Atatürkçülere göre 1.Dünya Savaşı’nda Osmanlı yedi düvelin saldırısına uğramış. Bunlar da yedi düvele karşı savaşarak Lozan’da masaya oturtmuşlar, bütün isteklerini kabul ettirdikten sonra Lozan Antlaşması’nı da imzalatmışlar. Ağzını açan, „biz bu sınırları Lozan’da belirledik, kimseye el sürdürmeyiz” diyor. Aksini söyleyen de, Atatürkçülerin hışmına uğruyor.
28 Haziran 1914 tarihinde, Avusturya-Macaristan Veliahdı Arşidük Francois Ferdinand bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürüldü. Bunun üzerine Almanya 1 Ağustos’ta Rusya’ya, 3 Ağustos’ta Fransa’ya ve 4 Ağustos’ta da Belçika’ya saldırdı. İngiltere de saldırıya uğrayanların yanında yer alarak, Almanya’ya saldırdı. Böylece birinci dünya savaşı başlamış oldu.
Ağustos 1914’de Alman ordusuna ait Goeben ve Breslau gemileri Yavuz ve Midilli isimleriyle 29 Ekim’de Alman Amiral Wilhelm Souchon komutasında, Rusya’nın Karadeniz’deki Sivastopol ve Odessa limanlarını bombaladı. Halife Sultan Reşad 14 Kasımda “Cihad-ı – Mukaddes” ilan etti. Diğer Müslüman ülkeleri de bu çağrıya katılmadı.
Bunun üzerine, 23 Kasım 1914 tarihinde Halife Sultan Reşad’ın fermanı ile Şeyhülislam Ürgüplü Efendi’nin hazırlamış olduğu “Cihad-ı Ekber” fetva Emini, Ali Haydar Efendi tarafından Fatih Camisi’nde sivil ve askerden oluşan kalabalığa okundu, böylece de Osmanlı Almanya ve Avusturya-Macaristan saflarında savaşa (Cihat) katıldı.
1867 tarihinde Macaristan, Avusturya ile birleşti. 1871 tarihinde Alman beylikleri birleşerek, Alman İmparatorluğu’nu oluşturdular. Bunların hiç sömürgesi yoktu, sömürgeleştirecek yer de kalmamıştı. Avrupa’nın ortasında hızla gelişen Alman İmparatorluğu İngiltere’yi korkutmaya başladı. Özellikle Almanya’nın Berlin’de Osmanlı ile yaptığı iş birliği antlaşması, İngiltere’yi iyice korkutmaya başladı. Berlin-Bağdat ve Berlin-Medine demiryolu yapımı, İngilizleri çileden çıkardı. 1882 yılında Almanya ve Avusturya-Macaristan ittifak antlaşması, bardağı taşıran son damla oldu. İşte birinci Dünya savaşının asıl sebebi bu antlaşmalardır, gerisi bahane.
Osmanlı’nın Avrupa’dan başlayan çekilmesi, savaşla birlikte hızlandı. Ardından Güney Akdeniz ve Arap yarımadasında da çekilme başladı. 30 Ekim 1918 tarihinde, Osmanlı koşulsuz teslim oldu. Teslimiyet belgesi olarak, Mondros Mütarekesi’ni imzaladı. 11 Kasım 1918 tarihinde de Almanya koşulsuz ateşkes ilan etti, böylece Birinci Dünya Savaşı fiilen sona erdi.
Çanakkale Savaşı 19 Şubat 1914 tarihinde başladı. O tarihte 33 yaşında genç bir binbaşı daha sonra yarbay olan Mustafa Kemal Sofya askeri ataşesidir. 1 Haziran 1915 tarihinde albay oldu ve o sırada Gelibolu sancağında mutasarrıftır. Çanakkale Savaşı’nın Baş Komutanı Alman General Otto Liman Von Sanders’dir.
1914 tarihinde Osmanlı topraklarında Çanakkale isminde bir yer yoktur. 1926 tarihinde Ankara’da Meclis Biga ve Gelibolu sancaklarını kaldırdı. Her iki sancağın ortasında bulunan, Çanak köyünü il ilan etti, Çanak köyü oldu Çanakkale vilayeti. Atatürkçüler de böylece Atatürk’ün Çanakkale efsanesini konuşmaya ve yazmaya başladılar.
