
Türkiye’nin bugün bile yaşadığı sıkıntılara baktığımızda, yaşanan sorunların yalanlar üzerine kurulan Cumhuriyetin temellerinde saklı olduğu görülür. “Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür, Müslümandır ve Hanefi’dir.” Halbuki Cumhuriyetin kurucuları, devşirme Hristiyan çocukları, aralarında bir tek Türk yoktur. Yukardaki tarife uymayan bütün kesimler, insanlık dışı baskılara maruz kaldılar. İnsanlar önce dinini sonra da geldiği soyunu inkâr etmeye başladılar. Yaşamak için başka çareleri de yoktu.
Karadeniz; Hristiyan, Ortodoks, Pontus Rumlarına baktığımızda, sanki Hint Okyanusundaki Türklerin yaşadığı MU Kıtası battığında, kurtulan Türkler, Temel Reis’in teknesine binmiş ve gelmiş Karadeniz’e yerleşmişler. Bazıları da Asena’nın peşine takılıp, Orta Asya’dan geldiklerini söylüyorlar. İnsan iri kemikli, sarı saçlı ve yeşil gözlü bedenlerine baktığı zaman, aptallaşıyor.
Anadolu’da 20 Milyon kadar, Müslüman Şafii Kürt yaşıyor. Türkiye’de bütün din alanını devlet bütçesi finanse eder. Anadolu’da bir tek Şafii camisi ve bir tek Şafii din adamı yoktur. Şafii köylerde, devletin görevlendirdiği Hanefi imam boynunu büker kenarda oturur, gerçek İslam’da olduğu gibi, cemaatin içerisinde bilen birisi çıkar cemaate namaz kıldırır. İnsanlar devletin imamının arkasında namaz kılmazlar, eğer orada jandarma yoksa.
Anadolu’da 15 -16 Milyon kadar Alevi yaşıyor, bunların %80 Kürt. Alevilerde, oruç yok, namaz yok, gusül yok, abdest yok, su yerine içki içerler. Bir kere bile Cami kapısından içeri girmemiş olan Aleviler, ağızlarını açtıklarında en iyi Müslüman’ın kendileri olduğunu söylerler. Neredeyse Halife Ali’den daha iyi Müslüman olduklarını iddia edecekler. 1925 tarihinden beri Mustafa Kemal ibadethaneleri olan Cem Evlerini yasaklamış. Devletin Din İşleri Genel Müdürü Ali Erbaş da sıkılmadan, “Aleviler de bizim din kardeşimizdir” diye açıklama yapıyor. İnsan bunları dinlediğinde, acaba İslam nemenem bir şeydir diye şaşırıyor.
Anadolu’da bir Ermeni ile karşılaşmak büyük bir tesadüftür. Çünkü insanlar, „ben Ermeni’yim” demeye korkarlar. Süryanilerde böyle olmasa da karşısındakine tam güven duymadan, Süryani olduğunu söylemezler. Museviler ve daha birçok dini ve ulusal azınlık için, durum bundan farklı değildir.
Bu manzara Kemalistlerin insanlar üzerinde uyguladığı maddi ve manevi baskıları gösteriyor. Eğer bir insan geldiği ata soyunu inkâr ederek yaşamak mecburiyetindeyse, o insanda kişilik oluşmaz. Bir anne çatışmada ölen 22 yaşındaki asker oğlu için “Bayrak sağ olsun” deyip ağlamıyorsa, herkesin bunu çok iyi düşünmesi gerekiyor. Ancak böylece insanların ne hale getirildiğini görebiliriz.
Gökkuşağı renkleri en doğal renklerdir, gören herkesi kendisine hayran bırakır. Bu renkleri birbirine karıştırdığımızda kara bir renk ortaya çıkar ve dönüp bakacak bir insan da bulamazsınız. Yüz yıl önce Devşirme Osmanlı Paşaları, yukarda bir kısmını belirtmeye çalıştığım Anadolu renklerini birbirine karıştırmış, bu günkü kara renk ve karamsar toplum ortaya çıkmış. Türkiye’yi renkli ve aydınlık göstermeye çalışan, yalaka sözde aydınlara inanmak çok büyük bir saflık olur.
Son kazan kaldırmadan sonra, aralarında bir tek Türk bulunmayan, devşirme Osmanlı Paşaları, kendilerine bir Cumhuriyet kurdular. Oysa Osmanlı Hanedanı Türk değil Afgan kökenlidir. Osmanlılar Türklerden nefret ederlerdi. Osmanlı döneminde Türkler, Anadolu’da ancak nüfusun %5’ ini oluşturuyor, onlar da “izansız marifetsiz toplum” olmakla suçlanıp, insandan sayılmıyorlardı.
Mermer çok sert bir fosil taştır. Sahildeki deniz kabuklularının, kumlaşmış kabukları, 4000 metre denizin altına indiğinde, su basıncı ile sıkıştırılarak, yeniden karaya çıkmış halidir. Kumları mermere dönüştüren basıncın gücünü ve şiddetini siz hesaplayın. Osmanlı Paşaları da yukarda saydığım Anadolu’daki insan mozaiğini maddi, manevi aynı şiddet ve basınçla sıkıştırarak, Türk, Müslüman ve Hanefi toplumunu yarattılar. Kemalistlerin söylediklerinin dışında, hiç kimsenin ben buyum deme şansı yoktur.
