İslami Literatür de böylesi bir saçmalık yoktur. Hiç bir müslüman ülkenin böylesi bir saçmalıktan haberi bile yoktur. Ancak; T.C. Sunni İslam Dünyası’nın abiliğine soyunduğu günden beri, İslam’da bir çok aykırı referansa imza attı. İşte bu Kutlu Doğum Haftası da o aykırılıklardan biridir. Şu sıralarda Müslümanlar büyük bir heyecanla, Atatürkçülerin bu icadını kutluyorlar.
İslam’da Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğü (Diyanet İşleri Başkanlığı) diye bir kurum da yoktur. Bu kurumu, İnönü – Gürsel Cuntası 27 Mayıs Anayasası ile anayasal bir kurum haline getirdiler. Bu kurumun Genel Müdürü Mehmet Görmez’in emrinde 164 bin insan devlet memuru kadrosu ile çalışıyor ve maaşını bütçeden alıyorlar. Bu da Atatürkçülerin başka bir icadı. İslam’a göre bunların hiç biri de din adamı değildir.
İslamda din adamının giderlerini, cemaatı karşılar. Bütçenin içerisinde, Banka faizleri, İçki satışları, müslüman olmayanların kazancı ve daha kötü yollarla kazanılmış paralar var. Müslüman bir din adamının bu paralardan maaş alması caiz değildir. Devletin Din İşleri Genel Müdürü Mehmet Görmez, bu paralarla lüks bir hayat sürdürmeyi bile ihmal etmiyor. Vebali; bu paraları yiyenlerdemi yoksa verenlerdemi, onu ben bilmiyorum. Mehmet Görmez daha iyi bilir.
Kenan Evren Cuntası, 1985 yılında FETÖ’nün gölgesinde, Kutlu Doğum Haftası kutlamalarını başlattı. Ancak Atatürkçülerin yeni bir İslami icadı olduğu için insanlar hemen alışamadılar. 1989 yılından beri Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğü öncülüğünde resmen kutlanıyor. Bu kutlamaların İslam ile asla bir alakası yoktur. Zaten kutlayanlar da ne ile alakalı olduğunu bilmiyorlar.
27 Mayıs İnönü- Gürsel Cuntası döneminde, daha sonra MİT görevlisi olduğu ortaya çıkan, Şule hanım adında bir bayan, Türban modası başlattı. „Müslüman Türk Kadın’ın örtüsü işte budur“ dedi. Görüldüğü gibi günümüzde, buna itiraz etmek suç sayılıyor. Yaşamın her alanında, Müslüman kadınların başında bir mendil ve hatta bakan olan bayanlar bile başına bir mendil bağlayıp, uluslararası toplantılara katılıyorlar ve Müslüman olmayan erkelerin karşısında konuşuyorlar. Bundan sonra, boks ringlerinde türbanlı bayanlar bile göreceğiz. Acaba Dört Halife döneminde ve daha sonra, Müslüman bayanlar türban takıp, ortalıkta dolaşabiliyorlar mıydı? Ama Atatürkçülerin Cumhuriyeti’nde, Şule hanım modası olarak takabiliyorlar.
Türban İslami bir örtünme değildir. Yukarda da belirttigim gibi, Atatürkçülerin İslami bir icadıdır. Türban’ın İslamla alakası yoktur, Atatürkçülerin ideolojik bir örtünmesidir. Bu konu da zamanında çok tartışıldı ama gerçek Müslümanlar kayıp etti, geri çekildi ve Atatürkçü Müslümanlar kazandı. Günümüzde türbanı yaşamın her alanında görmek mümkün ama itiraz etmek yasaktır. Çünkü İslamın dışında, Atatürkün İslamını yaratmaya çalışıyorlar.
Kur’an’a göre bir cihad vardır o da İslam binasının temelidir. Yorumlarda iki ayrı cihad görürüz. İçteki düşmana karşı Cihad-ı Ekber. Dışdaki düşmana karşı Cihad-ı Askar. 15 Temmuz darbe girişimine karşı çıkıp yaşamını yitirenler, Meclis kararı ile şehit sayıldı. Meclis bu müdahaleyi Cihad-ı Ekber saydı. Fakat Kur’anda öyle bir şey yoktur. Mehmet Görmez beyefendi de sustu oturdu. Görüldüğü gibi Atatürk’ün Meclisinde dilediğini, şehit sayma yetkisi var. Acaba diğer darbelere karşı çıkıp sallandırılanlar, işkencede öldürülenler de Meclisin bu kararı ile şehit sayılır mı? Yoksa şehit sayılmak için Cihad-ı Ekber’e göre başarılı olmak şart mı?
