27 Mart 2020 Cuma günü Ezidi Kürtlerin Nusaybin’deki Kuba Hesen Begê mezarlığına saldırdılar ve mezarları tahrip ettiler. Daha önce de Batman Beşiri ilçesindeki Ezidi mezarlığına saldırmışlardı. Görüldüğü gibi Devşirme Türkler mezardaki Kürt’ten bile korkuyor ve köpeklerini Kürtlerin ölüsüne kişliyorlar. Özellikle Güneş ve Tavus Kuş’u sembollerini tahrip ediyorlar. Efendilerinin kişlemelerine bakılırsa bu saldırı, Yaslanmış Kibarların işi.
Daha önce de Mardin Nusaybin’e bağlı Gunde Efşe’deki Ezidi Kürtlerin Taziye Evine saldırmışlardı. Görüldüğü gibi ortalıkta hala saldırganlar yok. Dün Taziye Evine saldıranlar, başıboş köpek gibi ortalıkta dolaştı, önünü boş bulunca, sahibinin parmağına bakıp, Mezarlara saldırdılar. Utanç verici olayla, Türk basını ilgilenmediğine göre, saldırganların sahipleri belli. Devlet bu saldırganları bulana kadar, saldırının faili devletin kendisidir.
Pek yakın zamanda, Devlet’in güvenlik güçleri, Kepçelerle, Dozerlerle Kürt mezarlıklarına saldırdı, binlerce mezarı tahrip etti. Atatürk döneminde, öldürdükleri Kürtlerin ölüsünü bile sahiplerine teslim etmeye korkuyorlardı. İnönü-Gürsel Cuntası, Saidi Kurdi’nin 63 günlük cenazesini Urfa’daki mezarından çıkardı, çaldı götürdüler. Hani nerede Şehy Sayıt, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezarları? Devşirme Türkler için “en iyi Kürt ölü Kürttür” olsa bile, Kürt’ün ölüsü dirisinden daha tehlikelidir. Kürt’ün ölüsüne sahip çıkması ve onu gömmesi bile suç sayılıyor. Acaba kaç Kürt ölüsünü defin ettiği için, işkence gördü ve hapis yattı? Zebanileri Türk güvenlik güçleri olunca, mezarında bile Kürde rahat yoktur. Acaba bu rezaleti yapanlar, insan olduğunu düşünüyor mu?
Yüzyıllardan beri Kürt Milleti arasında, Koronavirüs’ten daha tehlikeli bir vürüs zaten dolaşıyor. Daha dün, 3 Ağustos 2014 Tarihinde, Halife Ebu Bekir El Bağdadi’nin Cihad ordusu İŞİD, 450 Bin Ezidi Kürdün yaşadığı Şengale saldırdı. 9-10 yaşındaki Ezidi Kürt kızlarını ganimet olarak aldı götürdü 40-50 yaşındaki, Cihatçılarla everdiler. Hala 2900 Ezidi kadını ve kızı kayıp. Şengal’de şimdiye kadar yapılan kazılarda, 50’den fazla toplu mezar ortaya çıktı. Kürt milleti Şengal’de yüzden fazla katliam yaşadı. Alın size Kürtler için Koronavirüs’ten daha tehlikeli Cihat, virüsü.
Ezidi Kürter; 1400 yıldır, Çihatçı virüse karşı ayakta durmaya çalışıyor. Ezidi’ler her türlü baskı ve zulme rağmen, boyun eğmemiş, tarihin derinliklerinden, Kürt Milletinin, geleneklerini ve yaşam biçimini günümüze taşıyan, önünde saygı ile eğileceğimiz Kürtlerdendir. Bütün Kürtlerin vicdanı bunları gözü gibi korumakla görevlidir. İşte devşirme Türkler de bu ıslah olmaz özelliğinden dolayı, diğer Kürtlere örnek olurlar diye, en çok da Ezidi Kürt toplumundan korkuyorlar. Ancak bilinmesi gereken, korkunun ecele hiçbir faydası yoktur. Yolun sonu görünüyor.
