Dersim; Çemişkezek, Arapkir, Koçgiri, Amiryon, Azergan ve Gımgım gibi Ermeni yerleşim yerleri ile çevrili, takriben 60-70 bin kilometrekare, 3950 metre kadar yükselen dağlık bir alandır. Ardıç ve Meşe ormanlarıyla kaplı, çok sayıda akarsuyu vardır. Birkaç çeşit geyik, yabani koyun, domuz, ayı, vaşak, kurt ve her türlü av hayvanı yaşar, insan için yaşam koşullarının çok zor olduğu bir alandır.
İslam Halifesi Hz. Ömer döneminde, Müslüman Arap orduları, Kürdistan’a saldırmaya başladılar. Müslüman Araplara göre Zerdüşt Kürtler “putperesttir, Mecusi’dir ve katli vaciptir”. İslamiyet kan dökerek insanların kalbine hâkim olmaya çalıştığı devirlerde, Kürtlerin kalbine hâkim olamadı, onlarda kuzeye doğru kaçıp geldiler. Gelenlerin bir kısmı Palu-Bitlis arasındaki dağlarda gizlenmeye çalıştı. Burayı geçebilenler de geldi Dersim’in dağlarında gizlenmeye çalıştılar. Buralar Ermeni hakimiyetindeydi, Müslüman Arapların katliamından kaçan Kürtlere, Ermeniler kucak açtı, onlara sahip çıktı ve korumaya çalıştılar.
Palu-Bingöl dağlarında yaşayan Zerdüşt Kürtler, 1000 Yıl boyunca hiçbir yere bağlı olmadan yaşamaya çalıştılar. Osmanlı-Alman Berlin anlaşmasından sonra, Anadolu’yu İslamlaştırma hareketi başladı. Osmanlı, Meşhur Palu katliamında sağ kalanlar da Müslümanlaştı. Hiç konuşulmayan Palu katliamı bir başka yazı konusu. Osmanlı Türk olmadığı için, Türkleştirmeye gerek görmüyor, Müslümanlaşması yeterliydi.
Dersim; çok daha geniş, daha sarp ve yeteri kadar barınacak mağaraları olduğu için, Palu’dan daha şanslı idi. En son Dersim Osmanlının ortasında bağımsız bir bölgeydi. Ermeni katliamından sonra, Ermenilerden boşalan alanlara Alevi Kürtler yerleşmeye başladı. Fakat Berlin anlaşmasından sonra, Osmanlı da başlayan İslamlaştırma, öncelikle Dersim Osmanlının hedefi oldu.
Ben Berlin anlaşmasını daha önce yazmıştım. Anlaşmadan dolayı eleştirilen Kral II-Friedrich “Osmanlı neden bizim Hindistan’ımız olmasın” diye anlaşmayı savunmuştu. Berlin-Hicaz ve Berlin-Bağdat demiryolu çalışmaları, anlaşmayla başladı. Birinci Dünya savaşının tek sebebi de bu anlaşmadır. Almanya’nın tek hedefi Osmanlı topraklarındaki petrol yataklarıydı.
Osmanlı hemen Asakir-i Mansure-i Muhammeddiye Ordusunu kurdu ve devşirme askerlerini Müslümanlaştırmaya başladı. Merkeze yakın olan Anadolunda müslümanlaşması gerekiyordu. Nusayrı’lar neler yaşadığını önceki yazımda, anlatmaya çalıştım. Onu takip eden Palu katliamı, arkasında Ermeni katliamı ve sıra Dersime gelmişti. Elbette ki bu katliamları yapanlar, Asakir-i Mansure-i Muhammediye Ordusunun, özel yetişmiş Müslüman Paşalarıydı.
Müslüman Şafi-i Kürtler için de Ümmetti Muhammed adına Hilafeti korumak için 1891 tarihinde Hamidiye alaylarını kurdu. Hamidiye alaylarına Ezidi ve Alevi Kürtleri, Müslüman olmadıkları için almadılar. Hatta Müracaat eden bazı Dersim aşiretlerinin müracaatı ret edildi. Bütün Alevilerin güvencesi ama Osmanlılar için çıban başı olan Dersim, ortadan kalkmalı ve Anadolu’daki bütün Alevi’ler Müslümanlaşmalıydı. Bilindiği gibi Osmanlının Türkleştirme diye bir sorunu yoktur. Çünkü Osmanlı Türk değil Afgan kökenliydi.
