Günümüz Türkiyesi’nde ağzını açan, siyasetçi ve sözde aydınlar, bu iki kişiye ağız dolusu hakaret ediyorlar. Bu insanlar FETÖ’nün elini, eteğini öpmek için sıraya girdiklerini ne tez unutmuşlar. Türkiye’nin yaşadığı bütün sorunların sebebi olarak bu iki insanı göstermeye çalışıyorlar. Türk siyasetçi ve sözde aydınlar sanki başka bir gezegenden gelmişler, Türkiye’de aniden bu iki insanla karşılaşmış, havası içerisindeler. Atmayın efendiler, hepinizde bu iki insanı başından beri takip ediyorsunuz, kör ve sağır oyununu bırakın, hiç olmazsa kendinize karşı biraz dürüst olun.
FETÖ; 27 Mayıs Darbesi denen, ikinci Cumhuriyet atılımı ile (Türk – İslam) projesi için hazırlanmış, karanlık emellerin ürünüdürler. Kasım Gülek denen zat 27 Mayıs’dan sonra NUR cematini kurdu, başına da Fettullah Gülen’i getirdi. Fettullah Gülen, devletin talimatı ve Kasım Gülek’in emir ve komutası ile görevini yapıyordu, siyasiler ve sözde aydınlar da izliyordu. 12 Eylül Cuntası’ndan sonra Nurcu Gülen oldu Hoca Efendi. Hoca Efendiye, söz söyleyen çarpılır.
Son 40 yıl içerisinde, 170 ülkede örgütlenmiş ve Türkçe eğitim veren binlerce okulu var. Devletin girişimleri sonucu, Bürüksel Ünivesitesi’nde Hoca Efendi kürsüsü kuruldu. Dış ülkelerdeki FETÖ okullarında okuyan çocuklar için, Kültür ve Milli Eğitim Bakanlığı organizasiyonu ve finansesi ile Türkçe Olimpiyatları düzenleniyordu. Bu okulların açılışında bakanlar ve hatta başbakanlar bile aracı oluyorlardı. Sözde aydınlar, beyinlerinin bir kısmını kullanamadıkları için, bunları unutmuşlar.
Şu anda, yüzlerce general ve binlerce subay hapishanelerde. Generaller en az 40 yıl önce askeri liselerde okula başlayan insanlar. Genelkurmaydan habersiz, askeri okulların kapısından sinek bile içeri giremez. Şayet yanlışlıkla içeri girebilen öğrenciler olursa, onlar da çeşitli bahanelerle okuldan atılırlar. Askeri okullardan atılan öğrenci sayısı binleri budu ve onlar başka okulda da okuyamazlar.
FETÖ orduyu ele geçirirken, başta Genelkurmay Başkanları olmak üzere TSK yöneticileri olan beyler acba neredeydi? FETÖ’nün Genelkurmayı da kandırdığına, kimseyi inandıramazlar.
Siyaset, Ticaret, Emniyet, Eğitim, Adliye kısaca bütün devlet, FETÖ’nün elinde. Acaba 40 yıldır devletin nerede olduğunu söyleyebilecek bir yetkili var mı?
Din ve siyaset ekseninde çalışmalarını yürüten FETÖ başarılarını, basına yansıyan MİT raporları belgeliyor. FETÖ’nün 170 ülkede 520 şirket, 269 vakıf, 147 yazılı medya, 58 görsel ve işitsel medya, 252 STK, 327 dernek, 216 hastane, etüt, kültür ve dil merkezleri var. Bunlar sadece yurtdışı çalışmaları, yurt içindeki çalışmalarını yazmaya kağıt kalem bile yetmez.
Fettullah Gülen bu devasa çalışmaları yaparken, MİT teşkilatı neredeydi?
FETÖ devleti ele geçirmiş ama MİT’e dokunmamış demek, aptallık olmaz mı?
Bu efendiler oturmuş, „FETÖ Amerika’nın adamıdır“ diyorlar. Dünya’da hiç bir insanın devletten habersiz, devletin içerisinde, böylesi devasa bir devleti oluşturma becerisi olamaz. Eğer gerçekten FETÖ Amerika’nın adamı ise, 27 Mayıs darbesinden beri Türkiye’yi yönetenlerin hepsi Amerika’nın adamıdır. Çünkü FETÖ bunların desteği ile FETÖ oldu. Sağ kalanlar yakalanıp FETÖ’cülerden önce kodese atılmalıdır.
Mart 1999’da Fettulla Gülen’e sahte belgelerle yeşil pasaportu acaba kim verdi?
