Türkiye’de Kemalizmin tehlikeye girmesiyle birlikte, birçok sol Kemalist yazar ve gazeteci yeni bir ekol ile kendilerine bir alan oluşturdular. Yılardır demokratik cumhuriyet ve halkların kardeşliği temelinde oluşturulmaya çalışılan Kürt Kemalizmi ile, Kürt milletine akil ve fikir vermektedirler.
Tabi bu kendiliğinde oluşmadı. Buna öncülük yapanlar yıllardır şu veya bu şekilde derin devletin denetiminde olan gazete ve dergilerde devlete hizmet etmektedirler.
Türkiye de istedikleri askeri darbeler gerçekleşmeyince ve de Kemalist iktidar zayıflayınca, kimileri Avrupa’da kimileri de Türkiye’de farklı isimler altında gazete ve dergilerde yeniden sahne aldılar.
Örneğin, Özgür Politika, ANF, Aryen Haber, Jinha, 24Duruş, Lêkoliner.org ve benzeri gazete ve haber ajanslarının baş sayfalarında, Kürtlerin Ortadoğu’da yapacakları demokratik devrimden dem vuruyorlar.
Ne hikmetse seksen milyon nüfuslu Türkiye’deki isçi sınıfının mücadelesinden, Türkiye’de yapmaları gereken devrimden söz etmezler. Sanki demokratik cumhuriyet, fikir babaları olan Atatürk’ten Kürtlere miras kalmış.
Kim mi bunlar?
Dün Yalçın Küçük ve Doğu Perincek idi. Bugün Hasan Cemal, Ziya Ulusoy, Suat Bozkuş, Metin Ayçiçek, Murat Çakır, Veysi Sarısözen, Celal Başlangıç, Sırrı Surreyya, Ertuğrul Kürkçü, Demir Küçükaydın, Can Dündar gibi, daha bir çok sol ve kemalist yazar ve gazeteciler. H. Cemal’in deyimiyle, askeri devrimlerini yapamadılar, bundan dolayı umudu KCK de bulup, devrimci halk savaşı teorisiyle Kürtler üzerinde bir taşla iki kuş vurmaya çalıştılar.
Amaçları ise, Kürtleri ulusal davalarında uzaklaştırmak, hem de askeri vesayetle yeniden kemalizmi iktidar kılmaktı. Zaten Kürtleri düşündükleri falan yoktu ve hiç olmadı da çünkü hendek olaylarında çok arzuladıkları şey diledikleri gibi yerine geldi. Bu da on bine yakın Kürd’ün ölümüne neden oldu.
Bu Türk Solucuları olan beyler, neden bir defa olsun bağımsız Kürdistan’dan söz etmezler. Ya da Türklerin doğuştan gelen hakları neyse, Kürtlerin de aynı ve onlarla eşit haklara sahip olmalarını bir türlü diyemiyorlar. Yanı başlarındaki Kürdistan’ın Güney parçasında bağımsızlıkla sonuçlanacak süreci neden hiç desteklemiyorlar
Hata bunlardan bazıları, özellikle Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek gibileri, bir çok alanda PKK ile en üst düzeyde ilişkilenip, ideolojik olarak bir dönem gerillayı da eğittiler.
Doğu Perinçek’in bir dönem çıkardığı dergi olan 2000’e Doğru Kuzey Kürdistan’da PKK tarafında dağıtılmaktaydı.
Yalçın Küçük ise yıllarca Med-TV’de ve kimi yayın organlarında talimat ve fikir üretmekteydi.
Bugün ise hepsi yaptıklarıyla kendilerini açığa çıkardılar.
Yalçın Küçük’ün bir savunmasında söyledikleri şu cümleler çok önemlidir.
“Ben Türkiye`de yaşayan Kürtleri, Barzanileşmekten alıkoydum, yoksa onlarda toprak talebinde bulunurlardı. Bu gün Demokratik Türkiye için ölümüne mücadele ediyorlar, bu hepimizin hayali değil mi? Bir Kürt`ün Demokratik Türkiye için ölmesi, Savcı Bey, benim soyadım Küçük ama ben bu devlet için büyük işler başardım.”
2007’de yargılandığı mahkemedeki savunmasında bunları açıkça ifade ederek, geçmişte yaptıklarının devlet için ne kadar doğru olduğunu belirten Y. Küçük ve D. Perinçek, bugün de devlete hizmet etmek için aldıkları görevlerini farklı kulvarda yerine getiriyorlar.
Diğer birçokları ise halen Kürtlerin kanı üzerinde politika yapmaktadırlar. Kürtler arasında tam gaz, fitne ve fesat üretmektedirler. Doğru veya yanlış, hiçbirinin Kürtler adına söz söyleme hakkı asla yoktur ve olmamalıdır da.
Kemalist Türk Sol geleneğinde gelen bu kişilere karşı Kürtler uyanık olmalı, Kürtlerin oluşturduğu hiçbir kurumda bunlara temsiliyet hakkı tanımamalıdır.
Kürtler bunlara ihtiyaç duymadan, kendi geleceklerine kendileri karar vermelidirler.
26.03.2017
siracoguz@web.de