
Mustafa Kemal’in Partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu, “Anadil vazgeçilmez bir haktır” diyor. Sanıyorum bu adam kâbus görmeye başladı, derinlerdeki hecinliler buna bir şeyler söylüyor. Son günlerde bu söz bütün CHP’lilerin ağzından düşmüyor. Ben düşünüyorum da acaba bu insanlar, birazcık da olsa kendilerinden utanç duyuyorlar mı? Kılıçtaroğlu bir süre önce de nara atıyordu, “Ey…! Mardinli Kürt kardeşim, ey…! Urfalı Kürt kardeşim, ey…! Diyarbakırlı Kürt kardeşim, Kürtlüğünle gurur duyabilirsin”. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar; “Biz Kürt kardeşlerimizle, et ve tırnak gibiyiz” diyor. Görüldüğü gibi bunlar sayıklamaya başladı.
Eylül 2018’de yerel seçim propagandaları başladı, on aydır propaganda hala devam ediyor. Tartışmanın konusu seçim değil, domates, hıyar fiyatları. Hırsızlık da tartışılan konular arasında. Seçimlerde arzı endam eden bütün partiler bunu hecinlilerin tavsiyesi ile yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Çünkü hepsi de devletin içerisinde bulunduğu siyasi krizi, insanlardan gizlemeye çalışıyorlar. Önümüzdeki süreçte daha çok şeyler duyacağız.
40-50 yıl önce Derin Devletin organize ettiği FETÖ ve APO hareketi artık dünya siyaset pazarında önemsenmiyor. Hatta bu çalışmalar, başkalarına da sorun olmaya başladı. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu, siyasi krizin sebebi de işte bu uyduruk siyasettir. Siyasi kriz, ekonomik krizin lokomotifidir. Görüldüğü gibi Türkiye’de lokomotifin dumanları görülmeye başladı.
Cumhuriyeti kuran “anti emperyalist” devşirme Osmanlı Paşaları, Kemalizm’i Türklerin dini olarak kabul etmişlerdi. Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes, Türk’tür, Müslümandır ve Hanefi’dir. Aksini söylemek, katliamlara ve Kemalistlerin ellerinin kana bulanmasına sebep oluyordu. “Tek Devlet, tek Bayrak, Tek Millet, tek Din” sloganlarına, “yerli ve milli” de eklendi ama, ürün hasat vermedi.
Irak’ta artık Saddam yok ama Kürtlerin sayesinde, Saddam’ın zulmünden kurtulan Araplar, şimdi de Kürtlere karşı ama dünya da Kürtlerin yanında. Suriye’de NATO üyelerinin de içinde bulunduğu 79 müttefik ülke, Türkiye’yi aralarına almadılar. Ebetteki yukarda saydığımız tekler ve FETÖ-APO uydurması, Türkiye’yi tek bıraktı.
Türkiye hiçbir zaman güvenmediği, komşuları, Rusya ve İran ile Astana’da ortaklık oluşturdular. Ortaklardan İran şu anda avcıların hedefindeki yaralı domuz gibi büzüşmeye başladı. Ortaklar da sadece kenarda izlemekle yetinecekler. Şii İslam ihracatçısı İran, bütün insanlık için sorun olmaya başladı. En çok rahatsız olan ülkelerden biri de ortağı Rusya’dır. İran içten ve dıştan kuşatma altındadır, Mollaların kaçacak yeri de kalmadı.
Türkiye; 1952 yılında üyesi olduğu NATO’nun ortak savunma, barış ve güvenliğin korunması, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve bireysel özgürlüklerin korunması, barış ve güvenliğin korunması konusunda yükümlüdür. Bir NATO ülkesi başka yerlerden silahlanamaz. Türkiye Rusya’dan hava savunma sistemi S-400 füzelerini alamaz. Şayet alırsa NATO üyeliğini riske sokmuş olur. Zaten ABD kongresinin aldığı son kararlar, bu konuda mesaj anlamına geliyor.
Derin devletin kırk oyunu vardır, kırkı da Kürtlerin sırtında tepinmektir. Derin devlet başka oyun bilmez. Derin devlet yeni oyunlar peşinde, bakalım nasıl bir oyun oynayacaklar. Abdullah Gül ve arkadaşları, şimdilik Davutoğlu’na geçit yoklatıyorlar. Eğer bunlar bir araya gelir parti kurarlarsa, iyi parti de bunlara katılır. Böylece CHP ve HDP daha rahat sarmaş dolaş olabilir. Eğer öyle bir girişim olursa, Derin Devlet, Erdoğan’ı siyasetten emekli edecek, anlamına gelir. Kılıçtaroğlu’na da evinin yolu görünmeye başladı. Her şeye rağmen, Erdoğan kalmak için kendine göre, tedbirler alıyor.
Derin Devlet özüne dokunmadan, göstermelik bir değişim planlıyor. Bunun için Apo’yu yeniden sahneye sürdüler. CHP’nin son zamanlarda, Kürtlerle ilgili atmasyonlarına bakıldığında, bunun boşuna olmadığı ortada. Bir erken seçimle, eski müttefiklerini ve Kürt Milletini oyalayacak yeni yalanların başında, yeni şahsiyetler görürsek şaşırmayalım ama atılacak yalanlara da inanmayalım.