Yeşil gözlü Osmanlı Paşaları, Padişahı ve Halife’yi sürgüne gönderdiler ve 1923’de Cumhuriyeti kurdular. Kürdleri de yok sayınca, Müslüman vatandaş yok denecek kadar azdı. Cumhuriyetin temel harcını Müslümanlık oluşturdu. Atatürkçüler İslam kardeşliği teraneleriyle, laiklik örtüsü altında, Anadoluyu müslümanlaştırmaya çalıştı. Diğer yandan, Osmanlı’nın müslümanlaştırdığı Avrupalıları, nüfus mübadelesi adı altında, Cumhuriyet’e sürekli Müslüman ithal ettiler ve Müslüman olmayanları da Avrupaya ihraç ettiler.
Atatürkçülerin Cumhuriyeti; Müslümanlığı dünyevileştirdi. 1926’da bizzat Atatürk’ün talimatı ile Elmalı M. Hamdi’ye Kur’an’nın tesfiri yazdırıldı. Böylece de tam da Atatürk’ün istediği İslam ortaya çıktı. Yukarda bununla ilgili bir kaç örnek verdim ve bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Günümüzde Elmalı Hamdi’nin görevini, Devletin Din İşleri Genel Müdürü Mehmet Görmez yapıyor.
Atatürkçüler İslamın özünü sürekli red etti, İslamı yozlaştırmaya ve kendilerinin kullanabileceği hale getirdiler. Böylece de kendi İslamını yarattılar. Türkiyede sağlam kalmış çok az sayıda Müslüman var. Onlar da köşesine çekilmiş, hiç bir şeye karışmıyorlar. Karışsa da sözleri para etmiyor. Böylece seyirci kalmayı tercih ediyorlar.
Atatürkçüler; Müslümanlığa monte ettikleri uydurma ritüelleri, İslamın kendisiymiş gibi topluma kabul ettirdiler. Kutlu Doğum Haftası da bu saçmalıklardan biridir. Bunu yaparken İslami kesimin kafasını karıştırmaktan başka, hiç bir amaçlarının olduğunu sanmıyorum. Önce kafa karıştıracaksın, sonra kendi saçmalığını bulanık noktaya yerleştireceksin. Atatürkçüler de bunu yapıyor. Yaşamın her alanında aynı yöntem.
Atatürkçüler Müslümanlığı dünyevileştirdi. Halbuki Kur’ana göre bu dünya fanidir. İslam makam, mevki ve çıkar için bir araca dönüştürüldü. Dün el etek öpmek için FETÖ’nün çevresinde pervane dönenler, bu gün Erdoğan’ın çevresinde pervane dönüyor ve FETÖ’ye hakaret yağdırıyorlar. Yarın bunun tersi olursa hiç şaşırmamak gerek. Çünkü sahte müslümanlar, islamı iyice yozlaştırdılar.
Yeşil gözlü Osmanlı Paşalarının, yüz yılda İslamı nasıl yozlaştırmaya çalıştıklarını, biraz da olsa açıklamaya çalıştım. İşte bu yozlaştırılmış İslam, günümüzde okullarda çocuklara din dersi olarak da okutuluyor. Çocukların okulda öğrendikleriyle de evde ailesi ile çeliştikleri de başka bir gerçek.
Devlet topluma kabul ettirdiği kendi yozlaştırdığı inancına sınırsız destek verirken, diğer inançları yok saymakta. Hatta gerçek müslümanlar da devletin bu baskısında payına düşeni alıyor. Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğü de bu yozlaşmalara sınırsız destek veriyor.
Mehmet Görmez’in „Kutlu Doğum Haftası“, kendisine kutlu olsun.
Din; birey ile tanrı arasında manevi bir bağdır. Devlet aracı olmaktan çekilmelidir.
İslamın tek referansı, indirilmiş kutsal kitabı Kur’andır. Aykırı referanslar geçersizdir.
Devletin bütçesinden maaşını alan devlet memurudur. Din adamı olamaz.
Meclisin Şehit ilan etme yetkisi yoktur. Şehit’in referansı Kur’andır.
İslamda Diyanet İşleri Başkanlığı diye bir kurum olamaz. Kur’an’da bunun yeri yoktur.
Müslüman bir bayan türban takıp boks yapabilir mi? Görmezden fetva bekliyoruz.
Müslüman bir bayan yüzme yarışmalarına katılabilir mi? Görmezden fetva bekliyoruz.
Nisan 2017