Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, birçok sömürge milletler özgürlüklerine kavuştular. Dünya’nın dört bir yanında irili ufaklı bağımsız devletler kuruldu. O dönemde kurulan devletlerin hepsi halen bağımsızlık statülerini korumaktalar. Bu devletlerin birçoğu bugün gelişmiş ve sanayileşmiş ülkeler arasında yer almaktadırlar. Emperyalist güçler, Ortadoğu’da harita üzerinde sadece cetvele ölçüm yaptılar. Yani o meşhur Sykes-Picot Antlaşması ile.
Yaptıkları bu ölçümlerle Kürdistanı dört parçaya böldüler. Kürdistan’ın yanı başında onlarca Arap devleti kuruldu.
Kürtleri ise günümüze kadar, bölgedeki sömürgeci güçlerin baskı ve zulmüne teslim etiler. Bu Cetvelle sınırlar çizilip paylaşımlar yapılırken, Kürtlerin pek müdahale gücü yoktu.
O zaman bugün olduğu gibi Kürtlerin askeri ve siyasi gücü de yoktu. O dönem ve sonraki yıllarda ancak sömürgeci devletlerin askerliğini yaparak, din ve iman adına savaş cephelerine koştular. Kürtlerin tek çaresi yerel sömürgeci güçlerin vatandaşları olan Müslümanların kardeşliklerine güvenmekti. Ancak savaş bitikten sonra tekrar Müslüman kardeşlerinin ihanetine uğradılar.
Bu sömürgeci devletlere güvenmekten dolayı, Kürtler halen bunun ceremesini acı çekerek günübirlik yaşıyorlar.
Nihayetinde Kürdistan hariç birçok yeni bağımsız devletler kuruldu. Kürtler ise ümmet kardeşliğinde dolayı, paramparça oldular. Kendilerini sömürgeci ve emperyalist devletlerin birer oyuncağı haline getirdiler.
Kürtler T.C.nin kuruluş yıllarında Kürdistan’ın birçok vilayetinde ve İstanbul gibi merkezlerde, kardeşlik ve birlik için yürüyüş yaptılar. Kürtler o gün, safça birlik ve kardeşlik anlayışı ile kandırıldıkları gibi, ne yazık ki bugün de halen o saflıkla yine Türkler tarafından kandırılmaktadırlar.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla, yine bunu fırsat bilen birçok sömürge milletler özgürlüklerine kavuştular. Türkiye’deki Kürtler ise sömürgeci güçlerin namusunu kurtarmaya çalıştılar. Latin Amerika’da, Asya’dan, Afrika’ya kadar, irili ufaklı birçok yeni devletler kuruldu, Kürtler yine sömürgecileriyle baş başa kaldılar.
Her ne kadar Gazi Muhammed ve Mustafa Barzani’nin öncülüğünde Kürdistan Mahabad Cumhuriyeti kurulduysa da, bir yıl geçmeden onların zayıf ve parçalanmışlığından faydalanan sömürgeci güçler, Rusya ve diğer emperyalistlerle birlikte, çıkarları için Kürdistan cumhuriyetini yıktılar. Kürt halkı üzerinde büyük katliamlar yaptılar. Kürdistan Cumhurbaşkanı gazi Muhammed ile iki kardeşi ve birçok Kürt ileri gelenleriyle idam edildiler.
Kürdistan cumhuriyeti, savunma bakanı Mele Mustafa Barzani, Gazi Muhammed’in vasiyeti üzerine, askeri güçleriyle uzun bir yürüyüş sonucu Sovyetlere geçtiler.
Kısaca Türkiye ve İran, karşılıklı çıkarları için diğer bölge devletleriyle birlikte Kürtlerin devletleşmesinin önüne geçtiler.
Daha sonra bölge devletlerin yardımıyla CENTO kuruldu. CENTO sadece Kürtler devlet sahibi olmasın diye sömürgeci devletler ve NATO eliyle kuruldu. Bilindiği gibi 1975 Cezayir antlaşması ile binlerce Kürd’ü canlı olarak hendeklere gömdüler. Kürt milletine karşı yapılan bu katliam, CENTO eliyle, NATO ve Varşova Paktı ülkelerinin yardımıyla yapıldı.
