Medeniyet; adalet ve ekonomik değerler üzerinde yükselir. Türkiye; BM Çocuk Hakları Sözleşmesine çekince koyan bir ülkedir. Türkiye; her sabah okulda çocuklara, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” yeminini yaptıran bir ülkedir. Türkiye; İstanbul Sözleşmesini ilk imzalayan ve ilk çekilen bir ülkedir. Türkiye; Türkçe’den başka dilin konuşulmasının yasak olduğu bir ülkedir. Türkiye; Türkiye’de yaşayan herkese Türk, Müslüman ve Hanefi olmasını dayatan bir ülkedir. Türkiye; altında imzası olan, AİHM kararlarına uymayan bir ülkedir. Adalet nerede?
Türkiye; ‘teröristler’ barınıyor diye, 4200 Kürt köyünü ve 3000 Şafii Camisini yerle bir eden bir ülkedir. Türkiye; 7 Kürt Şehrini, ‘teröristler’ hendek kazdı, barikat kurdu gerekçesiyle, yerle bir eden ve bunu muhalefetin de alkışladığı bir ülkedir. Türkiye; şehirlerde öldürülen 9600 vatandaşının, katillerini bulamayan ve muhalefetin bu konuda sustuğu bir ülkedir. Türkiye; Devlet Başkanı olan kişinin ‘suçluyu verin sallandırayım’ diyen bir ülkedir. Türkiye; yöneticilerin, “kapatın o partiyi” deyip, AYM’e bağırarak talimat veren bir ülkedir. Türkiye; bir partiden seçilen 63 belediye başkanının görevden aldığı, o parti de dahil muhalefetin sustuğu bir ülkedir. Türkiye; ‘terörist’ bir örgüte karşı savaşta, 300 milyar dolar harcadığını söyleyen bir ülkedir. Devlet nerede?
Türkiye; dünyada en çok mülteci barındıran bir ülkedir. Türkiye; mafya aracılığıyla AB ülkelerine mülteci ihraç eden bir ülkedir. NATO üyesi olmasına rağmen, dilediği gibi davranan bir ülkedir. Türkiye; hemen hemen bütün komşularıyla sorun yaşayan bir ülkedir. Türkiye; Kuzey Azerbaycan’a her şeyi ile sahip çıkan ama 30 milyon nüfusuyla, İran’ın işgali altındaki, Güney Azerbaycan için sesini çıkarmayan bir ülkedir. Siyaset nerede?
Ortalıkta devlet yok, siyaset yok ve adalet yok. Bu durumda elbette mafya ve kara para alanı olacak. Reza Zarap olayı daha bitmedi devam ediyor. Daha yeni filiz vermeye başlayan, Sezgin Baran Korkmaz’ın olayı da Zarap olayına dönüşecek, ABD bunun da karnını deşip, içerisindeki pisliği ortalığa saçacak gibi görünüyor. Mafya babası Sedat Peker, Suriye’deki irticacı terör örgütlerine silah gönderdik diyor. Sedat Peker elbette ki bunu devletten gizli yapmıyordu. ‘Bir milletvekiline ayda 10 bin Dolar gönderiyorduk, İçişleri Bakanı da onu biliyor’ diyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu o şahsı başsavcıya bildirdi. Bakalım Mafyadan maaş alan milletvekili kim, cezası ne olacak?
Sedat Peker, ‘her ay Ankara’da bazılarına çanta dolusu para gönderiyorduk’ diyor. Elbette ki Peker bunu da devletten gizli yapmıyordu. Duruma bakıldığında, bu olay diğerlerinden çok daha önemli. Peker bunları da yeri geldiğinde açıklayacaktır. Kulislerde konuşulanlara baktığımızda, açıklanınca insanların aklı kanatlanıp uçacak. En büyük hayreti Kürtler yaşayacak, Türkiye de çok zorda kalacak ama Soylu devreye girmeli, Savcıları harekete geçirmeli, ülkeyi bu töhmetten kurtarmalı.
