
Türk Dil Kurumu’nun 1945 tarihinde çıkardığı Türkçe Sözlük’ün ilk baskısında, din sözcüğünün karşısında aynen şöyle yazıyor: “Kemalizm Türk’ün Dinidir”.
“1936 Kurultayında Ulu önder Atatürk’ün kutlu eliyle ve onun yüce Kurucu ve Koruyucu Genel Başkanlığı altında 12 Temmuz 1932’de kurulmuş olan Türk Dili Teknik Cemiyeti, (Türk Dil Kurumu) adını almıştır”.
İlk kurucu genel başkanı Sami Rıfat’tır. Yönetim kurulu, Ruşen Eşref, Celal Sahir ve Yakup Kadri’den oluşuyor. Bunların hepsi dönemin edebiyatçıları ve milletvekilleridir.
Hilafeti ve Saltanatı kurtarmak için Ankara’da bir araya gelen Osmanlı Paşaları, başta Sarayın oluşturduğu imkanlarla, çalışmalarını sürdürdüler. Daha sonra İngilizlerin desteğini alınca, Saraya karşı tavır aldılar. 1 Kasım 1922’de Saltanata son verdiler. 17 Kasım 1922’de Sultan Vahdettin’i Malaya adlı İngiliz Zırhlısına bindirip, San Remo’ya tatile gönderdiler. İkinci gün 18 Kasım 1922’de Abdülmecit Efendiyi, Halife seçtiler. İşleri bitince de 4 Mart 1924 tarihinde Halife Abdülmecit’i bütün ailesi ile birlikte, Çatalca Tren Garında Şark Ekspresine bindirip, bir meçhule gönderdiler. İngilizler yapar, Atatürkçüler de masal gibi anlatırlar.
Ankara parlamentosu, Osmanlının din işlerine bakan, Şeyhülislam Mehmet Nuri Medeni Efendi’yi 27 Ekim 1920 tarihinde, Şeriye ve Evkaf Vekâletinin başına getirdiler. Onunla da işleri bitince hemen 2 Kasım 1922 de kaldırıldılar. Paşalar bunun da yerine 3 Mart 1924 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığını oluşturdular. İslam dininin itikat ve ibadet işlerini yürütmek için tüm Cami ve Mescitler buraya bağlandı. Çalışanları da devlet memuru sayıldı ve maaşlarını devlet bütçesinden ödendi.
30 Kasım 1925 tarihli 677 sayılı yasa ile Paşalar Aleviliği yasakladı ve hala da yasaktır. Buna göre, bütün Alevi tekkeleri kapatıldı, mal varlığı hazineye devir edildi. Sadece İstanbul’da Paşaların el koyduğu ve Alevi Tekkelerine ait Araziler, milyarlarca dolar değerindedir. Dedelik, Pirlik, Seyitlik, Taliplik ve Cem evleri hala yasak kapsamındadır. Türkiye’de 20 milyon kadar Alevi yaşıyor.
Paşaların Diyaneti 120 bin Cami’si, 23 bin Kuran Kursu ve 160 bin çalışanı ile sadece İslam-Hanefi olanlara hizmet verir. Türkiye’ de 20 Milyon kadar İslam-Şafi-i yaşıyor ama Şafiilik üstü kapalı bir şekilde yasaktır. Diyanette görevli bir tek Müslüman-Şafi-i din adamı ve bir tek Şafi-i Camisi yoktur. Müslüman-Şafi-i insanlar korkudan, buna itiraz bile edemezler.
Osmanlının kendisi Türkmen değil Afgan kökenlidir. Paşaları da Avrupalı yetim çocuklardan oluşuyordu. Son dönemde; Osmanlı Avrupa’dan çekilip Avrupalı yetim çocuk bulmakta zorlanınca, Rusların Çeçen soykırımında, yetim kalan bazı Çeçen çocuklar da Osmanlı Paşası oldular.
