Avesta’dan Bir Söz: „Gözünle gömediğine, başkalarını inandırmaya kalkışma.“
Darbeler ülkesi Türkiye’de, bütün darbeler demokrasiye karşı olur. Bu tesbit sözde Türk aydınlarına ait. Eğer demokrasiye karşı darbe olsaydı, AB ülkelerinde her yıl birkaç darbe olması gerekiyordu. İsviçre darbeler ülkesi olurdu. Anayasası bile olmayan İngiltere Krallığı, darbelerle başı beladan kurtulmazdı.
15 Temmuz Darbesi ile darbe algısı da değişti. FETÖ’nün emriyle TSK darbe yapmaya kalkışmış. Vay be…!
Sen neymişsin de kimsenin haberi yokmuş. Sözde Türk aydınlarının yazdıklarını okuduğumuzda, FETÖ denen bu adam Türkiye’yi gizlice ele geçirmiş de kimsenin haberi yokmuş.
Türkiye içerisinde sayısız, yurt, okul, ve üniversitenin yanı sıra, yüzlerce ülkede de okulu varmış. Bunların hepsi doğru, daha fazlası var. FETÖ’ye Ürdün nerede diye sorsak, „vallahi ben Ürdün Beyefendiyi tanımamki, nerede olduğunu bileyim“ diye cevap verecektir. Bu kadar cahil bir insana, devasa bir misyonu yüklemeye kalkışsak, kimi inandırabiliriz?
FETÖ, Atatürk’ün 1930’lu yıllarda başlattığı, nesil (Türk – İslam) yetiştirme projesinin sonucudur. Sosyal gelişmeler kar topu gibidir, hızlandıkça daha hızlı büyür. Bu gün Türkiye kendi yuvarladığı kar topunun altında kalma tehlikesi ile karşı, karşıya. Bu gün TSK’da general olacak bir albayın tam 30 yıl önce, teğmen olarak göreve başlamış olması gerekiyor. Bir insanın devlette üst düzey bir göreve gelebilmesi için, yine bir 30 yıla ihtiyaç var.
Gülen; CHP’nin İnönü’den sonra partinin ikinci adamı Kasım Gülek’in yakın adamı. Gülen’i Moon Tarikatı ile tanıştıran, Kasım Gülek. Daha sonra götürüp, İstanbul’da Vehbi Koç ile tanıştıran, dönemin MİT Müsteşarı Korgeneral Mehmet Fuat Doğu. Demek ki bu işi Atatürk’ün partisi CHP başlatmış.
Evet, nesil yetiştirme projesi CHP’ye aittir ve ayrıca bu iş için de büyük emek harcamıştır. Bu gün sayıları 20 milyon civarında olan Aleviler, CHP’nin korkusundan Müslüman olduğunu iddia ediyorlar. Halbuki CHP üst düzey devlet kadrolarına, Alevilerin gelmesine hep engel oldu.
12 Eylül öncesi, CHP’nin iktidarı döneminde, Maraş, Malatya, Sivas, Çorum gibi Alevilerin yoğun olduğu yerlerde Aleviler, maddi ve manevi olarak devletin saldırılarına uğradılar ve dağıldılar. Devlet bu saldırıları, yan örgütü olan Ülkücülerin yaptığını hep söyledi. Alevilik ve Cemhanelere 1925 yılında Atatürk’ün koyduğu yasak hala devam ediyor. „Laik Demokratik Cumhuriyetin“ asıl hedefi, bu gün sayıları 20 milyon civarında olan, Alevileri İslamlaştırmaktı.
Her darbede, en büyük zararı Aleviler görmüştür. Ancak;15 Temmuz Darbesi’ni en az zararla Aleviler atlatmıştır. Hiç bir Alevi General görevden alınmadı. Hiç bir Alevi Vali, Emniyet Müdürü, Büyük Elçi, Savcı, Hakim ve Genel Müdür görevden alınmadı. Hiç bir Alevi iş adamının malına el konulup, hapse atılmadı. Hiç bir Alevi yurt dışına kaçma ihtiyacı duymadı.
Bütün darbelerin sebebi Kürd Milleti’dir ve bütün darbelerin kadasını, belasını bu millet çekmiştir. Bu darbede de öyle oldu. Hatta Kürdlerin FETÖ ile birleşip, darbecilere yardım ettiklerini iddia eden çevreler var. El insaf, insan bir yalan sölerken bile, acaba inanan oldu mu diye düşünür. Sadece islami duygularından dolayı, FETÖ’ye eğilimli bazı Kürdler olabilir. Devletle birlikte çalışan bazı Kürdler olabilir. Gerisi yalan ve iftira.
