Sayın okuycular, yazının başlığı belki bazılarınızı kızdıracak, bazılarınızı da derinden düşünmeye sevkedecek diye düşünüyorum. Tabii insanlık tarihini ve derin düşünmeyi bilen kişilerin kızacaklarını sanmam, ama insan sıfatını taşıyan, fakat gerçek insan gibi düşünmeyi, davranmayı bilmeyen ve insanın sevgi duygusundan yoksun olan, vahşi aç kurt duygularını beyninde taşıyan insanların kızmaları mümkün. Çünkü bu tür insanların dış görünüşleri insan, ama beyinlerinin içindeki duyguların insani olduğunu söyleyemeyiz. İnsanlık tarihi bu tür vahşi aç kurt hisleriyle gerçek insanlığı lekeleyen, kalpleri ve beyinleri her türlü canlının sevgisiyle dolu olan insanları son derece üzmüş ve utandırmıştır.
Tarihin bütün bu tür zalimleri, zalimliklerini halklara sevgi ve merhamet olarak sunmaya çalışmış, kendilerini ve kendilerinin yoksul, kalpleri sevgi ve merhamet ile dolu yığınlar için yarattıkları hayali Tanrı’nın en iyi kulları, hatta temsilcileri olarak tanıtmışlar, bugünde aynısını yapıyorlar.
Tarih “Sümerlerden başlar” deniliyor. Elbet Sümerler öncesi insanlık tarihi, milyonlarca yıllık bir tarihtir. Ama ne yazıkki biz o tarihler hakkında o denli bilgi sahibi değiliz. Mesela Sümer Rahipler Devleti’nin, çağdaşları Huri ve Gutilerin, Mısır’daki Firavunların neler yaptığını, ardından Kuzey Afrika’dan Dünya’nın Medeniyet Beşiği sayılan Mezopotamya’ya gelen Sami ırkındaki Akadların, Elamların, Babil ve Asurluların, Asya barbarlarından Türk Hanların, bunlardan başka Medlerin, Mitanilerin Perslerin, Urarto ve Kardukluların, Yunan Elenlerin, Roma, Bizans, Arap İslam ordularının, Rus Çarların ve Osmanlıların, daha nice-nice imparatorlukların zulümlerini bugünün tarihlerinde okuyoruz.
Burada şunu sormak istiyorum. Biz bu tarihleri okurken insan olarak ne hissediyoruz? Bana göre her güzel şeyi yapanı saygı ile anmak, her kötü şeyi yapanı da lanetlemek zorundayız diye düşünüyorum. O eski dönemlerde insanlığın hizmetine tekerleği ulaşım için, kara sabanı, boyunduruğu toprağı işleyip, arpa, buğday ekmek için yapanı, bugün südünü, etini yediğimiz, koyun, keçi, inek, çift sürmek için öküzü,
taşımacılık için at eşek, katır ve deveyi, kapımıza bekçi olması için köpeği evcilleştireni, evcilleştirenleri minnettarlıkla hatırlayıp anmalıyız. Ayrıca tarihten günümüze insanlık için kafa yoran, her türlü bilim dalını, teknolojinin her çeşidini insanlığın hizmetine sokanı, yine minnettarlıkla anarken, bana göre insanı öldürmek için kafayı yorup her çeşit öldürücü silah ve kimyasal maddeyi –insanın ölümü için- icat edeni de var gücümüzle lanetlemeliyiz.
Peki bugünkü dünyamızda, insanı öldürmek için her türlü silahı icat edeni, satanı, insanın insanlığa düşmanlığını kaç kişi lanetliyor????
Tarihten günümüze dek, birbirlerini öldüren insanlar hangi sınıfın insanları?
Ezenler mi, yoksa ezilenler mi?
Tarihten günümüze, ezenlerden kaç kişi birbirini öldürmüş?
Yukarıda isimlerini saydığım imparatorluk krallarının kaçtan kaçı karşı-karşıya gelip birbirini öldürmüş?