Osmanlıyı Şeriatçı olmakla suçlamak, İslam Şeriatına saygısızlıktır ve bir şaşırtmacadır. Sarayda Sultanların nikah kıyması yasaktı ve hiçbir Osmanlı Sultanı nikahlı anadan doğmadı. Osmanlı Tebaasında hiçbir zaman din sorun olmadı. Anadolu’da Osmanlı despotizmine karşı çıkan, Ehli Hak’lar ve Ezidiler, zaman zaman Osmanlı katliamlarıyla karşı, karşıya kaldılar.
Türkiye Cumhuriyeti kurucuları arasında, bir tek Türk yoktur. Bunlar ne Türk’ü ne de İslam’ı doğru dürüst bilmiyorlardı. Bu nedenle Anadolu’da yaşayan herkes Türk, Müslüman ve Hanefi’dir. Elbette ki yeni oluşturdukları dünya görüşü Kemalizm, Türklerin Dini olur. Bir asırdan beri de bu tezlerini hala inatla savunuyorlar. Hiç kimsenin başka bir şey olma şansı yoktur.
Paşalar Cumhuriyeti’nde uygulanan Kemalizm Dini’dir, İslam’la hiç bir alakası yoktur. İslam’ın referansı Kuran-ı Kerim’dir. Buna göre, İslam’da mezhep olmaz, Milli olmaz ve din adamları sınıfı olmaz. İnsanlar bir başka insanı tanrısallaştıramazlar. İslam’ın Peygamberi Muhammed’dir: “Kahinlerden, üfürükçülerden uzak durun” diye buyuruyor. “Irka çağıranlar bizden değildir” diyor.
Diyanet Kemalist Dini’ni temsil ediyor, uygulamaları da bunu açıkça gösteriyor. İslam’da dini sınıf olamaz. Kadınlar din adamı olamaz. Din işleri Genel başkan yardımcısı bir bayan ve çok sayıda müftü bayan var. Bunlar, her türlü kazançtan oluşan, Anayasal bütçeden maaşlarını alırlar. Müslüman bir bayanın örtüsü Burka’dır. Türbanın İslam ile alakası yoktur, Şule hanım modasıdır.
Din İşleri Genel Müdürü Ali Erbaş, 2017 yılında 256 bin lira faiz gelirini Diyanetin kasasına koyup “ne yapalım, sistem faiz üzerine kurulmuş” diyerek kendini savunuyordu. Erdoğan 8 Nisan 2019 tarihinde Rusya ziyaretinde, yüzlerce sanatçıyı beraber götürdü, Moskova Bolşoy sahnesinde Putin’e bir müzik ziyafeti çekti. Bunun İslam’la ne alakası var?
Hiçbir Müslüman ülkede, Cumhurbaşkanlığı Senfoni orkestrası olmaz. İslam’da Müzik Haramdır. Türkiye’de uygulanan Kemalist Din’in, İslam Dini ile hiç bir alakası yoktur. Türkiye’de çok az sayıda Müslüman var, onlar da korkudan sesini çıkaramıyorlar, çünkü Atatürkçülerin baskısı var.
27 Mayıs darbesiyle, İnönü-Gürsel Cuntası yönetime el koydu. Ülkede yeni bir süreç başladı. Buna ikinci Cumhuriyet süreci de diyebiliriz. CHP’nin akıl hocası Kasım Gülek Fettullah Gülen’i buldu ve buna NUR Tarikatını kurdurdu ve NURCU Fettullah Gülen oldu. 12 Eylül darbesinden sonra, Hoca Efendi oldu, 25 Haziran başarısız darbe girişiminden sonra da terörist FETÖ oldu.
FETÖ Türkiye’de, Kemalist Türklerin Din’i olan inancın, zirve insanıdır. Aslında FETÖ’yü ortaya çıkaran ve destekleyen, Atatürkçülerdir. Görüldüğü gibi derin devletin isteği üzerine, devletin bütün kurumlarını, Fetöcülere teslim etmiş. Devletin bütün kurumlarında ayıklama yapılırken, hala Din İşleri Genel Müdürlüğüne ve siyasete dokunmadılar. Buraları da ayıklamaya kalkışsalar, Türkiye’de ne Din adamı kalır ne de siyasetçi.
