İslam inmiş bir dindir. İslam-i sosyal yaşamı inmiş ayetlerle, yoruma yer bırakmadan, gayet net bir biçimde belirtmektedir. Günlük sosyal yaşamını, inmiş ayetlere göre yaşayan bir insan da Müslümandır. Günümüzde 1,5 Milyar Müslüman, günlük yaşamını inmiş ayetlere göre belirler.
632 Tarihinde Hz. Muhammed’in vefatıyla, İslam’da halifelik (Temsilci) dönemi başladı. Araplar takvim kullanmıyorlardı. Zamanını Yemen Valisi Ebrehe’nin Fil’lerle Mekke’ye saldırdığı güne göre Fil vakası ile vakadan önce, vakadan sonra diye belirlerlerdi. İlk defa Halife Hz. Ömer döneminde, Hz. Muhammed’in Mekke’den-Medine’ye hicreti başlangıç alarak, takvim kullanmaya başladılar. Halife Hz. Osman döneminde, Zeyd bin Sabid Başkanlığında bir kurul oluşturuldu, Ayetleri birleştirerek Mushaf (Kitap) haline getirdiler.
İlk dört Halife de İslam’ın içerisine nifak sokuyorlar gerekçesiyle, Müslümanlar tarafından öldürüldü. Halife Hz. Ali döneminde, Şiffin ve Cemel savaşları gibi iç savaşlar da oldu ve çok sayıda Müslüman yaşamını yitirdi. Mesela Halife Hz. Ali’nin mezarı Necef de olduğu söylense de, aslında mezarın nerede olduğu belli değil. Dördüncü Halifeden sonra İslam parçalandı ve Mezhepler ortaya çıktı. Buna rağmen, bütün İslam dünyası Mushaf’ı kutsal kitabı olarak kabul eder ve sosyal yaşamını buna göre yaşamaya çalışır.
1985 tarihinde Türk Din İşleri Genel Müdürü Tayyar Altıkulaç döneminde, Diyanetin yayınladığı bir kitap var. “FETİHLERLE ANADOLUNUN TÜRKLEŞMESİ VE İSLAMLAŞMASI” Bu kitabı herkesin okumasını tavsiye ederim, çünkü ibretlik bir kitap. Elbette ki Diyanette görevli bütün memurlar bunu okuyor, ona göre de görevlerini yapıyorlar ve sosyal yaşamlarını ona göre yaşıyorlar. Türkler 11-12’ci yüzyılda, Asya steplerinde atlarına binmiş gelmiş Anadolu’yu, Türkleştirmiş ve İslamlaştırmışlar. Bu atlı talancıların karşısında da hiç kimse direnememiş.
İslamlaştırmada; Büyücü, Muskacı, Şeyh, Ahi, Alp, Abdal, Tarikat, Derviş’ler Türk Fetih’inin dayandığı prensip ve yol oldu. Efendiler bu saydığınız kurumların, İslam’la hiçbir alakası yok ki İslam’ı yaysın. Konya Selçuklu Türkleri öncülük yaptılar, Selçukluların dağılmasıyla, Osmanlılar işe başladı, kısa sürede bütün Anadolu’yu İslamlaştırdı ve Türkleştirdi diyorlar. Diyanet bu yalanları 180 sayfalık bir kitapta, ballandıra, ballandıra anlatıyor. Anlatılan rezaletle ne yapmak istediklerini anlamak mümkün değil. Bu kitabı yazan Diyanet değil, İslam’a hıyanettir.
Utanın be…! İslam’ın kutsal kitabı Kuran-ı Kerime göre ırkçılık (Türkleştirme) haramdır. Anlatılanların gerçekle ve İslam’la hiçbir alakası yoktur, baştan sona uydurma bir Masal. Uydurma bir masalı, İslam’a atıf etmek ayıptır, efendiler ayıp. Siz Kemalist Din’i anlatın ama İslam’dan uzak durun. Kendi karanlık emellerinize İslam’ı alet etmeyin. İslam’da Din’i kurum ve din adamı olmaz. Diyanet Kemalist Din için oluşturulmuş bir kurumdur ve çalışanları da devlet memurudur. İslam’ı ağzınıza alıp kirletmeyin. DNA testi yaptırın bakalım, Diyanette kaç tane Türkmen kökenli var?
