Geçen yıl, 27.12.2016 tarihinde yazmış olduğum bir yazıda, „Putin Moskova mutabakatıyla Erdoğan’ın abdestini bozdu, kıblesini ise pek yakında Trump değiştirecek…“
Putin, Moskova Mutabakatıyla Erdoğan’ın Abdestini Bozdu…
Davutoğlu’nun stratejik derinliğinin de etkisiyle, kendisini Halifelik hayaline kaptıran Erdoogan, bu hayalinin ilk adımı olarak, Şam’daki Emevi Camisi’nde Cuma namazını kılmayı amaç edinmişti.
Ancak aradan birkaç yıl geçtikten sonra düşürülen Rus uçağıyla hesaplar alt-üst oldu, Erdoğan’ın niyeti de kursağında kaldı.
Rus uçağının düşürülmesinden yaklaşık bir yil sonra, 20 Aralık’da Rusya ve İran ile vardığı mutabakatla, daha önce niyeti kursağında kalan Erdoğan’ın Emevi Camisi’nde kılacağı namaz için almış olduğu abdesti de bozuldu.
Buna rağmen Erdoğan, abdestinden emin gibi görünerek, ikinci hatasını Menbiç’i kible olarak seçmekle yaptı. Uzun süre iç kamuyoyunu bununla oyalamaya, böylelikle başkanlığa giden yolu temizlemeye, önündeki engelleri devletin bahçıvanıyla kolkola girerek kaldirabileceğinin hesabını yapmaya çalıştı.
31 Mart günü ABD Dışişleri Bakanı Rex W. Tillerson’ın Ankara ziyaretinden bir gün önce, Erdoğan, yakın çevresinin dahi beklemediği ani bir kararla, kod adı „Fırat Kalkanı Harekatı“ olan Kürtlere Karşı Savaşı’nı sonlandırdığını açıkladı.
Bu açıklama ile birlikte, Erdoğan’ın kiblesi de değişmiş oldu. Onu bu değişim zorlayan ise, hiç kuşkusuz ABD Başkanı Donald Trump.
Yenilen Pehlivan misali güreşe doymayan Erdoğan, hata üstüne hata yaparak, bu kez yönünü biraz daha doğuya kaydırmaya başladı.
Şengal, Şengal üzerinden Musul ve Kerkük hayali…
Birkaç gün önce NTV’de katıldığı bir program da bu hayli ile ilgili niyetini şu cümlelerle ifade ediyor:
„Fırat Kalkanı Harekatı’yla alakalı bu işin aslında isim olarak birinci etap diye nitelendirdiğim kısım bitti. Bu yol haritasının adı konmayan 2. 3. etapları olacak. Olay sadece Suriye boyutunda giden bir harekat değil. Bu olayın Irak boyutu var. Bir Telafer olayı var Sincar olayı var, Musul’da aynı şekilde soydaşlarımız var. Orada şu anda üs olarak çalışmalarını yürüten askerimiz var…“
Eğer ki tek adamlık koltuğuna oturmak için çıktığı yollarda, şehir merkezlerinde toplanan kalabalıkların karşısında ve hatta televizyon ekranlarında, tarihsel ve nostaljik yönleri de olan bu ve buna benzer söylemleri, toplumun biriken gazını alma için ise, buna bir diyeceğimiz yok.
Ancak seçim sonrası olası tek adamlık koltuğuna oturduktan sonra, yeni dönemin ilk icraatı olarak atalarından kendisine miras kalan bu hayalini gerçekleştirmeye niyet beyanı ise, buna kalkışması halinde ödeyeceği bedel, bu güne kadar ödediklerinden çok daha ağır olur.
Çünkü birinci hatasının bedelini abdestini bozarak ödedi. İkincisinde niyet ve kiblesini değişitirerek sıyrılmaya çalıştı. Ancak üçüncü hatayı, hele ki bunu Musul ve Kerkük te yapmaya kalkışırsa, dinini bile değiştirse bedelini ödemeden kolay kolay kurtulamayacaktır.
06.04.2017