Teknolojik gelişmeyle birlikte, koskoca dünya küçücük bir odaya dönüştü.
Bugün herkes o oda da görmek istediği birini, duymak istediği bir şeyi anında görüp duyabilme olanağına sahip.
Koskoca dünyanın küçülmesiyle, hayat da kolaylaştı.
Eskide günler ve aylarca süren bir iş, bugün bir günde, hatta bir saat içinde bile yapılabiliniyor.
Aylarca süren bir yolculuk, şimdi birkaç saat içinde gerçekleştirilebiliniyor.
Konumuzla bağlantılı bir örnekle, daha birkaç yıl öncesine kadar bir ülkede yapılan seçimlerin sonuçları günleri bulmasına rağmen, şimdi aynı günün sonunda sonuç alınabiliniyor.
Dolayısıyla bir ülkenin halkı istediği birini bir günde başkan ya da başbakan olarak seçebiliyor…
Ancak söz konusu halk Kürtler olunca, bırakın olmayan devletlerine bir başkan ya da başbakanı, bir partinin başkanını bile aylarca seçemiyorlar.
Örnek mi istiyorsunuz…
Alın size Güney Kürdistan’ın ikinci büyük partisi YNK…
1975 yılında kurulan YNK, 21 Aralık 2019 tarihinde 4. Kongresini yaptı.
Yanlış anlamadınız, evet dördüncü kongre.
Yani 45 yılda sadece 4 kongre…
Son kongresini yapmasına yaptı da, başkanını bir türlü seçemedi.
Kongrenin üzerinden tam tamına 59 gün geçmesine rağmen, toplantı üzerine toplantı yapılıyor, kimin başkan olacağı bir türlü belirlenemiyor ve açıklanamıyordu.
Nihayet bugün yapılan bir açıklamaya göre, Bafel Talebani ile Lahûr Şêx Cengî’nin Eşgenelbaşkan olarak seçildikleri açıklandı.
Biri Mam Celal’in oğlu, diğeri de yeğeni.
Yani ikisi de erkek…
Seçilen Eşbaşkanların ikisi de erkek olunca, ben de bu buluşlarını naçizane bir katkım olsun diye, Eşerkeklik Sistemi olarak adlandırdım.
Çünkü ortaya çıkan tablo Eşbaşkanlık ruhuna aykırı…
Bilindiği gibi Eşbaşkanlık sistemini, dünyada ilk kez siyasi gündeme taşıyıp hayata geçiren Alman Yesiller (Die Grünen) oldu.
Sistemin temel amacı, partideki tüm görevlerin biri kadın, biri erkek olmak üzere iki kişi tarafından yürütülmesi.
Dolayısıyla partinin bir tek lideri ya da başkanı yerine, bir kadın ve bir erkekten oluşan iki kişinin seçilmesi ve bunun da Eşbaşkanlık olarak adlandırılması.
Bununla, toplumun yarısını oluşturan kadınların, hayatın her alanında ereklerle eşit haklara sahip olduklarını, pratikte de uygulanabilirliğini somut bir şekilde göstermekti.
Alman Yeşiller’in başarıyla ve de tavizsiz bir biçimde kendi bünyelerinde uyguladıkları bu sistem, bugün Almanya’nın en eski ve ikinci büyük partisi olan Sosyal Demokrat Parti-SPD de de uygulanıyor. Ayrıca Eşbaşkanlık Sistemi Almanya dışındaki ülkelerde de birçok parti tarafından uygulanan bir sisteme dönüştü.
Bu ülkelerden biri de Türkiye.
Türkiye’de bu sistemi uygulamaya koyanlar da ilginçtir, yine Kürtler.
Bu nedenle YNK’nin uygulamasına Eşbaşkanlık sisteminin Kürdi versiyonu diyemem, çünkü bu HDP’ye haksızlık olur.
Birçok eksikliğine rağmen HDP, Türkiye gibi bir ülkede, Kürt toplumu gibi bir toplumda, üstelik sadece eşgenel başkanlık düzeyinde de değil, partinin tüm kademelerinde ve partinin yönettiği kurumların yönetiminde de bu sistemi başarıyla uyguluyor.
YNK her ne kadar sosyal demokrat bir parti olduğu iddiasını taşısa da, ortaya çıktığı koşullar ve bugün dayandığı kitle tabanı itibariyle klasik legal partilerden farklı kimi özellikleri de bünyesinde barındırıyor.
YNK içinde kadınlar olsa da, hala adeta bir erkekler partisi görüntüsüne sahip.
Böylesi bir YNK’de iki erkeğin Eşgenelbaşkan olarak seçilmiş olmaları, eşbaşkanlıktan ziyade olsa olsa bunu Eşerkeklik sistemi olarak tanımlamak daha doğru olur.
Aksi takdirde eşbaşkanlık sistemini siyasi literatüre kazandıran Petra Kelly, bu sistemin YNK’deki yansımasını duyabilse, kahrından mezarında bile ters dönmeye başlar…