Mustafa Karasu, 19 Nisan 2017 Tarihli Özgür Politika Gazetesi’nde uzun bir makale ile, Apo’nun „Demokratik Modernite“ tezini analiz etmiş. Geç kalmış bir açıklama, geç kalmış bir analiz. Çünkü „Demokratik Modernite“yi okuyanlar anlamaktan zorlanıyordu. Mustafa o kadar güzel analiz etmiş ki, anlamamak için insanın aptal olması gerekiyor. Eminim ki okuyanlar da çok güzel anlamışlardır, artık hiç kimse, „sen o derinliği anlamazsın“ demez.
Mustafa, bu yaptıkları ile Kürd Milleti’ne büyük bir hizmet sunmuştur. Onun sayseinde Apo’nun „Demokratik Modernite“ tezinde ne demek istediğini ve Kürdler için nasıl bir gelecek düşündüğünü, bütün Kürdler gayet net bir şekilde anladı. Hiç kimsenin diğerine soru sormasına gerek kalmadı.
Mustafa Karasu; „Kürdler Devletsiz, Karısız ve Kocasız bir dünya düşünmelidir“ diyor. Acaba dünyada Mustafa’nın bu saçmalarını düşünecek bir insan bulunur mu? Kürdler böylesi bir düşünceyi rüyasında bile görmek istemez. Böylesi bir dünyada yaşamak, Apo ile Mustafa Karasu’ya çok yakışır. Bu saçmalık da Apo’nun „Demokratik Modernite“ teziymiş. Vay be, demokrasiye bak hele. Dünya alem gelsin Apo’dan demokrasi öğrensin.
Bunların amacı zaten biliniyordu ama biz bunu Kürd Milleti’ne yeteri kadar anlatamadık. Bu nedenle biz Kürd Milleti’ne özür borçluyuz. Bunların amacı; Özgür Kürdistan sevdası ile dağlara düşen Kürdleri, Özgür Kürdistan talebine karşı düşmanlaştırmak. Bütün dünya Kürd Milleti’nin yanında, Mustafa Karasu istediği kadar saçmalayabilir. Kimseyi inandıramaz.
Mustafa Karasu Türk Solu’nu da yanına alarak Apo’nun „Demokratik Modernite“ denen bilimsel tezi uğruna 30 yıldır savaşıyor. Kürd Milleti 30 yıldır bu acıları, dünyayı demokratikleştirmek için yaşamadı. Kürd anaların ağlamaktan göz pınarları kurudu, gözlerinden akacak yaş kalmadı, bu göz yaşları Apo’nun saçmalıkları için değildi. Mazlum Kürd Milleti dünyayı demokratikleştirmek için savaşmadı, işgalden kurtulup, özgür yaşamak için savaştı.
Bilim insanları 5,2 milyon yıl önce yaşamış insanların, fosilleşmiş ayak izlerini Habeşistan’ın güneyinde buldular. Yürüyen bir kadın, bir erkek ve aralarında bir de çocuğun ayak izleriydi. Demek ki 5 milyon yıldan beri insanlar eşli yaşıyor. İnsanlar toplayıcı ve avcılıkla yaşadıkları zaman bile eşli yaşıyorlarmış. Apo ile Mustafa da Kürdlere „eşsiz“ yaşamaya kendinizi alıştırın diyor. İnsan bunu söylerken, biraz utanır. Bu hayasızlığın adı da „Demokratik Modernite“ imiş. Kürd Milleti 30 yıldır, bu saçma yaşam öneriniz için acı çekmedi.
Bazı Kürd aydınları yollara düşüp, Mustafa’dan siyaset icazeti almak için, Kandile gitmişlerdi. Bunların kendilerinden utanç duymalarına gerek yoktur. Çünkü başkalarından yeteri kadar utanç duyuyorlar, bu da onlara yetiyor. Belli ki bunlar da „Demokratik Modernite“ hayranı. Yoksa Kandil’de Mustafa’nın yanında ne işleri olurdu? Mustafa’nın bu deli zırvası önerisi ile yeri Kandildeki hapishane değil, tam teşşeküllü bir tımarhanedir. Mustafa’dan siyaset icazeti dilenen bu aydınları da o tımarhaneye bekçi yapmak gerekiyor.
Kürd Milleti binlerce yıldan beri yerleşik düzene geçmiş, dünyanın ilk tarım toplumlarından biridir. İslam öncesi, dünyadaki fen bilimlerinin ve icatların merkezidir. Binlerce yıllık süre içerisinde kendi geleneklerini oluşturmuş ve bütün dünyaya örnek olmuş bir yaşam biçimi oluşturmuşlar. Geleneklerine bağlı bir toplum ve bu gelenekleriyle yaşamaya devam edecekler. Deli saçmalarını ciddiye almayacak ve yoluna devam edecekler.
Her gün ortalama 20 cenazesini gömen Kürd Milleti, bu deli saçmalarını konuşacak zamanı bile yoktur. Bütün dünya birleşmiş Kürd Milleti’nin yanında, işgalciler telaş içerisinde ve saldırganlaşıyor. İnsanlar Şengal ve Karaçok saldırılarını konuşurken, Mustafa bu saçmalıklarıyla bu tartıştırmaları önünü kesmek istiyor. Kürd Milleti artık uyandı, zırvalara karnı tok.
