Yılardır Kürtler adına siyaset yapan kimi partiler, çaresiz ve çelişkilerle dolu politikalarıyla debelenip duruyorlar.
Örneğin HDP, tamamıyla Türk sol güçlerinin eline adeta esir düşmüş durumda. Kürt Milleti’nin verdiği o kadar ağır bedeler karşısında legal anlamda verilen mücadelenin sesi olacağına, halkların kardeşliği ve barış takıntısıyla hareket ediyor. Bu politikasıyla ne Kürt Milleti’ne ne de barışa bir katkı sunabiliyor. Kendi tabanının iradesi dışında davrandığı için hem Kürtlere hem de kendisine zarar verdı, veriyor.
Gelinen noktada güttüğü basiretsiz politikayla, kendi tabanını hüsrana uğrattığı artık gül gibi aşikârdır. Kendi mahallelerinde, aza ve muhtar bile olmayacak ne kadar çapsız Türk varsa, onları Kürtlerin vekili olarak meclise taşıdılar. Her ne kadar sesli bir itiraz olmasa da günü birlik teşkilatlarda ve kitle içerisinde yoğun bir şekilde bu durum dile getiriliyor.
Öyle anlaşılıyor ki Kürtler bu durumu daha fazla kaldıramaz. Son dönemlerde bu konuda Kürdler arasında yaşanan rahatsızlıkları çok net bir şekilde gözlemledim. En çok tartışılan ve konuşulan ise, „neden bizi bizim insanlarımız yönetmiyor, kendi partimizde bile Türkler bizi yönetiyor. Bu partiye en ağır bedellerle destek veren biz, ölen biz, ama yöneten başkaları!“
HDP’nin toparlanması, ancak tabansız Türk soluna kapıyı gösterip, onlarsız yeni bir yapılanmayla mümkün olabilir. Kürdistani politikalarla, asgari derecede Kürt partileriyle kardeşçe yürüteceği politikalarla Kürtlerin temsilcisi ve de Kürt partisi olma şansını yeniden yakalayabilir. Mevcut politikalarıyla devam etmesi durumunda ise, Kürtlerin desteğini her geçen gün kaybeder.
HDP, halkların partisi olduğunu söylüyor. Ama ne hikmetse Kürtlerin dışında hiçbir halktan oy alamıyor. Diğer tarafta ilginç olan, bu partiye yakın olanlarla, üyelerinin ortak vatan tezini savunmalarıdır. Kendi ulusal değerlerini hiçe sayıp, ortak vatan ve değerlerden bahsedenler, en son bu partideki Kürtler olması gerekirken, herkesten çok Türkiyelileşmeyi savunmaları enteresan bir durum teşkil ediyor. Onların aksine, Ezilenlerin Sosyalist Partisi ise Türklerin Kürdistanileşmelerinin gerektiğini savunuyor ki, doğru olan da budur. HDP, güçlü ve kitlesel bir tabana sahip olmasına rağmen Kürtlerden oy almaktan başka Kürtlükle alakası olmayan bir Türkiye partisidir.
Rotasını şaşıran Kürt partilerine Allah akıl ve feraset versin. Bunlardan biri de sözde Kürt partisi olan HAK-PAR’dir. Defalarca Kürt ve Kurdistan’ı mezara gömmeye çalışan Kemalist ideolojinin temsilcisi, açıkça Kürt milletinin düşmanı olan Cumhuriyet Gazetesi’ni bile destekleyen bir konuma düşüyor. Bu durum, onların Kemalizm hayranlığında mı, yoksa ortak değer olarak gördükleri sosyalistliklerinden mi kaynaklanıyor, anlamak mümkün değil.
Kendi yayın organlarında yazdıkları açıklamalarında bile bir sürü hata ile sanki zoraki yazılmış bir izlenim görülmektedir.
Hak-Par basın açıklamasında kısa bir kesit.
“Türkiye’nin en köklü gazetelerinden bir olan Cumhuriyet Gazetesi’ne de operasyon yapılmış, çok sayıda yazar ve yönetici gözaltına alınmıştır.
Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik bu hukuk sınırlarını zorlayan keyfi baskıcı kabul edilemez.