Asya steplerinde yaşayan Türkmenler, Alfabe ile 850 yıl kadar önce tanıştılar. Anadolu’ya kültür taşıyacak, durumları yoktu. At sütü içtikleri için, atına biner uzaklara kadar giderlerdi. Acıktıklarında atını sağar sütünü içerlerdi, böylece de talan için uzaklara gidebilirlerdi. Talan alanları genellikle Afganistan ve verimli güney bölgeleriydi. Genellikle Afganların güneyden talan ettiği mallarını, Türkmenler talan ettikleri için, Afganlar Türkmenlerden nefret eder.
Türkmen talancı bir gurup ilk defa 751 tarihinde Talas Irmağı kenarında, Müslüman Arap ordularıyla karşılaştı. Araplar bunları dağıttı ve geri çevirdi. Bir kısmı da Müslüman olup, Arap ordusuna katıldı. Türkçe talanın karşılığı, Müslüman Araplarda Ganimettir ve tanrı onu helal kılar. İslam’ın ganimet anlayışı, Türkmenler için çekici geldi ve kısa sürede Müslüman oldular. Anadolu’yu Türkleştirme ve Müslümanlaştırma Diyanetin masaldır.
Konya Selçuklular, Türk değil, Afgan’dır. Bir gurup talancı Afgan, İran’ın doğusundan güneye doğru talana çıktı. Talan edecek bir şey bulamayınca, dolanıp Babil’e geldiler. Babil asayişi bunları şehre sokmadı. Kuzeybatıya doğru yollarına devam ettiler, Suriye’de zengin Ham şehrine geldiler. İki gün sonra Ham asayişi, bunları şehirden kovdu. Bunlar batıya doğru yoluna devam ettiler. Tarsus da şehre sokmayınca, Konya’ya kadar geldi ve buraya yerleştiler.
Bölge alışık olmadığı bir gurup talancı ile karşı, karşıya kaldı ve istedikleri talanları da vermeye başladı. İçlerinde okuma, yazma bilen olmadığı için, talan anlaşmalarını yazacak bazı insanları, İran’dan getirdiler. Konya Selçukluların, günlük dili Afganca, ticaret dili Farsça, Hukuk ve mahkemeleri de Rumca idi. Liderlik yapan aile talan paylaşımında anlaşamadı birbirlerini öldürdü ve dağıldılar.
Türkler Konya’da devlet kurdular, Türkçe konuşmaya utandılar mı?
Kimlerle savaştı yenildi ve dağıldılar? Bir tek Türkçe belgesini gösterebilir misiniz?
Osmanlılar; Türk değil Afgan’dır. Osmanlı arşivleri ağzına kadar belge dolu, hepsi Afganca yazılıdır. Hiç kimse Osmanlıcaya uydurma bir dil diyemez. 600 yıl yazılı olarak kullanılan bir dildir. Osmanlının 1299 yılındaki dili ile 1922’deki dili aynısının tıpkısıdır. Osmanlı Dil Kurumu’nu da oluşturma ihtiyacı duymadılar. Devşirme Paşalar, Türk Dil Kurumunu oluşturdu, Türkçe diye bir dil uydurdular. Osmanlıcaya da uydurma bir dildir derken, insan biraz düşünür. Bir Millet Devlet kuracak, gidip kendine bir dil uyduracak. Bunu ancak devşirme Türkler yapar.