Türkiye yüz yıldır izlediği inkar ve imha politikasının işe yaramadığını ve iflas ettiğini görüyor. Asabiyetin ve Kürt mezarlarına saldırının da sebebi budur. Kenan Evren Cuntasının başlattığı, 40 Yıldır devam eden Cumhuriyet’in 21’ci Kürt katliamı, artık dünyadan gizlenemiyor. Ayak oyunlarıyla, Kürtleri birbirine karşı kışkırtmaya çalışıyor. Kürtlerin bu oyuna gelmemesi gerekiyor. Bütün dünya liderleri Kürt Milleti’nin Newroz Bayramı’nı kutladı. Buda gösteriyor ki artık Kürt Milletinin dağlardan başka dostları da var, yalnız değil, bütün dünya mazlum Kürt Milletinin yanında. Demek ki devşirme Türklerin asabiyeti boşuna değil, yalnızlık korkusundan.
Suriye’de olaylar başlayınca, Türkiye gitti çoğunluğu cihatçı olan muhalefetten yana çıkıp, Esad’ı devirmeye kalkıştı. Hatta Şam’daki Emevi Cami’sinde Cuma ezanını, Başbakan Davutoğlu okuyacak, devşirme Türkler de namazını kılacaklardı. Çünkü Türkiye Kürtlerin silahsız ve savunmasız olduğunu biliyordu. ABD Kobani’de İŞİD’e karşı Kürtleri destekleyip, silahlandırmaya başlayınca, Kürtlerde Cihatçı İŞİD’i kovalamaya başlayınca, Türkiye’nin bütün planları alt üst oldu. Böylece rejime karşı en güçlü muhalefet, Kürtlerden oluştu.
Türkiye; Esad’sız Hanefi, Müslüman bir Suriye istiyor. İran; Esad’ın Başkanlığında Şii, Müslüman bir Suriye istiyor. Rusya; Doğu Akdenize kapağı atmaya çalışıyor ve Esad’ı destekliyor. Başta ABD olmak üzere, batı dünyası ve Araplar Kürtlerin de talebi olan, Bağımsız Kürdistanı istiyor. İşte bu çelişkili tablo ve ilişkiler, Suriye meselesinde kafaları karıştırıyor. Üç parçaya bölünmüş Suriye’yi yapıştırmaya çalışmak akıl karı değil. Türkiye’nin buna engel olacak takati da kalmadı. İran tırnağı olsa kendi başını kaşıyacak. Rusya asla batı ile çelişmek istemeyecektir.
Türkiye, Esad muhalefetinin bir kısmını toplayıp, ÖSO’yü oluşturdu ve Militanları maaşa bağladı, silahlandırdı ve müttefiki yaptı. Rakiplerinin zayıfladığını gören Esad’da geri kalan muhalefeti süpürdü İdlip’e doldurdu ve kayıp ettiği bütün alanları geri aldı. Esad; başarısını İran ve Rusya’nın desteğinden ziyade, Türkiye’ye borçludur, çünkü muhalefetin önemli bir kesimini, Türkiye kanatları altına topladı ve kendine göre kullanmaya çalışıyor. Çelişkili siyasi tavır, Türkiye’yi yalnız bıraktı. Kürtler de akıllıca davranarak, tavrını buna göre belirledi ve başarılı oldular. Mazlum Kobani bütün dünyanın desteğini almış yoluna devam ediyor.
Bütün Araplar, İsrail ile birleşmiş, Batılı müttefiklerin de desteğini almış, İran’ı Suriye’de istemiyorlar. Rusya da İran’dan rahatsız bu nedenle Moskova’da yapılan son İdlip anlaşmasında İran olmadı. Suriye her şeyi ile iç içe geçmiş Arap ülkelerinden asla kopamaz ve komşusu İsrail ile iyi geçinmek mecburiyetindedir. Rusya’da bunu görüyor ve Suriye’de kazandığı üsleriyle, sonuca razı olacak. Çünkü Rusya Türkiye’nin hatırı için Batı dünyası ve Araplarla çelişmek istemeyecektir. Savaş sanayisi dışında, Rusya bir petrol ülkesidir, yıllık 10 Milyon ton üretimle, dünyanın en çok petrol üreten ülkesi. Petrolün varili 70 Dolardan 30 Dolara düşmesiyle, Rusya Türkiye’den bir yılda kazanacağının yüz katını kayıp etti. Bir de Ukrayna meselesi ve işgal ettiği Kırım’ı hesaba katarsak, Türkiye, Rusya için hiç de cazip bir ortak değil. Türkiye de bunu çok iyi biliyor. Amacı İslam-i Arap muhalefetini, Batı Kürdistan’a çekip, demografiyi değiştirmek.
