Bu sözler; bir dönem Diyarbakır Belediye Başkanlığı, bir dönem milletvekilliği yapmış, HDP’li Osman Baydemir’e ait. Bu sözlerinden dolayı Osman Baydemir, Kürtlerin saldırısına uğradı. Bundan kızacak ne var ki, sizde “bu vatana, bu meclise canımız feda olsun” deyin. Evet isteyen herkes bu devlete, bu meclise istediği zaman, canını feda edebilir çünkü bu devlette, özgürlük var.
Hatip Dicle “Bağımsız Birleşik Kürdistan” diye bağırdığı dönemde on yıl hapis yattı. Hapisten çıktı şimdi Avrupa’da yaşıyor ve “bağımsız devlet modası geçti” diyor. Görüldüğü gibi, modacı Hatip Dicle on yıl hapis yattıktan sonra, aklı başına gelmiş, ona kızan kimse de yok.
19 Mayıs günü Kayseri’de bir İranlı, İngiliz bayrağı motifli duş havlusunu, kuruması için balkonuna asıyor. Bunu gören devşirme Türkler, az kalsın o İranlıyı linç ediyorlardı, balkonuna İngiliz bayrağı astığı için. Avrupa’nın her tarafında pencerelerde Türk bayrağı asılır ama o korkak Avrupalılar sesini çıkaramaz. Hele bir çıkarsınlar da görsünler, Avrupa nasıl onların başına yıkılıyor.
İşte Türkiye böyle, insanların neye kızacağı, neye kızmayacağı belli olmuyor. Son günlerde ‘HDP kimin partisi’ tartışmaları yapılyor. HDP ne Kürt partisi ne de Türk partisi, bukalemun gibi renk değiştirebilen siyasi bir yapı. Diyarbakır’da bir renge, İzmir’de başka bir renge bürünüyor. Kadın haklarından dem vuranlar bile var. Mesela 2015 Cizre savaşında, Türk savaşçıların tecavüzüne uğramış, Cizreli Kürt bayanın çıplak resimleri, dünya alemin gözleri önünde internete sergilendi. HDP’li feministlerden çıt çıkmadı.
Çünkü o bir Kürt kadınıydı, ha…! Türk olsaydı başka olurdu…!
HDP’nin gözlerinin önünde Diyarbakır, Sur’da, hendekler ve barikatlar hazırlandı, dillerine arı sokmuş gibi susmayı tercih ettiler. Türkiye’de herkes susma hakkını özgürce kullanır, çünkü her kesin bir bildiği vardır da susuyor. Konuşma hakkını kullanan ne biliyor, ne yaptı da konuşuyor?
31 Mart 2019 yerel seçimlerinde HDP batı illerinde şereflice muhalefetin adaylarını destekledi. Çünkü hedefinde iktidarı devirmek vardı. CHP ile birleşip Erdoğan’ı devirmeye çalışıyorlar. CHP 1991-1994 yıllarında HEP’in sayesinde iktidar ortağı oldu, HDP’lilerde zaten vicdan yoktur. Kürtler, o süreçle ilgili elinizi vicdanınıza koyun konuşun. Kürtleri inkar ve imha projesinin temellerini büyük bir törenle atan CHP değil mi? 1991 seçimlerinde pazarlamacı Ahmet Türk ve Erdal İnönü İzmir’de ne dolaplar çevirdiklerini, Hikmet Fidan bütün detaylarıyla bana anlatmıştı. Her zaman ve herkesin huzurunda, Ahmet Türk ile tartışmaya hazırım. Ayrıca CHP ile birleşip, Erdoğan’ı devirmeye çalışan HDP’liler, Anayasa’yı değiştirip, Erdoğan’ı getirip Başbakan yapan kimdi? Acaba o zaman da HDP’liler CHP ile iş birliği yapmışlar mıydı?
