Devletin Din İşleri Genel Müdürü Ali Erbaş, Kurban Bayramı’nda ısmarlama kurban kesiyor. Ali Erbaş yüzlerce insan görevlendirmiş, Diyanet; kurbanlık küçükbaş hayvanların tanesin 890 TL, Mehmetçik Vakfı da 1130 TL olarak belirlemiş, her iki kurum da kurban kesiyorlar. Diyaneti örnek alan birçok hayır kurumu olduğunu iddia eden kurum ve kuruluşlar da ısmarlama kurban kesiyorlar. Değerini nasıl hesapladıklarını sadece kendileri bilir. Her biri Kurban için, ayrı fiyat istiyor. Ismarlama kurban kesme, İslam’la hiçbir alakası yoktur. Diyanetin öncülüğünde, insanların dini duygularını suiistimal ederek, insanları soyma yöntemidir. Sahnedeki yöneticiler de bu soygunun seyircisi. Lütfen bu sahtekarlara inanmayın ve alet olmayın.
İslam’da Kurban Bayramı diye bir Bayram yoktur ve kurban kesmek farz değildir. Kemalist Din, İslam’da var olan Hacı bayramını, Kurban bayramına dönüştürdü. Kemalist din bunun adını Kavurma Bayramı koysaydı, daha isabetli olurdu. Son yıllarda bazı gözü açıklar, ısmarlama kurban keserek, Kurban bayramını bir ranta dönüştürdüler.
İslam’da Şeker Bayramı diye bir bayram da yoktur. Kemalist inanç, İslam’da var olan Ramazan Bayramı’nı şeker bayramına dönüştürdü. Muhammed döneminde, şeker yoktu ki şekerin de bayramı olsun. Halbuki Kemalistler kendi bayramlarının adını şeker değil de Lokum Bayramı koysalardı, daha isabetli olurdu. Çünkü onların döneminde lokum en muteber yiyecekti.
Basından izlediğimiz kadarıyla Kavurma Bayramında, 900 bin büyükbaş, 2 milyon 700 bin de küçükbaş, kurban kesilecekmiş. Bunu ortalama hesapladığımızda, Türkiye’de kişi başına 4-5 kilo et demek. Kemalist Kavurma Bayramı’nda, beş kişilik bir ailenin evine 20 kilo et girecek, halbuki insanların yarısı et yüzü görmeyecek. Bunun maddi değeri de 12 milyar TL. Ismarlama kurban kesecek olanlar, bundan tanrı adına ne kadarını iç edeceklerini, ancak kendileri bilir.
Eskiden buz dolapları yoktu, insanlar kavurmalarını sonbaharda soğuklar başladığı zaman yaparlardı. Şimdi herkesin buz dolabı var, mevsim ne olursa olsun insanlar kavurmasını kesiyor, buz dolabına dolduruyor. Kemalistlere göre de bu kurban sayılıyor. Herkes dilediği haltı işleyebilir ama hiç kimsenin Kemalistlerin Kavurma Bayramı’nın İslami olduğunu göstermeye hakkı yoktur. İslam’a en büyük saygısızlık işte budur. Kurban İslam’da farz değildir.
Kemalistler sadece İslami bayramları değil, İslami sosyal yaşamı, kendi istedikleri yaşam biçimine dönüştürdüler. Gerçek Müslümanlar da azınlıkta kaldıkları için korkudan sesleri çıkmıyor. İslam inmiş bir dindir, bir Müslümanın yapması gerekenler, gayet açıkça Kuranı Kerimde yazılıdır. Kur’an-ı Kerim-i reforme etmeye kalkışmak, kimsenin haddine değildir.
Erdoğan Arjantin’e resmi bir ziyarete gidiyor, eşi Emine Hanım da yanında. Hava alanındaki karşılama töreninde, Erdoğan önde, eşi Emine Hanım arkada acayip kıyafetler içerisinde, başında türbanı, Erdoğan’ın arkasında bütün erkeklerin ellerini sıkarak geçiyor. Bu davranışın İslam’la ne alakası var? İslam’a göre def ve kaval hariç bütün çalgılar haramdır. Erdoğan’ın 50-60 kişiden oluşan bir Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası var. Bu haramın millete aylık maliyeti ne kadardır bilmem ama İslam’da israf haramdır. Lafa gelince, Erdoğan İslam’ı ağzından düşürmüyor.
İslam’da dini sınıf olmaz, bütün Müslümanlar için tek bir dini temsilci vardır, o da Halife’dir. Osmanlı Paşaları 3 Mart 1924 tarihinde, Halife Abdülmecit Efendiyi görevden aldı ve bir daha geri dönmemek üzere sürgüne gönderdiler. 1 Nisan 1924 tarihinde Kemalist Dinin temel direği olan, “Diyanet İşleri Başkanlığını” kurdular. Bu kurumun İslam’a benzer yanları olsa da özünde İslam ile hiçbir alakası yoktur.
