Osmanlı Paşaları ve onların torunları, yüz yıldır İslam’ı Kemalist Din’e dönüştürmeye çalışıyorlar. Bu, ayranı süte dönüştürmek gibi boş bir çabadır. Siyasetin tartışmaları da hep bunun üzerindedir. Türkiye’de Müslüman yok denecek kadar azdır. Onlar da siyasetin korkusundan sesini çıkarmazlar. Hâkim inanç Kemalist Din’dir. Bazıları bunu İslam’a benzetmeye çalışsalar da İslam’la hiçbir alakası yoktur. Kemalist Din’in olur dediği ve yaptığı, bazı konulara bakalım.
İslam’da, Din İşleri Genel Müdürlüğü gibi, dini kurumlar olmaz.
İslam’da, din adamları her türlü gelirden oluşan bütçeden maaş alamaz.
İslam’da, (TÜR-k-BAN-t) Müslüman bir kadının örtüsü değildir.
İslam’da, kadınlar din adamı olamazlar.
İslam’da, kadınlar subay olamazlar.
İslam’da, kadınlar polis olamazlar.
İslam’da, kadınlar hâkim olamazlar.
İslam’da, kadınlar spiker ve sanatçı olamazlar.
İslam’da, kadınlar siyasetçi olup, devleti yönetemezler.
İslam’da, devleti yöneten bir adamın, yüz kişiden oluşan, özel Senfoni Orkestrası olamaz.
İslam’da, milli devlet olamaz.
İslam’da, şehidin evine bayrak asılmaz.
İslam’da, şehidin tabutuna bayrak sarılmaz.
İslam’da, mevlit okutma merasimi yoktur.
İslam’ın örtüsü Burka’dır. Kemalist dindarların taktığı Türkbant, Şule Hanım modasıdır, İslam’la hiçbir alakası yoktur. Kemalist Din’e göre, bir kadının mahrem yeri boynu ve saçıdır. Bir kadının boynu ve saçının kapalı olması ve erkeklere göstermemesi gerekiyor. Bu İslam’a yapılacak büyük bir saygısızlıktır. Siyaset Din’i tartışırken, Devletin Din İşleri Genel Müdürü Ali Erbaş, ortalıkta görünmez. Zavallı, siyasetin emrinde görev yapan bir devlet memurudur, konuşamaz ki. İnsanlar için siyaset bir çıkar aracıdır, ona göre vaziyet alırlar.
İslam diye, Kemalist Din’i tartışmanın hiçbir anlamı yoktur. Din ve manevi gelenekleri tartışıp, insanların manevi dünyası ile oynamak doğru değildir. Din’i polemik konusu yapıp, tartışan siyasetçiler ne yaptığını çok iyi biliyorlar, onları ciddiye almamak gerekiyor. Avrupa ülkelerinde, bir siyasetçi Din’i tartışmaya kalkışsa, herkes ulan sen Papaz mısın diye onunla dalga geçer. Genel Müdür Ali Erbaş’ın görevi susmak, fetvaları siyasiler verir. Din; birey ile tanrısı arasında manevi bir bağdır, kimsenin devlette dahil, maneviyata karışma hakkı ve yetkisi yoktur.
Devşirme Paşalar yönetimi ele geçirince, ilk işleri İslam Halifesini sürgün etmek ve hilafeti kaldırmak oldu. İkinci günü Diyanet İşleri Başkanlığını kurup, Din alanını kendileri için, oyun alanına dönüştürdüler. Çünkü Cumhuriyetin de bir dini olması gerekiyordu. Bunlar İslam’ı da doğru dürüst bilmedikleri için, siyasi çıkarlarına göre, istedikleri gibi, Din’e yorum getirdiler. Sonuçta İslam’la alakası olmayan, yeni Kemalist Din ortaya çıktı. İslam dünyasına abilik yapmak için, yeni dini İslam’a benzetmeye çalıştılar.
Birinci Dünya savaşında, Mondros ateşkes antlaşmasına göre, Osmanlı fes edildi, işgal edilmemiş Osmanlı topraklarının yöneticisi, İngiliz General Harrington, Cumhuriyeti kurdu, cephe kaçkını Devşirme Osmanlı Paşalarına teslim etti çıktı gitti. İslam hiçbir zaman Osmanlı dini olmadı. Bütün dinleri işine geldiği gibi kullanıyordu. Müslüman Türkiye Cumhuriyeti kuruldu ama yönetici Devşirme Paşaların ne Türklükle ne de İslam’la ilgili bilgileri yoktu. Derhal Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türk Dil Kurumu oluşturularak, konu ile ilgilenmeye başladılar. Paşalar rakı sofrasından kalkıp, cuma namazına gitmediler. Mustafa Kemal’in eşi Latife Hanım ve Erdoğan’ın eşi Emine hanımla yan yana olan resimlerine bakın, aynı görüntü. Aradan yüz yıl geçti, Türkiye hala o günleri yaşıyor ve hala öncelikle İslam tartışılıyor. Boş tartışmalar, toplumu bir kaosun içerisine sürükledi.