FETÖ’cü devletin yurt dışı çalışmaları da hayli önemlidir, önemli çalışmaları da AB ülkelerin de oldu. Brüksel Katolik Lauen Üniversitesinde, dünyayı etkileyen insan olarak Fettullah Gülen Kürsüsü açıldı. Buna bazı devlet adamları da aracı oldu. Çünkü Kemalist Din AB ülkelerine yerleşmek istiyordu.
Müslüman toplumu içinde AB ülkelerine ilk olarak işçi gönderen Türkiye oldu. FETÖ şu anda AB ülkelerinde var olan 6000’den fazla Cami’yi açan harekettir. Daha sonra AB ülkelerine gelen mültecilerle birlikte 12 Milyon civarında Müslüman yaşıyor ve bu camilerde bir araya geliyorlar. FETÖ; AB ülkelerindeki İslami hareketin öncüsüdür. Sadece Almanya’da 149’u bayan olmak üzere, FETÖ ile alakası olmadığını iddia eden DİTİB’e bağlı 1049 din görevlisi bulunuyor. İslam’da kadın din görevlisi olamaz, sadece Kemalist Din’de kadın Din görevlisi olabilir. Bu da gösteriyor ki, AB ülkelerindeki Camiler, Kemalist Din’in önderi FETÖ’ye bağlıdır, çünkü temel öyle atılmış.
AB ülkelerindeki Cami çevrelerinde şimdiye kadar, on binden fazla insaın İŞİD’e katıldığı tespit edilmiş, daha on binlercesi de katılmak için sıra bekliyor. Türkiye’de aranan binlerce FETÖ’cü AB ülkelerinde mülteci olarak yaşıyor. AB ülkeleri bu gelişmelerden hayli rahatsız. Türkiye; „benim istediklerimi bana ver, gerisine de dokunma” diyor.
Türkiye kabul ettiği “Kemalizm Türk’ün Dini’dir” siyasetinin yarattığı FETÖ hareketi, yaşanan önemli bir soruna dönüşmüştür. Alınan tedbirler göstermelik, inandırıcı değil. Atatürkçü Derin Devlet FETÖ’yü dönüştürmeye çalışıyor. Çünkü uzun zamandan beri bu çalışmaları yürütüyor.
T.C. İngiltere’nin desteği ile kuruldu ve siyasi hamisi İngiltere’dir. O sıralarda eski müttefiki Almanya ortalıkta yok gibiydi. 1933 tarihinden itibaren, Kasım Gülek aracılığı ile oluşan, Atatürk- Hitler ilişkisiyle yeniden dost oldular. İngiltere kayıp etmemek için, Almanya da eski dostunu yeniden kazanmak için Rusya da kendine bağlamak için bir yarış başladı. Hitler Almanya’sı, Berlin antlaşmasını yeniden devreye soktu. FETÖ hareketini devreye sokan, bu gizli ittifaktır. İkinci Dünya Savaşında, Türkiye’yi savaş dışı bırakan da yine bu gizli ittifaktır.
Gelinen noktada FETÖ hareketinin de etkisiyle, İngiltere geri çekilmiş, az konuşuyor. Almanya, Maraş’taki askerlerini çekti götürdü, az konuşmaya çalışıyor. Türkiye Avrupa’da iki önemli dostunu kayıp etmiş durumda. AB adına, Türkiye ilişkilerini Fransa yönlendiriyor.
Görüldüğü gibi, Kemalist Din’in lideri FETÖ Türkiye’nin temel sorunudur. Bu sorunun yaratıcısı da İnönü CHP’sinin kendisidir. 3 Kasım 2002 seçimlerinde Milletvekili olamayan Erdoğan’ın elinden tutup, önce milletvekili sonra da başbakanlık koltuğuna oturtan CHP’dir. CHP hala FETÖ projesinden vazgeçmiş görünmüyor. Bakalım FETÖ denen kabak kimin başında patlayacak?
Mustafa Kemal: İslam bir Arap Dinidir.
Nisan 2019