2020 yılın sonu, 2021 yılı için yeni bir başlangıçtır. Yeni yılınız kutlu olsun demiyorum, çünkü Kürtler için, yüzlerce yıldan beri, hiçbir şey kutlu olmadı, o nedenle kutlu olsun demeye dilim varmıyor. Müslüman Arap ordularının 643 yılında, Musul’u işgal ettikleri günden beri, mazlum Kürtler zulüm altında yaşıyorlar, zalimden kaçıyorlar. Ortadoğu’nun iki kadim milletinin yaşadıklarını, dünyada başka hiçbir millet yaşamadı. Yahudiler ve Kürtler. Bu nedenle Yahudiler, Kürtler için önemli bir örnek olmalıdır.
Yahudiler iki bin yıl boyunca, dövüldüler, sövüldüler, sürüldüler yaşanan katliamlarda canını kurtaranlar ise bütün dünyaya dağıldılar. 1492 İspanya’da sürgün kararnamesiyle, milyonlarca Yahudi İspanya’yı terk etmek mecburiyetinde kaldı. Bunların bir kısmı gelip, Osmanlı toprağı olan Trakya’ya yerleşti. Bir kısmı başka yerlere gitti. Nihayet ikinci Dünya savaşı sırasında, Almanya’da Aucshwitz toplama kamplarında açlıktan iskelete dönen milyonlarca Yahudi’nin fırınlarda yakıldı. Sağ kalan Yahudiler 1948 yılında, gittikleri yerlerden geri dönüp, kadim toprakları Kudüs’te İsrail adı ile kendi devletlerini kurdular ve bugün hak ettikleri özgürlüğü yaşıyorlar. Darısı Kürtlerin başına.
Kürtler de binlerce yıldan beri, Yahudilerin yaşadıklarını yaşıyorlar. Özellikle 643 yılında Müslüman Arap ordularının Musul’u işgaliyle, gördükleri zulüm katmerleşti. Kürtler de dövüldüler, sövüldüler, sürüldüler ve bütün dünyaya dağıldılar. Dünyanın neresine giderseniz gidin, mutlaka kaçak bir Kürt’e rastlarsınız. Dünyada yüzlerce üniversitede konuşmacı olarak, toplantılara katıldım. Vardığım her yerde Kürt öğrencilere rastladım, bunlar bulundukları ülkelerin sosyal toplumu gibi yaşıyor, bir Kürt gibi düşünüyorlar. Bu sevindirici durum bütün Kürtlere örnek olmalıdır.
Kürtlerin yaşadıkları katliamları yazmaya kalkışsak, kitaplara sığmaz. APO’nun sayesinde, TSK güvenlik gerekçesiyle, 4200 Kürt köyünü yaktı. Milyonlarca Kürt, yersiz, yurtsuz yollara düştü, nerede yaşar ne yer ne içer, çocukları ne oldu bilen yoktur. 500 yıl önce Yahudilerin İspanya’da yaşadıklarından ne farkı var? Bağdat yönetimi 16 Mart 1988’de Halepçe’de düzenlediği kimyasal saldırı sonucu, on binlerce Kürt öldü. Onların daha sonra toplanan kemikleri, şimdi Halepçe mezarlığındaki toplu mezarlarda yatıyorlar. Bunların Aucshwitz kampındaki fırınlarda topluca yakılan Yahudilerden ne farkı var? Şengal, Kobani tazeliğini hala zihinlerde koruyor. Zindanları, İşkencehaneleri, keyfi öldürmeleri, sürgünleri, tankıyla, topuyla, ordusuyla da kovalamaları unutmayalım. İran’da bir Fars öldürülüyor, önce İsrail’i suçluyorlar, arkasında gözüne kestirdikleri 20 Kürt’ü tutukluyorlar.
İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’da, nasıl ki Yahudiler var olma ve yok olmayla karşı, karşıya kaldılarsa, Kürtler de var olma ve yok olmayla karşı karşıyadırlar. Aucshwitz kampında fırınlarda yakılan Yahudilerden sonra, bütün dünya döndü Yahudileri görmeye başladı. Onlarda bundan yararlanarak kendi bağımsız devletlerini kurdular. Halepçe, Şengal ve Kobani olaylarından sonra, bütün dünya döndü Kürtleri görmeye başladı. Kürtler de aynen Yahudiler gibi bundan yararlanmasını bilmek mecburiyetindedirler.
