10 Mayıs günü bazı Yahudiler, Mescid-i Aksa’da Kudüs günü kutlamalarına katıldı. Aynı gün binlerce Filistinli de aynı yerde cuma namazı kılmak için toplandı. Taraflar arası tartışmalar başlayınca polis müdahale etti, tartışmalar kızıştı ve kavgaya dönüştü. Çok sayıda ölü ve yaralı var. Bunun üzerine Gazze Şeridinde Hamas, İsrail’e binlerce roket fırlatıyor. İsrail’de roketlerle cevap veriyor, çatışma savaşa dönüşüyor. Türkiye, ‘PKK’yi kovalıyorum’ diye 50 km Güney Kürdistan’a girdi, 300’den fazla köyü boşalttı, Acaba İsrail Hamas’ı kovalayıp Filistin topraklarına 50 km girse, 300 yerleşim yerini boşaltsa, Türkiye ne yapar?
O günden beri Türk basını İsrail’in Filistinlilere saldırdığını ve çok sayıda ölü ve yaralı olduğu haberlerini veriyor. Türk basını bilmem kaç Filistinli çocuk şehit oldu diye haber geçerken, garip olan bir haftadır, Filistin Devlet Başkanı hani şu “Bağımsız Kürdistan Ortadoğu’da felaket olur” diyen Mahmud Abbas hala görüş belirtmedi. Türk siyasetçiler yeri göğü inletiyor. Erdoğan; “İsrail terörist bir devlettir” diyerek bütün dünyayı Filistin’e destek vermeleri için davet ediyor.
Mecliste bulunan beş parti de ortak bildiri yayınladılar. HDP’de bildiriyi imzalayarak, Mahmud Abbası ve Hamas’ın lideri Halit Meşal’ı desteklediğini ilan etti. Ancak şimdiye kadar hiçbir devletten de destek gelmedi. Hala hiç kimseden Hamas’a roket saldırılarını durdurun önerisi de gelmedi. Birinci Dünya savaşında, İngilizler bölgede devletler kurarken, Filistin ve İsrail devlet olamadı, hatta Filistin diye bir devlet bölgede hiç olmadı. İsrail 1948 de kuruldu, ilk tanıyan devletlerden biri de Türkiye’dir.
Kuran’da (Yakup Peygamber) olarak geçen, Kral Yakup MÖ 993 yılında Kudüs’ü İsrail Krallığının Başkenti ilan etti. Böylece bölge Kenan Diyarı olarak anılmaya başlandı. Kudüs bölgenin en eski yerleşim yerlerinden biridir. 3,0 Bin yıldan beri de İsrail’in başkentidir. Kudüs en çok işgale uğramış ve toplam en uzun süre işgal altında kalmış, bir yerleşim yeridir. Döndü dolaştı Kudüs’ün ilk sahipleri olan İsrailliler, Kudüs’ü yeniden ele geçirdi, 3 bin yıldan beri kendi başkentleri olan Kudüs’ü yeniden başkent yaptılar.
Palastinalar bölgenin yerleşik toplumudur, Arap değildir. Kudüs başkent olduktan sonra, İsraillilerle Kral Yakup’un Krallığında birlikte yaşamaya devam ettiler. Osmanlılar 1517 tarihinde Kudüs’ü işgal ettikten sonra, Palastina aileleri Kudüs’e temsilci atadı. Bunlarda Kudüs’te tek Yahudi bırakmadı, onları kovdu. Sürgünde olan bir Yahudi, izinli olarak Kudüs’e gelir ama akşam tekrar terk etmek mecburiyetinde kalırdı. Palastinalar da Musevi idi, Osmanlılar döneminde Müslüman ve Araplaştı.
Albay İsmet’in Harbiye’de sınıf arkadaşı olan, Hacı Emin El-Hüseyni 1922 yılında Kudüs Müftüsü olarak atandı. Bu adam Albay İsmet’in isteği üzerine, Müslüman SS birlikleri oluşturdu, Hitler’in yanında yerini aldı ve Yahudi katliamında başrol oynadı. Bu adamın katliamından sağ kurtulan bazı Yahudiler, hala Kudüs’te yaşıyor. Enver Paşa’nın kardeşi, Nuri Killigil de Müslüman SS birlikleri oluşturarak, Müftü efendinin birliklerine yardıma gitti. Ayrıca beş yıllık savaş boyunca, 12 milyonluk Alman ordusunun silah hariç, un, et, sigara, pamuk, yağ gibi ihtiyaçlarını da Albay İsmet’in temin ettiği de bilinen bir gerçek. Devşirme Türklerin Yahudi düşmanlığı, epeyce eskiye dayanan bir mesele.
