Abdullah Öcalan; „ Annem Türktür…„ „Hizmet etmeye hazırım…„ „Bağımsız devlet modası geçti…“ „Demokratik Cumhuriyet…“ „Çağdaş Kemalizm…“ „Konfedaralizm…„ „Ekolojik toplum…“
Cemil Bayık; „Kürdler Ulus Devlete karşı. Kürdler bölünmeden yana değil“
Murat Karayılan; „Biz Kürd Ulus Devleti’nin kurulmasına karşıyız, biz Türkiye’yi çevresindeki güçlerden koruduk.“ „Doğu Kürdistan’da İran’a saldırı, Türkiye ve Araplara hizmettir.“
Mustafa Karasu; „Biz ulus devletten vazgeçtik. Ulusların kaderini tayın hakkı, devlet kurma hakkı değildir.“
Rıza Altun; „Kamışlo Kürd şehri değildir.“
Aysel Tuğluk; „Kurtarıcı motif, tarihsel imge, Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemliliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek.“
Leyla Zana AB Parlamentosunda: „Türklerle bizim aramıza girmeyin…“
Hatip Dicle; „Bağımsız Kürdistan Kürdlerin alehine olur.“
Ahmet Türk; „Bin yıllık birlikteliğimiz var, biz ayrılamayız.“
Sırrı Sakık; „Biz ayrılmak istemiyoruz, ayrılmak isteyenlere de karşıyız.“
Bu insanlar 32 yıl önce ,„Bağımsız Birleşik Kürdistan„ sloganı ile bütün Kürd Milleti’ni savaşın içerisine aldılar. O zaman bunlara katılmayan bütün Kürdleri de ihanetle suçluyorlardı. Ben; yukarda söyledikleri sözlerden zerre kadar utanç duymayan bu insanları, Kürd Milleti’nin vijdanına havale ediyorum. Ancak iki kişi için söylenmesi gerekenler var.
Şimdi Türkler, Arap ÖSO ile birleşti ve Batı Kürdistan’a saldırıyorlar. İran, Arap ESÖ ile birleşti batı Kürdistana saldırıyorlar. Acaba Murat Karayılan yukarda söylediklerinden dolayı ne düşünüyor ve kendisinden biraz utanç duyuyor mu?
Rıza Altun; 1979 tarihinde PKK’li bir arkadaşını öldürmekten, Mustafa Karasu ile birlikte tutuklandı. 12 Eylül Darbesi’nden sonra, dosya PKK toplu davası ile birleştirildi. PKK toplu davası 1983 yılında 27 idam kararı ile sonuçlandı ve dava Yargıtay’a gönderildi.
1990 yılında, Yargıtay PKK toplu dava dosyasını ele aldı ve usulden bozdu. 27 idam mahkümünden Rıza Altun ve Mustafa Karasu’yu da tahliye etti. Hukuk gereği usulden bozmada tahliye olmaz. Usulu düzeltmek üzere dosya mahkemeye iade edilir. Daha az ceza alanlardan hiç kimse tahliye edilmedi.
Bursa Cezaevi’nden tahliye olan bu iki kişi, askerlik şubesine teslim edilmesi gerekirken, bunlar aynı gün Ankara’ya geldiler. Daha sonra dağda olduklarını, basından öğrendik. Altun topu Rıza herhalde „Kamışlo Kürd Şehri değildir“ derken boşuna söylemiyor.
Altun topu Rıza dilediği kadar kendisini, dünya kamuoyu önünde, bilgisiz, hakir görür ve küçük düşürebilir. Ama; Kürd Milleti’ni hiç kimsenin bu kadar küçük düşürmeye hakkı yoktur. Bu hakaret, birilerinin vefa borcunu ödemek için de olsa.
Kendisinden zerre kadar utanç duymayan bazı Kürd aydınları, PKK televizyonunda program yapabilmek için, Kandile gidip Mustafa Karasu’dan icazet dileniyorlar ve alıyorlar da. Şu anda PKK çevresi şahsi menfaat ve kariyer peşinde olan, bu tür Kürdlerle dolu. Ayrıca bu zatlar Rıza’nın ve Mustafa’nın geçmişini de çok iyi biliyorlar. Ayrıca bu yalakalardan dolayı PKK çok yanlışlar da yapıyor.
Bu mantık, bu anlayış son zamanlarda daha çok hatalar yapıyor ve hatalarının bedelini de Kürd Milleti ödüyor. Bu anlayış Kürd Milleti’ni temsil edemez. Ne yazık ki bunlar hala kendilerini Kürd Milleti’nin tek temsilcisi olduklarını iddia ediyorlar.
Acaba yukarıdaki görüntü ile dünyada hangi siyaset ve siyasetçi ilişki kurmaya çalışır? Sorunun cevabı hayır olduğu için de PKK şimdilik yalnız. Dünyada yalnız kalmış PKK sadece Türkiye’nin işine gelir. Şimdilik bu iş de gayet iyi yürüyor.
Paris’de üç Kürd kızının katili, hem Ülkücü ve hem de PKK’li Ömer Ziya Güney, 2012 yılında tam on kere Türkiye’ye geliyor. Bu insanın bu günkü FETÖ ile ilişkisi nedir?
Paris dernegine kim üye yaptı ve görev verdi?
Türkiye’ye geldiği zaman hangi HDP’lilerle görüştü?
PKK’nin bunları kamuoyu ile paylaşmasının zamanı geldi sanıyorum.
PKK ve HDP’nin içerisinde çok sayıda ve hatta yöneticilik yapan, FETÖ’ cü olduğu söyleniyor. PKK bu insanlarla çalışmaya devam edecek mi?
Şimdiye kadar PKK’den bu konuda tek bir açıklama bile yapılmadı. Halbuki FETÖ gibi uluslararası bir örgüt, PKK’nin içerisine sızmış olmaması mümkün değil.
Eski Bakan ve ünlü iş adamı Cavit Çağlar, arandığını öğrenince ABD’ye kaçtı. Türkiye kırmızı bülten çıkararak, Cavit Çağlar’ı ABD’den istedi. ABD’de de Cavit Çağlar’ı 28 Nisan 2001 yılında Türkiye’ye iade etti ve Çağlar tutuklandı.
Günümüzde, Türkiye bütün şiddeti ile Güleni ABD’den istiyor. Daha bir çok insanı başka ülkelerden de isteyip aldı.
Türkiye’de yaşayan herkese iki sorum var.
1969 Yılında Diyarbakır’da yeni tapu memuru Abdullah Öcalan, neyin bedeli olarak 300 dönüm hazine arazisini adına tapu yaptı ve neyin bedeli olarak yetkililer sustu?
Abdullah Öcalan 15 yıl Suriye – Şam’da karargahını kurup, Türkiye’ye karşı savaştı. Türk yetkililer neyin bedeli olarak, kerhen de olsa Suriye’den bir tek sefer bile istemediler?
Bu sorulara cevap bulunmadan, Kürd sorunu daha çooook can yakar.
Eylül 2016
İbrahim Aksoy