Hususi pasaportu 2 Haziran 2011 tarihinde FETÖ ye kim ne için ve kimin emri ile verdi?
Yoksa o pasaportu da Amerika’nın talimatı ile mi hazırladılar?
Amerika bunları yaparken, Türkiye neredeydi?
FETÖ Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisidir. Ötesi inandırıcı olmuyor.
MİT 15 Temmuz darbe girişiminden, „haberim yoktu“ diyemez.
Türk siyasetçi ve sözde aydınlar, APO’nun da ABD’nin adamı olduğunu söylüyorlar. Halbuki gerçekler aksini söylüyor.
APO; bir çok illegal örgüt gibi, 12 Eylül darbesinden sonra Suriye’ye kaçtı, oradan da Avrupa’ya gitti, birkaç ülke sığınma talebini red edince geri döndü ve Suriye’ye yerleşti. Ağustos 1984 tarihinde, „Bağımsız Birleşik Kürdistan“ sloganı ile Türkiye’ye karşı savaş ilan etti. 34 yıldır düşük yoğunluklu savaş devam ediyor. Bu sürede yüz binler yaşamını yitirdi, milyonlar göçmen duruma düştü.
APO Marksist ideolojiye sahip, PKK’nin lideridir. ABD soğuk savaş sürecinin doruk noktasında, olduğu bir dönemde, kendisi için çok önemli olan, müttefiği Türkiye’ye karşı, neden böyle bir örgütlenme yapma ihtiyacı duysun?
Her şeyi ile Rusya’ya bağlı olan Suriye, ABD’nin örgütlediği bir örgütü neden kendi ülkesinde barındırsın?
Rusya neden ABD’nin kurduğu bir örgüte bu kadar töleranslı davransın?
APO Sırtını ESAD’a yasladı Şam’da oturdu.
APO Şam’ın devlet mahallesinde oturuyor, karargahı da Beka Vadisi’ndeydi. 15 yıl boyunca Türkiye’ye karşı savaştı. Türkiye ne bir gün Amerika’dan şikayetçi oldu ne de bir kere APO’yu resmi bir belge ile Şam’dan istedi. Türkiye’nin, Suriye ile ilişkileri hiç bozulmadı. Bu duruma aklı yetene aşk olsun. Bazı aklı yetenler çıkmış hala „PKK Tükiye’ye karşı, ABD’nin kurduğu bir örgüttür“ diyebiliyorlar.
Türkiye Salih Müslüm’ü davet etti, ayaklarına kırmızı halı serdi, en üst düzeyde karşıladı, Şimdi de terörist diye, Salih Müslüm’ü kırmızı bültenle arıyor. Aslında Türkiye Salih Müslüm’ü değil PYD’yi ABD’ye kaptırdı diye telaş içerisindedir.
Türkiye işine geldiği için, Şam’daki APO’ya dokunmadı. Ne zamanki ABD kaçırdı götürdü, APO’nun peşine düştü ve geri aldı. ABD elindeki „adamını“ acaba neden Türkiye’ye geri verdi? Türkiye APO’yu ABD’nin adamı olmakla suçlarken, demek ki onu da elden kaçırmak üzere. APO’yu elinden kaçırmaz ama PKK’yi kaçırmak üzere.
Ne FETÖ ve ne de APO hiç bir zaman ABD’nin örgütü olmadı. Türkiye, Türk-İslam Sentezi’ni olgunlaştırmak için FETÖ’yü, Kürd sorunun üstesinden gelmek için de APO’yu örgütledi. Gelinen noktada her ikisi de ayağına dolanmaya başladı.
Bu iki insan Atatürkçülerden, Erdoğan’a kalmış kapalı bir hediye paketidirler. Çelişkilere bakıldığında, içinde nelerin olduğunu kimse de kesin bilmiyor.
Dün FETÖ ve APO’nun etrafında dönen yalakalar, bu gün de Erdoğan’ın etrafında dönüyorlar. Kendilerine bile saygısı olmayan bu yalakaların, yarın kimin yalakası olacağı da belli değil. Bunların söylediği her şeye inanmak, biraz saflık olur. Kendisine saygısı olmayanın, başkasına da saygısı olmaz.
İslam ile nahoş olan ABD, „Şeriatçı FETÖ’yü örgütledi“ demek, hiç de güldürmüyor.
Sol kelimesini duymak istemeyen ABD, sosyalit APO’yu örgütledi demek, çok güldürüyor.
Kürdler kaprislerini yenip birlik olmak mecburuyetindedirler.
Kürdlerin bir tek kutsalı vardır, o da „Bağımsız Kürdistan“.
Nisan 2018
İbrahim Aksoy