Türkiye’nin Batı Kürdistan emellerini sonunda Erdoğan açıkladı, „Biz burada bir Kürd Devleti kurulmasına asla musade etmeyeceğiz“ diyor. Eğer bir gün devlet kurmak için, Erdoğan’a müracaat eden olursa, o da izin vermesin.
Acaba Türkiye’de yaşayan 30 Milyon Kürd bu konuda ne düşünüyor? Daha dün Erdoğan bunlardan oy istiyordu. Türkler; Kuzey Kıbrıs ile ilgili ne düşünüyorsa, Kürdler de Batı Kürdistan için aynı düşünceleri taşıyor. Batı Kürdistan’ın devletleşmesini sonuna kadar destekliyor. Kuzey Kıbrıs ne kadar haklı ise, Batı Kürdistan da o kadar haklıdır. Hiç kimse Filistin’i sırtlayıp, Kürd Milleti’nin sırtında dolaşamaz, Kürdler buna asla izin vermez.
Türk uçaklarının, Şengal ve Karaçok saldırılarında, yüzlerce ölü ve yaralı var. Ankara; Rusya ve ABD’ye rağmen bunu yaparken, iki temel hedefi vardı. Birincisi; Kürdlerarası bir çatışma yaratmak. İkincisi; PYD güçlerini Türkiye sınırına çekip, Rakka kuşatmasında başarıya engel olmak. Şayet PYD burada başarısız olursa, Türkiye kendisinin devreye sokulacağını düşünüyor. Bunlar ucuz hesaplar ama Türkiye son şansını deniyor.
Ayrıca; İŞİD’in Rakka ve Musul yenilgisi, dağılmayı da hızlandıracak. İŞİD içerisindeki yabancı güçler, İŞİD’i terk edip kaçacaklar. Bunların El Kaide gibi Afganistan’daki Tora Bora dağları yoktur. Bunların tek çıkış yolu, Türkiye üzerinden geldikleri yerlere geri gitmek. Türkiye de işte bu durumdan son derece huzursuz. İŞİD’in Musul ve Rakka mağlubiyeti, Türkiye’nin başını epeyce ağrıtacaktır. Böylece Türkiye iki arada, bir derede kalmış durumda.
Ankara; her vesile ile bir NATO üyesi olduğunu, neden kenara itildiğini soruyor. İyi güzel de 1 Mart Tezkeresi ile ABD Ordusu’nu Cizre’den geri çevirip, İskenderun körfezine döken kimdi? O zaman Kürdler yalnız kalmış NATO üyesi ABD’nin yanında yer aldı. Türk siyasiler ve aydınlar zil taktı oynadı. Türkiye neden o zaman bir NATO üyesi olduğunu hatırlamadı? Şengal saldırısı 52 dakika önce ABD’ye haber veriliyor. Neredeyse Türk uçakları havadayken haber veriliyor. İşte böyle; bazen dostlar birbirlerini hatırlamaz oluyorlar.
Müttefiklerin planında Batı Kürdistan’da bağımsız bir devlet kurmak var, Türkiye’de buna engel olmaya çalışıyor, dışarda kalma gerekçelerinden biri de bu. Türkiye tek başına geri kalan 26 NATO ülkesinin karşısına dikilmiş. Bunun doğru bir siyaset olduğunu kim söyleyebilir? NATO sana ne yapsın? Aslında Türkiye bu konuda bütün dünyayı karşısına almış, yalnızca NATO’yu değil, umarım sonu hayırlı olur.
Erdoğan’ın „Bir gece ansızın gelebiliriz“ açıklamasından sonra, Fırat’ın doğu yakasında, ABD- PYD, batı yakasında PYD-Rus askerleri sınırda birlikte nöbet tutuyorlar. Sakın ha kapıyı çalmadan gelme diyorlar. Bu da gösteriyorki Türkiye bir yerlerde yanlış yapıyor. Böylesi kocaman bir yanlışı görmeden, yoluna devam etmesi biraz zor. Şengal’de, Suriye’de Türk askerlerinin varlığı, ileride Türkiye için önemli bir sorun olacak. Türkiye bir taraftan bunu düşünürken, diğer yandan dağılan İŞİD için tedbir almayı düşünmeli. Çünkü dağılan İŞİD Türkiye’nin başının belası olacak.
Kürdler; dünyanın gözü, kulağı sizin üzerinizde olduğunu unutmayın. Öncelikle kendi aralarındaki, ilişki ve bağlar güçlendirilmelidir. Dost ve müttefik ülkelerle, dostluk bağları pekiştirilmelidir. Kürdler arası körüklenecek fitne ve provakasyonlara dikkat edilmeli. Elde edilen her kazanım itina ile korunmalıdır. Saçmalıkları tartışmanın zamanı değil. Her Kürd, Kürd olduğunun sorumluluğunu taşımak mecburiyetindedir. Benimki, seninki çoktan geride kaldı, hepimizinki önceliklidir.
Siz; Köroğlunun esas adının (Rüşen Ali) lakabının da (Kürdoğlu) olduğunu biliyor muydunuz?
Eritriya’da yüzden fazla Kürd köyünün olduğunu ve hala Kürdçe konuştuklarını biliyor muydunuz?
Mayıs 2017