Gelin hep birlikte Jandarma Umum Komutanlığının Dersim’i ya Müslümanlaştırmak ya da ortadan kaldırmak için hazırladığı, raporlara bir göz atalım. 1877 Tarihinde Koç uşağı Ağası Ahmet, Ferhat Uşağı ağası Alişan Ağa ve bazı ağalar aileleriyle birlikte Sinop’a sürdüler. Dersim’de hayli etkili olan ve Osmanlıların gözünü korkutan Şah Hüseyin’i hile ile yakalayıp Vidin’e sürgün ettiler. Oğlu Ali beyi de Erzincan’da mecburi iskana aldılar. Bu işler insan ölmeden olmuyordu.
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında, Dersimli bazı Ağaların Ruslarla iş birliği yapacağı korkusu ile Ali Şefik Paşa bir alay askerle Kırgan Aşiretine saldırdı. 15 gün süren çatışmalarda çok sayıda insan öldü. Aşiretler birleşip Kırgan’a destek olmaya başlayınca, Paşa korktu gasp ettiği malları ve binlerce davarı aldı, arkasında çok sayıda ölü bırakarak geri çekildi.
1892 tarihinde Alay Komutanı Ali Şefik Paşa, Koç ve Şam uşağı aşiretleri birleştiler gerekçesiyle saldırdı. Aşiretler çok büyük zayiat verdiler. Ali Şefik Paşa’nın da bir albay, bir doktor ve 50 kadar askeri öldü, Saraydan istediği yardım da gelmeyince korktu geri çekildi.
1893-1905 Dersimliler ortalığı karıştırıyor, hükümeti zor durumda bırakıyorlar. Dersimliler hükümete vergi ve asker vermiyorlar, etrafı talan ediyorlar gerekçesiyle ortadan kaldırma planları hazırlanıyor. Öncelikle her biri 400 askerden oluşan, 20 tabur ve iki topçu bataryası görev alacak. Hozat, Arapkir, Harput, Çemişkezek ve Kızılkilise’ye (Nazimiye) birer tabur asker, yerleştirilecek. Hamidiye piyade taburlarını görevlendirmek sorun olur. Her ne kadar Hamidiyeliler Şafii Kürt, Dersim Alevi olsa da Kürtlere güvenilmez. 1907’de Koç uşağı, Şam uşağı ve Reşik aşiretlerine saldırıp büyük bir katliam yapınca, aşiretler birleşti askerler yüklü bir ganimetle geri çekildi.
1908’den 1916’ya kadar durmadan aşirete saldırıp katliam uyguladılar. 1866 tarihinden, 1916 tarihine kadar Dersim’e karşı tam 11 katliam uygulandı.1916 Tarihinde Ruslar Erzincan’ı işgal etti. Osmanlı Ordusu savaşı bıraktı geri çekildi. Kürt’ler Ruslarla birleşir korkusuyla, Dersim’e karşı savaş devam etti. Ermeni katliamında Dersim’e sığınan Ermeniler, Rus ordusuna katıldılar.
1920’de Ankara’da Paşaların Parlamentosu açılmıştı ama Dersim’de katliam devam ediyordu. 1926 Koç uşağı, 1927 Demanen, Haydaran, 1928’de Yukarı Abbas, Keçel, Haydaran, Bal ve Lolan aşiretlerine karşı, katliamlar devam etti. 1930 Pülümür hareketi ile başlayıp, uçaklarla bombalamalar, 1931 senesine kadar devam etmiştir. Yakalananlar, Kurşuna dizilenler, ölüm ve hapse atılanların da sayısı belli değil.