Kürtlerin parçalanmışlığı yüzünden, Kürdistan devletsiz bir ülke olarak günümüze kadar geldi. Son olarak Güney Kürdistan`da olan parçalı durum ile örgütlenen iç ihanet eliyle yine devletleşmenin önüne geçildi.
Bugün Kürt milletinin elinde, düne göre büyük olanaklar söz konusudur. Kürtler askeri alanda Ortadoğu’da ciddi güçtürler. Eğer ki bu güç, ciddi ve ulusal bir politikayla birlikte kullanılırsa, Kürtlerin devletleşmesi için yeterlidir.
Güney Kürdistan bugün 25 yıllık federal bir devlettir. Düzenli ve tek bir güç olmak zorundadır. Tarihi bağımsızlık referandumunun sonucu Kürt milletine altın bir fırsat sunmaktadır. Eğer kısa zamanda toparlanıp ve birlik ruhuyla hem askeri hem ekonomik alanda ulusal bir adım atılırsa bağımsızlık ilan etme şansları her zaman vardır. Bu durumu Kürdistan’ın diğer parçalarında da hayata geçirmek için çalışılmalı.
Bunun bilincinde olan Türkiye birinci dünya savaşından beri, Kürt milletine karşı olan tarihi ve uğursuz rolünü oynamaktadır.
Bağımsızlık referandumu Kürt milleti için yeni bir milattır.
Bu tarihi karara karşı çıkan emperyalist ve sömürgeci güçler, Kürt milletine karşı adeta 3. Dünya Savaşı’nı başlattılar. Yani Kürt milleti için bugün 3. Dünya Savaşı başlamış ve devam etmektedir. Tarihte yaşandığı gibi, Kürt milletine karşı Türkiye ve İran vahşice saldırmaktadır.
Gelinen aşamada devletler sadece kendi ulusal ve milli çıkarları için çalışıyorlar. Mevcut hiçbir sömürgeci devlet Kürt milletinin dostu değildir. Çünkü dost olsaydılar bugün dünyanın birçok medeni milletler seviyesinde olan Kürtlere devlet olmayı reva görürlerdi.
Öyle anlaşılıyor ki dünya devletleri arasında da halen Kürt milletine gerçek anlamda dost olan bir devlet yoktur. Onun için Kürtler akılı ve ulusalcı politikalarla hareket etmek zorundalar. Kürtler her parçada birlik ve ulusal politikaları hayata geçirmeli. Geçmişte yapılan tarihi hataları bir daha tekrar etmemeleri gerekir. Bu hataların tekrarlanması durumunda var olan kazanımlar da birer birer yok olabilir.
Afrin’e olan saldırı ve işgal hareketi, devletsizliğin ne olduğunu gösteren en somut örnekdir. Emperyalist ve bölge devletlerinden destek alan Türkiye, Afrin’e barbarca saldırmaktadır. Dünya’da eşi benzeri olmayan savaş teknik ve taktiğini keyiflice uygulamaktadır. Dört bin metre karede tek seferde yüzlerce uçak ve binlerce sortiyle sivil halkın üzerine bomba yağdırmaktadır.
Ki Türk devleti, yaptığı bu barbarlığının dünyada bir ilk olduğunu gururla itiraf etmektedir. Birinci ve ikinci dünya savaşında bu barbarlığı yasamayan Kürtlerin, bugün yaşadıklarına dünya seyirci kalmaktadır.
Kürt milleti artık kendilerine karşı başlayan 3. Dünya savaşını boşa çıkarmak için devletleşmek zorundadır. Bu kadar kahramanca savaşan bir millete devlet olmak bir hak ve zorunluluktur.
Maalesef, Türkiye’de otuz milyona yakın Kürt yaşamaktadır. Hem coğrafik hem de nüfus bakımında Kürdistan’ın en büyük parçasıdır.
Kuzey Kürdistan da yaşayan Kürtler, Güney de olduğu gibi Rojava’daki katliamlara da sessiz ve halen ümmet ve solun kuyrukçuluğunu yapmaktadırlar.
06.02.2018