Bu tür olaylarda siyasetçiler işine geldiği gibi açıklamalar yaparlar, yadırganacak bir şey yoktur. Konu ile ilgili İslam Birliği Teşkilatı Cidde’de toplandı. Devletin Din İşleri Genel Müdürü Ali Erbaş, bir İslam Alimi sıfatıyla konuştu ama en sert siyasetçiden daha sertti, İslam alimine hiç benzemiyordu. Ali Erbaş, “İşgalci terör devleti İsrail, barbarlık ve vahşetle Mescid-i Aksa’yı işgal etmeye çalışıyor.“ Gözü dönmüş canavarların masum Müslümanlara canice saldırdığını dile getirdikten sonra; “Terör devletini şiddetle kınıyorum” sözleriyle konuşmasını bitirdi. Savaş kışkırtıcılığı yapan bir adam, İslam alimi olabilir mi, olsa olsa Yerli ve milli bir dinin temsilcisi olur.
Devlet 90’lı yıllarda korucu olmayı kabul etmediler gerekçesiyle, 4 binden fazla Müslüman Kürt köyünü yaktı, yıktı ve onları tarihten sildi. Bir devlet düşünün, köylerini teröristlerden koruyamıyor diye, köylerini yakıyor. Askerler benzin döküp evlerini yakarken, Müslüman Kürt çocukları analarının eteklerini tutmuş, korku dolu gözlerle, evlerinin yanışını izliyorlardı.
Bay Erbaş, acaba diyanet o zaman neredeydi?
Diyanetin envanterine kayıtlı, en az 3 bin de Cami’yi yıktılar. Yıkılan minareler hala cenaze gibi yerde yatıyor. Bunları Diyanetin kayıtlı envanterinden sildiniz mi?
Kürtlere ait on binlerce Şafii Camilerini gasp ettiniz, Hanefi Türk Camilerine dönüştürdünüz, Hanefi imamlar da Ali Erbaş’ın imzasıyla o camilere atanıyor. Ey İslam dünyası, ey insanlık neredesiniz?
Daha dün 2015 yılında, devlet önce kendi memurlarına süresiz izin verdi ve Sur’u terk edin diye talimat verdi. İkinci gün sokağa çıkma yasağı ilan etti, TSK burada teröristler var diye, topuyla tüfeğiyle saldırıya geçti. 100 günden fazla bir süre insanların başına bomba yağdı. Çocuk, yaşlı insanlar aç susuz ölümü bekledi. Ey İslam dünyası, ey insanlık neredesiniz?
Ben İslam’ın ve insanlığın nerede olduğunu bilmiyorum ama yerli ve milli dinin müdürü Ali Erbaş’ın yerini biliyorum. Ali Erbaş; akşam namazından sonra, haberlerde askerin tecavüzüne uğramış, Müslüman Kürt kadının çıplak bedenini izliyordu. Saldırılar bittikten sonra, Başbakan Davutoğlu’yla gitti, TSK’nın yakıp yıktığı yerlerde sağlam kalan Camilerde namaz kıldırdı. Zerre kadar yüzü kızarmadan cemaate vaaz verdi.
Erbaş efendi eğer devlet bir yerde teröristlerin barındığını tespit etmiş ise, etrafını kuşatır, orada oturanların dışarı çıkması için bir süre tanır, süre dolduktan sonra saldırıya geçer. Türkiye kendi memurlarına süresiz izin verdi, dışarı çıkmaları için 24 saat süre tanıdı. Hemen arkasında, sokağa çıkma yasağı ilan etti ve saldırıya geçti.
Yerli ve Milli dinin memuru Bay Erbaş, gözü görmüyor, kulakları duymuyordu ama daha sonra, Başbakan Davutoğlu ile insanlara vaaz vermeye gitti.