Kürtlerin Yahudilerden farkı, Kürtler yüz yıldır kesintisiz olarak özgürlükleri için savaşıyorlar. Gazi Muhammed, Mustafa Barzani, Ali Şer, Şeyh Sait, Seyit Rıza ve diğerleri, unutulmaz Kürtlerdir. Alman bir yazar, “Özgürlük için Ölenler” adıyla Kürtlerle ilgili kitap yazıyor. Özgürlük için ölenler de unutulmamalıdır. Kürtler dünyadan destek aldıkça, işgalciler kızıyor ve azgınlaşıyor. Kürtler azgınlaşanları fazla ciddiye almadan, dünya ile bütünleşip, yoluna devam etmelidirler.
Güney Kürdistan’daki gelişmeler ve dünyada edindiği itibar, itina ile korunmalıdır. Irak federe bir devlet değildir. Eğer öyle olsaydı, Arapların da güneyde bir parlamentosu, Bağdat da her iki federasyonun da ortak parlamentosu olurdu. ABD Irak’ı işgal edip, Saddam’ı saklandığı delikten çıkardığı zaman, Irak’ın ortasından bir çizgi çekip, burası Kürdistan, burası da Arabistan deseydi, kim ne diyecekti? Demedi; çünkü Ortadoğu’da kalıcı barış, ancak Birleşik Kürdistan var olunca mümkün olacaktır. ABD Devlet Başkanı Joe Biden Barzani’ye boşuna ‘ikimizde Bağımsız Kürdistanı göreceğiz’ demedi.
Medeniyetin beşiği Kürdistan olmadan, insanlık tarihi doğru yazılmaz, doğru okunmaz. Bütün dünya bunu görmeye başladı, Kürtler de bunu görmek mecburiyetindedir. İşgalciler Kürtler için özgürlüğe giden yolu tıkamaya çalışacaklardır. Tıkaç malzemesi olarak, bazı Kürtleri kullanabilirler, Kürtler bunu görmeli, ayağının ucuyla bunları kenara itip, yoluna devam etmelidirler. Bütün dünya Kürtlerin yanında, işgalciler buna engel olamayacaktır.
Haziran 2014’de Irak hiçbir direniş göstermeden, Musul ve Kerkük’ü İŞİD’e teslim etti. Buna en çok Türkiye ve İran sevindi. 2015’de Peşmerge Musul ve Kerkük’ü geri aldı. Buna en çok da Türkiye ve İran üzüldü, uykuları kaçtı. Hemen birlikte, Bağdat’tı da yanlarına alarak 1952 Bağdat antlaşmasını ele alıp, Kürtlere karşı yeni projeler hazırlamaya başladılar.
Güney Kürdistan bağımsızlık referandumu hazırlıklarına başladı. Aslında bir asırdan beri, bağımsızlık savaşı veren bir Milet’e, bağımsızlık istiyor musunuz diye bir soru sorulmaz. Bağımsızlık propagandaları sadece Güney Kürdistan’da değil, bütün dünyada aylarca Kürdistan tartışıldı, bütün dünya Kürtlerin yanında yerini aldı. Demek ki referandum, bütün dünyada unutulmuş Kürtler için önemli bir uyarı aracı oldu. Erbil referandumuna böyle bakmak gerekiyor.
Referandum İran ve Türkiye’yi çok kızdırdı, hemen Irak ile ilişkiye geçtiler. Türkiye PKK’yi, İran da Haşdi Şabi’yi devreye soktu, Bafel Talabani önderliğinde, bazı Kürtleri de yanına aldılar, Irak ordusu ile birleşti, Ekim 2017’de Kerkük’ü geri aldılar. Bafel Talabani’yi yanlarına almalarında asıl amaç, Kürtleri birbirleriyle çatıştırmaktı. Barzani akıllıca davrandı, çatışmadan Kerkük’ten geri çekildi, Kürtler arası çatışmaya da engel oldu.
MHP lideri Bahçeli, “Haydi gidek usul usul, bizim olsun Kerkük, Musul” sloganıyla Türkiye’de yürüyüşler yapıyordu. Kerkük tekrar Arapların eline geçince, Bahçeli dilini yuttu. Hani “Kerkük kadim bir Türk şehridir” niye vaz geçtiniz? Bahçeli HDP’yi kapatın diye bağırıyor. Partiyi kapatma Anayasa Mahkemesinin görevidir. Bahçeli’nin görevi başka, idam cezasını kaldırarak, APO’yu idamdan kurtarmak, bir emirle arkadaşı Ahmet Türkü tahliye ettirmek, ama bir partiyi kapatma emri veremez, böyle bir yetkisi yoktur. Bu emri verirken, suç işlediğini biliyor. Güney Azerbaycan’la ilgili de şok geçirdi konuşamıyor, kekeme oldu. Can kardeş Azerbaycan şehri Tebriz, 1828 yılından beri Farsların işgali altında. Acaba Bahçeli hazır bekleyen 5 bin ülkücüsünü ne zaman Tebriz’i, Farsların işgalinden kurtarmaya gönderecek? Yoksa Güney Azerbaycan üvey kardeş olduğu için mi gerek görmüyor?
