalardı, yaz günü soğuktan donarlardı, camları kırıp içeriye girdiklerine, iyi etmişler diyelim. Dışarıda kalan iki kişi, neden gelip Savcılığın camlarını kırıp, içeride uyumamışlar?
İç İşleri Bakan’ı Süleyman Soylu da Cemevi Kundaklama olayını kınadı. Aslında konu herkesten önce Soylu’yu ilgilendiriyor, yapması gerekeni yaptı. Şimdi Soylu’ya soralım, acaba Türkiye’de Soylu’nun açılış izini verdiği kaç Cemevi var? Bu Cemevlerinde kaç Dede görevlendirdi, kaç Dede’ye maaş ödüyor? Acaba Süleyman Soylu kaç tane Alevi Müslüman kardeşini Vali olarak atadı. Acaba Süleyman Soylu kaç tane Alevi Müslüman kardeşini Emniyet Müdürü olarak atadı. Soylu bey 20 Milyon Alevi cevap bekliyor. Soylu da çok iyi biliyor ki orası Cemevi değil, Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi Vakfı’nın şubeleridir.
Osmanlıda İslamlaşmanın başladığı, II-Mahmud döneminde 1826 tarihinde, bütün Alevi dergahları kapatıldı, malı mülkü gasp edildi, Aleviler de kılıçtan geçirildi. Bugün var olan Aleviler, o dönemde gizlenip canını kurtaran, katliam artığı Alevilerdir. İngiliz General Harington’dan Cumhuriyeti devir alan, Mustafa Kemal yaptığı ilk iş 30 Aralık 1925 tarihinde 677 sayılı yasayı çıkararak, Aleviliği kökten yasakladı. Yani II-Mahmud dönemini yüz yıl sonra yeniden başlattı. Mevlana ve Hacı Bektaş Tekkelerinin kapısına mühür vurdu. Alevi Tekkelerinin arazilerini ve mallarını gasp etti. Aleviler için her türlü yasak, devam ediyor. Yasaklar Soylu’nun koruması altındadır.
Alevilerin bir müracaatı üzerine, 19 Ağustos 2005 tarihinde Başbakanlığın yaptığı açıklama şöyle, “Diyanet İşlerinin tüm dinlere eşit yaklaştığını, cemevlerine İbadethane statüsü verilemeyeceğini, Alevi dedelerinin devlet memuru sayılamayacağını bildirdi.” Başbakanın kararını 2 Şubat 2010 tarihinde, Danıştay da onadı. Alevilik bütün hiddetiyle hala yasaktır. Acaba “Cemevini kundakladılar diyenler” birazcık da olsa kendilerinden utanıyorlar mı? Cemevi yok ki kundaklansın.
Başbakan ve Danıştay’ın kararlarından sonra, dava AİHM gitti. Davanın önemi nedeniyle, dava 17 yargıçlı Büyük Daire’de görüşüldü. Karar “Türkiye’nin Din Hizmetini sadece Hanefi mezhebinde olanlara vermesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 9’ncu maddesine aykırıdır” dedi. 2 Aralık 2014 tarihinde aldığı karara göre, “Alevilik bir inançtır, Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir kapatılamaz” Karar 17 yargıçlı Büyük Daire tarafından alındığı için, temyiz olasılığı yoktur. Karar üç ay içerisinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi huzurunda kabul görmesi gerekiyor. 5 Ocak 2016 tarihinde Başbakan Ahmet Duvutoğlu, Cemevlerine kısa zamanda yasal statü vereceğine söz verdi. Sözün ayakları havada kaldı. Ayrıca AİHM kararları, Anayasanın 90’ıncı maddesine göre de kanun hükmündedir. Başbakan Davutoğlu; Alevilerin Anayasal haklarını yedi, Kürtlere karşı 2005 tarihinde katliam uyguladı, şimdi de AKP bu zulmü iyi yapamıyor, ben daha iyi yapacağım diye ayrı parti kurdu, bakalım kafasında daha kötü neler var?
Din; birey ile tanrısı arasında manevi bir bağdır, ona hiç kimsenin müdahale etme hakkı yoktur. Ben Müslümanım diyen (Aleviler) Türkiye’de yeteri kadar Cami ve hoca var, gidin ibadetinizi Cami’de yapın. Göreceksiniz hiç kimse size karışmayacak, siz de Alevilerin Dedesine ve Cemevlerine karışmayın ve İzzetin Doğan’a uyup, ortalığı karıştırmayın.
