
Bu zatı 1998 tarihinde 65 yaşında iken zebaniler derdest edip götürdüler. Ama götürdükleri yerde hala sorguda olduğu söyleniyor. Nurettin Soyer; 12 Mart 1971’de İzmir Sıkıyönetim Savcısı. 12 Eylül 1980 döneminde Ankara Sıkıyönetim Başsavcısı. Kenan Evrenin sağ kolu. Bu zatın idamlar konusunda acelesi vardı, çünkü Kenan Evren “Ben bunları asmayayım da besleyelim mi” demişti.
12 Eylül günü darbe oluyor: 8 Ekim 1980 günü, yani darbeden 26 gün sonra, 4 Kolordu Komutanlığında, Başsavcı Nurettin Soyer kararı ile önce devrimci Necdet Adalı, arkasında ülkücü Mustafa Pehlivanlıoğlu idam ediliyor. 17 yaşındaki Erdal Eren, Yargıtay’ın iki kere idam kararını bozmasına rağmen, yaşı büyütülerek, 13 Aralık 1980 günü Baş Savcı Nurettin Soyer tarafından, Ulucanlar Cezaevi’nde idam edildi.
Başsavcı Soyer denen zatın döneminde, yüzlerce genç Mamak İşkencehanesinde öldürüldü ve cenazeleri Mamak çöplüğüne atıldı. Bu nedenle de Savcı Soyer, karnını insan etiyle doyuran, çöplük köpeklerinin çok duasını aldı. O sırada Mamak İşkencehanesinde olan insanların anlattığına göre, Soyer, işkence seanslarına katılan ve yeni usuller uygulayan bir zat. İşkence yapılan insanları şişeye oturtma yöntemi de Soyer’in bir icadı olduğu söylenir.
Devrimci olan çocukları arandığı için binlerce yaşlı anne, babalar haftalarca işkence gördü ve aylarca Mamak’ta tutuklu kaldılar. O dönem işkenceden kaç kişinin öldüğü kesin olarak bilinmiyor, sakat kalan insanlar hala aramızda dolaşıyor ve yaşadıklarını anlatıyorlar. Aranan devrimcilerin gözaltına alınan anaları, kız kardeşleri tecavüze uğradı. Keşke bunlardan birileri çıkıp, cesaretli bir şekilde yaşadıklarını anlatabilse.
Savcı Soyer’in onlarca idamın ve infazın altında imzası var. Evet Soyer insanlık düşmanı faşist bir katildir.
Paşalar Cumhuriyeti her zaman, kendi adamlarını, işkencecilerini korumuştur ve korur. Mesela 12 Eylül’de Malatya Fidanlık İşkencehanesinde, bana işkence yapan Tim’in başında Orhan Taşanlar vardı. Bu zat oradan Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne, oradan da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne, ardından da Bursa Valiliği’ne atandı. Bursa’da Yahudi bir iş adamının katilini koruduğu ortaya çıkınca, merkez valiliğine aldılar. Bu ülkede işkenceciler bakan bile oldular. Paşalar Cumhuriyeti İşkencecilerinin çocuklarını da devletin öz evlatları olarak görür.
Mesela; Savcı Soyer’in oğlu Tunç Soyer. İzmir Ticaret Odası’nda Dış İlişkiler Müdürlüğü ve Yürütme Komitesi Genel Sekreterliği yaptı. Dışişleri Bakanlığı tarafından EXPO İzmir Yönlendirme Kurulu ve Yürütme Komitesi Genel Sekreterliği yaptı. 2009 de CHP Seferihisar Belediye Başkanlığı yaptı. Belediye Başkanlığından sonra, merkezi İtalya’da bulunan Cittaslow Birliğinin Genel Başkan Yardımcılığını yaptı. Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği (SODEM) Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirildi. Görüldüğü gibi babasının oğlu başarıdan, başarıya koşuyor ve dilediği zaman iş ve makam değiştirebiliyor. Şimdi de CHP İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı. Bu da Kılıçdaroğlu’ndan ufak bir ikram olsun.