Türklükten hiçbir haberi olmayan devşirme Osmanlı Paşaları, şimdi kendi başlarına kalmışlardı, İşleri de hayli zordu. Şimdi Aleviler hem Müslümanlaşmalı ve hem de Türkleşmeliydi. Kolay olmayan bu iş için önce Dersim ortadan kaldırılmalı ve arkasından da Sivas, Malatya, Maraş, Harput, Antep ve Anadolu’daki bütün Aleviler de ortadan kaldırılmalıydı. Devşirme Paşalar bunun için 1920 tarihinden, 1936 tarihine kadar yüzlerce rapor ve plan hazırladılar. Gerektiğinde Alevi’leri tamamen ortadan kaldırmak için, Hitler’den kimyevi silah bile istediler.
1920’den sonra egemen resmi ideoloji, kendisine resmi din yaratmış ve topluma dayatmıştır. “Kızılbaş bir kadının oynaş ve gündüzlü tutmak ve haftada bir onunla oynaşmak hakkıdır.” “Dersimliler Türk’tür, Dilleri Kürt’tür.” “Korkutarak insanların kalbine hâkim olacaksın.” “Dersim koloni gibi kabul edilip Müslümanlaştırıp, Türkleştirilmelidir”. Devşirme Paşalara çok yakışan bunun gibi daha çok sözleri, raporlarda okumak mümkün.
Raporları hazırlayanlar; B.U.Mf. İbrahim Tali, Mutasarrıf Mardin’i Arif, Celal, Dahiliye vekili Şükrü Kaya başta olmak üzere 40’dan fazla rapor hazırlanıyor. Her aşiretin nüfusu, ekonomik gücü ve silah sayısı, ayrıca hangi aşiretin nereye sürgün edileceği tek, tek belirleniyor. Şükrü Kaya’ya göre Dersimin nüfusu 150 bin civarında. Raporlar ve krokiler Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ve Başbakan İsmet İnönü ve yetkililere ulaştırılıyor.
Nihayet; Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal 1936 tarihinde Trabzon ziyaretinde, Dersimi kuşatma krokisini kendi eliyle çiziyor ve düğmeye basıyor. 4 Mayıs 1937 TBMM kararıyla katliam hareketi başlıyor. 1937-1938 katliamı herkesçe bilinen bir olay. Sabiha Gökçen’in uçakla attığı bombaların altında, 70 binden fazla Dersimli can verdi. Kadın, yaşlı ve çocuklar, Kutu deresindeki mağaralara gizlendiler. Atatürk’ün askerleri içerisi insan dolu mağaraların kapısına betonla kapattılar. Hala mağaraların içerisi insan kemiği ile dolu. Cumhuriyetin subayları, her biri güzel kızlardan birer tane evlatlık değil, ganimet olarak aldılar. Ganimetin ne olduğunu bilmeyen bazı aptallar, ortalığa düşmüş kızları arıyorlar. Acaba Atatürk’ün subayları, bir erkek çocuğu neden evlatlık almadılar?
Nihayet 347 ağa ailesi ve 3470 nüfusu ile malına mülküne el konarak, her birini batıda ayrı yerlere sürgün ettiler. Sabiha Gökçen’in uçaktan attığı bombaların altında, bütün köyler harap oldu. Bütün Dersimin malı, mülkü ganimet olarak ellerinden gasp edildi. Erzincan ve Elâzığ’dan aylarca Trenlerle batıya koyun, keçi ve sığır taşıdı ve batıdaki devşirme Türklere dağıtıldı. Günümüzde batıdaki devşirmelerin evlerinde, Dersimde dokunmuş, halı, Kilim ya da güzel bir Palas vardır. Yürekten yaralı Dersimliler, Türkiye’ye dağıtıldı, 1947 affından sonra, bir kısmı geri döndü.
Atatürk hastaydı haberi yoktu diyenler, Elazığ’da görevli olan İhsan Sabri Çağlayangil’in hatıralarını okumaları gerekiyor. İzzettin Doğan’ın babası Hüseyin Doğan ve Ali Haydar Veziroğlu’nun dedesi binbaşı Hıdır, Koçkiri ve dersim katili General Hüseyin Abdullah Alpdoğan’a danışmanlık yapıyorlardı.
Mayıs 2020
İbrahim Aksoy