Dört ay devam eden savaş bitti, terörist denilenlerin buralarda yüzlerce km tüneller kazdığını ve barikatlar kurduğunu, basından izledik. Hatta Ali Erbaş, Davutoğlu ile gitti bunları yerinde gördü. Ali Erbaş Efendi senin vicdanına, gördüğün barikatlar ve tüneller Validen ve bölge komutanından habersiz, yapılacak bir iş mi?
Bölgede yaşayan insanlar da Müslümandı, gördüğün gibi hepsi senin arkanda namaz kılıyordu. Bay Erbaş arkandaki cemaatin hepsi Kürt’tü, ancak sana göre Müslüman olsalar ne yazar, değil mi?
Filistin için boğazını yırtarcasına bağıran, Kürdistan’da olanları görmeyen Bay Erbaş’a kimse inanmadı, Kürtler siz de yerli ve milli dinin temsilcisi bu iki yüzlü insana inanmayın.
APO’cular, ‘bu hendekleri ve barikatları, devletten habersiz yaptık’ diyemezler. PKK aldığı talimat gereği, senaryoyu hazırladı ve oynadı. Bunun kadasını ve belasını da Kürtler çekti. Olaylardan sonra PKK bir daha hendeklerine, barikatlarına uğramadı.
Musul, Kerkük infialinde, Saddam’ın Cumhuriyet Ordusuyla, Arafat’ın Kurtuluş Ordusu, Kürtlere saldırdı, Kürtler kuzeye doğru kaçmaya başladılar. Elbette ki Filistinliler HDP’nin desteğini hak ettiler. Türkiye sınırlarından içeri girdiklerinde ben de oradaydım. Yüzbinlerce insan sulusepken karın altında, arkasında Arafat’ın Kurtuluş Ordusu, ben bir Kürt olarak, manzarayı gördükten sonra, Filistin’i destekleyip, kendime saygısızlık yapmak istemiyorum.
Eğer Türkiye Filistin konusunda samimi ise benim bir önerim var. Önce Gazze şeridinde stratejik bir yer seçer, Kara, Hava ve Deniz üssü bir arada oluşturur, ordusuyla bölgeye yerleşir.
MÜSİAD üyesi Müslüman iş adamları, ortaklaşa Gazze şeridi boyunca, Turistik oteller yapar ve Gazze’yi bir turizm cennetine dönüştürürler.
Türk bilim insanları, Doğu Akdeniz’in gaz deposu olduğunu söylüyorlar. Türkiye gider Gazze açıklarına sondaj kulelerini diker, gazı çıkarır. Hem kendisi kazanır hem de Filistin kazanır. Zengin Filistin’e kimse yan bakamaz. Hani nerde o samimiyet?
Türkiye son Filistin olaylarını ve İslam’ı malzeme olarak kullanıp, Müslüman ülkelerle bozuk olan ilişkilerini düzeltmeye çalışıyor ama tutmadı. Çünkü İsrail Filistin’e değil, Filistin’e yerleşmiş olan Hamas’a saldırdı. Bütün Müslüman ülkeler de sonuçtan memnun. İsrail de Hamas’dan kurtulmak için eline önemli bir gerekçe geçirdi.
Kürtler; Camilerinizi, evlerinizi yıkan kendi zaliminize alet olmayın. Binlerce yıldır Kürtler ve Yahudiler yan yana hatta iç içe yaşıyorlar. Hiçbir Kürt, Yahudilerden zarar görmedi, hiç bir Yahudi de Kürtlerden zarar görmedi. Hep birbirine destek oldular. Kürtler sakın dolduruluşa gelip, kışkırtmalara alet olmayın.
Kürtler; siz Musevi olan İsrail devletinin, Musevilere saldırıp, ibadethanelerini evini yıkıp, onlara zulüm yaptığını gördünüz mü?
Müslüman Kürtler, Müslüman olduğunu iddia eden Türk devletinin ve onun din temsilcisi Ali Erbaşın zulmünü yaşıyor.
“Bağımsız Kürdistan Ortadoğu’nun felaketi olur” diyen Mahmud Abbas’a destek de felaket olur.
Mayıs 2021