90’lı yıllarda Türkiye mafya eliyle, AB ülkelerine çok sayıda, mülteci ihraç etti. Bunların bir kısmı Kürt gençleri, bir kısmı da irticacı örgüt yandaşlarıydı. Kürt gençleri AB ülkelerinde mafyanın narkotiğini satıyorlardı. İrticacılar da yeteri kadar manevi eğitimlerini aldıktan sonra, on binlercesi gitti İŞİD’e katıldı. AB ülkelerinde hala, manevi eğitim görmüş, çok sayıda militan var.
Türkiye’nin temel sorunlarından biri inanç sorunudur. Mustafa Kemal 1925 yılında, Hilafeti kaldırıp yerine Din İşleri Genel Müdürlüğünü oluşturdu. Bu kurum da İslam diye Kemalist Din’i insanlara dayatıyor. 27 Mayıs darbesinden sonra, yani ikinci cumhuriyet döneminde, Kasım Gülek’in çabalarıyla NUR tarikatının başına Fetullah Gülen’i getirdiler. Kemalistlerin Halifesi FETÖ gitmiş ABD’de oturuyor, oradan Türkiye’yi yönlendiriyor. Çok sayıda yandaş cezaevlerine dolduruldu ama hala FETÖ’nün bir selamıyla, Türkiye’de çok şey değişir.
FETÖ; uzaylı değil, ithal değil, yerli imalattır. CHP’nin üçüncü adamı Kasım Gülek, 60 darbesinden sonra, eğitti donattı Kemalist Din’in başına getirip yerleştirdi. Şeyh dergahlarını buna bağladı. Hala FETÖ’nün yok olmadığı, ilahi görüntüsünün Şeyh dergahlarında dolaştığı söyleniyor. Bir zamanlar, Hoca Efendi, Bediüzzaman (zamanın harikası), Bid’atüzzaman, (Zamanın din dışı metotlarının yılmaz neferi) gibi isimlerle anılırdı. Bu insanı yok etmek ve yandaşsız bırakmak biraz zor, çünkü arkasında derin devlet var.
Türkiye’nin önemli sorunlarından biri olan İslam, Kemalist dinden ve FETÖ’den kurtulup yeniden aslına dönmelidir. M. Kemal’in oluşturduğu, Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğü kaldırılmalıdır. Çünkü İslam’da böyle bir kurum yoktur. Her birey özgürce, kendi inancı ve mezhebine sahip çıkmalıdır. Bütün inançlar ve mezhepler, kendi din işlerini ve din adamını, kendileri finanse etmelidir. Bunu da isteğe bağlı olarak, bir din vergisi oluşturmakla çözmek mümkün. Çocuklara dayatılan Din Dersi (Kemalist Din) mecburiyeti kalkmalıdır. Devletin Din’i olmaz ve Devletin küçük çocuklara din dayatma hakkı yoktur. Alevi Cemhaneleri kapalı, Şafii Camileri ganimet olarak, Hanefi Camilerine dönüştürülmüş, bunlar derhal aslına dönüştürülmelidir.
APO’yu devlet eğitti, donattı, götürdü Şam devlet mahallesinde, Askeri Ataşe Kürşat Atılgan ile altlı üstlü, aynı apartmana yerleştirdi. Kürşat Atılgan daha sonra, MHP’den milletvekili oldu.
Öldürülen Deniz Poyraz’a bağırmaktan ses telleri bozulan Bahçeli, APO Türkiye’ye döndüğünde, Başbakan yardımcı olarak APO’yu idamdan kurtarmak için çok çaba sarf etti. Türkiye APO’sunu kırmızı bültenle arama ihtiyacı duymadı, niye arasın ki APO emin yer Şam’daydı. Türkiye Şam’daki APO’sunu bir kere Suriye’den istemedi. Niye istesin ki, APO Suriye’de görevini çok iyi yapıyordu, Türkiye’nin de Suriye ile hiçbir sorunu yoktu.