Koronavirüs İran’da Humeyni rejiminin ömrünü uzattı. İç ayaklanmalar, şimdilik ertelendi. Zaten ambargo altında olan İran, karşısındaki Arap ülkelerinin Petrol fiyatlarını düşürmekle, Rejimin ümüğü sıkılmış oldu. Zaten güçlü olan iç muhalefet, daha da güçlendi. İran’dan rahatsız olan Rusya gelişmeleri memnuniyetle izliyor ve bıyık altından gülüyor. İran Humeyni Rejimi, dalında sararmış kurtlu armuda döndü, en ufak bir sallamada dalından düşebilir.
Türkiye’nin, Rusya ile sarmaş dolaş görüntüsü, ortağı NATO’yu huzursuz ediyor. Rusya bu görüntüyü kullanarak, elini güçlendiriyor. Sonuçta kayıp eden, Türkiye olacaktır. Türkiye göçmen sorununu AB ülkelerine karşı baskı aracı olarak kullanıyor. Son gelişmelerde de görüldüğü gibi, AB ülkeleri tedbirini aldı, göçmenler Türkiye’nin elinde kaldı. Türkiye, ÖSO ve göçmenlerin dışında, hiçbir dostu kalmadı. Türkiye NATO’nun dışında kalarak, kendi kaderini yazabilir. Göçmenler ve ÖSO’da Türkiye’nin elinde kalacak.
Bağımsız Kürdistan olmadan, Ortadoğu tarihi doğru yazılamaz ve doğru okunamaz. Bağımsız Kürdistan olmadan, dinler tarihi doğru yazılamaz ve doğru okunamaz. Bağımsız Kürdistan olmadan, Dünya medeniyeti doğru yazılamaz ve doğru okunamaz. Bütün dünya da bunu gördü ve çabalar bu doğrultuda. Kürd Milleti de bunu görmek mecburiyetindedir.
Bugün dünyanın kullandığı güneş takvimini hazırlayan, büyük astrolog Kürt Ömer Hayyam’dır. Dünyanın kullandığı, Metematik, Fizik ve Geometrinin piri, Kürt Ömer Hayyam’dır. Avrupalıların yaptığı tek silindirli, buharlı lokomotifi, Kürt Ebul Iz El Cezire’den kopya çekmişlerdir. İlk tekerlek Kürdistan’da icat edildi. 3 Bin yıl önce, Bira ve Şarabı Kürtler imal ettiler. Bu örneklerden onlarca sayfa yazmak mümkün. Kürtler Göbekli Tepeye bakıp, geçmişinizle gurur duyabilirsiniz.
Mart ayı Kürtler için dert ayıdır. Kürdistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, unutulmaz büyük lider Gazi Muhammed 31 Mart 1947 tarihinde, Başkent Mahabad’ın Çarçıra meydanında, İran güçleri tarafından asıldı. 1 Mart 1979 Kürdistan Savaş Bakan’ı büyük lider Mustafa Barzani öldü. 16 Mart 1988 Iraklı Araplar Halepçe’ye kimyevi bomba attı, binlerce Kürt yaşamını yitirdi. 31 Mart 1991 Saddam’ın Cumhuriyet Ordusu ile Arafat’ın Kurtuluş Ordusu, Musul ve Kerkük’te Kürtlere saldırdı, yüzbinlerce Kürt kaçarak canını kurtarmaya çalıştı. İnsanlar Türkiye sınırından içeri girerken ben de oradaydım. Nereye baksan sulu sepken yağan karın altında insanlar vardı. Hiçbir film sahnesi o acıklı manzarayı oluşturamaz. O gün hayatımda unutamadığım, günlerden biridir. Bu nedenle ben Mart’ı hatırlamak istemiyorum, iyi ki geçti.
1999 Yılını UNESCO Ömer Hayam yılı ilan etmişti. Kürtlerin çoğunun haberi bile olmadı.
Kürdün ölüsü de dirisi de ancak bağımsız Kürdistan’da huzur bulabilir.
Nisan 2020
İbrahim Aksoy