16 Eylül 2017 gecesi, İran Haşdi Şabi Birlikleri Kerkük’e saldırdı. Kürd Milleti olayı tam anlayamadığı için çok tedirgin. Özellelikle Peşmerge’nin müdahale etmeden, geri çekilmesi Kürd Milleti’ni çok tedirgin etti.
Basında takip ettiğimiz kadarıyla, Celal Talabani’nin iki oğludan biri olan Pavel ve yeğeni Lahur Talabani, daha önce Haşdi Şabi ile 11 maddelik bir anlaşma yapmışlar. Buna göre Bağımsız Kürdistan’dan vaz geçiyorlar, Süleymaniye ve Kerkük’ü Araplarla ortaklaşa yönetmeyi kabul ediyorlar. Haşdi Şabi militanları gelince, YNK’nin koruduğu bütün mevzilerini bunlara bırakıp geri çekiliyorlar.
Peşmerge de çatışmaya girmeden geri çekiliyor. Bu davranış Barzani’nin büyüklüğünü bir daha gösterdi. Eğer çatışmaya girselerdi, Pavel ve Lahor Talabani, Haşdi Şabi ile birleşip, Peşmerge’ye saldırabilirlerdi. Zaten İran her zaman olduğu gibi, Kürdleri kendi aralarında çatıştırmak istiyor. Bu konuda basiretli davrandığı ve Kürdlerin kendi aralarında, çatıştırmaktan uzak tuttuğu için Barzani’yi kutluyorum.
Pavel ve Lahur Talabani için hiç kimsenin söyleyecek sözü yoktur. Sadece söz söyleme hakkı olanlar, yarım asırdan beri onlarla birlikte, Bağımsız Kürdistan için savaşanlardır. Bu insanlar da bu kirli oyundan sonra, kendilerini gözden geçireceklerine inanıyorum. Hiç bir Kürdün Bağımsız Kürdistan talebinden vaz geçeceğine inanmıyorum.
Türkiye’de bayram var herkes eline kına yakmış oynuyor. Kına fiyatları tavan yaptı. Bahçeli’nin 5000 ülkücüsünün zahmet edip Kerkük’e gitmesine de gerek kalmadı. Onların yapacaklarını, Pavel ve Lahur Talabani yaptı.
Bahçeli şimdi de, „Barzani’yi yakalayın getirin“ diyor. Siyasette buna haddini bilmezlik derler. Bay Bahçeli; „Tavuğun civcivini güzün sayarlar“ biraz bekle.
İran bir daha Acem oyununda, başarmış gibi görünse de kendi sonunu beklediğini biliyor. İran’ın Haşdi Şabi milislerinin, Batı için İŞİD’den hiç bir farkı yoktur ve hatta daha tehlikelidir. İran’ın bu oyunu, Barzani’nin basiretli davranışı ile Kürdleri kendi içerisinde çatıştıramadı ama İran’ı iç çatışmaya götürecek gibi görünüyor.
İran; Bağdat’da ve Şam’da olmayan hükümetleri var gücü ile destekliyor. Bunların ömrünü ne kadar uzatırsa kendi ömrünü de o kadar uzatmış olacak. Kendince burada Akdenize uzanan bir Şii koridoru oluşturmaya çalışıyor. Bu hat Türkiye ile Sunni İslam dünyası arasında, yeni bir Acem Şii koridoru olur. Türkiye; Kürdler söz konusu olduğu zaman, İran’ın kuşatmasına seyirci kalabilir. Kürdlere düşmanlık yaparken, kendine düşmanlık yapmış olur. Ayrıca Türkiye, bu İran’ın böyle kalmayacağını çok iyi biliyor. Sadece ya tutarsa umuduyla destek veriyor.
Körfez ülkeleri mevcut İran’dan son derece rahatsız ve İran’ın daha fazla güçlenmesine asla razı olamazlar. Zaten bunu şu anda da görmek mümkün. ABD’nin atadığı Bağdat yönetimi, boyundan büyük işlere girişiyor. Yanlış hesap Bağdat’dan döner.
