Şöyle tarihe bir baktığımızda, tarihin parçalanmış ülkelerle dolu olduğunu görürüz. Parçalanamaz diye bir kural yoktur. Mesela; Roma İmparatorluğu, kendi kendisini parçalamıştır. Osmanlı İmparatorluğu aynı şekilde, kendi kendisini parçalamıştır. Lenin’in Yoldaş İmparatorluğu da aynı şekilde kendi kendisini parçalamıştır. Tito’nun Yugoslavyası da kendi kendisini parçalayan ülkelerdendir. Bunlar başka bir ülkenin saldırısına uğramış ve parçalanmış işgal edilmiş değildir. Hepsi de dünyanın değişimini ve gelişimini umursamadan, egemenlikleri altındaki insanlara karşı izledikleri yanlış dayatmalardan dolayı parçalanmışlardır. Elbette ki Türkiye’de kendi yarattığı ve sürdürmeye çalıştığı, FETÖ’cu ve APO’cu siyaseti dayattığı için parçalanacaktır.
FETÖ; 1960 darbesinden sonra, Devşirme Paşaların başlattığı ikinci Cumhuriyet sürecinin bir ürünüdür. Yani Paşalar Cumhuriyetiyle birlikte başlayan, Türk İslam sentezinin tamamlayıcısıdır. Başta paşaların anti komünist çıkışı, batının da işine geliyordu. Paşaların hesabı, öncelikle İslamlaşma sürecini tamamlamaktı. Türkiye İslam Dini yerine topluma, Fettullah Gülen’in kanatları altında Kemalist Din’i dayattı.
FETÖ hiçbir eğitimi olmadığı halde, adına ciltler dolusu kitap yazıldı ve dağıtıldı. Tepeden tırnağa devlet görevlilerinin kutsalı oldu. Var olan yüzlerce tarikat FETÖ’ye bağlandı. Din işlerinde 5’in 7’inci kademesinden emekli olmasına rağmen, yani hak etmediği halde, Mart 1999’da yeşil pasaport alarak ABD’ye gitti. Bir süre sonra, 2011’de özel pasaport gönderdiler.
Vay be!… Bir günde baktık ki FETÖ terörist başı imiş ve yönetime karşı darbe yapmaya kalkışmış. Darbe akşam saat 10’da başladı, insanlar daha uyumamıştı, Kemalistler yine darbe yapıyor sandı, karşı direnişe geçti, 251 kişinin ölümünden sonra, darbe önlendi. 600 bin civarında darbe sanığı için işlem yapıldı. 283 bin kişi gözaltına alındı, 95 bin kişi tutuklandı ve şimdiye kadar 2532 kişi ömür boyu hapse mahkûm oldu.
Çok sayıda Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi, 17 vali, 74 vali yardımcısı ve 100 kaymakam terörist olarak tutuklandı. 168’i general çok sayıda terörist subay tutuklandı. Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın açıklamasına göre toplam 20 bin 77 terörist subay görevden alınmış. Çok sayıda terörist emniyet müdürü, komiser ve polis de görevden alındı. Devletin bütün kurumlarında çok sayıda, terörist görevden alındı. Görüldüğü gibi teröristler, devletin bütün kurumlarını ele geçirmiş, devleti yönetiyorlar.
Elbette ki bununla kalmadı, 53 gazete, 37 radyo istasyonu, 34 televizyon, 29 yayınevi, 20 dergi ve 6 haber ajansı da kapatıldı. AB ülkeleri başta olmak üzere bütün ülkelerde örgütlenmiş FETŞ, bütün ülkelerde yüzlerce okul açmış. Bunları yapan sadece 3 yıl Kuran Kursunda okuma öğrenmiş. Kasım Gülek’in adamı, Fetullah Gülen bunları devletten habersiz yaptı, demek, komik olmuyor mu? FETÖ’nün bilgisi ve becerisi bırak bunları yapmaya, bunları düşünmesi bile olanaksız.
Derin Devlet bazı çocukları, özen ve itina ile seçer, devletin gözetimi altında okutur ve çalıştırmaya başlar. Bütün devlet yatılı okullarında ve kurumlarında olduğu gibi, genel kurmaydan habersiz, askeri okulların kapısından sinek bile içeri giremez. Bunların hiçbiri devletten habersiz o okullarda okumadı. FETŞ davalarında şimdiye kadar 10 binlerce insan mahkum oldu, 2532 kişi ömür boyu hapisle cezalandırıldı, bunların 168’i general. İlk defa darbeciler, yaptıklarının bedelini ödüyor. Çekmecesinde kadın külotu çıktı gerekçesiyle, darbeciler Başbakan Adnan Menderes’i idam etmediler mi?
MÜSİAD Mayıs 1990’da kuruldu, 11 bin üyesi var. 95 ülkede 225 noktada çalışmalarını sürdürüyor. Bunların tamamının FETÖ’nün inayeti ve devletin desteği ile iş adamı olduklarını kainat biliyor. Karşı darbeciler şimdiye kadar, MÜSİAD’da birkaç kişinin dışında kimseye dokunmadılar. Daha önce sık sık görüş belirten MÜSİAD kaç yıldan beri, ticari ve siyasi tartışmalarda sesi duyulmadı. Acaba bunlara susun diye mesaj gönderenler mi oldu?
Mustafa Kemal, Hilafeti kaldırdı yerine, 1925’de Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğünü kurdu. Bu Kemalist Din görevlilerine, her yıl 5 bakanlığın toplam bütçesinden daha fazla bir bütçe ayrılır. Genel Müdür devletin diğer bütün genel müdürlerinden daha lüks bir yaşam sürdürür. 180 bin civarında çalışanı ve 23 bin de Kuran kursu var. Yurt dışındaki Camilere yüzlerce İmam atar. Karşı darbeciler, Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğünün kapısından geçmediler. Belki de nasıl olsa burası FETÖ’nün genel merkezi, uğramaya gerek yoktur, demişlerdir.