Birinci Dünya Savaşı’na katılan tüm ülkelerden, 65 Milyon asker katıldı. Bunlardan 8,5 Milyon öldü, 21 Milyon yaralandı ve 7,7 Milyon da kayıp oldu. Ölü Askerlerin 750 bini Osmanlı’ya aitti ama hiçbir Paşa cephede ölmedi. Sıkışan cepheyi bıraktı, kaçıp İstanbul’a geldi. Yedikule zindanları Paşa doluydu. Osmanlı ateşkes ilan edip Mondros Mütarekesi’ni imzaladığında, topraklarının %80’i işgal altındaydı.
Ateşkes ilanından hemen sonra, barış görüşmeleri başladı ve barış için lüzumlu belgeler toplandı. Osmanlıdan işgal edilmemiş topraklarla ilgili belge istendi. İstanbul’da 28 Kasım 1920 tarihinde toplanan Meclis-i Mebusan 6 maddelik Misak-ı Milli (Mevcut Sınırlar) kararını aldı. Temsilci heyetin Başkanı Damat Ferit Paşa da ilgili yere gönderildi. İkinci günü Mustafa Kemal bu kararından dolayı Meclis-i Mebusan’a kutlama teli gönderdi. Bu da birlikte olduklarının belgesi.
Lozan, görüşmelerin son durağı oldu, ilk toplantı Londra, Paris, Sevr ve başka yerlerde 5-6 tane hazırlık toplantısı yapıldı. Sevr antlaşması diye bir antlaşma olmadı. Bu görüşmelerde yenilmiş Alman ve Osmanlı temsilcilerini toplantıya almıyorlardı, onlara sadece taleplerini bildiriyorlar, onlarda bir sonraki toplantıya, talepleri hazırlamak üzere geri dönüp, evlerine gidiyorlardı.
Başta Ankara’nın görüşmelerle hiçbir alakası olmadı. Muhatap İstanbul heyeti, başkanı da Damat Ferit Paşa idi. Meclis tutanaklarına baktığımızda, Mart 1921 tarihinde, Mustafa Kemal başkanlığında toplanan mecliste, Ankara’nın devreye girip, girmemesi tartışılıyor. İngiltere’nin de talebi ile üçüncü Londra toplantısına, daha yeni Ankara’ya gelmiş olan İnönü Başkanlığı’nda bir heyetin Londra görüşmelerine katılmasına karar veriliyor. Böylece İstanbul devreden çıkmış oluyor.
Osmanlı Afgan kökenlidir ve konuştukları dil Afganca’nın Peştuca şivesidir. Türkmenleri sevmezler, Türkler için Etrak-ı be İdrak (izansız marifetsiz toplum) derlerdi. Osmanlı’da mecburi askerlik yoktu, askerlerini devşirme Avrupalı çocuklardan oluştururdu, Savaş halinde yakaladığını asker yapardı. Hiçbir Osmanlı Paşası Türkmen kökenli değildir. 17 Haziran 1826 tarihinde kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusunda, Rus katliamında yetim kalan Çeçen çocuklar Acemi Oğlanlar mektebine alınmaya başlandı. Osmanlı Sarayında hiçbir Türkmen görevli olmamıştır.
Zaten o tarihte Anadolu’da var olan Türkmenler, Ege’deki Tahtacılar, Toroslardaki Yörükler ve 1982-83 yıllarında Çeçenistan’dan Çeçenlerle birlikte getirilip Orta Anadolu’ya yerleştirilmiş olan Türkmenler vardı. Osmanlı; Türk ve Alevi oldukları için bunlardan nefret ederdi, Osmanlı Paşaları da bunları hiç sevmedi. Birinci Dünya Savaşı’nda ölen 750 bin Osmanlı askerinin içerisinde, yok denecek kadar, az sayıda cepheye zorla gönderilen Türkmen vardı.