Roma Gladyatörleri kimlerdi?
Kimler onları zevk için birbirine karşı getirip dövüştürüyordu?
Biri diğerini öldürürken, -parmak işareti ile- sevinen, katili alkışlayan kimler, ağlayan kimlerdi?
Egemenlerin orduları kimlerden oluşuyor?
Orduları, polisleri hazırlayan, silahlandıran, hapishane ve zindanları yapanlar kim?
Hapishane ve zindanlar kimler için yapılıyor ve yapanlar kim?
Evet sayın okuyucular, söyleyin bunları niçin yazıyorum?
Zalim insanların sıfatını taşıdığım için, utanarak yazıyorum. Ayrıca bu ara sık-sık feryat, yani hewar içeren gür sesi ve var gücüyle ezilen sınıflara ve insani ruh taşıyan insanlara bağıran, o bağırmanın sesini bana ulaştıran ve beni yeise, üzüntüye boğan, ağlatan, sevgili Mahmut Alınak kardeşimiz, ülkemiz Kürdistan’daki zalim barbar Türkün zavallı halkımıza karşı uyguladığı barbarlığı için acilen bir müdahale istiyor, ama duyan kim? Kurda karşı koyunları korumak çobanlar işi. Çobanlar ise her biri bir yerde. Ne bir araya gelip bağırmasını biliyorlar ve ne de böyle bir niyetleri var. Ne oluyorsa koyun, kuzu ve koçlara oluyor.
Sevgili okuyucu kardeşlerim, dünya zalimler tarihinde, hiç bir zalim Türk zalim ve barbarları gibi gaddar olmamıştır. Bir İskender’i hiç bir zaman bir Cengizhan, Timur, Hulagu’ya benzetemezsiniz. Bir Roma,
German, Rus Çarı’nı, bir Alpaslan’a, gerçekten Türk olmayan, ama bugün onlara “Türk” denen 36 Osmanlı Padişahı’na benzetemezsiniz. Bunlar baba, kardeş katilleri oldukları gibi, devşirme Sadrazamları kazıkçı, kuyucu, baltacı canavarları, bir başka canavar. Dünyada gerçek insanın ruhunu taşıyan her bir birey bu ırktan utanıyor. Merhum annem anlatırdı. “Bu Türk denen canavarlar bebeklerimizi bile kesip yemişlerdir” diyordu. Ben kuzu oğlak gütmeye giderken bana “Ez gorî miqate xwe be, te wexta ku zeftîyekî Tirk dît, birev here xwe veşêrîne. Ji ber ku ewana zarokan serjêdikin dixwin” digot. Türkçesi: “Kurban olayım kendine dikkat et, Türk zaftçı jandarmasını gördüğün her yerde kaç git kendini sakla. Çünkü bunlar çocukları kesip yerler” diyordu. Çoğu kez de “Tirkmenên pitikxur” diyordu. Yani bebek yiyen Türkmenler.
Evet, bu gerçekler bilinirken, dünya bu halkı vahşi, canavar ve barbar tanırken, bakın bu halkın Başbakan’ı, Yürük Türkmen Ahmet Davutoğlu, Kürd, ama hep Türk’e hizmet eden Mahsun Kırmızıgül’ün kendisine: “Bu kadar zalim, bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz ey Başbakan” deyişine karşın utanmadan aynen şunu söylüyor: “Zulmümüze kimse şahit değil, ama merhametimize herkes şahit” diyor. Weyyyyyyyy, weyyyyyyy ax li serê min, Cîhan di wê merhameta we da birrî. Sizin beyin hücrelerinizde “Merhamet” denen bir duygu olsaydı, dünya sizi “Barbar” diye tanımlayamaz, annem de size “Bebek yiyen Türkmen” diyemezdi. Biz bu merhametinizi 1921-22 Koçkiri de, 1925’te Piran’da, 1927-32 arası Ağrı ve Zilan’da, 1937-38 Dersim’de, 1978’de Maraş’ta, şimdi de Sur’da, Sılopi’de, Nuseybin, Şırnak, Ceylanpınar ve Kuzey Kürdistan’ın her yerinde görüyoruz. Eğer bütün kainatı ve tüm canlı varlıkların yaratıcısına “Tanrı” diyorsanız, o Tanrı siz Türkleri, tüm insanlığın canavarı olarak yaratmıştır” diyorum. Çünkü insan sıfatını taşıyan hiç bir canlı varlık, sizin yaptıklarınızı yapamaz. Yani Tanrı sizi böyle örnek olarak yaratmış, ki herkes sizi tanısın ve sizden sakınsın. Çünkü siz Asena adlı bir vahşi kurdun eniklerisiniz. Dişiniz zehirli her canlı için.
