Deng Dergisinin 100. Sayısı vesilesiyle, üç konuyu yazdım. Birinci konu, yazılı basının,
toplumların, ulusların, halkların hayatında; özgürlük ve bağımsızlık mücadelelerindeki rolü ve
fonksiyonudur. Bu bağlamda Kürt toplumu ve Kürt ulusal Demokratik hareketindeki rolü
üzerinde durdum. İkinci konu, Osmanlı İmparatorluğu dönemimde, Kemalist Devletin
kuruluşu sonrasında ve 1960 sonrası dönemde Kürt yazılı basınını durumunu yazdım.
Üçüncü konu, Deng Dergisini değerlendirdim.
*****
Deng Dergisi’nin 100. Sayısı yayınlanıyor. Deng Dergisi, elinde olmayarak, kendi iradesi
dışında, zorunlu ve haklı olarak 100 sayıyı çıkarana kadar; birçok sahibi, yazı işleri müdürünü
ve redaksiyon üyelerini değiştirdiğini biliyoruz. .Deng Dergisinin sahiplerini, yazı işleri
müdürlerini, tüm redaksiyon üyelerini, dergiye maddi destek olanları, dağıtımını fedakârca
yapanları kutluyorum.
Türkiye’nin yasaklı koşullarında ve anti-demokratik ırkçı ortamında, fikir ve düşünce
özgürlüğünün yok ya da kısıtlı olduğu koşullarda bir derginin; 100. sayısını fikir, kültür, yayın
dünyasına sunması oldukça önemli bir olaydır.
Ayrıca bir dergi, Türkiye’de, Kürtlere ve Kürdistan’a ait konuları, temel meseleleri gündeme
getiriyorsa, bu yayının ne kadar zahmetli olduğu da başka bir sorun.
Bundan öteye bir yayın organı, dergi ya da gazete, Kürt ulusunun kendi kaderini kendi
iradesiyle tayin etmesini savunuyorsa, Kürtlerin Bağımsız Devlet ya da Federal devlet
kurmasında tarafsa işler daha zordur.
Deng Dergisi de bu kapsamda olan yayın organlarından biridir. Buna rağmen, 100 sayı ile
yayın hayatında yaşamını sürdürüyorsa bu çok önemlidir. Daha uzun ömürlü olmasını için
destek olmak görevimiz olmalıdır.
Deng Dergisinin yöneticilerini 100. Sayısından dolayı kutluyorum.
( I )
Ulusların, halkların, devletlerin, toplumların, fikir akımlarının temsilcilerinin hayatında, genel
olarak yayıncılığın, özel olarak dergi ve gazete yayıncılığının rolü hayati niteliktedir. Bu
nedenle, toplumlar, uluslar, halklar, devletler, fikir akımlarının temsilcileri her zaman
yayıncılığa önem vermişlerdir.
Dergiler, gazeteler, şimdilerde televizyonlar, halkın bilgilenmesinde, bilinçlenmesinde,
kamuoyunun aydınlatılmasında, gündem oluşturmada büyük bir role ve fonksiyona sahiptir.
Devletini kuran uluslar ile devletini kurmayan bağımlı, yarı-sömürge ve sömürge ulusların
hayatlarında yayıncılığın, dergi ve gazetelerin fonksiyonları ve rolü farklıdır.
Aynı şekilde, demokratik rejimlerle, demokratik olmayan rejimlerde; düşünce ve kendini ifade
özgürlüğü olan devletler ve toplumlarla, düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı devletlerde
ve ülkelerde, yayıncılığın, dergi ve gazetelerin rolü farklı olmuştur. Hareket ve manevra
kabiliyetleri farklı olmuştur. Hatta bu devlet ve ülkelerdeki yayıncılığın, dergi ve gazetelerin
dilleri, içerikleri, halka ulaşma araç ve gereçleri farklı olmuştur. Bu yayınların yazı işleri
müdürleri, sahipleri, yazarları; tutuklanmış, işkence görmüş, öldürülmüşlerdir.
Bu çerçeve tam da Kürt yayıncılığı ve yayıncıları, yazarları için geçerlidir.
Kürt ulusu, sömürge bir ulustur. Kürdistan, klasik sömürge’ statüsünden daha geri ve hem de
uluslararası klasik sömürgeden geri bir statüye sahiptir. Bundan dolayı, Kürtlerin, Kürt fikir
akımlarının, Kürdistan örgütlerinin hayatında yayıncılık, dergi ve gazetelerin rolü iki kat büyük
önem arz etmiştir.