Hz. Ali İslamın dördüncü Halifesidir. İlk evliliğini Hz. Muhammed’in kızı Fatima ile yaptı, iki oğlu üç kızı oldu. Ali Fatima’dan olan kızı Ümmü Gülsün’ü 9 yaşındayken, 7 karsı olan 62 yaşındaki Halife Ömer ile everdi. Hz. Ali karısı Fatima’nın ölümünden 24 yıl sonra, 656 yılında Halife oldu. 661 Tarihinde Küfe’de Mescit’de suikast sonucu öldürüldü. Ali Öldüğünde 8 karısı, 17 oğlu ve 19 da kızı vardı. (İslam Ansiklopedisi)
Ali öldükten sonra, büyük oğlu Hasan, kısa bir süre Halifelik yaptı. Daha sonra Muaviye ile anlaştı, Halife’nin ganimet payından, 5 bin dirhem Hasan’a, 3 bin dirhem de Hüseyin’e paya razı oldu, Halifeliği Muaviye’ye bırakarak, ailesini aldı, gitti Mekke’ye yerleşti. Ölmeden önce 90 karısı ve 300 de cariyesi vardı. Hasan’ın ölümünden sonra, Halife Yezid ailenin ganimet payını göndermeyince, Hüseyin ailesini topladı, ganimet payını almak için 72 kişilik ailesiyle Küfe’ye gidiyordu. Halife Yezid’in adamları Kerbela’da yolunu kesti, erkekleri öldürdü, kadınları da ganimet olarak aldı götürdü paylaştılar. Kerbela olayı ganimet paylaşımı yüzünden, yaşanan bir olaydır. 1400 Yıl sonra intikam duygularıyla sorumluları arayanlar, ölenler için yas tutup ağlayanlar, siz devam edin.
Aleviler günümüzde kendi yaşadıklarıyla ilgili yas tutup ağlasalar, daha mantıklı bir iş yapmış olurlar. Alevilerin oy verdiği parti CHP iktidar ortağı, Başbakan yardımcısı Ecevit devletin organize ettiği, kendi sivil güçlerinin yaptığı olaylara bakalım. Maraş olayları; yüzlerce insan öldü, yüzlerce Alevi işyeri, evi talan edildi ve yakıldı. Bunların hepsi devletin sivil güçleri ülkücüler tarafından ve devletin resmi güçleri Polis ve Askerlerin gözetiminde oldu. Malatya, Erzincan, Sivas, Tokat, Çorum ve İstanbul’da defalarca yaşanan olaylar. Kendisi Maraşlı olan ve olayların baş mimarı Temel Karamollaoğlu, daha sonra Sivas Belediye Başkanı olarak, Madımak otelinin önünde yakılma emrini verdiğini, bütün Türkiye izledi. Aleviler; yukarda saydığım olayların, Kerbela olaylarıyla sadece zaman farkı var. Eğer biraz insani duygunuz var ise, oturun bugün yaşadıklarınız için yas tutun ve onun için ağlayın.
30 Aralık 1925 tarihinde Mustafa Kemal 677 sayılı yasa ile, “Alevilik, dedelik, Pirlik, Mürşitlik ve Taliplik yasaktır” diyor. Yasak hala devam ederken, acaba Aleviler hala Mustafa Kemal’e neden taptıklarını düşündüler mi? Yukarda saydığım illerde Aleviler yoğunluktaydı. Devlet olaylar organize ederek, Alevi iş adamlarının kolunu kanadını budadı, Alevileri buralardan göçürüp nüfus dengesini sağladı. Türkiye’de 20 milyon Alevi yaşıyor. Acaba 20 işçi çalıştıran kaç Alevi iş adamı vardır? Devlet Alevileri ticaret hayatından uzaklaştırmıştır. Mustafa Kemalden başlayarak Aleviler devlet yönetiminden uzaklaştırılmışlardır. Cumhuriyetin kurulduğu günden beri bir tek Alevi General, Vali, Emniyet Müdürü ve Büyükelçi olmamıştır.
Her inanç kendi sosyal toplumunu ve yaşam biçimini oluşturur. Aleviliğin sosyal yapısı ve yaşam biçiminin, İslam’la uzaktan, yakından hiç bir alakası yoktur. İnsanlar kabul eder ya da etmez, İslam’ın rehberi Kuran-ı Kerimdir. Ben Müslümanım diyen bir insan, Kuran-ı Kerime göre yaşamak zorundadır. Bunu yapmıyorsa Müslüman değil, kendi kendisini kandırıyor, İslam’a saygısızlık yapıyor. İslam; başına bir mendil bağlamak, namaz kılmak, oruç tutmak değildir. Ben Müslümanım diyen bir insan, İslam-i Şeriat’a göre de günlük sosyal yaşamını sürdürmesi gerekiyor.
Türkiye’de uygulanan inanç, İslam’a benzer ama İslam’la alakası yoktur. Türkiye’de uygulanan inanç Kemalist Din’dir ve mezhebi de Sünni’dir. İslam’da Sünni diye bir mezhep yoktur. Afganistan’da Taliban 30 yıldır, İslam Şeriatı’nı uygulamak için savaşıyor. Şu anda yönetimi ele geçirmiş İslam-i Şeriatı uygulayacağım diyor. Müslümanların büyük bir kesimi, yangından kaçar gibi, gelecek olan İslam-i Şeriat’tan kaçıyorlar. Türkiye’de İslam-i Şeriat uygulansa, önce başı mendilliler kaçarlar.
Aleviler; Mustafa Kemal’in kendilerine yapacağı kötülükten korktukları için, ona taparlar.
Ağustos 2021