Ben binlerce devrimci tanıyorum, hala da işsiz dolaşıyorlar. Çoğunun çocukları üniversiteyi bitirdiler, devlet memurluğu giriş sınavını kazandılar ama babalarından ya da annelerinden dolayı, güvenlik soruşturmasına takılıp devlet memuru olamıyorlar. Bunlara karşı CHP’li Belediyeler de aynı tutum içerisindeler. İnsanın kaderini yazan Allah, bir Ankara Sıkıyönetim Başsavcısı Nurettin Soyer’in oğlu, Tunç Soyer’e bak, bir de işkenceden sakat kalmış, Memo’nun oğlu, boşta gezen Haso’ya bak da Allahlığından utan.
Meral Akşener, İYİ Parti Genel Başkanı. Eski Ülkücü kökenli, 1995 tarihinde DYP’de Çiller’in kabinesinde İçişleri Bakanı. Bu süreç çatışmaların en yoğun olduğu ve korucu olmadıkları için Kürt köylerinin yakılıp, yıkıldığı bir süreç. Ayrıca 19.600 Faili (Devlet) Meçhul cinayetlerin en yoğun işlendiği bir dönem. İşkence, baskı ve zulüm arşa dayanmış. Meral Hanım; “APO Ermeni Dölüdür” açıklamasını yapıyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Meral hanım, kafasını İçişleri Bakanlığı’nın direğine çarpmış ve geçmişinden hiçbir şey hatırlamak istemiyor.
Temel Karamollaoğlu, Savcı Soyer döneminde, Mamak tutukevinde kalan insanlardan biri. Bu zat Sivas Madımak Oteli olayında, otelin önünde yakma emrini veren şahıs olduğu söyleniyor. Aleviler ile devrimciler, her ağzını açan buna hakaret yağdırırdı. Ama bu zat Kılıçdaroğlu ile bütünleşince, Alevilerin de devrimcilerin de biricik sevgilisi oldu. Bu sevgilerini göstermek için, bir önceki seçimde Karamollaoğlu’nun dört adamını Milletvekili seçtiler. Sivas’ta Madımak yanarken, CHP de iktidar ortağı idi, yani CHP de katliamın bir parçasıdır. Ortaklar el ele ortalıkta dolaşıyorlar.
3 Kasım 2002 tarihinde, genel seçimler yapıldı. Erdoğan AKP’yi yeni kurmuş, yasal nedenlerden dolayı, milletvekili adayı bile olamadı. Partisi büyük bir çoğunlukla iktidara geldi. Burada CHP devreye girdi, CHP’nin itirazı üzerine, Siirt seçimleri iptal edildi. Anayasa’nın ilgili maddesi de değiştirilerek, 9 Mart 2003 tarihinde Siirt seçimleri yenilendi ve Erdoğan CHP’nin ikram ettiği koltuğuna oturdu. CHP şimdi de bağırıyor, ‘gelin Erdoğan’ı devirelim ve Türkiye’yi kurtaralım’ diyor. Sahtekarlık, riyakarlık ve iki yüzlülük, CHP siyasetinin temelini oluşturuyor.
31 Mart 2019 tarihinde yerel seçimler var, saflar ve adaylar belli oldu. Eğer HDP Eş Genel başkanı Pervin Buldan hanımefendi, Meral Akşener hanımefendi ile yan yana gelip, CHP İzmir adayı Tunç Soyer beyefendiyi de aralarına alıp, seçim kürsüsüne çıkarlarsa, bu görüntüye bütün Kürtler, Aleviler ve Devrimciler oylarını vereceklerdir. Aynı görüntüyü Ankara’da da verebilirlerse, aynı çevreler, eski ülkücü Mansur Yavaş’a da oyunu verirler, özellikle de devrimciler. Zaten geçen seçimde de herkes bunu gördü. Geçen seçimde, devrimcilerin bütün emekleri boşa gitti, adayları ülkücü Mansur Yavaş kazanamadı.