HDP’nin iktidarı devirme ortaklarından biri de Meral Akşener. Tansu-Erbakan ortaklığı döneminde 1996-1997 yıllarında Akşener İç İşleri Bakanıydı. Her gün onlarca Kürt köyü yakılıp, yıkılıyordu. Kürtlerin hayvanları dışarda kalsa, gece gidip getiremiyorlardı. Çünkü köylerde gece dışarı çıkma yasağı vardı. Bakan Akşener Diyarbakır’da kahvede tavla oynarken, hemen yanındaki Pastahanede her biri 10 kiloluk, 15 baklava sinisi dolmuşun üzerine yüklenip, Lice vadisindeki PKK eğitim kampına gidiyordu. MİT’in, Polisin’ Askerin ve İç İşleri Bakanı Meral Akşener Hanım Efendinin, ne Lice kampından, ne de Baklavadan haberi olmadı. Çabalarına bakıldığında, HDP’liler Meral Akşener’i, Süleyman Soylu’nun yerine İç İşleri Bakanı olarak görmek istiyorlar. Hiçbir şeyin değişmeyeceği belli ama HDP’liler o süreci çok özlemiş görünüyorlar. HDP yarısından fazlası Devşirme Türk olan, 67 milletvekili ile parlmentoya girdi. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde de 8’i il olmak üzere, 65 Belediye Başkanlığı kazandı. Mayıs 2020’ye geldiğimizde 51 HDP’li Belediye Başkan’ı görevden alınmış, yerlerine kayyum atanmış, bazıları da hapiste. Seçim ortaklarından ses yok, HDP de olayı uzaktan dürbünle izliyor.
Türk siyasetini kovit-19 sanıyorlar, bulaşır diye yaklaşmıyorlar. Oy verenler de ‘bunların bir bildiği vardır’ deyip, izliyorlar. Eğer HDP iktidarı zor durumda bırakma isteği konusunda samimi ise; tam da iktidarı zorda bırakmanın zamanı. Milletvekili Seçimi Kanununun 7’ci maddesine göre, üye tam sayısının %5’i olan 30 koltuk boşalırsa, meclis en geç üç ay içerisinde ara seçime gitmek mecburiyetindedir. Ara seçimle birlikte, boşalan Belediye Başkanları için de seçim yapılır. Şu anda parlamentoda 11 boş koltuk var. HDP yeniden kazanacağı yerlerden, 19 Milletvekili istifa etse, en az 30 ilde seçim olacaktır. Bunların arasında Gazi Antep, Trabzon, Antalya ve Diyarbakır da var, isterlerse İstanbul, İzmir ve Ankara’yı da buna katabilirler. Eğer iktidarı zorda bırakma sözünüzde samimi ve görevden alınan 51 belediye başkanının yeniden halkın seçmesini istiyorlarsa buyursunlar. Eğer seçilenleri iktidar görevden alıyorsa, siz de halka gidin, hesabını halk sorsun.
2017 yılında devlet görevlileri, Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı, Oleka Jor Köyündeki Garzan Mezarlığını, iş makinalarıyla dağıttı. Çıkan kemikleri, İstanbul Adli Tıp’a gönderdi. İstanbul Valiliği cenazeleri, Kilyos Mezarlığı’nın içerisindeki kaldırıma topluca gömüyor. Oğlunun cenazesini arayan Gülperi Döner, “bu yapılanların hiçbir dinde ve kitapta yeri yoktur” diyor. Gülperi Döner Hanım yanılıyor, Kemalist Din ve onun kutsal kitabı Nutuk’da yeri olmasaydı, bu bilmem kaçıncı mezarlık saldırısı olur muydu?
Bu konuda herkes konuştu ama HDP’lilerin ağzı Meksika biberi doluymuş gibi, kimse ağzını açıp konuşamıyor. Sadece; yaklaşan erken seçimde, CHP ile nasıl ortaklık kuracaklarını ve Akşener’i yeniden nasıl bakan yapacaklarını konuşuyorlar. Seçimde gidip o cenazelerin yakınlarından da oy isteyecekler, ama onlar çaresizlikten HDP’e oy verecekler mi?
Yaklaşık bir yıl oldu, Diyarbakır’da bazı aileler toplanmış, PKK’den dağdaki çocuklarını istiyorlar. Ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz ama bazı çocuklar da geldi. PKK-Devlet ortaklığı ile hazırlanmış bu oyun, Kürtlere atılacak en büyük kazık olacaktır. APO’cular size soruyorum, geçmişte hangi zavallı Kürt sizden çocuğunu isteyebilirdi? Devlet hala, ‘vay senin çocuğun dağdaymış’ diye insanları götürüp, günlerce işkence yapıyor. Şimdi de Emine Hanım gitmiş çocuklarını isteyenleri ziyaret ediyor, onlara moral veriyor. Bu komik bir gösteri değil de nedir?
