Sahte barış çağrılarına kulak vermeyelim!
Barış ve savaş niteliksel olarak farklı iki kavram olduğu gibi, aynı zamanda paradoksal iki kavramdır da.
Ama bu iki kavram, bir bütünün gerçekliğidir. Biri diğerini tanımlayan kavramlardır.
Savaş olmadan barıştan, barış olmadan da savaştan bahsetmek olanaklı değildir.
Savaşların birçok türü vardır.
En genel anlamda haklı ve haksız savaş ayrımı yapılır.
Ama bu ayrıma itibar etmeyen filozoflar da var. Bu filozoflar, “savaş savaştır. Bu nedenle savaşı, ayrıma tabi tutmak gerekmez.” derler.
Ama bu ayrımın ötesinde, anlamlı, hayata dair, kaçınılmamış olan ve bilinen bazı savaş türlerinden bahsetmek olanaklıdır.
Devletler arasında savaşlar vardır. İki devletin kendi çıkarlarını korumak ya da artırmak, nüfuz alanını genişletmek için yapılan savaşlardır.
Yakın tarihte, 1979’da iran ve ırak devletleri arasındaki savaş, iki devlet arasındaki savaştı. bu iki devletin savaşına, müttefikleri ve dostları da dolaylı katılmışlardır.
Bölge savaşları vardır. Günümüzde, suriye’de bir bölge savaşı yürütülmektedir. bu savaşta birçok devlet, kendi çıkarları için bu savaşa dahîl olmuş durumdalar.
Dünya savaşları vardır. En ünlü ve insanlığın şahit olduğu, insanlığın büyük kayıplar verdiği savaşlardı. bu savaşlarla, dünya yeniden dizayn edildi ve yeni nüfuz alanları belirlendi.
Savaşta zafer kazanan emperyal ülkeler, dünyada büyük nüfuz sahibi oldular.
Bu savaşları, emperyal ve dünyayı bölüşüm savaşları olarak tanımlamak, üzerinde anlaşmanın olduğu bir tanımlamadır.
İç iktidar savaşları vardır. Bu savaşlar, ülkelerin içinde devam eden bir savaştır.
İktidara egemen olana karşı savaştır.
Bu savaşlar aynı zamanda, elit ve sınıf savaşlarıdır.
Farklı düşünce gruplarınmın, farklı dini ve mezhebi grupların ülke içindeki savaşları olabilir.
Dünyayı iki asır boyunca kapsayan ve bütün alanlarda devam eden savaşlardan biri ve en önemlisi de ulusal kurtulluş ve bağımsızlık savaşlarıdır.
Bu savaşlar, sömürgeci ve emperyalist devletlere karşı devam ettirilen savaşlardır. Ezilen, bağımlı, sömürge ve hatta yarı-sömürge ulusların sömürgecilere ve emperyalistlere karşı yürüttükleri savaşlardır.
Bu savaşlar, bağımsızlık ve ulus devlet oluşturma savaşlarıdır.
Dünyada bu savaşların sonucu, sömürgeci ve emperyalist ülkeler, egemen oldukları alanların çoğunu kaybettiler.
Birçok ulus kendi devletini kurdu.
Fransız devriminden sonra, yüzlerce ezilen ve sömürge ulus devletlerini kurdular.
Bulunduğumuz aşamada, bu süreci yaşayan tek millet, Kürt Milletidir.
Çünkü Kürt Milleti, dünyada devlet sahibi olmayan tek millettir.
Kürt Milleti, dört sömürgeci devlet tarafından parçalanmış bir millettir.
Kürdistan da, bölgesel ve uluslararası bir sömürgedir.
*****
Barış, bireylerin, siyasi partilerin, milletlerin, devletlerin, dinlerin, mezheplerin, farklı düşünce gruplarının, erkeklerin, kadınların, karşılıklı hak ve hukuka saygı duymalarıyla gerçekleşir.
Bunun için savaşa gerek var mı? Eğer insanlık varsa, savaşmadan bunu gerçekleştirmek olnaklı değilmi?
Bugün, 1 Eylül Uluslararası Barış Günü.
Bu barış gününde, daha çok barışa karşı olanlar, savaşçılar, hak ve hukuka saygı duymayanlar, barış havariliğine soyunurlar. Büyük laflar ederler.
Bu lafları ederken de, savaşa devam ederler, hak ve hukuku çiğnemeye devam ederler.
Bu nedenle barış çağrılarına değil yapılanlara bakalım.
Eğer bir millet, başka bir milletin hak ve hukukuna saygı duymuyorsa, başka bir milleti hak ve statü açısından kendisine eşit görmüyorsa, başka bir milletin haklarını gasp etmişse, başka bir milleti bağımlı ve sömürge haline getiriyorsa ve getirmişse, ne laf edilirse edilsin, bir kıymeti harbiyesi olmadığı gibi, barış sağlanamaz.
Bu ana tespit, bu ana ilke, devletler, bireyler, siyasi partiler, dinler, mezhepler, farklı düşünce grupları için de geçerlidir.
Bu nedenle, Ortadoğu’da, Dünyada, Türkiye’de, Irak’ta, İran’da, Suriye’de savaşlar var.
Bu nedenle, birçok ülkede iç savaşlar var.
Bu nedenle, ortadoğu’da 50 milyon nufüse sahip kürt milleti, devlet sahibi değildir. Kürdistan, sömürge-altı bir statüye sahiptir. Kürdistan, işgal edilmiş ve parçalanmış bir ülke. Kürtlerin bütün ulusal hakları gasp edilmiş durumda.
Bu nedenle Kürdistan’da, ulusal kurtuluş ve bağımsızlık savaşı var. Eğer egemen uluslar (Arap, Türk, Fars), Kürtlerle haklar ve siyasi statü, egemenlik hakları açısında eşit hale gelirse savaş olmaz.
Bundan dolayı, sosyalist sistem bünyesindeki devletlerde, yeni oligarşik ve totaliter diktatörlükler kuruldukları için, halkın değişik kesimleri arasında savaşlar oldu.
Bu nedenle batı emperyal ülkeler, dünyada kendi karakterlerine uygun diktatörlükleri ve darbeleri destekledikleri için, savaşların koşullarını yarattılar.
İşte bu gerçekleri görerek barışı tanımlayalım.
ibrahimguclu21@gmail.com
Amed, 2 eylül 2016