Bölgede İsrail’in olup bitenlere seyirci kalacağını düşünmek, aptallık olur. İsrail başta olmak üzere, körfez ülkeleri, var olan İran’dan son derece rahatsız. Bu ülkelerin İran’a karşı birleşmeyeceğini kim söyleyebilir?
Atanmış Bağdat yönetimi, baltayı kendi ayağına vurdu.
ABD ve AB İran ile ilişkileri bilinen bir gerçek. İran’ın Kekük’de oynadığı oyun sadece Kürdlere karşı bir oyun değildi ama bunu göremeyen sadece Talabaniler oldu. Asıl oyun bölgede İŞİD ile savşan 63 müttefik güce karşı bir oyundur. Buna alet olan Talabaniler bunu pek yakında görecekler. Haşdi Şabi’nin gelecegi yok, onlarla işbirliği yapanların da geleceği olamaz.
Kürd Milleti son Kerkük olayı gibi nice olaylar yaşadı ve daha da yaşayacak. Her Millette olduğu gibi elbetteki, Kürd Milleti’nin içerisinde de menfaatçi yalakalar olacaktır. Kürd Milleti bunlara hiç de yabancı değil. Olay vahim ama sonuç Kürd Milleti için çok güzel olacak. Sadece biraz sabır ve sağduyu gerekiyor.
Aslında son Kerkük olayı ile Barzani, hem dünyada ve hem de Kürdler arasında daha da güçlü ve güvenilir bir insn olarak kabul gördü. Kerkük olayının baş sorumlusu İran ve destekçise de Türkiye’dir. Bu nedenle, Körfez ülkeleri için Kürdistan vazgeçilmez olmuştur. İsrail hep olduğu gibi, bundan sonra da Kürdistana açıkça destek olacaktır. Batı ülkeleri bağımsız Kürdistan sürecinin hızlandırılmasında yardımcı olacaktır. Kısaca Kürd Milleti kazandı.
İran sıkıştığı zaman, köşesine çekilecektir ama köşesinde de rahat verilmeyecek. İran kendi eliyle müdahaleye davetiye çıkardı. Sadece Bağdat ve Şam yönetimini değil, müttefiği Türkiyeyi de her an terk edebilir. İran saldırıya uğradığında, yanında yöresinde hiç kimseyi göreceğini sanmıyorum.
Türkiye Kerkük türküleriyle yatıp kalkıyor. Birde Türkiye, İŞİD Kerküke girdiği zaman bu kadar sevinmişti ama bugünkü gibi açığa vuramamıştı. Peki Türkiye Kürdlere karşı bu kadar kin ve nefret dolu iken ve bunu açıkça ortalığa dökerken, acaba kendi Kürdlerini hiç düşünüyor mu?
Türkiye zaten AB’den tamamen dışlandı, yakında rapor yayınlanacak, hep birlikte bunu göreceğiz. ABD açıkça dillendirmese de Türkiyeyi defterden sildi. Kerkük olayında, açıkça İran’a destek olduğu için iyice yalnızlaştı. Yarın İran’da Azeriler, Acemlerin saldırısına uğrarlarsa, Türkiye nasıl bir tavır içerisinde olacak, merak ediyorum.
Türkiye 1 Mart Teskeresi ile ABD’ye oynadığı oyunun bedelini mutlaka ödeyecektir. Ben o zamanda yazmıştım, ABD büyük devlettir konuşmaz ama yapar. Kerkük olayında İran’a açıkça destek verdiği için 1 Mart Teskeresi’nin bedelini iyice ağırlaştırdı. Kerkük haberleri ile ilgili, kendi insanlarını ne kadar yanılttıkları da ortada.
Olup bitenlere Kürdlerin üzülmemesi mümkün değil. Sonuç Kürdlerin lehine olacak, sevinmeye hazır olun. Bütün dünya Kürdlerin yanında, artık Kürdler yalnız değil. Dünya ve Ortadoğu dengeleri için Ortadoğu’da Bağımsız Kürdistan olmazsa, olmazdır. Mollalar Cumhuriyeti İran, sadece bölge için değil, bütün dünya için bir tehlike olarak görülüyor. Son oyunu ile İran artık Batı’nın bir numaralı hedefi oldu. Zaten İran dağılmadan bölgede huzur da olmaz.
Eylül 2017
İbrahim Aksoy