Kürtler bir türlü ordudan atılan yüzbaşılardan kurtulamadı. Bir dönem ordudan atılmış, yüzbaşı Pilot Necati vardı. Şimdi de ordudan atılmış, İnönü’nün yeğeni yüzbaşı Sezai Temelli var. Bunlar ordudan atılmış süsü verilen, MİT görevlileri. Görevleri aykırı örgütleri devlet adına yönlendirmek. HDP içerisindeki iyi niyetli insanlar da bunlarla başa çıkamıyor. Kürtler kendi içerisindeki Ajanlarla baş edebildikleri gün, gözlerini açıp kimsesiz olmadıklarını göreceklerdir.
Kürtler yalnız değil, Kürdistan’ı paylaşmış dört devlet hariç, dünya Kürtlerin yanındadır. Kürtler; köle bir millettir, Kölenin, sınıfı, dini, imanı olmaz, sadakası ve duası kabul olmaz. Kürtler geçmişini hatırlayabilmek için, başlarını iki elinin arasına alıp iyice düşünmelidirler. Eğer devşirme bir Türk sana, ‘ondan sana dost olmaz’ diye birini gösteriyorsa, bilesin ki o gösterdiği insan senin en güvenilir dostundur. Onu söyleyenler, seni yalnız bırakmak için söylüyorlar.
Çıkar ilişkileri, siyasetin temel harcıdır, herkes gücü oranında payını alır. Batı Kürdistanı; şöyle bir APO’nun Şam günlerinde hatırlayalım, bir de bugün. Bütün Kürtler birleşti, bölgedeki müttefik güçlerden de destek alıyorlar. Mazlum Kobani de her vesile ile siyaseten hiç kimseye karışmadan, ‘bütün Kürtler bizim kardeşimizdir’ diyor. Bu koşullarda, dürüst ve güvenilir Kürt olmak işte budur. Batı Kürdistan bütün Kürtler için çok önemli bir örnek olmalıdır. Umarım bu gidişatı bozamazlar.
PKK yaratılmış suni bir siyasi türbülanstır, ne zaman biteceği ve içerisindeki tozların nereye döküleceği belli değil. Bu nedenle bölgedeki müttefik güçler, bu PKK’ye güvenmiyor ve hiçbir zaman da PKK’ye destek vermeyecekler. Çünkü PKK’yi çok iyi tanıyorlar. ABD Suriye’deki APO’yu kaçırdı götürdü, isteseydi Türkiye’ye vermezdi. Son üç yıldan beri Türkiye PKK’ye karşı eylemlerinin %80’ni Türkiye sınırları dışında, güney Kürdistan topraklarında yapıyor. Tartışılan darbe ve erken seçim tartışmaları da gösteriyor ki, Derin Devlet mevcut yöneticileri değiştirerek sıkıntıyı geçiştirmeye çalışıyor. HDP’in açıklamalarına bakıldığında, bu değişim konusunda HDP en büyük destekçi olarak görünüyor. Oluşturulmaya çalışılan, Kemalist, FETÖ’ist ve APO’ist bir kualisyon, Türkiye’yi bu sıkıntıdan kurtaracak mı, olsun ya tutarsa?
Türkiye siyasette ikili bahis oynamaya başladı, tutmayacağını da çok iyi biliyor. Eğer Derin Devlet erken seçime karar vermişse, hiçbir güç engel olamaz.
Kürtler; kafanızı oluşturduğunuz gizin içerisine gömmeyin, onu özgürce taşıyın. Çevrenize ve olup bitenlere bakın, her hareketinizi ona göre ayarlayın. Bunu özellikle 35 yıldır APO’ya karşılıksız olarak hizmet sunan Kürtler yapmalıdır.
Bütün dünya Kürtlerin yanında, bunu en iyi şekilde değerlendirmek, her Kürd’ün vicdani sorumluluğudur.
Çünkü geçmişi değerlendirmek güzeldir, geleceğe bakmak ise ondan daha güzeldir.
Mayıs 2020
İbrahim Aksoy