
Erdoğan 9 Aralık 2017 tarihinde Yunanistan’a yaptığı ziyaretindeki konuşmasında, yukardaki sözleri dile getirdikten sonra, “Benim soydaşlarımdan, asimile olmasını istemeyin. Burada 150 bine yakın soydaşımız var, şu anda Yunan Parlamentosu’nda 4 milletvekili, soydaşlarımızı temsil ediyor” diyordu. Ancak ilginçtir, 150 bin kişi için kaç cami, kaç hoca olduğundan bahsetmiyordu.
İzmir’de Alevi bir ailenin duvarına, “Defol Alevi” diye yazılmış. Siyasetçiler ve basın, “Türkiye’yi bölmeye çalışıyorlar” diye feryat ediyorlar. Beyler siz hangi gezegenden geliyorsunuz, Türkiye’ye ne zaman intikal ettiniz? İnsanlar sizleri dinledikçe, ağzı açık kalıyor. Yunanistan’a ders veren uzaylılar, dönün biraz da yaptıklarınızı ve burnunuzun dibini görün.
Paşalar Cumhuriyetinin Din İşleri Müdürlüğü, Yargıtay’ın talebi üzerine fetva vermiş; “Alevilik bir din, Cemevleri de ibadet mekânı değildir” diyor. Bu fetva üzerine Yargıtay da, “Alevilik bir Din, Cemevleri de ibadet mekanı değildir” kararı almış. Müdür efendi, Alevilik kendi başına bir inanç, Cemevleri üç bin yıldan beri ibadet mekânı olarak kullanılıyor. Acaba Din İşleri Müdürü fetvayı İslam’ın kadim kitabına göre mi verdi, yoksa siyasetin talimatı üzerine, kendisinin dini olan Kemalist Dini’ne göre mi verdi?
Erdoğan da, “Alevilik bir din değildir” diyor. Erdoğan; Kemalist Din’i kabul etmiş dindar bir insan olabilir ama vatandaşın dinini ağzına alamaz ve karışmaya da hakkı yoktur. Bir devlet adamı, inançlarından dolayı bütün vatandaşlarına eşit mesafede olmalıdır. Erdoğan; Kemalist Din’i İslam Din’i diye kabul etmiş olan insanlara da zorla kabul ettirmeye çalışıyor. Din, birey ile tanrısı arasında, manevi bir bağdır, ona kimse karışamaz, devletin başı Erdoğan hiç karışamaz.
30 Kasım 1925 tarihinde 677 sayılı bir yasa parlamentoda kabul edildi, 13 Aralık 1925 tarihinde imzalanarak, yürürlüğe girdi. Bu yasaya göre, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik ve çelebilik yasaktır. Bu unvanları kullananlara, para ve hapis cezaları öngörüyordu. Görüldüğü gibi, Mustafa Kemal bu yasa ile, dedelik ve Cemevlerini yasaklıyor. Günümüzde bu yasak hala devam ediyor. Bu yasak yüz yıllık devşirme, Türk aydın ve siyasetçilerinin yüz karasıdır.
Erbakan Başbakan iken, 11 Ocak 1997 Cuma günü, Başbakanlık konutunda tarikat şeyhlerine iftar yemeği verdi. İftar yemeğinde hala kendi tekkelerinde görev yapan, yüzlerce şeyh bir araya geldi. Bunlar; İslam’da haram olan, muska yazar, cin toplar, büyü yapar ve üfürükçüdürler. Her ne kadar İslam Dinine aykırı olsa da, Kemalist Türk Dini’ne uygundur. Bunların her biri, çok önemli birer Şaman’dır ve kadim Türk dinini uygulayıcılarıdır. Bunların devlet büyüklerinin yanında yeri yücedir.
Erdoğan; 17 yıldır devleti yönetiyor. Acaba Müslüman kardeşim dediği kaç Alevi’yi, Genel Müdür olarak atadı? Kaç Alevi’yi, Büyükelçi ve Konsolos olarak atadı? Kaç Alevi’yi Vali ve Emniyet Müdürü olarak atadı? Kaç alevi General atadı? Devletin son 40 yılda zengin ettiği, 15 bin MÜSİAD üyesi içerisinde, kaç Alevi var? 2020 yılı bütçesi için Diyanet Müdürlüğü’ne üçüncü büyük bütçe ayrıldı. Diyanet Müdürlüğü’nün 170 bin civarında çalışanı arasında kaç tane Alevi var? Neden olmasın, Aleviler de Erdoğan’ın Müslüman kardeşleri değil mi?
19 Aralık 1978 tarihinde yedi gün süren, Maraş olayları devletin askeri ve polisinin gözleri önünde oldu. Devlet sadece talanları ve katliamı yapanları korumaya çalıştı. Alevilere ait yüzlerce iş yeri talan edil ve yakıldı. Yüzlerce Alevi öldürüldü, yine evleri talan edildi ve yakıldı. Cenazeler belediyenin kesim evindeki soğuk hava deposunda üst, üste yığıldı. İnsanlar cenazelerin altında kendi cenazelerini bulmakta zorlanıyorlardı. Devletin organizasyonu, ülkücü ve akıncıların yaptığı Alevi katliamıydı. Bugün aynı ülkücü ve akıncı katiller, birlikte devleti yönetiyorlar ve Alevilerle din kardeşi olduklarını söylüyorlar.