Filistin lideri Mahmud Abbas “Bağımsız Kürdistan Ortadoğu’nun felaketi olur” diyor. Kürtler Abbas efendinin sözünü unutmayın, kulağınızda küpe olsun, çünkü unutulacak bir söz değil. Geçmişte Kürtler Türk Soluna uydu, gitti Filistinlilerin yanında yer aldı, İsrail’e karşı savaştı. Mahmud Abbas da Kürtlerin kendilerine yaptıklarının hakkını veriyor. Umarım Kürtler yaptıkları hatayı görürler.
İran’ın Haşdi Şabi’si ile Türkiye’nin PKK’sı birleşmişler, Şengal’den çıkmıyorlar. Şengal, İran için Suriye’ye önemli bir geçiş yoludur. Onun için bunlar Şengal’in kendilerinin kontrolünde kalmasını istiyorlar. Irak da Kürtlerin birbirleriyle çatışması için, bunların Şengal’de kalmasını istiyor. Müttefik güçlerin bunu kabul etmesi asla mümkün değil. Sonuçta ABD Batı Kürdistan’da PKK’yi nasıl çıkardı ise, aynı yöntemle Şengal’den de çıkaracak. Eğer PKK biraz daha zorlarsa Kandil’deki karargâhı da zorda kalabilir. TSK aylardır Güney Kürdistan’da PKK ile çatışıyor. Bölgede 100’den fazla köy boşaltıldı, çünkü alanın PKK kontrolünde olmasını istiyor. PKK’de hazırlıklarını yaptı, bölgeye yerleşti, Peşmerge’ye saldırmaya başladı ve çok sayıda sivil ve Peşmerge’yi de öldürdü. Yani PKK bölgede aylardır TSK ile çatışıyor ama TSK mensuplarından ziyade, Kürtleri ve Peşmerge’yi öldürdü.
Bu yetmedi Süleymaniye ve çevresinde yakma, yıkma ve talanlarına devam ediyor. Türkiye’nin asıl amacı PKK’yi KDP ile çatıştırmak, Kürtlerin kazandığı statükoyu bozmak.
PKK medyasında, KDP işkence yapıyor diye görüntüler ve haberler yayınlanıyor. Sonra ortaya çıkıyor ki, Irak’ta uyuşturucu mafyası bir yüzbaşıyı öldürüyor, olayda yakalanan mafya mensupları, Irak güvenlik güçleri tarafından sorgulanan görüntüler. PKK asla bu yaptıklarından utanç duymaz, çünkü verilen görevini yapıyor ve yaptıklarıyla da gurur duyuyor. Türkiye PKK’yi teşvik ediyor ama asıl yaptıranlar da PKK içerisindeki, aşırı Kemalist Türk Soludur. Bunlar Kürdistan sözcüğüne alerji duyarlar, Kürtlerden nefret ederler, aşırı Kemalistler için asıl düşman KDP’dir. Aşırı Kemalistler PKK’yi kullanıyor, ellerine geçirdikleri fırsatı Türkiye’nin lehine dönüştürmeye çalışıyorlar.
Eğer Kürt’ler var olmak istiyorlarsa, dünya ile bütünleşmek mecburiyetindedirler. Kim Kürtlere dostluk elini uzatıyorsa, Kürt’ün dostu odur. Dünyada “olmayan” bir Milletin kendilerini Dünya’ya kabul ettirmeleri hiç de kolay değil ama Kürtler bunu başardılar. Bu kazanımlar avucunuzun içerisinde avucunuzu sıkın, kayıp etmemeye çalışın. İşbirlikçi, kapıkulu Kürtler her zaman olmuştur ve olacaktır. Sakın bunlar moralinizi bozmasın. Bağımsız Kürdistan size kutlu olsun.
2000 yıl aradan sonra, Yahudilerin başardığını, Kürtler neden başarmasın?
Aralık 2020