Yüzyıl önce Osmanlıların işgali altındaki bütün alanlarda, büyük bir kaynaşma var. Osmanlı işgali altındaki toprakları terk ederken, yarattığı sorunları da geride bırakarak çekildi. Batılıların tam tanımadığı bu alanda, kendi çıkarlarına uygun yeni devletlerin kurulmasına yardımcı oldular ve bu günkü Ortadoğu ortaya çıktı. Ayrıca her şey petrol kaynaklarına göre belirlenmişti.
40 yıl sonra, petrol tükendiği gibi, petrole de ihtiyaç kalmayacak. Batı, bu gün işte buna göre yeni bir Ortadoğu haritası çizmeye çalışıyor. Elbette ki var olan harita, birilerini sevindirmiş, birilerini de üzmüştü. Yeni değişiklikte durum tersine dönecek. O gün en çok sevinen ve Kürdistanı kendi aralarında paylaşan, Türkiye, İran, Suriye ve Irak olmuştu. Bu gün de en çok onlar feryat ediyorlar ama nafile. Kürdistan’ı büyük bir zevkle kendi aralarında paylaştıkları gibi, bu günde üzülerek asıl sahipleri Kürd Milleti’ne teslim edecekler. Çünkü zaman böyle emrediyor.
Yüz yıl önce Kürdistan paylaştırılırken, Kürd Milleti itiraz etti ve itirazları hala devam ediyor. Bu süre içerisinde hiç bir Milletin yaşamadığı acıları yaşadı. İşkence, zindan, sürgün, ölüm, idam gibi insanlık dışı her türlü zulmü gördü ama mücadelesine devam etti. Bu mücadeleyi kesintisiz sürdüren aile Barzani ailesidir. Bu nedenle Kürd Milleti Barzani Ailesine minnettardır. Kürdistan eski Devlet Başkanı sayın Mesut Barzani bu son tavrı ile Kürdlerin Mandelası olmayı ve böylece Kürdistan tarihine geçmeyi hak etti.
Bazı hainlerin Haşdi Şabi gibi Şii İran örgütüyle birleşip, Kerkük’ü Haşdi Şabi’ye terk etmesi, bütün Kürd Milleti’ni yaraladı. En çok da Haşdi Şabi’ye satılan, Kürdleri yaraladı. Kürd Milleti bütün olup bitenlere dünyanın seyirci kaldığı yönünde üzüntüye kapıldı ve kendisini yüz yıl öncesi gibi terk edilmiş, görmeye başladı. Üzülmek hak ama yüz yıl sonrasını yaşadığımızı da unutmayalım.
Soğuk savaşın sona ermesiyle, Ortadoğu kaynaşmaya başladı. İslamı kullanarak ulus olmaya çalışanlar, İslamdaki mezhepleri kullanarak ulus olmaya çalışanlar. Bu nedenle kendi içindeki dini ve ulusal azınlıklara baskı yapmaya başladılar. İslami kesiminde bu uygulamalara itirazları yükselmeye başladı. Hatta karışıklıklardan yararlanarak zengin olmaya çalışanlar da oldu. Evet özellikle zengin olmaya çalışan bazı Kürdler de paranın arkasından savruldu ve kendi milletine ihanet etti. Bu sadece güney Kürdistan’a mahsus değil, bunu Kürdistan’ın bütün parçalarında görmek mümkün. Ayrıca bu savrulmalar sadece Kürd Milleti’ne mahsus değil, bütün milletlerde bu savrulmalar görülmüştür.
İslamı kullanarak çarpık uluslaşmaya karşı, Müslümanların itirazları yükseldi ve çarpık uluslaşmaya karşı örgütlenmeye başladılar. Son 20 yılda düzinelerce İslami örgüt ortaya çıktı. Bu örgütlerin en büyük hatası, yaşadıkları sorunların sorumlusu olarak, kendi yöneticilerini görmediler, batı hristiyan dünyasını sorumlu tuttular ve batıyı karşılarında buldular. Evet batı çıkarlarını korumak için bölgedeydi ama asıl suçlu yerli siyasi işbirlikçilerdir.
Ortadoğu’nun çıkar üzerine oluşmuş siyaseti ve kurt siyasileri, ortaya çıkan İslami örgütleri yönlendirmesini çok iyi becerdiler. Kimisi bu örgütleri açıkça desteklerken, kimisi de gizli destek verdi. Gelinen noktada İslami örgütler, yanlış gördükleri kendi yöneticilerini bıraktı, batı Hristiyan dünyasına karşı mücadele etmeye başladılar. Bu hataları da onların sonu olacak.
Bu güne kadar, Hristiyanlığı ihya etmek yada düzeltmek için, ortalıkta görülen tek bir illegal Hristiyan örgüt olmadı. Bu sevda ile ortaya çıkan islami örgütlerin, toplu yerlere saldırıp yüzlerce masum insanı öldürdüler. Siyasilerin cezasını sokaktaki ya da eğlence yerlerindeki masum insanlara yüklemenin İslamla ne alakası var?