FETÖ’ye bağlı yüzlerce dergâh, Şeyh ve bunların, yüzbinlerce müridi var. Karşı darbeciler, bu dergâhların kapısından geçmedi. Hatta bazı müritleri, itirafçı olarak kullanıp, bunları birbirlerine karşı kışkırtıyor ve yararlanmaya çalışıyor. Karşı darbeciler, nasıl olsa bunlar direk Allaha bağlı, FETÖ ile alakaları olamaz diye düşünüyor, onun için dokunmuyorlar.
Devşirme Paşalardan arta kalan, devşirme siyasiler, ağzını açan yeni Anayasa diye bağırıyorlar. Acaba bu efendiler, mevcut anayasaya uygun görevini yapıyorlar mı ki yeni anayasa istiyorlar. Mesela AİHM aldığı 2015 tarihli karara göre, “Mecburi Din dersi, çocuk Hakları Sözleşmesine aykırıdır derhal durdurulmalıdır” kararı, anayasanın 90 maddesine göre, anayasal bir haktır. Bütün siyasiler bunun lafını bile etmezler. Sanıyorum yeni anayasa ile bu hakkı ortadan kaldırmak istiyorlar. 7-8 yaşında Kuran kurslarında, tecavüze uğradıkları, dövüldüklerini her gün haberlerde izliyoruz. Kör olası siyasetçiler bunu hiç görmezler.
Mustafa Kemal ve avenesi 1925 tarihinde, 677 sayılı yasa ile “Mürşitlik, Pirlik, Dedelik, Taliplik, Alevilik ve Cemhaneler yasaktır” diye yasa çıkarılar. O günden beri Türkiye’de bir tek açık Cemhane kalmadı. Türkiye’de 20 milyon Alevi yaşar ama Alevilik yasal olarak yasaktır. AİHM 2015’de aldığı bir kararla, “Alevilik bir inançtır, Cemhane de onların ibadethanesidir kapatılamaz” kararı var. TBMM’de hiçbir insan, bunu duymadı bile. Mevcut Anayasa’nın 90 maddesine göre, bu Anayasal bir haktır. Belki de yeni Anayasa ile bu hakkı da kaldırmak istiyorlar.
Türkiye’de 35 milyon kadar Kürt yaşar. Mevcut Anayasa’ya göre, Türkiye’de Kürt yoktur. Bırak Kürtçe konuşmayı, çocuklarına dedesinin ninesinin adını koymak bile sonuç hapiste biter. Acaba yeni Anayasa ile bu konuda biraz yumuşama sağlayacaklar mı? Bu Kürtlerin 20 Milyon kadarı Müslüman ve Şafii mezhebindendir. Bir tek Şafii Camisi bırakmadılar, Hanefi Camilerine dönüştürdüler. Acaba yeni Anayasa ile Şafiilere gasp ettikleri Camilerini geri iade edecekler mi?
Benim Anayasa konusunda bir önerim var. Meclisteki atanmış 600 milletvekili uzlaşsın ortak bir metin hazırlasınlar. Bir de İsviçre Anayasasını Türkçeye çevirip, ikisini de halkın oyuna sunalım. Halk hangisini tercih ederse, yeni Anayasa o olsun. Öncelikle atanmış milletvekilleri anayasaya uymadığı taktirde, cezası sadece milletvekilliği düşürülsün.
Ben darbeler ülkesi Türkiye’yi kısaca tarif etmeye çalıştım. Hiçbir Anayasa ve hiçbir güç, Türkiye’yi bir arada tutamaz. Birinci sebebi, 60 yıldır FETÖ örtüsü altında, İslam diye topluma dayattıkları, Kemalist Din’dir. FETÖ’cülerin bir kısmı, daha önce birlikte çalıştıkları, diğerlerini terörist olmakla suçlayıp, Hapishanelere doldurmuş. İçerdekiler yalnız değil, milyonlarca çevresi var. Dış güçler bunları dilediği zaman kendi çıkarı için kullanır. Bugün bile FETÖ’nun bir selamıyla Türkiye’de çok şeyin değişeceğine inanıyorum.
İkinci sebebi, Kenan Evren Cuntasının siyaset sahnesine koyduğu APO’culuk. 90’lı yıllarda Devlet Kürtleri APO’nun çevresinde bir araya getirmek için çok çaba harcadı ve başardı da. Bölgedeki gelişmeler ve başka ülkelerin bölgedeki çıkarı, siyasi ortamı değiştirdi. Türkiye’nin artık APO’culukla Kürtleri ve bölgede çıkarı olanları, oyalayamayacağı da ortada.
100 yıl önce devşirme Osmanlı Paşalarının başlattığı siyaseti, 100 yıl sonra devşirme varislerinin sürdürmeye çalışması, bir süre sonra Türkiye’nin, Lenin’in Yoldaş İmparatorluğundan farkı kalmaz. Devşirmeler de bunu görüyor, tedbirler almaya çalışıyorlar. Yüz yıldır, darbelerle ve siyasetçileri değiştirerek, düşe kalka yoluna devam ettiler ama artık onu da unutsunlar. Türkiye’nin APO ve FETÖ siyaseti, artık Türkiye’ye yük olmaya başladı.
Dünyaya uyum sağlamak için Türkiye ya değişir ya da dağılır.
Temmuz 2021