Başta kurumun başındaki Ali Erbaş olmak üzere, bütün çalışanları Anayasal bütçeden maaşlarını alırlar. Anayasal bütçe; içki paraları, narkotik paraları, kumar paraları, banka faiz paraları, Müslüman olmayanların paraları ve genelev çalıştıranların paralarından oluşur. Kemalist din adamları, maaşlarını bu paralardan alırlar ve Kemalist Dine göre de helal sayarlar. Bu rezaletin İslam’la uzaktan yakından alakası olmadığı gibi, İslam’a en büyük saygısızlıktır.
Kemalist Türk Dinine göre kadınlar, din adamı olabilir, Müftülük yapan kadınlar var. Kadınlar asker olabilir, polis olabilir ve hatta subay olabilir, şu anda Türkiye’de bunlardan çok sayıda var. Görev yaparken ölen her Türk şehit, yaralı da gazi sayılır. Bu yapılanları İslam’a yamamaya çalışmak, tek kelime ile terbiyesizliktir. Kadınların asker olması haramdır, kimin gazi ya da şehit sayılacağını Kur’an-ı Kerim gayet açıkça belirtmektedir.
Müslüman bir kadının örtüsü siyah renkli burkadır. Kemalist Türk kadının örtüsü türbandır. Türban takan Kemalist bir kadının, boynu ve saçları gözükmemelidir. Kemalist dine göre saç ve boyun seks imgesi sayılıyor. İnsanlar Ali Erbaş’tan boyun ve saçla ilgili bir açıklama yapmasını bekliyor. Kemalist Türk inancında yüzlerce tarikat var. Kadınlar kafalarının arkasında saçlarıyla oluşturdukları şekle göre, hangi tarikattan olduklarını göstermeye çalışırlar. İslam’a aykırı yaptıklarını, ata dini Şaman geleneği olarak savunurlar.
Şaman; Sibirya’daki Tungus kabileleri arasında transa geçerek şifa veren, şifacı anlamında bir terimdir. Geleceği öngören, hava durumu, büyü yapan ve bu dünya ile öbür dünya arasında aracılık yapmaya çalışmışlar. Kemalist Türk dininde de bu işleri tarikat şeyhleri yapıyor. İslam’da öyle bir şey yoktur. Muhammed; “Kainlerden, üfürükçülerden ve büyücülerden uzak durun” diyor.
Kemalist Türk bir kadın, başına türban bağlar, subay olur, polis olur, doktor olur, yeni Müslüman olmuş bir gâvuru sünnet bile edebilir, garson olur, hiç tanımadığı erkeklere içki servisi bile yapabilir, yeter ki yabancı erkeklere, boynunu ve saçlarını göstermesin. Bu sadece Kemalist Türk dini için geçerli olabilir, İslam’la hiçbir alakası yoktur.
Erdoğan Büyükelçiler Konferansında, yaptığı bir konuşmada “Farklı inançları yaşatan bir ülkeyiz” diyor. Türkiye Anadolu’da var olan binlerce, tarihi Kiliseyi yıktı, yüzlercesi ya samanlık ya da ahır olarak kullanılıyor. Müslüman Hanefi Camilerinin dışında, hiçbir ibadethaneye izin yoktur. Devlet Müslüman Hanefi din adamlarının dışında, hiçbir din adamının maaşını ödemez. Yüz yıldan beri ilk defa Erdoğan bir Süryani Kilisesinin temelini attı ve Kilise yapılıyor. Bu davranışından dolayı Erdoğan’ı kutluyorum, Türkiye’de farklı inançlar var ama yaşattıkları sözü doğru değil.
Katolik Leuven Üniversitesinde FETÖ kürsüsü açıldığı günden beri, yani son 30 yılda, FETÖ önderliğinde, AB ülkelerinde 6 binden fazla Cami açıldı. Bunların yarısı Almanya’da. Son 30 yılda bütün AB ülkelerinde açılan kilise sayısının yüz katından fazla cami açıldı. Bunların tamamı Kemalist Dine bağlı tarikatların denetiminde. Diğer ülkelerden gelen Müslümanlar da bunlara uymak mecburiyetinde. Bu cami çevrelerinden şimdiye kadar İŞİD’e 10 binden fazla insan katılmış, bunun birkaç katı da katılmaya hazır bekliyor.
Görüldüğü gibi Paşalar Cumhuriyeti kurulduğu günden beri, ulusal değerler üzerinde sınırsız maddi ve manevi baskı var. Aynı baskıların insanların inanç dünyası üzerinde de olduğu ortada. Ben yukarda inanç dünyasını nasıl havaya savurduklarını, bazı örneklerle açıklamaya çalıştım. Bu çarpıtmalarda öncülük yapan da Diyanet çalışanlarıdır. Tanrı adına görev yaptıklarını iddia eden bu insanların içerisinde zerre kadar tanrı korkusu olduğunu sanmıyorum.
İslam dünyasının yaşadığı sıkıntılardan kurtulabilmesi için, İslam hilafetinin yeniden oluşması şarttır. Böylece bütün İslam dünyası için fetvalar tek elden çıkmış olur. Müslümanlar da riyakâr iki yüzlü fetvacılardan kurtulmuş olur.
İslam’da Kurban farz değildir.
Bayramdan sonra yediğiniz Kurban kavurması haramdır, gözünüze dizinize dursun.
Ağustos 2019
İbrahim Aksoy