Eğer kayyum Kızıl sakallı ile Kılıçdaroğlu, Temel Karamollaoğlu’nu da aralarına alıp, İzmir’de seçim kürsüsüne çıkarlarsa, öncelikle Alevilerin, Kürtlerin ve Devrimcilerin silme oyunu alırlar. Bir önceki genel seçimde bunu gördük. ‘Madımakı’ karıştırma seçim var. Eğer aynı görüntüyü, Ankara’da da ortaya koyarlarsa, aynı çevrelerin oylarıyla eski ülkücü Mansur Yavaş’ı uçururlar.
Görüldüğü gibi Kürtler, Aleviler ve Devrimciler, Kılıçdaroğlu’nun peşine takılmış, CHP’nin bin bir zahmetle başa getirdiği Erdoğan’ı devirmeye çalışıyorlar. Rezil olmadan önce, düşünmenin de bir gururu vardır. Siyaset bunu da sildi, çöpe attı. Faili Meçhul cinayetlerden ve köy yakmalardan sorumlu, eski İçişleri Bakanı Meral Akşener; eşi Faili (Devlet) Meçhule kurban giden, HDP’nin Genel Başkanı Pervin Buldan ile birlikte, eski işkenceci başının oğlu, CHP’nin İzmir adayı Tunç Soyer’i destekliyorlar. Kılıçdaroğlu, Temel Karamollaoğlu ile el ele omuz omuza Alevilerden, Kürtlerden ve Devrimcilerden, Tunç Soyer ve Mansur Yavaş için oy istiyorlar.
Merak etmeyin CHP, Erdoğan’ı devirmek istemiyor. Her ikisini de, görülen lüzum üzerine derin devlet görevlendirmiştir. Onlar da görevlerini yapıyorlar. Görüldüğü kadarıyla bir süre daha, herkes üstlendiği görevini yapmaya devam edecek. İnsanlar da benimki, seninki deyip birbirleriyle, hırlaşmaya devam edecekler. Sandık başına gidecekleri günü, sabırsızlıkla bekliyorlar.
Her seçmen, partisinin adayına oy vermek için bir sürü gerekçe sayabiliyor. Devrimcilerin gerekçesi ne olursa olsun, İzmir’de işkencecinin oğlu Tunç Soyer’e ve Ankara’da eski ülkücü Mansur Yavaş’a oy vermek, devrimci kişiliğine saygısızlıktır. İşkenceden sakat kalan, işkenceden ölen ve idam edilen, yol arkadaşlarına ihanettir. Aranan devrimciyi bulamadıkları zaman, onun yerine alınan anası veya bacısının Mamak işkencehanesinde, maruz kaldığı tecavüz unutulamaz.
Aleviler; Temel Karamollaoğlu ile Kılıçdaroğlu’nu yan yana gördüklerinde, yaşadıklarını bırak, Sivas Madımak’ı hatırlayıp, vicdanları sızlar mı acaba?
Yoksa CHP’nin büyük zahmetlerle başa getirdiği Erdoğan’ı devirmek için CHP’ye oy vermek, çok mu zevkli olacak?
Aleviler, bir gün de CHP’den hesap sormayı düşünürler mi, bilemem.
Kürtler; Türkiye iki parça olmuş, bir parçası gök tanrıya inandığını iddia ediyor, diğer parçası ise yer tanrıya (Atatürk) inandığını söylüyor. Ancak Kürtler söz konusu olduğu zaman, her iki parça bütünleşiyor, tek vücut oluyor, sol tarafın sağ taraftan hiçbir farkı kalmıyor. Bari siz de elinizi vicdanınıza koyun, seçim günü evinizde oturun.
Düşmanınıza karşı koyamıyorsanız, küs gezin.
Şubat 2019
İbrahim Aksoy