Sizin de tahmin ettiğiniz gibi kastettiğim horoz, Erdoğan’dan başkası değil.
Erdoğan’ın Kasımpaşa çöplüğünde başlayan horozluk macerası, önce Istanbul ardından da tüm Türkiye’de yayılarak devam etti.
Aynı macera şimdi de Kürdistan’ın iç ve dış mahallelerinde devam ediyor.
İlk hamlesini Kasımpaşa’dan Beyoğlu’na tırmanarak gerçekleştiren Erdoğan, akabinde İstanbul’un fethi ile hedefini büyüttü. Türkiye’nin tek hakimi olmayı da ta o günden itibaren aklına koydu.
Bu hedefine varmak için iki mahallenin gönlünü alması gerektiğinin farkındaydı.
Bunlardan birisi Kürt mahallesi…
Diğeri ise değişim ve dönüşüm talebiyle ortaya çıkmakla birlikte, bunu bir türlü beceremeyen liberal-demokrat sol mahalleydi.
Sakinlerinin ruh hallerine göre Erdoğan kimi zaman ezan okuyarak, kimi zaman ağıt yakarak her iki mahalleye de dalmayı başardı.
Zamanla kendi çöplüklerinde günübirlik öten yerel horozların seslerini yine kimi zaman gürültü kirliliğini yayarak, kimi zaman da hoş bir seda ile bastırarak, onları etkisiz hale getirdi.
Son 15 yılda attığı adımlarla, adeta tek bir mahalleye dönüştürdüğü Türkiye’nin tek horozu olma muradına da ermiş oldu.
Ancak arzuları, umduğundan daha kısa sürede gerçekleşince, hedefini büyüttü, yan mahallelere de dalmaya başladı.
Önce yönünü batıya çevirdi, ancak umduğunu bulamadı.
Çünkü orada her yer parsellenmiş ve her mahallede ondan daha güçlü öten horozlarla karşılaştı.
Üstelik mahalleler arasında ne bir sahipsiz çöplük ne de o çöplüklere sesini duyurabilecek bir minare mevcuttu.
Doğuya yöneldi…
Birbirinden kopuk mahallelerde, birbirleriyle kavgalı horozların varlığı, onun iştahını kabarttı.
Önce uzaktan gözlemleyerek durum tespiti yaptı…
Açık kapı bulma arayışına girdi.
Dost-düşman ayrıştırmasıyla, hedeflediği mahallelerde iç rekabeti kızıştırdı.
Yerel horozlar arasında başlayan huzursuzluğu kavgaya dönüştürdü.
Bir gece ansızın dalmak için uygun zaman ve mekanı kollamaya başladı.
İşler istediği kıvama gelince de, zaman kaybetmeksizin harekete geçti.
Her gece ansızın bir mahalleye daldı.
Fırat Kalkanıyla Cerablus’a…
Zeytin Dalıyla Efrin’e girdi.
Şimdi de Şengal’e girmenin hesabını yapıyor.
Oradan da batıya doğru Menbiç, doğuya doğru ise Kandil hedefleri arasında…
Şimdi herkes nereden başlayacağının hesabını kendine göre yaparken, o hesap yapanların karşısına ne tür sürprizlerle çıkabileceğinin planlarını yapıyor.
Çünkü ne zaman, nereye dalacağına kendisi ansızın karar veriyor, hiç bir engel ve itirazla karşılaşmadan hedefleri doğrultusunda emin adımlarla yol alıyor.
Her biri bir çöplüğe çekilen yerel horozlar ise sesiz…
Kendi çöplüklerinde bile sesleri duyulmuyor.
Herkes kümesinin içine çekilmiş bir başkasını suçluyor.
Biri elden çıkmış mahallesinin sorumululuğunu yan mahalledeki horozun sesizliğine bağlıyor…
Bir diğeri, mahallesinin karşı karşıya geldiği tehlikeden yanıbaşındaki horozun zamansız ötüşünü gerekçe gösteriyor.
Yerel horozlar birbirleriyle gagalarını yarıştırırken, meydanı boş bulan Erdoğan ise nihai hedefine adım atmanın zevkini yaşıyor.
Oysa Erdoğan’ın hedefine ulaştığı anda, yerel horozların ne çekilebilecekleri bir kümesleri ne de birbirlerini suçlayabilecekleri bir gerekçeleri kalır.
07.04.2018