Tarih, bir halkın asırlar boyu yaşadıkları olayların, yarattığı sanatsal ve kültürel değerlerin oluşturduğu kolektif bir hafızadır.
O hafıza ki, yazının daha icat edilmediği dönemlerde bir mağaranın duvarına kazılmış olan bir resim…
Yazının icadıyla hayvan derilerinin üzerine nakşedilmiş bir şiirin dizeleri…
Seyyahların yazıya dökülmüş gözlemleri…
Hikâye anlatıcıların kulaktan kulağa aktarılarak günümüze kadar gelen sözlü anlatımları…
Dengbêjlerin ses gücüyle stranlaştırdıkları olayların tasviridir.
Asırlar boyu birbiriyle eklemlenerek oluşan bu hafıza, geçmişin görünür kılmasını sağladığı gibi, aynı zamanda geleceğe de bir ayna tutma işlevini görmektedir.
Egemen güçler, her ne kadar resmi tarih adı altında uydurdukları “kahramanlık hikayeleriyle” kolektif hafızayı bulanıklaştırmaya çalışmış olsalar da, araştırmacıların, tarih bilimcilerinin kuyumcu ustalığıyla gün yüzüne çıkardıkları belge ve bulgularla oluşan bu hafızayla, resmi tarih tezleri çürütülmüş ve bunların içi boş birer hikayeden ibaret oldukları ispatlanmıştır.
Gerçi Kürtlerin hiç resmi tarihleri olmadı. Ancak Kürtleri yüzyıllardır egemenlikleri altında bulunduran devletler de, oluşturdukları resmi tarih tezlerine dayanarak Kürtleri yüzyıllar boyu red ve inkâr ettiler.
Bunun için, öncellikle Kürtlerle ilgili tarihi belge- bulgular tersyüz edildi. Kürtlerin kolektif hafızasının zayıflatılması ve tümden yok edilmesi için bin bir yola başvuruldu.
Bu hafızanın nesilden nesile aktarılmasında temel rol oynayan Kürt dili yasaklandı.
Kürtlerle ilgili her türlü bilgi ve belgenin üzerine bir örtü çekilerek, tarihi geçmişleri adeta karartıldı…
Yaşadıkları dönemde ve bulundukları coğrafyada tarihe yön veren Selahaddin Eyyubi gibi
Kürt devlet adamları, Mevlana Xalid gibi tarihi şahsiyetler bile köklerinden kopartılarak, sunulmaya çalışıldı.
Bugün de Kürtlerin bir devleti yok, dolayısıyla resmi bir tarihleri de yok.
Ancak Mehmet Bayrak gibi tarih araştırmacıları, tarih bilimcileri var.
Mehmet Bayrak her çalışmasında olduğu gibi, son çalışması olan Kürtler’in ve Kürdistan’ın Görsel Tarihi adlı eseriyle, tarihin karanlık dehlizlerine hapsedilmiş görsel ve yazınsal belgeleri bin bir emek ve çabayla ortaya çıkarmış olmakla, hasara uğramış, kısmen yok edilmiş Kürtlerin kolektif hafızasının yeniden oluşmasına ışık tutuyor.
Kitabın girişinde yer verdiği Cemal Süreyya’nın şu dizelerinde dile getirildiği gibi,
“Ta çocukluğumdan beri
Kılıç kalkan gürz ve at
Ne buldumsa okudum
Sonunda anladım ki
Bir kitap ta resim şart”
Mehmet Bayrak da bu eseriyle Kürtlerin kolektif hafızasını görsel belgelerle süsleyerek, canlandırmaya ve daha görünür kılmaya çalışmış.
Yine kitabın önsözündeki bir paragrafta Mehmet Bayrak son çalışmasıyla ilgili şöyle bir belirlemede bulunuyor:
“Kürdoloji biliminin Batılılar’dan sonra Kürt insanının eliyle yeniden şekillendiği bir dönemde bu çalışma; bir bakıma seyahatnamelerden giderek insanları görsel ve yazınsal geçmişleriyle buluşturmayı ve Kürt halkıyla birlikte ülkeleri Kürdistan’ın görsel tarihini gözler önüne sermeyi amaçlamaktadır. Çalışmaya; Batılı gezgin, araştırmacı, ressam ve fotoğrafçıların görsel ürünleri eşlik etmektedir.“
Hiç kuşkusuz, Mehmet Bayrak bir araştırmacı yazar olarak böylesi bir çalışmayı yapmış olmakla, bu alanda var olan bir boşluğu doldurmuştur. Ancak ortaya çıkan bu eserin, başta tarihe ilgi duyan genç araştırmacılar olmak üzere her Kürdün başucu kitabı olması halinde, hem yazarın nihai hedefi gerçekleşmiş olacak, hem de bu alanda yapılacak olan yeni araştırmalar için de bir temel olma işlevini görecektir.
Çünkü Mehmet Bayrak usta bir araştırmacı titizliğiyle, uzun ve tarihi bir yolculuğa çıkarak tarihsel belgelerin izini sürmüş.
Ulaşabildiği yüzlerce görsel ve yazınsal belgeyi Kürtler’in ve Kürdistan’ın Görsel Tarihi adı altında kitaplaştırarak, araştırmacı yazar ve aydın olmanın sorumluluğunu yerine getirmiş.
Başka bir deyimle Kürtler, sömürgecileri tarafından karartılmaya çalışılan kolektif hafızalarını el yordamıyla ararlarken, Mehmet Bayrak bu eseriyle de çırayı yakmış ve hafızalarının saklı olduğu hazineyi önlerine koymuş.
Şimdi bu hazinenin kapağını açıp, onu sahiplenme sırası ise Kürtlerde…
12.12.2019