Kürdistan milli hareketinin tartışmasız liderlerinden biri olanŞeyh Sait Efendinin anıtı yargılanıyor.
Piranlı/Hınıslı Şeyh Sait Efendi, Kürdistan milli hareketinin tartışmasız liderlerinden biridir.
Şeyh Sait Efendi, Varto yolunda esir alındıktan sonra, değerli öncü ve savaşçı arkadaşlarıyla birlikte, istiklal mahkemesi tarafından şekli, keyfi, hukukla alakası olmayan bir yargılamayla, idama mahkum oldular.
Onların idamının, dünyanın ve Kürt milletinin dikkatlerinden kaçırılması için de, acele bir şekilde idam edildiler.
Onlar idam edildikleri zaman, Dünya Kürtlerinin hepsi yasa boğuldu. Kürdistan’da yeni karanlık bir dönem başladı.
Bu karanlık dönem, yeni ulusal ayaklanmalarla aydınlatılmaya çalışıldı.
Sömürgeci barbar, vandalist ve katliamcı devlet, Şeyh Sait Efendi ve arkadaşlarının halk sevgisinden ve sahip oldukları yüce bağımsızlık idealinin yayılmasından korktukları için, mezarlarının yerlerini, biz torunlarından ve Kürt milletinden gizlediler.
Zakın tarihte, Diyarbakır Kürt Derneği (Kurd-Kom), Kürt lideri ve arkadaşlarının mezarlarının yerinin devlet tarafından gösterilmesi için kampanya başlattı.
Ondan sonra da bu talep, cesaret kazanan ailesi, Kürt kanaat önderleri, Şeyh Sait Vakfı ve başka ismi Kürt olmayan dernekler tarafından dile getirildi.
Dengir Mehmet Fırat, „ben Şeyh Sait Efendinin torunu değilim“ diye mahkemede dava açtığı zaman, yine Kurd-Kom ve bağımsız Kürdistan yurtsever aydınları ve siyasetçileri, birlikte, „biz Şeyh Sait Efendi nin torunlarıyız“ kampanyasını başlattılar.
Yine altını çizerek onur ve gururla belirtiyorum ki, biz Şeyh Sait ve arkadaşlarının torunlarıyız. onların mirasını layıkıyla sürdüremediğimiz için de başımız eğik durumdayız.
Hınıs Belediye Başkanı ve ailesi, son dönemde, Şeyh Sait Efendi nin anıtının Hınıs’ta dikilmesi için bir çalışma başlatmış durumdalar.
Belediye başkanı ve ailesinin bu çalışması, sömürgeci devlet tarafından eşyanın tabiatına uygunluk içinde engellenmekle kalınmıyor.
Anıtı dikmek isteyenler hakkında dava da açılmış durumda.
Bu konuyla ilgili olarak “Tevgera Ciwanên Kurdistanê/Kürdistan Gençlik Hareketi” büyük bir duyarlılık göstererek, kamuoyunu duyarlı kılmak için açıklamada bulundu.
Kürdistan Gençlik Hareketinin bu açıklamasını, kamuoyuyla paylaşırken başta kendimi ve herkesi bu davaya sahip çıkmaya davet ediyorum.
Şeyh Sait Efendi nin anıtına sahip çıkmak milli, hak ve hukuk, adalet, vicdan ve insani bir görevimizdir.
Amed, 19/20 Ocak 2016
Şêx Seîd’in Anıtı Yargılanıyor!
Kürdistan tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biri olan Şêx Seîd, 91 yıl önce sömürgeciler tarafından idam edilerek katledildi. Bıraktığı ulusal/kültürel miras Kürdler için çok değerli bir referans kaynağı olmaya devam ederken, aynı zamanda sömürgeci devleti huzursuz etmeye de devam ediyor. Şêx Seîd’i katleden TC, halk üzerindeki olumlu etkisini bildiği için kendisiyle birlikte yoldaşlarını bilinmeyen bir yere defnederek mezarlarını gizli tuttu/tutmaya devam ediyor.
Bir insanın ölüsünden korkmak, o insanın toplum üzerindeki düşünsel etkisinden ve saygın kişiliğinden dolayıdır. Devlet bütün insanlık dışı uygulamalarına rağmen Kürdler ile Şêx Seîd arasında var olan güçlü bağı koparamadı; Şêx Seîd’i unutturamadı. Dahası devlet hala Şêx Seîd’in manevi varlığından korkuyor ve bu korkusunu da uygulamalarıyla gösteriyor. Bilindiği gibi devlet Şêx Seîd’in halk üzerindeki etkisini kırmak için birçok yalana başvurmuş ve her yalanı da farklı etki yapabileceği kesimlere ezberletmişti.