Osmanlı, Sarayında, Ordusunda ve yönetiminde hiçbir Türkmen olmadı. Osmanlılar Türkmenlerden nefret ederlerdi, onlar için “ETRAK-I BE İDRAK” yani izansız marifetsiz toplum derlerdi. Türkiye Cumhuriyeti kurucuları arasında, bir tek Türkmen kökenli yoktur. Tamamı devşirme Osmanlı Paşalarıdır. Bugün bir DNA testi yapılsa, 83 Milyonun içerisinde ancak 3-4 Milyon Türkmen kökenli çıkar.
Peki Osmanlı döneminden beri Anadolu’da var olan Türkmenler kimlerdir? Kaz dağlarında yaşayan Alevi Türkmenler. Bunlar Kafkasya’da yaşayan toplumlar içerisinde, azınlık Türkmenlerdir. Kafkaslardaki çatışmalardan kaçarak, Anadolu’ya geldiler. Burada da Osmanlının korkusundan gidip Kaz Dağlarındaki ormanlara gizlendiler. Burada ormandan elde ettikleri tahtaları satarak yaşamını sürdürmeye çalışan Türkmen Alevi tahtacılardır.
Toroslardaki Yörükler; bunlar da Kafkasya’daki baskılardan kaçıp Anadolu’ya gelen Türkmenler. Osmanlının korkusundan kaçıp, Toros dağlarındaki ormanlara gizlenen Türkmen Alevilerdir. Burada hayvancılık yaparak yaşamlarını sürdürmeye çalıştılar.
Yerleşik Türkmenler; 93 harbi olarak bilinen, Osmanlı-Rus savaşında, Çeçenler, Osmanlılardan yana olup Ruslara karşı savaştılar, her zaman olduğu gibi. Savaştan sonra yapılan anlaşma gereği, Çeçenlerin bir kısmını Osmanlı getirdi, boşalan Ermeni köylerine yerleştirdi. Çeçenlerle birlikte, burada yaşayan Türkmenler de Ermeni köylerine yerleştirildi. Günümüzde, Erzincan, Sivas, Malatya, Çorum ve daha birçok yerde yaşayan, Alevi Türkmenler 1882-1883’de getirilenler.
Osmanlının Türkmenlere karşı sürdürdüğü kini ve nefreti, Cumhuriyetin sahibi devşirme Paşalarda sürdürdü. Ayrıca Anadolu’da yaşayan Türkmenlerin tamamı da Müslüman değil, Alevi olduğu için, yönetim sürekli mesafeli davrandı. Cumhuriyetin yönetici kadrosunda, büyük elçi, emniyet müdürü, vali ve general, Alevi Türkmen hiç olmadı.
İslam’da Dini kurum ve din adamı olmaz. Diyanet; Ismarlama kurban keserek, Hac ve Umre taşımacılığı yaparak, para kazanıyor. Din memurları, şans oyunları, Banka faizlerinden, gayrimüslimlerin kazançlarından ve genelev patronlarının ödediği vergilerden maaşını alırlar. Din işleri müdürlüğü bu paralar helaldir diye kitap yazsa, insanları aydınlatsa makbule geçer.
Türkiye’de; kadınlar mahrem yer sayılan, boynunu ve saçlarını Türban denen bir mendille kapatarak, futbol, basketbol, voleybol oynar, yüzme yarışları, güreş, karate yapar, türkücü, şarkıcı, artist olur, müzik aletini çalabilir, her türlü işte çalışabilir, subay ve polis olurlar. Din işleri müdürlüğü, konu ile ilgili de bir kitabı yazsa, Türk Müslümanlara büyük bir hizmet yapmış olur.
Karadeniz’de yaşayan Müslüman Türkler acaba hangi Türk boyundan geliyorlar? Trakya, Ege, iç Anadolu, Diyarbakır, Mardin ve yörede yaşayan, Müslüman Türkler acaba hangi Türk boyundan geliyorlar. İnsanlar Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğünden bu konularla ilgili bir kitapla da bilgilenmek istiyorlar.
Yayınlanan kutsal kitap gerekli de bu kitaplara da ihtiyaç var. İnsanlar öğrenmek istiyor.
Nisan 2020
İbrahim Aksoy