Derin Devlet yeni uydurmalarını, AKP ile sürdürmesi biraz zor görünüyor. Yeni oyunculara uygun, Kürt Milletini ve eski müttefiklerini oyalayacak, yeni bir senaryo olmalı.
İnönü-Gürsel Cuntasının, 27 Mayıs 1960 darbesi ile başlattıkları, FETÖ hareketi iki kutuplu dünya siyasetine uygun olsa da, günümüzde itibarı kalmadı. Müslüman ülkelere, Türk-Müslüman-Hanefi dayatması, sadece Müslüman ülkeleri değil, batıyı da huzursuz ediyor. Türkiye uzun süre ve büyük emeklerle geldiği noktada, geri adım atmayınca, dünyaya ters düştü ve yalnızlaştı. Sırtındaki FETÖ kamburu ile daha ileriye gidemez.
12 Eylül Kenan Evren cuntası döneminde, en çok da Kürtler baskı gördü. Kemalistler varlığını bile inkâr ettikleri, Kürt Milletine karşı, insanlık dışı uygulamalarda bulundular. Hapishanelerde ve işkenceden sağ kurtulan Kürtler, sisteme karşı zihinleri açılmaya başladı. TSK tarafından korucu olmadıkları gerekçesi ile binlerce köy yakıldı, yayla yasakları, zulüm dünyaya açıldı.
İran’ın başlattığı Şii-İslam ihracatçılığı ve Türkiye’nin Hanefi-İslam ihracatçılığı, iki ülke arasında bir yarışa dönüştü. Rusya’nın dağılması ile Ortadoğu’da, ulusalcılık hızlandı. Müslüman ülke yöneticileri, İran ve Türkiye gibi İslam’ı ulusallaşma aracı olarak, kullanmaya başladılar. Bu da İslam’ı korumak ve İslam’ca yaşamak için, illegal Müslüman örgütleri ortaya çıkardı. Bu nedenle bugün Ortadoğu kaynıyor.
Kürdistanı paylaşmış ve Kürtlerin varlığını inkâr eden dört ülke de fokur, fokur kaynıyor. Geniş bir alanda 50,0 Milyon kadar Kürt yaşıyor. Bölgede Kürt sorunu adil ve makul bir çözüme kavuşmadığı sürece, Ortadoğu durulmaz. Çünkü işin içerisine, illegal Müslüman örgütler girdi, böylece bütün dünya kaynayan kazanı karıştırmaya başladı.
Türkiye yeniden APO’yu siyaset sahnesine sürdü, belli ki yeni oyunlar peşinde. Hendek savaşlarında, memuruna süresiz izin verip, Kürtler için de sokağa çıkma yasağı ilan edip, Kürt şehirlerinin nasıl yerle bir edildiğini insanlar hala unutmadı. Bu kadar hendek ve barikat hazırlanırken, devletin valisi neredeydi? Eğer APO’cular biz devletten habersiz hazırladık diyorlarsa, yalan söylüyorlar. Artık herkesin Kürtlerin yalnız olmadıklarını bilmesi gerekiyor.
Türkiye Kıbrıs da yaşayan Türk soydaşları için neleri hak görüyorsa, kendi vatandaşı Kürtler için de aynısını hak görmeli ve bunları Mecliste Anayasal garanti altına almalıdır. TRT yıllardan beri Kürtçe kaçak yayın yapıyor. Bu tür oyunlar bayatladı. Artık insanlar devletin değil, kendi aklını kullanıyor, basit oyunları yutmuyorlar.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, Anayasanın 90 maddesine göre kanun hükmündedir. Dört yıl önce aldığı, din dersi mecburiyeti çocuk hakları sözleşmesine aykırıdır kararı hala uygulanmıyor. Cemhaneler resmi ibadethanedir, kararı da hala uygulanmıyor. Türkiye’de yaşayan 20 Milyon kadar Müslüman-Şafii vatandaşın bir tek Cami’si ve din adamı yoktur. Ağzını açan, Türkiye, laik, demokratik bir hukuk devletidir diyebiliyor. Ya burada bir kasıt var ya da bunu söyleyenler zır cahil. Bu nedenle AB Türkiye ile görüşmeleri dondurdu.
Türkiye FETÖ hareketinden bir türlü vazgeçmek istemiyor, dönüştürüp gizlemeye çalışıyor. Diyanet ve Siyaset FETÖ’nün garnizonu durumundadır, sanki buraların dokunulmazlığı var kimse dokunmuyor. 15 yıl Şam’da kalan, Şamlı APO ile Suriye meselesini çözmeye çalışmak, gereğinden fazla saflık olur. APO’nun Suriye’de nasıl çıktığı, kısa bir devrialemden sonra, Türkiye’ye nasıl geri verildiği, zihinlerde tazeliğini koruyor. 1 Mart tezkeresi, ondan da taze.
Bir NATO üyesi Rus silahlarını satın alamaz, alırsa da sonuçlarına katlanır. Türkiye’nin sonuçlarına katlanacak takati yoktur. Türkiye ihracatının %60’nı NATO ülkelerine yapıyor. Sanayinin önemli bir bölümü, NATO ülkelerine fason mal üretiyor. NATO ülkelerinden her yıl 20 Milyondan fazla turist geliyor. Bu nedenle Derin Devletin S-400’ler konusunda bir daha düşünmesi gerekiyor.
Parmaklıkların arkasındaki siyaset, sadece parmaklıkların sahibine yarar.
Haziran 2019
İbrahim Aksoy