Din İşleri Genel Müdürlüğünün bütçesini, 12 milyar 977 milyon liraya çıkardılar. Buna birde kendi Banka hesaplarından gelen faizleri ve milyarlarca lira kira gelirlerini eklersek, hatırı sayılır bir bütçe. Genel Müdürlükte 130,0 bin kadrolu memur, 20,0 bin kadar da sözleşmeli memur çalışıyor. Türkiye Minare ormanına dönüştü, nerdeyse bütün Müslüman ülkelerindeki minare sayısı kadar Türkiye’de minare var. Bu yetmiyor, bazı binaların bodrum katları ya da çatı katları Camiye dönüştürülmüş. Binaların çatısına ya da yüksek ağaçların tepesine hoparlör yerleştirilmiş, Ali Erbaş’ın memuru ezan okur, namaz kıldırır. Acaba başka Müslüman bir ülkede bu rezalet var mıdır? Acaba Avrupa’da hangi binanın bodrumu ya da çatısı Kiliseye dönüştürülmüş Çan çalıyor, Papazlar da ayın yapıyor? Acaba büyük bir hevesle bodrumda, terasta namaz kılmaya gidenler, gösterimi yapıyorlar?
Kemalist Din’de her bireyin günde defalarca hadis yerine tekrarladığı, bazı sözler var.
“Bir Türk dünyaya bedeldir.
Türk öğün çalış güven.
Ne mutlu Türküm diyene.”
Gibi sözleri her gün, konuşmasının nakaratı gibi defalarca tekrarlayanlar, Müslüman olduğunu iddia ediyorlar. Milliyetçiliği çağrıştıran sözleri ağza almak, İslam’da haramdır. Bunlar nasıl Müslüman olduklarını iddia edebiliyorlar? Yüz yıldır siyaset insanların manevi dünyası ile oyun oynuyor ve insanların manevi dünyası tarumar olmuş durumda. Son yıllarda her gün bir kadın, birlikte yaşadığı erkek tarafından öldürülüyor. Her gün sokakta bir hiç yüzünden, insanlar birbirini öldürüyor. Manevi dayatmaların, manevi ve geleneksel yaşamı ne hale getirdiği ortada.
Orta Asya’dan Asena denen Kurt’un peşine takılıp Anadolu’ya gelmiş, Türkmen bulamazsınız. Ancak Lenin’in yoldaş İmparatorluğu dağıldıktan sonra, bazı gelenler oldu. 1827-1828 Rus-Fars savaşında, Müslüman olmayan bazı Azeriler, Zerdüşt inancından oldukları ve savaşta taraf olmak istemedikleri için, kaçtı Anadolu’ya geldiler. Bunlar Afgan kökenli Osmanlıdan da korktukları için, gizlice gitti Toros ve Kaz dağlarında gizlenmeye çalıştılar. Yörükler ve Tahtacılar.
Zerdüşt inancında olan, Azerilerin bir kısmı da kuzeye doğru kaçıp, Çeçenlerin yaşadığı dağlık alanlarda gizlenmeye çalıştılar. 1881-1882 yıllarında, Osmanlılar Çeçenlerle birlikte onları da getirip, topluca Anadolu’ya yerleştirdiler. Bunlar da Çorum, Tokat, Sivas, Malatya ve Erzincan yöresinde yaşayan Zerdüşt (Alevi) Türkler. Buna itirazı olanlar, lütfen DNA testi yaptırsınlar, sonucun Kafkaslar çıktığını görecekler. Önce DNA testini 600 kişilik parlamentoda deneyin, bakalım Mecliste Orta Asyalı kaç kişi var?
Türk-İslam, Cumhuriyetin kuruluş felsefesidir. Ancak Anadolu’da Türkmen yok, Müslüman da çok az, var olanlar da Kürt. Devşirme Paşalar kendi elleriyle, kendilerine sorun yarattılar. Özellikle manevi dayatmalar, günümüzde toplumun temel sorunu oldu. Türkiye’nin Kürt sorunundan sonra, ikinci önemli sorunu inanç sorunudur.
Diyanet Müdürlüğüne milyarlar harcayarak, lüzumundan fazla cami yaparak, bodrumları ve çatı katlarını camiye dönüştürerek, Şafii mezhebini yasaklayarak, sorunu çözmek olanaksız.
Devlet manevi değerler üzerindeki ayırımcılığa son vermeli ve manevi dünya özgür olmalı, siyaset aracı olmamalı.
Din İşleri Müdürlüğü kapatılmalı. Bütün inançlarda olduğu gibi, her inanç gurubu, ihtiyaç duyduğunda, kendi din adamını kendisi tespit etmeli ve ihtiyaçlarını karşılamalı.
İslam dünyası, hep beraber Hilafetini yeniden oluşturmalı, fetva görevi Halife’ye aittir.
Ocak 2021