„Trump, Erdoğan’ı telefonda aramış, ‚Sayın Erdoğan sen haklı çıktın, biz artık YPG’ye silah vermeyeceğiz‘ demiş.“
Üç gün sonra:
„Pentagon, ‚Biz Kürd müttefiklerimize silah yardımı yapmaya devam edeceğiz‘ açıklaması geldi.“
Ondan bir gün sonra:
„ABD müttefiği YPG’ye yüzlerce TIR dolusu silah gönderdi.“
Eğer Erdoğan yalan söylemiyorsa, Trump Erdoğan’la dalga geçmiş. Erdoğan kayıt altına aldığı telefon görüşmesinde, Trump’ın söylediklerini basın aracılığı ile insanlarla paylaşmalıdır.
Konu; „Pentagon yaramazlık yapmış, Trump’ı dinlememiş“ deyip geçiştirilecek kadar sıradan bir konu değil. Nasıl ki Türkiye’de Başkomutan Erdoğan ise, ABD’de de Başkomutan Trump’dır. Trump’a karşı Pentagon’un yaramazlık yapma şansı yoktur.
Ankara görmek istemezse de son olay da gösteriyorki, artık ABD’nin Ortadoğu’da güvenilir müttefiki Kürdlerdir. Sadece Rakka’da 600 ölü veren Kürdlerin de artık güvenebileceği bir dostu var. Özellikle Kerkük meselesinden sonra, „gördünüz mü, ABD’den dost olmaz“ diye propaganda yapmaya başlayan Kürdler, Kürd Milleti’ne uzanan her el dost eli dir. Kobani’yi unutmayalım.
Kürd Milleti’nin karamsar olması ve kimseye güvenmemesi, son derece doğal bir duygudur. 20. yy Kürd Milleti’nin kara yy olmuştur. 20. yy insanlığın çok hızlı geliştiği, uluslaşmanın ve eğitimin çok hızlı olduğu bir yy’dır. Kürdler uluslaşmadan ve eğitimden yoksun kaldığı gibi, inkar, baskı ve zulüm yaşadılar. Zilan, Piran, Dersim, 1945 ve 1975 olaylarını yaşayan bir milletin elbetteki, karamsar olması ve muhataplarına güven duymaması doğaldır.
Unutmayalım 21’ci yy. Kürdlerin yy. olacak. Artık Dünya siyaseti, Kürdlerin yanındadır. Gelişmelere eski önyargıları ile bakmayan her insan bunu görebilir. Türkiye’nin yaşadığı korku ve telaş, bunun göstergesi değil mi?
Türkiye’nin İslam kardeşliği uydurmaları, ifşa oldu.
Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ta zulümden kaçan Kürdler bütün dünyaya dağıldı. Günümüzde dünyanın her tarafında zulümden kaçan Kürdlere raslamak mümkün. Ayrıca kaçanlar ya kendileri ya da çocukları, bulundukları yerlerde üniversitelerde okuyor. Kürdler artık karşısındakilere yaşadıkları zulmü anlatmayı öğrendiler. 21. yy. bunların da katkısı ile Kürdlerin yy. olacak.
Ben şahsen 50 kadar ülkeye gittim. Buralarda karşılaştığım her Kürd, bir Kürd gibi düşünüyor ama yaşadığı yerin insanları gibi yaşamaya çalışıyor. Bu da bize şunu gösteriyor, artık hiç kimse Kürdleri yok sayamaz ve yok edemez.
Avrupa kökenli Osmanlı Paşaları, elde kalan Osmanlı topraklarında, Türkler için Cumhuriyet kurdu. 1924 Anayasası ile Kürdleri inkar ve imha siyasetini benimsedi ve uygulamaya başladılar. 1952 Bağdat Antlaşması ile yeni devletleşen, Irak, Suriye ve İran’ı da kendi Kürd politikalarına ortak etti. Soğuk savaşın da başlangıcı olduğu için, dünya bu ortakların zulmünü görmemezlikten geldi. Bunlar da dilediği gibi davrandı.
Hişt uyan, soğuk savaş bitti.
Türkiye şimdi izlediği yanlış Kürd politikalarının sonuçlarını yaşıyor. Ankara’nın Soçi toplantılarında hiç bir sonuç alamayacağı ortada. Ankara ABD ve AB’ye rağmen yeni bir siyasi cepe oluşturamaz. Ankara ihracatının % 43’nü AB ülkelerine yapıyor. AB ise ihracatının sadece % 1’ni Türkiye’ye yapıyor. Ayrıca Türkiye’deki fason sanayi, AB firmalarına yedek parça üretiyor. Bu da bize gösteriyor ki, Türkiye AB’siz olamaz.
ABD’ye rağmen Türkiye gidip İran ile yeni bir cepe oluşturamaz. Mollaların İran’ı Şii mezhebi ihracı ile Körfez ülkeleri için tehlike, İsrail için tehlike, bu nedenle de ABD için bir hedef. Türkiye’nin İran’a yaklaşarak kendisini tehlikeye atacağını kimse düşünmesin. AB’nin bu konuda ABD’den ayrı düşünmesi mümkün değil. Rusya Mollalar İran’nından en çok rahatsız olan ülkelerin başında geliyor. Görüldüğü gibi yeni üçlü cepe oluşmadan, yok sayılıyor.