Bahçeli Mafya babası Alaattin Çakıcı’yı özel af ile hapisten çıkardığı için, HDP’liler kızıyor. Kızma birader, aynı Bahçeli sizin parti büyüğünüz olan, hani Bahçeli’nin karşısında el pençe divan duran Ahmet Türk’ü de hapisten çıkarmadı mı? Sırrı Süreyya gitti Bahçeli abisinden rica etti, Bahçeli de emir verdi, Ahmet Türk derhal tahliye edildi. Nankör olmayın ne çabuk unuttunuz?
Muhalefet partileri birleşmiş milli cephe oluşturmuşlar, yirmi yıldır muhalefetteyiz, Erdoğan gitsin de biz gelelim diyorlar. İnsanlarda “Erdoğan gitsin, kim gelirse gelsin” diyorlar. Bunlar Erdoğan’ı zamanında getirip Başbakanlık koltuğuna oturtanın, CHP olduğunu unutmuş görünüyorlar. Muhalefete göre ülkenin tek sorunu, Erdoğan ve onun getirdiği Başkanlık sistemidir. Bunu değiştirip eskiye döneceklerini, böylece de ülkenin bütün sorunları çözülmüş olacak. Efendiler AB ülkelerinin yarısı Krallıkla yönetiliyor. İngiliz İmparatorluğunu 68 yıldır 95 yaşındaki Kraliçe Elizabeth yönetiyor. Sorun sistem değil, sorun ülkenin nasıl ve kimler tarafından yönetildiğidir.
Yukarıda insanların yaşadığı sorunların, bir kısmını kısaca açıklamaya çalıştım. Bu sorunları görmeyip iktidara gelecek olanlar, kör gelir, kör giderler. Diğer sorunları bir kenara bırakırsak, Türkiye FETÖ ve APO yani inanç ve Kürt sorununu nasıl çözecek? Türkiye 100 Binlerce devşirme İrticacı örgüt elemanını maaşa bağlamış, değişik ülkelerde savaştırıyor. Türkiye bunlara teskeresini verip evlerine gönderecek mi? Türkiye güvenilir bir ülke olmaktan çıktığı için, yabancı sermaye artık yatırım yapmıyor. Türkiye nasıl yeniden güvenilir bir ülke olacak? Buna bağlı olarak, 2010’da asgari ücret net 520 Dolar iken, 2021’de asgari ücret net 320 dolara düştü. Türkiye bu sorununu nasıl çözecek? Daha yüzlerce soru cevap bekliyor. Kişi başı milli gelir 13 Bin dolar iken, 8 Bin dolara düştü. Yalanla donatılmış insanlar görmüyor, siyasette gayet mesut ve mutlu görünüyor.
Bu sorunlarla, bu yöntemle ülkeyi kim hangi sistemle yönetirse yönetsin, dolu gelir, boş gider. Sırtındaki dolu torba da yalanla doludur, sakın inanmayın. Derin devletin hesabında, İzmir’den başlayarak, Sedat Peker ile sürdürdüğü, para gönderme hikayesinde, kabak Kürtlerin başında patlayacak. Türkiye’nin siyasette yüz yıl önce başladığı, Kürtleri inkar ve imha formülü hala tazeliğini koruyor. Hala yeni bir icatları yoktur, ihtiyaç da duymuyorlar.
AB ülkeleri kapılarını açsa, Türkiye’de insanları durdurmak mümkün olmayacak. Beş yıldır iş bulamayan genç makina Mühendisi, AB ülkelerinde, tornacı olarak çalışmaya razı. Üç yıldır iş bulamayan genç inşaat Mühendisi, AB ülkelerinde duvarcı ya da sıvacı olarak çalışmaya razı. Vatan, millet, bayrak kimin umurunda.
Haziran 2021