Atatürk’ün 1930’lu yıllarda başlattığı nesil (Türk – İslam) projesinin en önemli ayağı, Kürd Milleti’dir. Cumhuriyet 1925 yılından beri Kürd Milleti’ni Türkleştirmek için her türlü baskı ve zulmü yapıyor. Bir devlet projesi olan FETÖ ile Kürd Milleti’ni yan yana göstermek için kör olmak gerekir. Bu yalanlarla, Kürdleri korkutup, Aleviler gibi Atatürkçü olabileceklerini düşünenler yanılıyorlar.
FETÖ 1930’lu yıllarda Atatürk tarafından ekilmiş, dikilmiş ve bu gün de meyvelerini vermeye başlamış bir devlet projesidir. 27 Mayıs ve 12 Eylül darbecileri bunun için Anayasalar bile hazırladılar. Siyasi alanda da en büyük katkıyı Atatürk’ün partisi CHP sağlamıştır. Hatta projede oluşan bir aksaklık sonucu Erdoğan’ın partisi iktidara geldi ancak kendisi Başbakan olamadı. CHP Erdoğan’ın elinden tuttu, getirdi koltuğuna oturttu.
Soğuk savaş döneminde, ABD dünyadaki sol gerilla hareketlerine karşı, Gladyo adı ile gizli örgütler oluşturdu. Bu örgütlerin finansmanını ABD sağlıyor ve yerel istihbaratlarla CİA da örğütlüyorlardı. Rusya dağılınca, ABD bütün Gladyo örgütlerini feshetti. Böylece Gladyosu olan bütün devletler de kendi Gladyolarını feshettiler. Türkiye hariç. Bu gerçek de Başbakan Ecevit’den, Gladyo için bütçe istenince ortaya çıktı.
Türk Gladyosu daha sonra Ergenekon adını alarak MİT’in bir yan kuruluşu olarak görevini sürdürdü. Bu örgüt devletin namı hesabına ve Fettullah Gülen adına çalışmalarını sürdürdü. Son 30 yılda ülke yönetiminde bulunan bütün yöneticiler, bundan haberdardır. Hiç kimse üç maymunları oynamaya kalkışmasın. Son darbe girişiminden de MİT’in bal gibi haberi vardı.
Türkiye Gladyosu ile içte Türkleştirme ve Müslümanlaştırmayı sürdürürken, dışta Sunni İslam Dünyası’nın abisi olma çalışmaları devam ediyordu. Bu devasa projeyi ancak Gladyo gibi tecrübeli bir örgüt yapabilir. Bu devasa işi FETÖ’nün organize ettiğine inanmak için insanın aptal olması gerekiyor.
CİA’nin yan kuruluşu Gladyo bu çalışmaları yaparken, CİA‘nin bundan haberdar olmaması mümkün değil. Sunni İslam Dünyası’nın abisi zaten vardı, ikincisi istenmeyince, Türkiye patladı. Darbe geçiştirildi ama Türkiye’de iktidar kavgası devam edecek gibi görünüyor.
Atatürkçü kesim ve CHP, „içeriye yanlışlıkla mazlumlar da alınıyor“, propagandasına çoktan başladı. Geçmişte aynı numaralarla, Balyoz Davası sanıklarını tahliye ettiler. Şimdi de darbeciler için çalışma başlattılar. Fakat bölgedeki siyasi ortam buna müsait değil.
Türkiye, Suriye’ye girdiğine sevinmiş gibi görünse de sevinci kursağında kalacak gibi görünüyor. Türkiye bir taraftan kendi iç sorunları ile uğraşırken, diğer taraftan Suriye iç sorunlarına müdahil olması, biraz düşündürücü. Ayrıca ekonomik sorunlar, kapının zilini çalmaya başladı bile.
Dört parçada savaş altında olan Kürd Milleti de büyük acılar yaşayacak gibi görünüyor. Çünkü herkes kendi acısını Kürdlerden çıkarmaya çalışıyor. Yaşadıkları sıkıntıların sorumlusu olarak Kürdleri görüyorlar. Bu durum daha da tırmanacak.
Ancak sonuçta herkes kayıp edecek, Kürd Milleti kazanacak. Bütün kesimlerin bu bilinçle hareket etmesi gerekiyor.
Sonuçta; ruh çağırır gibi özgürlük çağırılamaz ve dilenci gibi özgürlük dilenmez.
Eylül 2016
Karikatür: 15 Temmuz darbesi – The Telegraph