Avestadan bir söz:
„Aynana Bak!„
15 Temmuz Darbesi’nin sorumlusu bulundu FETÖ. İnsanlar ayaklanmış ikinci Vaka-i Hayriye istiyorlar. Bilindiği gibi ikinci Mahmut döneminde, ayaklanan Yeniçeriler Sultanahmet’deki Çınar Ağaçları’na asılıyor ve cenazeler ibreti alem için günlerce orada kalıyordu. İnsanları asmak için yeteri kadar sehpa bulmak bile sorun oluyordu. Bu darbenin suçlularının tamamını asmaya, üç boğaz ve bir de körfez üzerindeki köprüler bile az gelir.
İdam intikam duygusunun ürünüdür. Devletler intikamcı olamazlar. İdam dönüşü olmayan, feci bir hata da olabilir. Hiç bir devlet intikamla sorunlarını çözememiştir. Galeyana gelen insanları, idamlık suç gerekçelerini ortadan kaldırarak, yatıştırmak gerekiyor.
15 Temmuz felaketinin tek sorumlusu olarak FETÖ’yü görmek büyük bir yanılgıdır. Bu kadar büyük bir proje, tek başına FETÖ’nün işi olamaz. Peki infazlardan sonra, birisi çıkar her şeyi itiraf ederse, ölüleri diriltecek bir güç var mı? Şimdilik üç binden fazla hakim ve savcı verdiği şanlış kararlardan dolayı tutuklu. Acaba geride kalan hakim ve savcıların isabetli kararlar vereceğine kim kefil olacak? Ben şahsen idam cezasına karşıyım.
FETÖ vakası Türkiye’nin kendi yarattığı 40 yıllık sorun, ikinci Abdulhamid’in vaka-i hayriyesi ile karıştırmamak gerekiyor. FETÖ vakası; 40 yıldan beri herkesin gözlerinin önünde gelişti, büyüdü ve 15 Temmuz 2016 da ortalığa saçıldı. Vakada katkısı olan bütün kesimler tesbit edilip insanlara açıklanmalıdır. FETÖ vakası deyip geçiştirilecek, basit bir olay değil. Son 40 yılda, toplumu yönlendiren olayların FETÖ vakasına katkı sağladığı kanaatindeyim.
Abdullah Öcalan; fakir bir aile çocuğu olarak, 1949 yılında Urfa/ Halfeti’de dünyaya geliyor. 1968 yılında yatılı okuduğu, Ankara Tapu Kadstro Meslek Lisesi’ni bitiriyor ve 1969’da Diyarbakır’da tapu memuru olarak göreve başlıyor.Yeni göreve başlamış genç tapu memuru, ilk iş hazineye ait 300 dönüm araziyi adına tapuluyor. Bu arazi Siverek yolu üzerinde ve etrafı şu an on katlı binalarla dolu Apo arsası. Bu biraz garipçe bir durum değil mi?
1971’ de İst. Uni. Hukuk Fakültesi’ne kaydını yaptırıyor ve hemen Ankara Uni. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne yatay geçiş yapıyor. Ankara Siyasal da siyasi faaliyetler yürütüyor. Genel Başkanı olduğu PKK’yi kuruyor. 12 Eylül 1980 Darbesi’nde de Suriye’ye kaçıyor.
Şam’da karagahını kuran Apo, Türkiyeye karşı „Bağımsız Birleşik Kürdistan“ sloganı ile gerilla savaşı başlatıyor. Şam’da kaldığı 15 yıl boyunca, savaşta çok sayıda insan öldü. Türkiye bir gün resmi bir belge ile Öcalan’ı Suriye’den istemedi. Garip değil mi?
Öncelikle legal ve illegal Kürdistani örgütlere saldırdı. On binin üzerinde iç infaz, 19 bin faili meçul cinayet, yakılan yıkılan köyler ve şehirler, bu gün hala savaş devam ediyor ve savaşta ölen onbinlerce insan. Bu gün Öcalan „Bağımsız Birleşik Kürdistan, aptalca bir taleptir. Biz demokrasi istiyoruz“ diyor. Bu daha da garip değil mi?
İzettin Doğan; babası tanınmış bir Alevi dedesidir. İzö 27 Mart 1995 tarihinde, Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı’nı kurdu. Halk arasında bunun adı ( CEM ) Cem Vakfı oldu. Bu Vakıf senedinde, Alevilikle ilgili tek kelime geçmiyor. Bu garip değil mi?
İzö Cem TV ve Cem Radyo’yu açıyor. Cem TV’de türbanlı Alevi kadınlardan, haremlik ve selamlık oluşturarak çakma cem yaptırıyor. Halbuki 1925 yılından beri Tekke ve Zaviyeler yasası ile Cemevleri ve Cem yasak. Bu da bir başka gariplik değil mi?
