Araştırmacı-yazar Mehmet Bayrak’ın Özgür Gelecek Yayınları arasında çıkan üç yeni kitabı okurlarıyla buluştu.
„Acılı Coğrayfayanın Kederli Çocukları ÊZİDÎlER“
„Kuşatmayı Yaran Kürt Kadını, Kürt Amazon Fataraş’tan Gerilla’ya“
“İç-Toroslar’da Oda Kültürü ve Kürtçe Edebîyat“
Herbiri kendi alanında birer şaheser olan bu üç kitapla, Mehmet Bayrak, Kürt Tarih araştırmacılığı ve Kürtlerin geçmişten günümüze olan sosyal yaşantılarıyla ilgili bilinmeyenleri, yine bir kuyumcu titizliğiyle, tarihsel belgelerle aydınlatmaya çalışıyor.
Kürt Tarihi’ne, Sözlü Kürt Edebiyatı’na ve Kürtlerin sosyal yaşantılarına ilgi duyanlar için birer başucu kitabı niteliğinde olan bu üç eseri, bir makaleye sığdırmak maharet ister.
Bunun için ben de, Firaz Baran’ın 2008 yılında hazırladığı; „Karanliktan Süzülen Aydınlık – Mehmet Bayrak“ adlı kitap için yazmış olduğum yazımdan bir bölümle başlamak istiyorum.
(…) Mehmet Bayrak’ı ilk eseri olan „Köy Enstitüleri ve Köy Edebiyatı“ kitabıyla mı, yoksa „Alevilik ve Kürtler“ adlı araştırma ve inecelemsiyle mi, ya da „Kürt Müziği, Dansları ve Şarkıları“nı içeren üç ciltlik eseriyle mi anlatmalı.
Bunlardan hiçbiri tek başına Mehmet Bayrak’ı anlatmaya yetmiyor. Bunlarla tanımlanınca Bayrak, herbiri kendi alanında birer şaheser olan „Kürtler ve Ulusal- Demokratik Mücadeleleri“, „Kürt Sorunu ve Demokratik Çözüm“, „Öyküleriyle Halk Anlatı Türküleri“, „Ortaçağ’dan Modern Çağ’a Alevilik, „Alevi Bektaşi Edebiyatında Ermeni Aşıkları“, „Gravürlerle Kürtler: Bi Gravuran Kurd“ ve „Kürdoloji Belgeleri“gibi eserlerine haksızlık olur (…)
Bayrak, bitmez tükenmez enerjisiyle Kürdoloji alanındaki çalışmalarına her yıl bir yenisini ekledi. Herseferinde imzalayıp verdiği kitaplarıyla kitaplığımın bir rafı yetmez oldu…
Bu nedenle, ne zaman ki bir misafirim gelse, evde ilk dikkatini çeken kütüphanemdeki Mehmet Bayrak’ın kitapları oluyor. Çünkü kütüphanemin bir rafı sadece Bayrak’ın kitaplarından oluşuyor.
Kitapların büyük boy baskı ve kalınlıkları, kitapseverleri mutlu ettiği kadar, misafirim gibi kimilerinin ise gözünü korkutuyor.
Bir gün okumayla pek arası olmayan misafirlerimden biri:
„Yahu sen Mehmet Bayrak’ın bu kitaplarını gerçekten baştan sona kadar okuyabiliyor musun?“
„Kitaplarının kalınlığı gözünü korkutmuyor mu?“
Doğrusu misafirimin bu konudaki kaygısı yersiz de değildi. Gerçekten de Bayrak’ın kitaplarıının kalınlığı ilk etapta insanda; „ben bunları hangi sabır ve gözle okuyup bitirebilirim“ kaygısına neden olmuyor değil…
Ancak bu kaygıyı yenip te Bayrak’ın kitaplarına başlayan kişi, daha ilk satırlardan itibaren kendisini tarihin karanlık labirentlerinde buluveriyor.
Bu labirentleri çözüp, çıkış yolunu bulabilmek ise, ancak Bayrak’ın kitaplarını, bir arkadaşın değişiyle „bir solukta“ olmasa da, sonuna kadar okumakla mümkün olabiliyor…
Mehmet Bayrak, bugüne kadar Kürdoloji alanında hiç bir araştırmacıya nasip olmayacak sayıda kitap yazdı, yayınladı ve hala yazmaya devam ediyor.
Tabi burada Gülay ablanın da hakkını vermek gerekir. Mehmet Bayrak ne kadar iyi bir yazar ise, Gülay abla da o kadar iyi bir eş ve iyi bir yayıncıdır. Özgür Gelecek yayınlarının önemli ölçüde onun çabasıyla gerçekleştiğinin yakın tanığıyım. Bu nedenle yazar olarak Mehmet Bayrak ne kadar ona borçluysa, okur olarak bizler de Gülay ablaya o kadar borçluyuz…
Mehmet Bayrak’ın farkı
Mehmet Bayrak’ın meslektaşlarından en önemli farkı, kuşkusuz sadece kitaplarının sayısı ve kalınlıkları değil. O’nu farklı kılan en önemli etkenlerden biri, tarihsel ve sosyal bir ayrıntıyı yine tarihsel kaynaklara dayandırarak, görsel ve yazınsal belgelerle ortaya koyması ise, diğer bir farkı da, toplumsal ve sosyal olaylar karşısında aydın duyarlılığıyla hareket etmesi ve tavır almasıdır.
Evet, bu yazının yayınlandığı 2008 yılından bugüne kadar Mehmet Bayrak, yukarıda belirtilen eserlerine bir düzine kitap daha ekledi.
Ve en son çıkan bu üç değerli eseri de, her seferinde olduğu gibi, bana gönderme nezaketinde bulundu.
Birbirinden değerli bu üç eser de, tıpkı öncekiler gibi kütüphanemi renklendirirken, bundan daha önmeli olarak; acılı coğrafyamızın kederli çocukları olan Êzidîler, tarihin her aşamasında bizi çembere alan düşmanlarımızın kuşatmasını yaran Kürt Kadınları ve adeta Kürtlerle özdeş olan oda kültürü ve sözlü Kürt edebiyatının İç Toroslar’daki boyutu konusunda ufkumu aydınlatacak ve bilgi dağarcığıma paha biçilmez bir zenginlik katacaktır.
İyi ki varsın Mehmet abi…
Kürtler olarak sana ve bize sunduğun eserlerine çok şey borçluyuz…
18.01.2016
ikramoguz@navkurd.net