Kim, kendi kökeninin ne olduğunu iddia ederse etsin, günümüzde bilim kısa sürede, onun kim olduğunu ortaya koyabiliyor. Kim, kimdir tartışmalarını kenara bırakmak için, önce parlamentodan başlayalım. 600 milletvekili, dişlerini kurcaladıkları çöpünü versinler, DNA testi ile kim oldukları ve hangi soya dayandıkları ile ilgili sonuç kısa sürede belli olur. Hepsinin yerli olduğu kesin de ancak milli oldukları konusunda şüphelerim var. Öyle sanıyorum parlamentoda bir düzüne bile Türkmen kökenli çıkmaz. Ayrıca bundan sonra, milletvekili adaylığı için DNA testi belgesi istenmeli, böylece hiç olmazsa parlamento, yerli ve milli kesimden oluşur.
Erdoğan diyor ki “Kürdistan diye bir yer yoktur” tam bir Kemalist tarihçinin dili ve bilgisi ile konuşuyor. Eğer Erdoğan öyle diyorsa, bizde „öyledir” diyemeyiz. “Türkiye” sözcüğü ilk defa 1921 tarihinde, Osmanlı-Rus Kars sınır antlaşmasında geçiyor. Günümüzde verimli hilal olarak bilinen, Ürdün ve İsrail’den başlayan, Diyarbakır ve Hakkâri’den Zagros dağlarını geçen Mezopotamya, binlerce yıldan beri de Kürdistan olarak bilinir. Bu topraklarda günümüzde hala 50 Milyon kadar Kürtçe konuşan insan yaşıyor. 12 bin yıllık yerleşim yeri olduğu tespit edilen, Göbekli Tepe de Kürdistan’dadır. Sanıyorum Kürdistan’ın nerede olduğunu tarif edebildim. Bundan sonra Kürdistan yoktur diyecek olanlar da yerini öğrendi.
Osmanlı dönemindeki Kürt katliamları.
Sayı: Yapılan Katliam: Tarih: Yer:
1 Babanzade Abdurraman Paşa 1806 Musul
2 Babanzade Ahmet Paşa 1812 Musul
3 Zazalar 1820
4 Yezidiler 1830 Hakkâri
5 Şerefhan 1831 Bitlis
6 Bedirhan 1835 Botan
7 Garzan 1839 Diyarbakır
8 Übeydullah 1881 Hakkâri
9 Bedirhan 1872 Cizre
10 Bedirhan Emir Ali 1889 Erzincan
11 Bedirhaniler ve Halil Rema 1912 Mardin
12 Şeyh Selim Şehabettin 1912 Bitlis
13 Koçgiri 1920 Sivas
Paşalar Cumhuriyeti döneminde Kürt katliamları.
1 Nasturi 1924 Hakkâri
2 Jilyan 1926 Siirt
3 Şeyh Sait 1925 Bingöl
4 Seyit Taha ve Seyit Abdullah 1926 Pervari
5 Guvan 1926 Siirt
6 Haco 1926 Nüsaybin
7 Ağrı 1926 Ağrı
8 Koçuşağı 1926 Silvan
9 Hakkâri Beytüşşebap 1926 Beytülşebap
10 Mutki 1927 Bitlis
11 ikinci Ağrı 1927 Ağrı
12 Bişar Harekâtı 1927 Silvan
13 Zilanlı Resul Ağa 1929 Eruh
14 Zeylan 1930 Van
15 Üçüncü Ağrı 1930 Ağrı
16 Buban Aşireti 1930 Bitlis
17 Abdurrahman 1935 Siirt
18 Abdulkuddus 1935 Siirt
20 Dersim 1938 Tunceli
21 15 Ağustos 1984 yılından beri 35 yıldır devam PKK hareketi
Burada Osmanlı döneminde Halep, Antep, Antakya, Maraş ve Malatya yöresinde Ehli hak (Alevi) Kürtlere karşı, yapılan katliamları yazmadık. Ağrı’da yüzlerce yıl, Şeyh Celalettin önderliğinde devam eden, Yezidi Kürtlere karşı işlenen katliamları yazmadık.
643 yılında Amir Ömer komutasında Müslüman Arap ordularının Musul’a saldırdığı günden beri Kürt Milleti, katliamlar yaşıyor. Buna dur demek, Kürt Milletinin birliği ile mümkün olacaktır. Dünyada Yahudilerden sonra, en uzun süre ve acımasız katliamları yaşayan tek toplum Kürt Milletidir. Dünya Kürtlerden yana, Kürtlerin de kendilerinden yana olma zamanı gelmiştir.
“Etme kulum bulursun” Kaddafi’yi ve Saddam’ı unutma.
Ağustos 2019
İbrahim Aksoy