Burada yine bu insan sıfatını taşıyan, bodur çirkin suratlı zalime sormak istiyorum. Sizin merhametiniz Roboski’de hayvanlarıyla birlikte paramparça ettiğiniz 34 genç insan ve çocuklar mı?
Sizin merhametiniz bakkala ekmek almaya giden küçük Kürd çocuğu Elvan’ı vahşice öldürmek, Ceylan’ı bomba ile parçalamak 12 yaşındaki çocuğu babasıyla birlikte 12 kurşunla delik-deşik etmek mi?
Sizin merhametiniz 80 yaşındaki ihtiyarımıza bok yedirmek mi?
Sizin merhametiniz kadın ve erkeklerimizi çırılçıplak edip, erkeklerin cinsel organlarına ip bağlayıp kadınlarımıza çektirmek mi?
Sizin merhametiniz Diyarbekir zındanında bizim genç ve ihtiyarlarımıza bok ve siçan yedirerek aşağılamak mı? 60 faşizan marşı ezberletmek mi?
Sizin merhametiniz karnında üç aylık bebeği taşıyan bir genç anayı bebek ile kurşunlayıp delik-deşik etmek mi?
Sizin merhametniz Anadolu’ya gelmenize yüzde yüz yardımcı olan, daha sonra da bu halka vahşi kurtlar gibi saldırıp onları yok etmeye çalıştığınız mı?
Sizin merhametiniz tarihin en kadim halklarından olan Kürd halkının tarihini, dilini, müziğini, örf ve adetlerini inkâr etmek mi?
Sizin merhametiniz yüzyıldan beri bu halkın çocuklarına vermek istedikleri isimleri şiddetle yasaklayarak, zulüm yapmak mı?
Sizin merhametiniz ölürdüğünüz çoluk-çocuk, genç ihtiyar, bir gencecik ananın bedenini bir hafta sokaklarda aç köpek ve kuşlara yem yapmak mı?
Sizin merhametiniz öldürdüğünüz Gerilla kızlarımızın ırzına geçmek mi?
Sizin merhametiniz öldürdüğünüz Gerilla’nın kafasını bir İŞİD gibi kesip resim çekmek mi?
Sizin merhametiniz Gerillaların burun, ve kulaklarını kesip, tuzlayıp kuruduktan sonra boncuk yapıp gerdanınıza takmak mı?
Sizin merhametiniz, o koca coğrafya’da yaşayan 47 ayrı halkı zorla İslamlaştırıp, sonra da vahşi Türk yapmak mı? Örneğin Lazlar, Ermeniler Çerkezler, Rumlar, Araplar ve diğerleri.
Sizin merhametiniz bütün komşularınızı düşman, öldürülmeleri vacip kılmak mı?
Sizin merhametiniz halkların malını çalmak, en kısa zaman da milyarder olmak mı?
Sizin merhametiniz, devşirme Gürcü’nun merhametiyle bütünleşince, daha
da belirginleşecektir. Daha fazla saymama da gerek yok.
