Ramazan İslam Dünyası’nın en önemli aylarındandır. 30 gün boyunca müslümanlar, tan yeri ağarmadan başlayıp, güneş batıncaya kadar yemezler ve içmezler oruç tutarlar. Ramazan boyunca, kendi iradelerini kontrol altında tutup, günah işlemekten kaçınırlar. 30 günün sonunda da üç gün bayram yaparlar. Her ne kadar Kemalistler bu bayramın adını değiştirip Şeker Bayramı yaptılar ise de, onun adı hala Ramazan Bayramı’dır.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan’da en dikat çekici olanı, iftar festivalleriydi. Devletin ileri gelenleri, belediye başkanları ve bazı firma sahipleri bu festivallerin düzenleyicileriydi. İftar festivallerine katılanlar da yine bunların yakın çevreleriydi. Bu iftar festivalleri son derece görkemli ve bol reklam içerikliydi.
Bu Ramazan’da Başbakan Binali Yıldırım yeni bir gelenek başlattı. Çocuklarını görevlendirerek yurt dışında, iftar festivallerini başlattı. Yıldırım’ın oğulları Bülent ve Erkam ile kızı Büşra Yıldırım Köylübay, Ramazan’ın son iftarında Atina’da iki bin mülteciye iftar yemeği verdiler.
Bu iftar festivalleri eskide yoktu, Türkiye’de son 30 yıldan beri başladı. Bir çok iftar festivaline, devletin din işleri memuru Mehmet Görmez de katıldı ve yemek duası okudu. Hani İslam’da „sol elin verdiğini, sağ el bilmemeli“ sözü nerede kaldı? Bu reklam festivallerini, İslami kılıf ile örtmek tam anlamı ile bir sahtekarlıktır. İslam’a aykırı bu yemek festivallerine ses çıkarmayan, devletin din işleri memuru Mehmet Görmez’in yaptığı da başka bir sahtekarlıktır. Bunların yaptıkları tek kelime ile İslam’a ve Kuran’a saygısızlıktır.
İslam’da oruç mütevazi sofralarda ve aile ile birlikte açılır. Şatafat, gösteri ve reklam İslam için iftar olamaz, çünkü haramdır. Bu iftar festivallerini düzenleyenler ve katılanlar, hayırlarınız ve orucunuz kabul olmaz inşallah. Sadece Atina’da iftar yemeğine katılan, iki bin mülteci hariç. Çünkü siz o şatafatlı masalarda orucunuzu açarken, sofrasında kuru ekmeği ve çorbası ile orucunu açanlar, sizleri izliyordu.
Bir de Ramazan boyunca açılan iftar çadırları. Bunlar tamamen reklam amaçlıdır ve İslam’a göre haramdır. Belediyeler Ramazan’dan çok önce, ihtiyaç sahiplerini belirlemeli ve bu ailelere nakit para yardımında bulunmalı. Bu davranış bir belediye görevi olmalı, asla reklam amaçlı olmamalı. Verene de alana da helal olsun. İslam’ı reklam aracına dönüştürmek, günahtır.
İftar festivallerini düzenleyenlerin hiç biri de giderleri kendisi karşılamıyor, giderleri temsil ettiği kurumlar ödiyor. Yani bütün vatandaşların sırtından, hem sevap kazanıyorlar ve hem de reklamlarını yapıyorlar. Bunu yapanlar da bunun bilincinde, bu beyler bunu bilerek güah işliyorlar. Bunların başında da en çok festival düzenleyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan geliyor.
Bir diğer mesele ise, Türkiye’nin, Filistinlilere bir gemi ile gönderdiği yardım. Yöneticileri bir kenara bırakalım, sözde Türk aydınları, bu olayın şaklabanlığını yapmaya başladılar. İhtiyaç sahibi Filistinlilere yapılan bu yardım insanidir geç bile kalmıştır. Bu yardımı yapanları kutluyor ve devamını diliyorum.
Peki efendiler; Cizre’de, Nusaybin’de, Sur’da ve daha bir çok Kürd şehrinde, Erdoğan’ın emriyle, Türk Ordusu’nun evlerini yerle bir ettiği Kürdleri hiç düşündünüz mü?
Enkazın altında kalanları bırak, enkazın altında sağ kurtulan 500 – 600 bin kişi nerede?
Yatacak yerleri var mıydı, sahurda ne yediler, iftarda ne ile oruç açtılar, hiç düşünen oldu mu? Bayramı nasıl geçiyor, çocuklarının yırtık elbiselerini yamamaya, yama bulabildiler mi?
Enkazın altında sağ çıkan çocuklar, acaba bayramda şeker yiyebildiler mi?
Ayrıca bunların tamamı da müslümandı. Benim bayramım da bunları düşünmekle geçti.
„Terörist“ avına çıkan bir devlet, insanların evlerini başına yıkmaz. Burada T.C.’nin yaptığı resmen savaş suçudur. Suçluların Lahey Adalet Divanı’nda yargılanması gerekiyor. T.C. yöneticileri, işlediği bu insanlık suçunu, iftar festivalleriyle örtemezler. Yaptıklarını örtmeye çalışabilirler ama yanıbaşında olandan haberleri yok mu?
Evleri başına yıkılanlar da müslümandı, onlar da dua ve beddua etmesini biliyorlar.
Sözde Türk aydınları; Filistin’de ve dünyada olup bitenleri görüyorlar ama burunlarının dibinden, haberleri yoktur. Zavallılar haliniz içler acısı. Bayram’da şeker bile yiyemeyen Kürd çocuklarının ahı sizi tutar inşallah.
Aydın olduğunu iddia eden biri için, bakar kör olmak, utanç verici bir durum. Bir insanın hiç bir şeyi yoksa, neyinden utanacak?
Eğer bir Kürd bu sahte müslümanlara hala, müslüman kardeşim diyorsa, kardeşi ona uğurlu olsun. Eğer bir Kürd, evi TSK tarafından yıkılan Kürd komşusunu göremiyorsa, kardeşi ona uğurlu olsun. Ne yaparsanız yapın, yanıbaşınızda sizi izleyeni unutmayın.
Avestadan bir söz.
„Zulüm kime yapılırsa yapılsın, karşı durmuyorsan insan değilsin. Eğer zulüm sana yapılıyor da karşı durmuyorsan, kendi zaliminsin“
Ey Kürd Milleti zulüm kutlanmazki, ben de (bayramınızı) kutlayayım.
Temmuz 2016
İbrahim Aksoy