Batı masum insanların uğradığı saldırıyı gerekçe gösterip saldırganlaştı, bu da bölgedeki kurt siyasilerin işine yaradı. İslam ülkelerinde ya arandığı ya da kaostan kaçan, milyonlarca Müslüman, Hristiyan ülkelerde yaşam arıyor. Bu kışkırtmalar bu insanların da işini zorlaştırmak içindir. Bu güne kadar acaba kaç Hristiyan, Müslüman ülkelerde yaşam aramaya çalıştı ve müslümanlara sığındı?
Ortadoğu’daki siyasi yanlışların sorumlusu, Ortadoğu’daki siyasilerin kendisidir. Suçu başkalarında aramak büyük bir hata olur. Ortadoğu’da siyasiler batıya sırtını yaslayarak sefa sürdüler. Bazıları da yenilik isteği ile ortaya çıkan, İslami örgütlere para verip, sırtında sefa sürdüler.
Yüz yıldır, Ortadoğu’nun kadim Milleti ve Selahaddin Eyyubi’nin torunları olan Kürd Milleti köle statüsünde bile olamadı. Müslüman İŞİD ortaya çıktı, Kobani’den başlayarak Kürd Milleti’ne saldırdı. Bu da gösteriyorki İŞİD kendi başına değil, Kürdlerin varlığından rahatsız olan başka sahipleri var. İŞİD’in sahipleri batıyı da İŞİD’in başına bela ettiler. Sonuç ortada.
İran’ın bölgedeki bütün İslami örgütlere destek verdiği bilinen bir gerçek ama Haşdi Şabi’ye açıkça destek verdiğini açıkça söylüyor. Bağdat ve Ankara’nın da Haşdi Şabi’yi desteklediği ve yaptıkları ile gurur duyduğu da ortada. Sahiplerinin de desteği ile Haşdi Şabi’nin hedefi Kürd Milleti. Kerkük olayı ile birlikte, batı da Haşdi Şabi’yi hedef seçtiği gibi sahipleri hedefte.
Bölgede değişiklik düşünenler, İsrail’in rızasını almak ve danışmak mecburiyetindedirler. Yukarda saydıklarım çoktan İsrail’e savaş ilan etmişler bile, İsrail sırasını bekliyor. İsrail’in sırasını bekleyeceğini düşünmek aptallık olur. Şu anda biraz sıkıntılı olan Kürd savaş gücü, İsrail için çok önemli bir müttefik, Kürdler de bunun farkında.
Bölgede İsrailsiz Kürdistan olmaz, Kürdistansız da İsrail’in işi çok zorlaşır. İsral’li yöneticiler de bunu açıkça dile getirmeye başladılar. Bölgede güçlü bir Kürdistan aynı zamanda daha güvenli bir İsrail demek. Bölgedeki 63 müttefik devlette, Haşdi Şabi’yi bunun için hedef seçti. Bunu Haşdi Şabi’nin yaptıkları ile gurur duyanlar oturup düşünsünler.
İŞİD’in Kürd düşmanlığını, Haşdi Şabi katmerleştirdi. Kürdistani düşünceli Kürdlerin de oturup bunu düşünmek mecburiyetindedir. Irak’ın asla eski Irak olamayacağını, Suriye’nin de eski Suriye olamayacağını, görmek gerekiyor. İran Kerkük’de ateşini kendi eliyle yaktı ve suyunu ısıtmaya başladı. Humeyni İranı, Tito’nun Yoguslavyası gibi 4 ya da 5’e bölünecek. Artık buna hiç bir güç engel olamayacak. Bu aynı zamanda körfez ülkelerinin de isteği.
Türkiye’nin huzur içerisinde olduğunu söylemek imkansız. İŞİD esasında Türkiye için yeni sorun olmaya başladı. Ben daha önce de yazmıştım, Suriye’de Tora Bora dağları yoktur. İŞİD’in Tora Borası Türkiye olacak demiştim. Basından izlediğimiz kadarı ile 900 Türk vatandaşı olmak üzere, 7400 İŞİD militanının Türkiye’ye geçtiği söyleniyor. Türkiye’nin başı bunlarla belada.
40 yıllık FETÖ hareketi, Türkiye’nin temel sorunlarının başında geliyor. FETÖ tartışmaları siyasetin seviyesini karşılıklı hakarete dönüştürdü. Bütün partiler birbirlerini FETÖ’cü olmakla suçlamaya başladı. PKK ile 33 yıldır çatışma halinde. Dış siyasette bütün kayışları kırdı, kasnak artık dönmüyor. Son bir ayda Türk parası dolara karşı % 15 değer kaybına uğradı. Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntıların, Erdoğan’ın çevresindeki gizli FETÖ’cülerin işi olsa gerek. Bu yalakalarla Erdoğan FETÖ’cülerden asla kurtulamayacak.
Kürdler savaşı kayıp edeceklerden uzak durmalı. Bölgedeki 63 müttefik ülkenin, 64’üncü ortağı ve İsrail ile dost olmaya çalışmalı. Kendi aralarındaki çıkarcılara dikkat etmeli ve daha zararlı olmadan dışlanmalı. Kendi aralarındaki ilişkileri gözden geçirmeli ve Bağımsız Kürdistan hedefine odaklanmalı. Bütün Kürdlerin beklentisi de bu doğrultuda.
Kerkük pek yakında yeniden kadim Kürd kenti olacak, hep birlikte bunu kutlayacağız.
Kasım 2017