Atatürkçülerin yarattığı FETÖ (Türk-İslam) projesi, sadece sahiplerine zarar verecek. Bu Projeyi dönüştürmeye çalışmak, boş bir çaba olacaktır. Bu çabaların ipleri de şimdilik ABD’nin elinde. FETÖ projesinden Rusya ve Körfez ülkeleri de tedirgin. İran iç birliğini Şiicilik yaparak korumuya çalışıyor. Ankara’nın FETÖ projesi, İran’nın Şii projesine de hiç uymuyor. Öyleyse Atatürkçülerin FETÖ projesi, uygulama zamanı ve zemini olmadığı için iflas etmiştir. Atatürkçülerin FETÖ hareketi ABD’nin Ankara’ya karşı elindeki bir joker olarak kalacaktır.
Rıza Zarrab’ın ABD arşivlerine yerleştirdiği belgelerin, ortalığa saçılacağını sanmıyorum. ABD bunları yerinde ve zamanında kullanacaktır. Zarrab Ankara’nın haraket alanını iyice sınırladı ve ortalık karışacak. Ankara Zarrab’ı yalanlayabilir ama geçiştireceğini düşünmesin.
Türkiye her gün yeni bir sorunla karşılaşıyor. Zarrab’ın son sorun olacağını düşünmek, en büyük sorun olur. Önümüzdeki dönemde, daha yakıcı yeni sorunlar da ortaya çıkacaktır. Çünkü izlenen yanlış iç siyaset, dış sorunlar üretiyor.
Kerkük’e saldıran Haşti Şabi’yi desteklemek amacıyla Türk Tankları, Türk ve Irak bayraklarıyla her gün Habur sınır kapısında tatbikat yapıyorlardı. Çoktandır o tanklar ortalıkta görünmüyor. Sözde Türk aydınları dilini yuttu konuşmuyor. Yoksa Haşti Şabi, Türk ortaklığı ters mi tepti, ortaklık bozuldu mu?
Son bir ayda Türk parası dolara karşı % 20 değer kayıp etti. Hükümetin gurur duyduğu yap-işlet projelerine % 20 daha fazla para ödeyecek. İş adamları dövüz borçlarına karşı % 20 daha fazla Türk lirası ödeyecek. Türk siyaseti değer kayıp ettikçe, Türk parası da değer kayıp ediyor. Bir süre daha devam ederse, nerede duracağı belli olmaz.
Gelişmelerin yarattığı huzursuzluk, siyasete de olumsuz yansıyor. Siyaset karıştı, yolsuzluk dosyaları havada uçuşmaya başladı. Bu da devam edecek gibi görünüyor. Bir dönem, siyasette FETÖ yoktur diyen siyasetçiler, şimdi de partiler birbirlerini FETÖ’cü olmakla suçluyorlar.
Eğer Türkiye başını daha fazla ağrıtmak istemiyorsa, öncelikle Güney ve Güneybatı Kürdistan’dan uzak durmalı. Kendi Kürd sorununa adil ve makul bir çözüm bulmaya çalışmalı. Bunun için Kıbrıslı Türk soydaşları için hak gördüklerini, kendi Kürd vatandaşları için de hak görmeli. Kürdler de oturup bu öneriyi değerlendirmeli.
Kürdlerin 4000 köyünü TSK yaktı ve milyonlarca Kürdü göçe mecbur etti. 19 600 Kürd faili meçul cinayetlere kurban gitti. MİT bu cinayetleri işleyenleri bildiği halde, devlet failleri hala gizliyor. „Terör“ gerekçe gösterilerek, Kürd şehirleri bombalandı ve yüzbinlerce insan göçe zorlandı. Hiç bir şey bu yaşananları Kürdlere unutturamaz. Ayrıca bunlar dünya kamuoyunun gözleri önünde oldu.
4000 Köyün yakılması ve 30 yıldır uygulanan yayla yasağı, hayvancılığı bitirdi. Türkiye bir dönem, İran’a, Suriye’ye ve Irak’a hayvan ihraç ediyor ve bu ülkelerin et ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılıyordu. Bu gün Türkiye dünyada etin en pahalı satıldığı ülkelerin başında geliyor. Asıl amaç Kürdlere ekonomik darbe vurmak ve göçe zorlamak olsa da cezasını batıdaki Türkler de çekiyor.
Görüldüğü gibi Türkiye yalan, yanlış Kürd siyaseti ile başına bela sardı. Bu yanlışların Türkiye’yi getirdiği yer işte burası. Eğer başına daha fazla bela istemiyorsa, Kürd siyasetini gözden geçirmenin zamanı gelmiştir. Kahramanlık naraları, sorunu sadece ağırlaştırır ve çözümü zorlaştırır.
Zulüm ile abat olan, ahırı berbat olur.
Aralık 2017
İbrahim Aksoy