Türkiye’nin mevcut sınırlarının Lozan antlaşması ile hiçbir alakası yoktur, Atatürkçüler yalan söylüyor. İran sınırı; 17 Mayıs 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması ile belirlendi. Yunanistan ve Bulgaristan sınırları; 29 Eylül 1913 İstanbul Antlaşması ile Rus sınırı; 13 Ekim 1921’de Kars Antlaşması ile, en çok tartışılan, Suriye ve Irak sınırı da 5 Haziran 1926 Ankara Antlaşması ile belirlendi. Atatürkçüler kafa karıştıran masalları anlatmayı bıraksınlar.
İstanbul için Lozan Antlaşması’nın özü Misak-ı Milli ve Mondros Mütarekesi’dir. 1921 tarihinden itibaren, Lozan heyetinin başına İnönü’nün başkanlık yapması ile her şey değişti. Mondros Mütarekesi’ne rağmen, İngilizler, Kerkük ve Musul’u işgal ettiler. Fransızlar da Halep, Antakya, Maraş, Antep ve Urfa’yı. Cephe kaçkını Paşalar, Ankara’da oturmuş olup biteni seyir ediyorlardı. Yerli Kürt Halkı kendi imkanlarıyla, 12 Şubat 1920 Maraş, 11 Nisan 1920 Urfa ve 25 Aralık 1921 tarihinde Antep’i Fransızların işgalinden kurtardılar.
Misak-ı Milli ye göre, Osmanlının işgal edilmemiş güney sınırı, İskenderun körfezinin güney ucundan başlıyor, Halep’in 40 km kadar güneyinden, Cezire bölgesinin güneyinden, Musul’un ve Kerkük’ün güneyinden geçip Halepçe’nin güneyinden Zagros dağlarına varıyor. 1926 Ankara Antlaşması ile bu günkü sınırlar belirlendi. Paşalar, İngiliz ve Fransızlarla Kürdistan’ı paylaştı. Paşalar 12 Adaları da İtalya’ya hediye etti, İtalya da Yunanistan’a bıraktı.
Beyrut cephesinde yenilen Osmanlı Ordusu, Şam’a çekildi. Burada Albay Mustafa Kemal, Paşa rütbesi ile ödüllendirilerek, Hicaz komutanlığına atandı. Ancak görev yerine gitmedi, tutuklanacağından da korkmadan İstanbul’a döndü. Sözde 13 Kasım 1918’de boğazı geçerken, Mustafa Kemal’in işgalci düşman gemilerini göstererek, “Geldikleri gibi gidecekler” dediğini iddia ediyorlar. Halbuki bu sözü 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edilince Ankara’ya dönen İsmet İnönü söylüyor. Doğru söyleyin İstanbul ne zaman işgal edildi?
Atatürkçüler Cumhuriyet’i ilan etmeden 23 gün önce, 6 Ekim 1923 tarihinde İstanbul’u işgalden kurtardıklarını söylerler. Bir tek evin camları kırılmadan, İstanbul işgal ediliyor, bir tek evin camları kırılmadan, beş sene sonra da kurtarılıyor. Olmaz demeyin, Osmanlı Paşaları yapar, vatandaş da inanır. Cephe kaçkını Osmanlı Paşaları, kendi padişahlarını bile hain ilan etmediler mi?
Atatürkçüler, Birinci Dünya Savaşı ve Lozan ile ilgili, kendilerinin de inanmadıkları, bir sürü masal anlatırlar. Lozan görüşmelerine ABD katılmadı, 1926 tarihinde ABD Kongresi toplandı Lozan Antlaşması’nı reddetti. Sadece bir gözlemci ile toplantılara katılan Rusya antlaşmayı imzalamadı.
Rus ve Osmanlı İmparatorluklarından kurtulmak için, Lenin ve Mustafa Kemal hikayeleri İngilizlerin ustaca oynadıkları, siyasi bir oyundur. Alman, Avusturya ve Macaristan İmparatorluklarından da kurtulan İngiltere, Birinci Dünya Savaşı’nda zaferle çıkan tek ülkedir.
Lüzumsuz tartışmaları sonlandırmak için, Lozan Belgeleri, Türkçe bir kitap olarak yayınlanmalıdır.
Sevdiğim laflar:
“Aslını İnkâr Eden Haramzadedir. “
Aralık 2018
İbrahim Aksoy