Kemal Burkay, 1970’li yıllarda TiP (Türkiye işçi Partisi) ayrıldıktan sonra TKSP (Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi ) kurdu. 1993 de PSK’ye dönüşen partide siyasi yaşamını sürdürdü. 2000’li yılların başında PSK Genelsekreterliğinden ayrılan Burkay, 30 yıl aradan sonra Türkiye’ye dönüş yaptı. Dönüşünde adeta devlet töreniyle karşılandı, devlet tarafından kendisine korumalar tahsis edildi, devletin bakanlarıyla birlikte basının karşısına çıkti.
Bir süre sonra HAK-PAR genel başkanı oldu. Seçimlere katıldı. Devletin kendisine sunduğu olanaklara rağmen başarılı olamadı. HAK-PAR Genelbaşkanlığı’ndan ayrıldı ve sadece partinin bir üyesi olarak siyasete devam edeceğini kamuoyuna açıkladı.
Çıktığı her TV programında görsel ve yazılı basında, kendilerine yer verilmediğini ve bu nedenle de başarılı olma şanslarının olmadığını söyledi.
Oysa Burkay, Türkiye’ye döndükten sonra neredeyse çıkmadığı TV, röportaj vermediği gazete kalmadı. Ancak çıktığı her programa, söyleşi verdiği her gazeteye, TC den çok, PKK yi eleştiren huyundan bir türlü vazgeçmedi.
Dönemin Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ile birlikte İstanbul’da basının karşısına çıkarken, kendisine Nazım Hikmet’in bir kitabını hediye eden bakana Burkay, „Nazım’ın hasretini giderdim diye düşünüyorum. Çünkü kendimi onun bir temsilcisi bir artçısı olarak görüyorum“ dedi. Kürt kamuoyu da Nazıma layık olamadığını söyleyen Burkay’ı , televizyon ekranlarında üzülerek seyretmişti.
Burkay, çıktığı tüm programlarda hep geçmişten söz etmektedir.
İlginçtir, O da tıpkı Apo gibi bütün başarıları hep kendi hanesine, başarısızlaıklarını ise, hep muhalif veya sevmediği arkadaşlarına fatura etmektedir.
Yazmış olduğu iki çiltlik anılarında da birçok olayı, arkadaşlarına karşı kin ve husumetle anlatmaktadır.
Mesela çıktığı tüm programlarda ve ya verdiği tüm röportajlarda, Diyarrakir ve Ağrı eski belediye başkanlıklarını kazandıklarını anlatırken, belediye başkanlığını kazanan Mehdi Zana ve Zana’nın seçim kampanyasında canla-başla çalışan yurtsever insanlardan tek kelimeyle söz etmez. Başarıyı sadece kendi hanesine, başarısızlığı ise arkadaşlarına fatura eder. Oysa o dönemde de kendisinin, illegal parti sekreteri dışında, hiç bir katkısı olmamıştır. Zaten bölge halkı da o dönemde ne kendisini tanıyor, ne de partisi olan TKSP’nin adını biliyordu.
O süreci Mehdi Zana Bekle Diyarbakır adlı anılarında tüm çıplaklığıyla anlatmaktadır.
Ve yine her fırsatta Ağrı belediye başkanlığı kazandıklarını söyleyen Burkay, Ağrı’da hala sevilen ve sayılan, dönemin Belediye Başkanı Şehit Orhan Alpaslan’dan asla söz etmez. Tıpkı Diyarbakır gibi Ağrı daki o dönemin çok değerli kadrolarının kolektif başarısını da kendine mal etmektedir. O günkü yurtseverlerin canla başla kazanımlarını sömüren Kemal Burkay, o dönemde başarılı olan isimlerden hayalet gibi, korkmaktadır.
En azında Şehit Orhan Alpaslan’ı, Kürt Milletti için yaptıklarında dolayı bir kere de olsa anabilir ve rahmet dileyebilirdi.
Aksine, o dönemdeki kazanımları kendi sayesinde olmuş gibi anlatmaktadır.
Kemal Burkay bunu yapmadı, fakat Orhan Alpaslan, bugün Kürt milletti için Ağrı Dağı kadar, onuruyla her seçim ve miting de ve her yerde vatanseverler tarafından anılmaktadır.
Kemal Burkay’ın başkan ve sekreteri olduğu parti ise, yapılan tüm seçimlerde Ağrı da ancak birkaç yüz oy alabilmektedir. Bu bile, onun Kürt halkı nezdinde bir karşılığının olmadığını göstermektedir.
Diyarbakır başta olmak üzere tüm Kürdistan`da da durumları Ağrı ile aynıdır.
Kemal Burkay şu an ne PSK sekreteri nede HAK-PAR başkanı dir. Özelikle TRT Kurdi ve diğer kanalarda başkan ve sekreter gibi, programlara çıkmaktadır.
Bir birey olarak elbette çıkabilir ve buna hiç kimsenin itirazı da olamaz.
Ancak o bir lider olarak çıkıyor ve „biz federal bir cumhuriyet istiyoruz“ gibi iddiaları PSK ve HAK-PAR adına dillendiriyor. Eğer çok istiyorsa başkan sıfatıyla siyaset yapmayı, sürdürebilir, fevkalade HAK-PAR a yeniden başkan da olabilir.
Yine, PKK ye olan eleştirileri de aynı partiler üzerinde yapmaktadır. PKK ve hatalarını her seferinde aynı cümle ve kelimelerle tekrarlayan Burkay, bu eleştirilerine karşın hiçbir alternatif sunamıyor.
TC kurucularına, Atatürk ve İsmet gibi sürüyle olan, Türk ırkçı ve katilere bir gün laf dokundurmuyor.
Dünya kadar değerli kadroları, Jivkovvarı illegal siyasetiyle, iftira ve karalamalarla tasfiye eden Burkay, ilginçtir bugün, her zaman yanlışlarında bile silahşorlük yapan o güvendiği, beceriksiz adamları tarafından, korkaklık ve diktatörlükle itham edilmektedir.
Belki de PSK sekreteri Mesut Tek ve arkadaşlarından ve kimi hatalarında olsa gerek, HAK-PAR yönetiminde yer almamaktadır. Daha önce arkadaşlarına yaptıklarını yaşamamak için ferdi davranmaktadır.
Ayrıca kurduğu partiler olan, PSK ve HAK-PAR şu an iki ayrı grup, dernek düzeyine duşmuş, bir kaç kişiyle kör topal yürümektedirler.
Hep başkalarını beceriksizlikle suçlayan Burkay, yıllardır İsviçre tipi federasyonda başka, alternatif politikalar sunamadı.
Türkiye şimdiye kadar medeni ve demokrat bir ülke olmadı, olacağı da yoktur. Hele bir İsviçre olamayacağı aşikârdır. Federal Cumhuriyet gibi ileri sürdüğü tez de haliyle kandırmadan, oyalamadan başka bir şey değildir.
Sayın Burkay, bu savunduklarınızla Kürt milletini çaresiz bırakıyorsunuz. TC nin birlik ve bütünlüğüne isteyerek veya istemeyerek hizmet ediyorsunuz. Sadece başkalarını karalamakla değil, somut alternatif politikalar üretmeniz lazım.
Çok güzel bir halk sözü vardır.
Şex uçmaz ama müritleri uçurur.
Ancak kapkaranlık illegalite devri biti. İstense de müritler günümüzde Şexlerini uçuramıyorlar.
Artık gerçeklerle yüzleşme zamanıdır.
08.02. 2016