18 Nisan 1978 tarihinde, Malatya katliamı yapıldı. Bir arkadaşı tarafından hediye olarak gönderilen paketin içindeki bir bomba ile Kürt kökenli Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu öldürüldü. Sabahleyin Polis ve asker şehrin merkezine kimseyi bırakmadı ve dükkanlar kapalıydı. Gece çevre şehirlerden getirilmiş, binlerce ülkücü ve akıncı asker ve polisin engeline takılmadan, geçerek Çarşıya girdi. Önceden işaretlenmiş olan Alevi dükkanları önce talan edildi, sonra da yakıldı. Tam 680 Alevi iş yeri talan edildi ve yakıldı. Çok sayıda Alevi öldürüldü, 30 binden fazla Alevi Malatya’yı terk etti. Devlet hiçbir suçluyu bulamadı. O katil ve talancı, ülkücü ve akıncılar, şimdi devleti yönetiyorlar ve Alevilerle din kardeşi olduklarını söylüyorlar.
Malatya’yı, Maraş, Elâzığ, Erzincan, Sivas, Tokat, Çorum ve İstanbul izledi. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas olayları, Alevilerin sığındığı Madımak oteli yakıldı, 37 insan yandı. Oteli yakma emrini veren o anda orada bulunan, dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu idi. Bütün alemin gözünün önünde oteli yakan, hala devletin koltukları altında gizleniyor. Daha da üzücü olan, son seçimlerde Aleviler CHP listelerinde, Temel Karamollaoğlu’nun partisinden dört milletvekili seçtiler. Acaba Aleviler oy kullanırken, Madımak otelinde yanan insanların, çığlık seslerini duyuyorlar mıydı?
16 Eylül 2014 tarihinde, Türkiye’nin de taraf olduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ‘Din Dersi Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırıdır’ yönünde karar aldı. AİHM’in 26 Nisan 2016 tarihli ‘Cemevleri ibadethanedir kapatılamaz’ kararı var. Türk Anayasasının 90 maddesine göre, AİHM kararları kanun hükmündedir. Türk Parlamentosu, sadece Alevilerin değil, bütün vatandaşların, Anayasal hakkı olan, bu kararları uygulamıyor. Aleviler de Müslüman ve din kardeşimizdir sözlerini söyleyenler bile kendi söylediklerine inanmıyorlar.
Din işleri Müdürlüğü “Cemevleri ibadet mekânı değildir” diyor. Efendiler aybaşında aldığınız paralar, banka faiz parası, alkol parası, dinsiz, Ateist ve gâvur paralarından oluşuyor. Eğer bunu maaş değil, ganimet sayıyorsanız, size helaldir. Yok eğer maaş olarak alıyorsanız, size haramdır. Müslüman din adamı sınıfı olmaz, din adamının giderlerini cemaati karşılar. Bu haram paralarla evini geçindiren, Din İşleri Müdürlüğü’nün İslam adına fetva verme hakkı yoktur. Önce yedikleri haram paralarla ilgili bir fetva versinler.
Efendiler; İslam’dan 1500 yıl önceden, Cemveleri ibadet mekânı olarak kullanılıyordu. 637 tarihinde Müslüman Arap ordularının Mezopotamya’ya girişi ile birlikte, Cemevlerini yıktılar ve yıkmaya devam ediyorlar. Çok az sayıda Cemevi ayakta kaldı. Bunlardan biri de Güney Sağroslarda ayakta duruyor. Bu Cemevini ben de gördüm. Arap komutan Amir Ömer, Halife Ömer’e “Mecusilerin ibadethaneleri ve Medreseleri boğa derilerine yazılı belgelerle dolu, bunları ne yapalım” diye sorar. Halife Ömer de, “Eğer Kurana benziyorsa gerek yoktur, Kuran var. Yok eğer benzemiyorsa yanlıştır yakın” fetvasını verir. Arap Müslümanlar 700 bin boğa derisine yazılı belgeleri yakarlar. Halife Ömer’in bu fetvasını “ben Müslümanım” diyen herkes bilir ama işlerine gelmediği için konuşmaz.
“Alevi def ol” sözünü, Aleviler 1400 yıldan beri dinliyorlar. 1825 Tarihinde II. Mahmut döneminde çıkarılan bir fetva ile Alevilik yasaklandı ve Osmanlı topraklarındaki bütün Alevi Cemevleri yıkıldı. Görevlileri insafsızca katledildi, malları ganimet olarak, saraya taşındı. Sağ kurtulan Aleviler kaçtı dağların kuytularına gizlendi. Devşirme Paşalar Cumhuriyeti kurdu, Aleviler kurtulduk diye sevinirken, devşirme Paşalar, 1925 tarihinde çıkardıkları 677 sayılı yasa ile Aleviliği ve Cemevlerini yeniden yasakladı. Yasak 95 yıldır hala devam ediyor. İnanç yasağı insanlığın, yüz karasıdır.
Aleviler II. Mahmut’tan başlayarak, yüz yıl padişahların zulmünü yaşadı, Son yüz yıldır devşirme Paşaların ve onun dininden olan, devşirme Türklerin zulmünü yaşıyor. Ne Padişahlar ne de Paşalar döneminde, Aleviler devlet tarafından, hiçbir zaman kabul görmediler.
Erdoğan Yunanistan’da, “Benim soydaşlarımdan, asimile olmasını istemeyin” diyor. Türkiye’de her devlet adamı “Şark Islahat Planını” madalya olarak boynunda taşır. Ben Rize’de liseyi okudum. Karadeniz’de Ortodoks Hristiyan, Pontus Rumlarından bir tek kişiye rastlamadım. Acaba Erdoğan bunların gizlendiği yeri biliyor mu?
Avesta’dan bir söz: Zulüm kime yapılırsa yapılsın, karşı durmuyorsan insan değilsin, yok eğer zulüm sana yapılıyor da karşı durmuyorsan, kendi zaliminsin.
Babamdan bir söz: Her zalim diliyle, pisliğini gizlemeye çalışır.
Aralık 2019
İbrahim. Aksoy