Kürt yayıncılığı: Kürt milletine ve Kürdistan!a ait toplumsal, sosyolojik, coğrafi, dilsel, kültürel,
tarihi gerçeklerin ve değerlerin gün yüzüne çıkmasını sağlıyor. Ayrıca yok sayılan Kürt
milletinin varlığını, bu değerlerini ortaya çıkarmakla, ırkçı tezleri çürütmek için önemli bir rol
ve fonksiyonu icra ediyor..
Kürt yayıncılığı, dergi ve gazeteleri bu bahsettiğim rol ve fonksiyon kadar, belki de bu rol ve
fonksiyondan daha önemli olan Kürt milletinin kendi kaderini kendi iradesiyle tayin etmesi,
Kürt ulusunda özgürlük ve bağımsızlık bilincinin gelişmesi gibi çok temel ve hayati bir rol ve
fonksiyon da icra etmiştir ve halen de etmektedir.
Aynı zamanda Kürt kamuoyunun oluşmasında, Kürtler ve Kürdistan için gündem
oluşturmada da rol ve fonksiyonuna sahiptir.
Ama Kürtlerin Osmanlı Döneminde çıkardıkları yayınların, gazete ve dergilerin içerikleri ve
nitelikleriyle Cumhuriyet Döneminde çıkan dergi ve gazetelerin içeriklerinin de farklı, farklı rol
ve fonksiyonlara sahip oldukları görülmektedir..
Osmanlı Döneminde Kürtler tarafından çıkartılan dergi ve gazetelere bakıldığında, açık bir
ulusçuluk yapmaktan kaçındıkları ve daha çok Kürtlerin yaşadıkları sosyal ve ekonomik
sorunlara ağırlık verdikleri görülmektedir.
Cumhuriyet dönemindeki Kürt dergi ve gazetelerinin, özellikle de 1960 yılından sonra yayın
hayatına giren Kürt dergi ve gazeteleri, Kürtçülük bilincinin gelişmesinde önemli bir rol
oynamışlar ve fonksiyon yerine getirmişlerdir.
Deng Dergisi de, Cumhuriyet dönemindeki bir Kürt Dergisi’dir. İçeriğine ilişkin eleştirilere
rağmen, bu rol ve fonksiyonu oynayan Kürt yayıncılık, gazetecilik ve dergicilik geleneğinin bir
devamıdır.
( II )
Kürt dergi ve gazeteciliğinin uzun bir geçmişi ve geleneği var. Bu nedenle Deng Dergisi de
bu tarihi geçmişin ve geleneğin bir ürünü ve devam ettiricisidir.
Kürt yayıncılığına kısaca göz atarsak Deng ve yakın tarihin diğer dergi ve gazetelerin
geçmişini, geleneğini bilince çıkarmak olanaklı olacaktır.
İlk Kürt Gazetesi: Kürdistan’dır. Bu gazete II. Abdulhamit Döneminde yayına başlamıştır. 22
Nisan 1898’de Mısır’da yayın hayatına başlamıştır. 22 Nisan, günümüzde Kürt Gazeteciliği
Günü olarak kutlanıyor. Kürtçenin, Kurmanci lehçesinden yayımlanmıştır. Kahire’de
sürgünde olan Botan aşiretinden önemli bir aydın olan Mikdat Mithat Bedirhan tarafından
yayın hayatına sokulmuştur.
1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra ortaya çıkan nispi özgürlük ortamında Hersekli
Ahmet Şerif’in çıkardığı Şark ve Kürdistan, Süreyya Bedirhan’ın Kürdistan, İttihat Terakki’nin
Diyarbakır Kulübü’nün çıkardığı Peyman gibi gazeteler yayın hayatına girdi.
Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin yayın organı olan Kürt Teavün ve Terakki Gazetesi ise
1908 yılında İstanbul’da yayınına başladı.
Rojî Kurd (Kürt Güneşi) Dergisi, 1912’de kurulan Kürt Talebe-i Hevi Cemiyeti’nin yayın
organıdır. Rojî Kurd, Osmanlıca ve Kurmanci dilinde yayımlanıyordu. Ancak yazılar ağırlıklı
olarak Kürtçe (Kurmanci ve Soranice) idi.