Evet Türkmen Davutoğlu, sizin merhametiniz bu. Bu merhamet sizin mensup olduğunuz ırkın merhameti. Daha doğrusu merhametleri. Bu merhametleriniz insanlık tarihinin sayfalarında yerini almıştır. Siz bugün de bu zulmü halkımıza uyguluyor, ana karnındaki bebeği bile acımadan öldürüyorsunuz ana ile birlikte. Hemde bugün uygar dünya toplumlarının gözü önünde. Uygar toplumların da gözleri kör olsun.
İşte bunun için insan olduğumdan, zalimlerin insani sıfatını taşıdığımdan utanıyorum.
Yazık, iletişimin, tekniğin, bilimin bu denli geliştiği, küresel ve global bir dünyada, bu zulmü görmeyen insanlık, seyreden gözler beni utandırıyor.
Evet sayın okuyucu kardeşlerim, dünya insanlığı beni utandırırken, PKKlı Kürd kardeşlerim de beni son derece üzüyor.
Müsaade ederseniz bu kardeşlerim için de bir kaç söz söylüyeyim. Dilerim yine beni düşman yerine koymazlar.
Evet PKK 31 yıldan beri kirli bir savaş yürüterek haklı ulusal davamızı da Uluslar Arası alanda terorize etti. Koca coğrafyamızın tahrip olmasına sebep oldu. Ülkemiz Kuzey Kürdistan’ı Kürdsüzleştirdi. Önce köyleri, şimdi de şehir ve kasabalarımızı Kürdsüzleştiriyor. Bunu yaparken de kahramanlık taslıyor. Her yanlışına “Doğru” diyor. “Halk savaşı” diyor, halkın yüzde doksanı savaşmadığı gibi, evini, barkını terk edip düşman ülkesine gidiyor. Gidiyor ama, PKK neden gittiklerini sormuyor. Kendisine sorma ihtiyacını duymuyor. Demiyor “Yanlışım nerede?” Demiyor “Halkım neden kaçıyor ve ben ne yapıyorum, yanlışlık nerede?”.
Burada bu kardeşlerime sormak istiyorum, yahu siz ne için bu savaşa başladınız? Devlet istemediğinizi söylüyorsunuz, peki neden bunu 15-Ağustos 1984 öncesi söylemediniz bu zavallı yalınayaklı halkımıza?
Bir kaç yıldan beri de, “Biz Ulus Devleti çöpe attık, çünkü Ulus Devlet baskı organıdır, biz Türkiyelileşmek istiyoruz” diyorsunuz. Yahu başlangıçta bunu söyleseydiniz, bugün kendisine “Kürdüm” diyen de çoktan Türkiyelileşmişti. Zaten yeteri kadar sizin arzularınızı yerine getirmiş, hem Türk ve hem de severek Türkiyelileşmiştir. Yani milyonlarcası bu arzunuzu yerine getirmiştir, bu gidişle sayı daha da çoğalacaktır.
Bunun için de hem üzülüyor ve hemde utanıyorum. Bazen de kendime “Keşke Kürd olmasaydım” diyesim geliyor. Çünkü birbirine düşman, dostu düşmandan ayırmasını bilmeyen, yalana, dolana inanan bir halk.
Son verirken bu kardeşlerimden bir ricam olacak, lütfen adımlarınızı doğru atın, yanlışlarınızdan vazgeçip, doğru işler yapmaya çalışın, kardeşlerinizle kardeş ve birlik olun, yalana, dolana inanmayın, dostu düşmanınızdan ayırın, aranızdaki düşman parmaklarını kırın. Biran önce yanlışlarınızdan dolayı halkınızdan özür dileyin, öldürdüğünüz kardeşlerinizin ailelerinden sizi afetmelerini rica edin, anti emperyalist, anti İsrail sloganından vazgeçin, şahsi ve parti çıkarını halkımızın kutsal davasının önüne koymayın; Serok, Başkan olmak o denli önemli değil. Sonuç olarak herkesin sonu ölümdür. Bir çok dünya seroklarının ismi lanet ile anılır. Önemli olan adam gibi adam olmak, tüm insanları da kendisi gibi insan görmek.
Böylesi bir dilekle.