İzö bununla kalmadı, 2013 yılında Pensilvanya’da FETÖ’yü ziyaret etti. Yaptıkları antlaşma ile Cami- Cem Evi Projesi başlattı. Ankara Tuzluçayır’da temel atma törenininde, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Çalışma Bakanı Faruk Çelik ve CEM Vakfı Başkanı İzettin Doğan hazır bulundular. Hepsi birden FETÖ gibi iki elini havaya kaldırarak dua ettiler. Vatandaşların itirazı ve 30 Ekim 2014 MGK toplantısından sonra, proje iptal oldu. Bu da başka bir gariplik değil mi?
Erdoğan; 26 Şubat 1954 yılnda, Gürcistan’dan ilticacı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geliyor. 1973 Yılında İmam Hatip okulunu bitiriyor, fark dersleri vererek Eyüp Lisesi’nden diploma alıyor. 1881 Yılında Marmara Uni. İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’ni bitiriyor. Bu arada MSP Beyoğlu İlçe Başkanı oluyor. 12 Eylül darbesinde bir gün bile gözaltına alınmıyor.
1985 Yılında Refa Partisi İst. İl Başkanı oluyor. Erbakan’ın 50 yıllık kadrosunun yarısı İstanbul’da ama 30 yaşındaki genç Erdoğan İl Başkanı oluyor. 1994 yılında Refa Partisi’nde 40 yaşındaki Erdoğan, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı seçiliyor.
14 Ağustos 2002’de AKP’yi kurdu. 3 Kasım 2003 seçimlerinde partisi büyük bir çoğunlukla iktidar olurken, kendisi milletvekili olamadı. CHP’nin itirazı üzerine Yüksek Seçim Kurulu’nca Siirt seçimi iptal edildi. CHP’nin desteği ile Anayasa’da da değişiklik yapılarak, 9 Mart 2003’de yenilenen seçimlerde, Erdoğan milletvekili, Başbakan Gül’ün istifası ile 15 Mart 2003’te de Başbakan oldu. Başbakan iken, „Hoca Efendi dön bu hasretlik bitsin“ diyordu.
CHP’nin de yardım ve destekleriyle Erdoğan’ın hızla zirveye tırmandığını görüyoruz. 12 Eylül Cuntası’ndan beri bütün siyasilerin gözü önünde Işık Evleri öğrencileri, bütün devlet dairelerini işgal ediyordu. Basında takip ettiğimiz kadarı ile son on yılda Işık Evleri devşirmelerinin daha yoğun bir biçimde, devlet kadrolarını işgal ettiklerini görüyoruz. Bazı çevreler Erdoğan’ın buna göz yumduğu söyleniyor.
Erdoğan İslami kesimin devlet içerisinde kadrolaşmasına göz yummuş. İzettin Doğan’ın çalışmaları, Alevileri müslümanlaştırıp, İslami devletle bütünleştirmek. Öcalan; „ Bağımsız Birleşik Kürdistan“ sıloganı ile Kürd Milletini organize edip, kardeşleşme projesi ile İslami devlete entegre etmek. 2013 ve 2014 yıllarında, Küristan yönetiminin PKK’ye bırakılmış olması, bunu gösteriyor.
Ortadoğu’daki gelişmelerden dolayı, Türkiye’nin Turkuvaz İslam projesi tutmadı. Türkiye yalnızlaştı ve siyaseten kuşatıldı. 30 Ekim 2014 tarihinde 10 saat süren bir toplantıda MGK resmen 40 yıllık FETÖ planını ortadan kaldırdı. Türkiye ne yaparsa yapsın, ancak 40 yılda başladığı yere gelebilir.
İzettin Doğan ; FETÖ – İzö ortak projelerinden dolayı Aleviler arasından haylı prestij kayıbetti. Bu ilişkilerin ortaya dökülmesinden sonra, hala türbanlı Alevi kadınlarla Semah dönüp, sahte cemlerine devam edecek mi?
Sahte isimli (CEM) Vakfı faaliyetlerine devam edecek mi?
Yoksa İzö’nin de Işık Evleri devşirmelerine de el atılacak mı?
Aslında Aksaray FETÖ için hazırlanmış bir saraydı. Eğer 30 Ekim 2014 MGK toplantısı olmasaydı, FETÖ, ABD’den Humeynivari bir şekilde dönecek ve Türk İslam Cumhuriyeti’nin Ruhani Lideri olarak, Aksaray’a yerleşecekti. Elbetteki FETÖ gidip Çankaya’da Atatürk’ün yattığı yatakta yatamazdı. Kahrolası batılılar, bu güzelim projeye engel oldular.
2014 MGK kararından sonra Türk İslam Cumhuriyeti hayalleri suya düştü. FETÖ’nün dönemeyeceği anlaşılınca, Erdoğan da gitti saraya yerleşti. Bunlar iyi de yıkılan meclis çatısı altında görev yapan Işık Evleri devşirmesi milletvekilleri ne olacak?
Söylentilere bakarsak ( E S A M B D B M ) bu isimler kesin ve bütün partilerde de olduklarını söylüyorlar. Erdoğan „bizim de ihmalimiz var“ dedi. Evinin önünü temizleyemeyen başka yerleri temizlemiş sayılmaz.
Ağustos 2016