Kürdistan’ın dört bir tarafında coşkuyla kutlanan 2019 Newroz’unu da televizyon ekranlarında izledim.
Aralarındaki farkı gözlemlemeye çalıştım.
Her yıl olduğu gibi, bu yılda da Kürtler, giydikleri rengarenk kıyafetleriyle, meşale ve bayraklarıyla alanlara koştular.
Newroz bayramını coşkuyla kutladılar.
Hiç kuşkusuz Newroz denilince akla ilk gelen şehir Akre’dir.
Çünkü Kürdistan’ın güneyinde tarihi bir şehir olan Akre’de Newroz, siyasi sloganlardan uzak, tarihi ve kültürel ruhuna uygun bir şekilde kutlanır. Akre’deki kutlamaları izlerken kendi kedime; „Akre’ye boşuna Newroz’un başkenti dememişler“ dedim.
Hakeza Hewlêr Nevrozu’da görkemli ve de coşkuluydu.
Hewlêr’dede bir araya gelen binlerce Kürt, Newrozu şenlik havasında kutladılar.
Tabi her yıl olduğu gibi bi yıl da en kalabalık Newroz şenlikleri yine Kürdistan’ın kuzeyindeki şehirlerde kutlandı.
Özellikle de Amed ve Wan’da yüzbinlerce insan alanlara aktı.
Siyasi parti temsilcilerinin konuşmaları ve sanatçıların şarkı ve türküleri eşliğinde çektikleri halaylarla Newrozu kutladılar.
Amed başta olmak üzere Kürdistan’ın kuzeyindeki illerde kutlanan Newroz şenliklerini Kürdistan’ın diğer parçalarındaki şenliklerden ayıran iki özellik hemen göze çarpar. Bunlardan biri katılımın kitleselliği, bir diğeri de siyasi havanın egemen oluşu.
Bu yıl ki Newroz’da da aynı hava egemendi.
Özellikle Amed’deki Newroz’da daha çok siyasi parti temsilcileri konuştular.
Konuşmalarında da daha çok topluma vermek istedikleri siyasi mesajlarını öne çıkardılar.
Her iki şehirdeki Newroz kutlamalarında ev sahibi her me kadar HDP olmuş olsa da, 31 Mart seçimlerinde HDP ile birlikte hareket eden parti ve gruplar da (PDK-T, PDK, KKP, PÎA, Azadi) yer aldılar. Bu parti ve grupların temsilcileri de sahneye çıkıp, bugüne kadar hayal bile edemedikleri bir kitlenin karşısında konuşup, mesajlarını verdiler.
Her yıl olduğu gibi konuşmalar yine Kürtçe ve Türkçe idi.
Konuşmacılardan kimileri Kürtçe başlayıp Türkçe ile devam etti.
Kimileri de ya Türkçe ya da sadece Kürtçeyi tercih ederek konuştu.
Bir ara Güney’deki kutlamaları izlemek için Rûdaw’a yöneldim.
Rûdaw’ın ekranlarında da Amed Newroz’u canlı olarak yayınlanıyordu.
Ön planda PDK başkanı Sertaç Bucak, Rûdaw muhabiri ile konuşuyor, arka planda da Newroz alanı ve yapılan konuşmalar.
Rûdaw muhabiri Bucak’a diyor ki, „bugüne kadar kutlanan Newrozlardaki konuşmalarda Kürtçe çok az yer alıyordu, bugün ilk kez görüyorum ki, tüm konuşmalar Kürtçe yapılıyor. Bunun da sizin etkinizin bir sonucu olduğunu söyleyebilir miyiz? “
Bucak ise bu soruya; „tabi bu da bizim etkimizin bir sonucu ve bu nedenle de çok mutluyum” diye cevabını veriyor.
İtiraf etmeliyim ki Amed Newroz’u ile ilgili beni en çok etkileyen de, Bucak ile Rûdaw muhabiri arasında geçen bu kısa diyalog oldu.
Hiç kuşkusuz, siyasi parti ve grupların ortak paydalarda bir araya gelmeleri, ortak hedefler doğrultusunda güçlerinin birleştirmeleri her Kürd’ün istemi ve özlemidir. Yapılan birlikteliklerde karşılıklı bir etkileşimin olması kaçınılmaz bir gerçektir.
Ancak bu birlikteliklerde yer alan taraflar, yaşanan realiteden uzaklaşıp rüya görmeye başladıkları andan itibaren ne halkın görmek istediği tablodan ne de gördükleri rüyadan bir eser kalır.
Bucak ile Rûdaw muhabirinin arasında geçen diyaloğu dinlerken, yaşadığımız realite ve HDP ile yukarıda isimleri yer alan parti ve grupların yerel seçimlere yönelik yapmış oldukları ittifakın dışında kalan partilerin temsilcileriyle tek tek Kürtlerin söylediklerini bir an düşündüm.
Ve o an kendi kendime şöyle mırıldadığımı hatırlıyorum; „bir de beğenmiyorlardı, baksana mevcut ittifakın etkisiyle HDP tam da tarihi bir gün olan Newroz’da Türkçe‘den Kürtçe’ye geçiş yaparak, dilini değiştirdi. Bir de dışarıda kalan diğer Kürt partileri de bu ittifakta yerlerini almış olsalardı, onların etkisiyle de HDP Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü söyleminden vaz geçer, belki de bağımsız bir Kürdistan hedefini Newroz alanında ilan ederdi…“
Haksız mıyım?
24.03.2019
firataras@navkurd.net