Hükümet, basın yayın kuruluşlar, yazar ve gazeteciler üzerindeki baskılara bir an önce son vermelidir. Hoşlanmadıkları her farklı sesi “terör örgütü “ile ilişkilendirerek tavsiye etmenin, susturmanın sadece kutuplaşmayı artıracak ve iç barışı tehdit edecek bir sonucu olacağı unutulmamalıdır”.
Bilindiği üzere Cumhuriyet Gazetesi zaten çıkışında beri baskıcı Kemalist ideolojinin bir yayın organıdır.
“Köklü” gazete ve Türkiye’nin iç huzuru ne zamandan beri bu beyleri bu kadar çok ilgilendiriyor!
Kemalist kurumlar ne zamandan beri iç huzurun ve barışın temsilcileri oldular!
Yılar önce Almanya’nın Wuppertal kentinde Doğu Perinçek, Hasan Fehmi Güneş ile bir panele katılşmıştı. Doğu Perinçek aynen şöyle diyordu, „Aleviler şimdiden silahlanmalı çünkü gün gelir, Laiklik ve Kemalist kurumlar zarar gördüğünde, 15 milyon Alevi o zaman gerektiğinde silah ile Kemalist kurumlarını koruma zorunda kalacaklardır. Çünkü laikliğin teminatı Alevilerdir.“
Kel başa şimşir tarak derler ya, işte tamda bu.
Hak-Par’dan sonra bu sefer PSK sıraya girerek, üstelik genel başkan nezaretinde Cumhuriyet Gazetesi’ni ziyaret etmekle Hak-Par ve HDP’den geri kalmadığını gösteriyor.
Bir haller oluyor bu Kürt Partilerine, ırkçı ve Kürt yapılan katliamları savunan ve 90 yıldır Kemalistlerin temsilciliğini yapan bir gazeteyle dayanışmada bulunmakla, sanki gerçek niyetlerini gösterip, Kemalist ideolojiyi ve ona duydukları sevgilerini yarıştırıyorlar.
Belki, “Ne var bunda” diyen Kürtler ve kimi sol Kemalistler olacaktır.
Kürtler adına politika yapan hiçbir partinin Kamalistlerle kolkola girmeye hakları yoktur. Kürt halkına katliamları meşru gören herhangi bir kurumla dayanışma, ihanetle eş değerdedir. Yarın Atatürkçü Düşünce Dernekleri’ne ve benzeri kurumlara da baskın olduğunda, bunlarla da dayanışma da bulunmak ahlaki olabilir mi?
PSK Genel Başkanı Mesut Tek, „PSK olarak, siyasi, etnik, dini ve kültürel kimliğine bakmaksızın baskıya uğrayanların yanında olmayı temel bir prensip olarak kabul ettiklerini, bu nedenle baskılara karşı Cumhuriyet Gazetesi’ne desteklerini bildirmek için geldiklerini ifade etti”.
Her hangi bir Kürt veya Kürt partisi Cumhuriyet Gazetesi’ni ziyaret edip dayanışmada bulunuyor ve destek veriyorsa, demek ki Geliyê Zîlan ve benzeri Kürt katliamlarından bir ders çıkarılmamıştır.
Bugün Türk Devleti’ni yöneten AKP’nin baskı ve zorbalıklarına karşı çıkmak elbette ki bu baskılara maruz kalan herkesin görevi olmalıdır. Kürtlerin bu konuda yeteri kadar gerekçeleri de var.
Amaç baskı ve zulma karşı çıkmaksa, devletin Kürtlere yönelik uygulamalarına, Kürdistan’ın diğer parçalarına yönelik saldırı ve tehditlerine karşı çıkın!
Cumhuriyet Gazetesi’ne sıra gelene kadar yapmanız gereken tonlarca iş var.
Ama siz asli görevleriniyi bırakmış, kemalistlere ağlıyorsunuz. Kürtler adına bu ayıbı yaptığınız için, sizleri kınamaktan başka elimden bir şey gelmiyor.
İnanın, bu yaptıklarınızla, başta Şex Seîd, Seyîd Riza, îhsan Nurî Paşa ve en son şehit Dr. Seîd Çürükaya olmak üzere tüm Kurdistan şehitlerinin ruhlarını çok, hem de çok incitiniz.
Yazıklar olsun!
15.11.2016