Batı’ya ve “Laik” kesime “Şêx Seîd Şeriat istiyordu, gericiydi” propagandasını yapan devlet, Dindar kesime de “Bölücüydü, Ümmeti parçalıyordu” propagandasını yaparak Şêx Seîd’i etkisizleştirmeye çalıştı. Birçok kesim bu propagandadan etkilendi. Ve ne yazık ki “Kürd” olduğunu söyleyenler de bu kirli oyuna alet olup “Şêx Seîd İngiliz ajanıydı, modern Cumhuriyete karşı gerici bir ayaklanmanın başıydı” diyecek kadar düşkünleşenler oldu…
Şêx Seîd’in devleti ürküten özelliği, Dindar ile Milli/Ulusal Kimliklerin karşıt olmadığını, aksine dindar olmanın Kürd/Kürdistan sorununa duyarlı olmayı gerektirdiğini yaşamıyla göstermiş olmasıdır. Bu duruş, hem Türk-İslam hem de sol/sosyalist ezberleri bozuyordu/bozmaya devam ediyor…
Devletin Şêx Seîd’e tahammülsüzlüğünü ve korkusunu gösteren olaylardan biri de, hala mahkemesi devam eden ‘Şêx Seîd anıtını yapma’ girişimidir.
Hınıs Merkezde Şêx Seîd’in anıtını yapmaya girişen ailesi, devletin (Kaymakamlığın) engeliyle karşılaştı. Bu engel, Xınıs Merkezi yerine Belediye sınırları içinde başka bir yer belirlenerek anıtın yapılmasına karar verildi. Bu yeni yere de tahammül edemeyen barbar devlet, “suç ve suçluyu övme” suçundan dolayı Hınıs Belediye Başkanı ve bir mühendis hakkında dava açtı. Söz konusu davada 15 yıl hapis istemiyle yargılanan Belediye Başkanı aynı zamanda Şêx Seîd’in torunu olan Hasan Basri Fırat’tır. Aynı davada yargılanan Mühendis de yine Şêx Seîd’in torunu olan Abdulhakim Fırat’tır. İlk duruşması 17 Aralık’ta yapılan yargılamanın ikinci duruşması ise 21 Ocak’ta Hınıs’ta görülecek.
Açılan davada dikkat çekici nokta, İstiklal Mahkemesinin tutanaklarının mahkemeye delil olarak sunulması ve Şêx Seîd ile dava arkadaşlarının ”suçlu” olduklarının bu tutanaklara dayandırılmaya çalışılmasıdır. İstiklal Mahkemesinin Tutanaklarında, Şêx Seîd ve dava arkadaşları ‘Müstakil (Bağımsız) Kürdistan kurma girişimiyle yargılanıyorlar. Bu belgeyle devlet, kendi yalanlarını/hilelerini ve kirli propagandasını boşa çıkarmış oluyor.
Evet, Şêx Seîd ve dava arkadaşları dinlerine son derece bağlıydılar; ama aynı zamanda Kürdlerin devletleşme hakkını tereddütsüz savunuyorlardı. Devlet de, Kürd oldukları ve Kürdlerin Ulusal haklarını savundukları için onları katletti.
Şêx Seîd’in anıtından dolayı açılan dava, Şêx Seîd’in anısına karşı işlenen bir insanlık suçudur. Anıt dolayısıyla yargılanmak, Şêx Seîd’in anısına sahip çıkıldığı için yargılanmaktır. Devlet hem anıtı hem de anıyı yargılıyor. Şêx Seîd ve dava arkadaşlarının anısına sahip çıkmak her namuslu Kürdün tarihi sorumluluğudur.
21 Ocak’taki duruşmada Şêx Seîd ailesini yalnız bırakmayalım! Çünkü Şêx Seîd sadece bir ailenin değil, namuslu tüm Kürdlerin büyüğüdür.
Tevger olarak kendimizi Şêx Seîd’in torunları olarak görüyor ve diyoruz ki; Şêx Seîd’in anısını yaşatmak ve ailesiyle bu tarihi davada dayanışma içinde olmak hepimizin tarihi/vicdani ve Kürdistani görevidir.
Bu davayı mahkûm etmek için herkesin üstüne düşeni yaparak kamuoyu oluşturmaya ve duruşmaya katılmaya davet ediyoruz…
Tevgera Ciwanên Kurdistanê/Kürdistan Gençlik Hareketi
17.01.2016