Osmanlı’da yapılan ilk kez yapılan 1869 tarihli ilk nüfus sayımının sonuçlarına göre, Diyarbakır’a bir bakalım.
Diyarbakır merkezinde yapılan sayım sonuçlanmış olup, sonuçları aşağıda açıklanmıştır.
Tahrir Müdürlüğü’nden açıklanan cetvele göre, Diyarbakır’ın merkezinde:
Bir Vilayet Konağı
Bir Harem Dairesi.
Bir Liva Hükümet Konağı.
Hane, işyeri ve diğer mekanların sayısı da şöyle:
Hane: 4229
Dükkân: 1840
Mağaza: 31
Kereste Ambarı: 76
Han: 8
Hamam: 12
Kahvehane: 34
Değirmen: 28
Pirinç dingi: 6
Bulgur dingi: 24
Fırın: 36
Ahır: 159
Arsa: 288
Bekçi odası: 2
Samanlık: 2
Balıklı Gusülhanesi: 1
Bezir hane: 12
Meyve hane: 4
Salla hane: 2
Kireç hane: 1
Midmanhane (Kefaret sandığı): 1
Sabunhane: 2
Direk hane: 2
Menzil hane: 1
Posta hane: 1
Casshane (Alçıhane): 1
Karakol: 7
Tabakhane: 29
Tabakhane odalar: 4
Haşırhane: 1
Bardak atölyesi: 1
Patrikhane: 1
Eski tımarhane: 1
Eski Damgahane: 1
Boyahane: 1
İslâhiye: 1
İplikhane: 6
Tahmis hane: 1
Muvakkithane: 1
Su Tarazusi: 1
Su hayrat hane: 1
Hanefi Camii şerifi: 15
Şafii Camii şerif: 4
Cami arsası: 2
Mescidi şerif: 30
Türbe-i Şerife: 11
Darül Kura: 1
Tekke: 5
Medrese: 6
Rüştiye Mektebi: 1
İslam Mektebi: 11
Ermeni Mektebi: 3
Süryani Mektebi: 1
Yahudi Mektebi: 1
Zaptiye Merkezi: 1
Polis Karakolu: 1
Redif Deposu: 1
Kale Kapısı: 8
Kale mağazaları (Burç odaları): 167
Kilise: 13
Yahudi Havrası: 1
Böceklik: 9
Kasır: 11
Tarla: 149
Bahçe: 308
Kavaklık: 22
Buz gölü: 85
Buzhane: 17
Bostan: 24
Bağ: 7
Bakı Atölyesi: 1
Gümrük Hanı: 1
İslam Kabristanı: 8
Hristiyan Mezarlığı: 4
Yahudi Mezarlığı: 1
Dicle kenarında iki odun iskelesi olup toplam olarak 6699 Muskalat ve Arazinin mevcut olduğu gösterilmiştir.
Bunun yanında mevcut nüfus cetvelindeki dağılımı ise şöyle:
Kürt: 4781 erkek, 5033 kadın.
Ermeni: 3577 erkek, 3276 kadın.
Ermeni (Katolik): 428 erkek, 403 kadın.
Süryani: 747 erkek, 687 kadın.
Süryani (Katolik): 94 erkek, 80 kadın.
Keldani: 508 erkek, 468 kadın.
Rum: 173 erkek, 126 kadın.
Rum (Katolik): 25 erkek, 30 kadın.
Protestan: 318 erkek, 332 kadın.
Yahudi: 143 erkek, 137 kadın.
Toplam Nüfus: 21 372 erkek ve kadın olduğu tespit edilmiştir.
Evet; kısacası bundan 150 yıl önce Osmanlı döneminde Diyarbakır’ın mozaiği böyle. Köylerinin ezici bir çoğunluğu da Kürdlerden oluşuyor. Osmanlı Paşalarının 95 yıllık, laik, demokratik hukuk devletinin de marifeti herkesin gözü önünde. Bunu ayrıca yazmamıza gerek yoktur. Ayrıca Diyarbakır o tarihten beri hep göç verdi, hiç göç almadı. Bu güzelim mozaiğin bozulmasına sebep olanların, insanlıkla ne alakası var?
1869 tarihinde yapılan ilk nüfus sayımında, Osmanlı arşivlerinde bütün Osmanlı şehirlerinin, kimlik bilgilerini okumak mümkün. Acaba sözde bir Türk aydını çıkıp, İzmir’in ya da Halep’in ya da Trabzon’un ya da başka bir şehrin kimlik bilgilerini yazsa da insanlar da bilgi sahibi olsalar ne olur? Devlet bunları ansiklopedik bilgi olarak, kitap halinde yayınlasa da insanlar, geçmişini öğrense kime ne zararı var?
Nereler Türklerin kadim kentleri, oralarla bilgi edinmenin kime ne zararı var?
Yoksa bunları öğrenmenin bir sakıncası mı var?
Bunu yapmak, bazı kentlerin asıl sahiplerini aramaktan daha kolay olur.
Bilindiği gibi, Osmanlı ailesi Afgan kökenlidir. Konuştukları dil Afgan dilinin Peştu’nca şivesidir. Türkmence ile hiçbir alakası yoktur. Şehirlerin kimlik bilgilerine baktığımızda, buralarda hiçbir Türkmen’in yaşamadığını açıkça görürüz. Osmanlılar, Türkmenlere “izansız marifetsiz toplum” diyorlardı ve özellikle onları saraydan uzak tutmaya çalışırlardı.
Osmanlı döneminde Anadolu’da var olan Türkmenler, Toroslardaki Yörükler ve Kaz dağlarındaki Tahtacılardı. Bunlar da Osmanlının korkusunda, dağlardan aşağı inmezdi. 1882 -1883 yılları arasında Anadolu’ya topluca yerleştirilen Çerkezlerle birlikte, Çeçenistan’da yaşayan Türkmenler de getirilip yerleştirildi. Bunlar Kızılbaş oldukları için, Anadolu’daki Kızılbaş Kürdlerin bulunduğu yerlere yerleştirildi.
Yörükler ve Tahtacılar Türkmen oldukları için, sürekli Osmanlının takibatındaydılar. Bunlar ve sonra gelen Türkmenler Kızılbaş oldukları için de Paşalar Cumhuriyeti’nin takibatı ile karşı, karşıya kaldılar. Paşalar Cumhuriyeti’nde hiçbir Türkmen üst düzey yönetici ya da fabrikatör olamadı.
Cumhuriyet döneminde, Kafkaslardan Anadolu’ya hiç göçmen gelmedi. Çünkü onlar artık Lenin’in “garantisi” altındaydılar. Balkanlarda Osmanlının geride bıraktığı işbirlikçilerini, Paşalar Türk diye onları Anadolu’ya taşıdı. Bu göçmenlerin hiçbiri Türkçe bile bilmiyordu.
Paşa torunları çıkmış bazı şehirlerin asıl sahiplerini arıyorlar ki orayı asıl sahiplerine teslim etsinler. Bu şehirlerden biri de Afrin. Türkiye Afrin’i boşaltıp asıl sahiplerine teslim etmek için, kapsamlı bir savaş başlattı. Afrin’i teslim edecekleri asıl sahiplerinin de kim olduğunu söyleyemiyorlar.
Efendiler eğer gerçek niyet bu ise, savaşa gerek yoktur. 1869 tarihinde Osmanlının yaptığı, şehirlerin kimlik bilgilerine bakın, her şey ayna gibi ortaya çıkar.
Afrin kadim Kürd kentidir ve Kürd kenti olarak da kalacak.
Mart 2018
İbrahim Aksoy