Jîn (Yaşam) Gazetesi, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yayımlandı. 1918’de kurulan
Kürdistan Teali Cemiyeti’nin kurucularından Müküslü Hamza, son beş sayısını da bu
cemiyetten ayrılanların kurduğu Kürd Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti’nin üyelerinden Memduh
Selim Bey yönetmişti.
Birinci Dünya Savaşından sonra, 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında
Gazi (Çağrı) gazetesi, Kürdistan Cemiyeti tarafından 1919 yılında Diyarbakır’da
yayımlanmaya başlandı. Ancak birkaç sayıdan sonra kapandı.
1922’de Irak’ın Süleymaniye şehrinde çıkarılan üç dilli (Kürtçe, Türkçe ve Farsça) Bangi
Kürdistan (Kürdistan’a Sesleniş) adlı haftalık ‘ilmî, içtimaî, edebî’ gazete Mirliva (Yarbay)
Mustafa Paşa Yemolki tarafından çıkarıldı. Kürdistan Cemiyeti tarafından da desteklendi.
Cumhuriyet döneminde, Türkiye sınırları içinde Kürtçe basına izin verilmediği için Kürtçe
gazeteler Irak, Suriye ve Beyrut’ta basıldı. Bunlar arasında aralıklı da olsa yayımlanmayı
başaran Jiyan (1926-1936), Hawar (1932-1943), Jîn (1939), Gelawej (1941-
1950), Ronahî (1942-1945), Roja
Cumhuriyet döneminde, Kürtlerin varlığı ret edildi. Kürtlerin Türk olduğu ırkçı tezi
gereği, Türkleştirmeleri için büyük bir çaba ve devlet siyaseti yürütüldü. Bu nedenle
Kürt dergi ve gazetelerin yayınlanmasına izin verilmedi. Bu yasak ve barbarlık, çok partili
döneme kadar devam etti. Kürdistan Gençleri ve özellikle Kürt ağa, bey,şeyh, aşiret reisi
çocukları, çok partili dönemde ve Demokrat Parti İktidarında eğitim için İstanbul, Ankara gibi
büyük şehirlere gittiler. Musa Anter, Edip Karahan, Yaşar Kaya, Medet Serhat, Mehmet Ali
Arslan gibi Kürt aydınlarının çıkardığı: Dicle Kaynağı (1949), Şark Mecmuası (1950), İleri
Yurt (1958), Dicle-Fırat (1962), Deng (1963), Yeni Akış (1966) gibi dergi ve gazeteler yayın
hayatına başladılar.
Aynı şekilde 12 Mart 1971 Askeri darbesinden sonra, Özgürlük Yolu (1975), Xebat (1976),
Rizgari (1976), Roja Welat (1977), Kawa (1978), Ala Rızgari (1979), gibi Kürt gazete ve
dergileri yayın hayatına girdiler. Bütün bu yayın organları ağırlıklı olarak Türkçe ya da
Türkçe-Kürtçe iki dilliydi. Sadece Kürtçe çıkan iki yayın organı, Roja Welat Gazetesi,
Devrimci Demokrat Kültür Derneği’nin (DDKD) çıkardığı Tîrêj dergisiydi.
12 Eylül Darbesinden sonra da Kürt yayıncılığı, ya illegal ya da yurtdışında yürütüldü. 1990’lı
yıllara kadar Avrupa; özellikle de İsveç, önemli bir merkez oldu.
Kürt yayıncılığının bu serüveninden anlaşılacağı gibi, Deng Dergisi de, hemen tarih
sahnesine çıkmış bir dergi değildir. Kürt tarihi gazete ve dergi yayıncılığının bir devamıdır.
Ama aynı zamanda bir fikrin, bir siyasal ve ideolojik eğilimdeki dergi ve gazetecilik yayınının
devamıdır. Özgürlük Yolu Siyasi Hareketinin ve onun yayıncılığının da bir parçası ve
devamıdır.
( III )
Deng, Kürtçe bir kelimedir. Türkçe’de de, “ses”, olarak karşılık bulan bir kelime. Deng
Dergisi, yayın hayatına sokanlar, üyesi oldukları Kürt milletine ve insanlığa seslenmek
amacıyla bu ismi dergileri için seçmişler.
Kürdistan yazım ve yayın dünyasında, daha önce de yazdığım gibi geçmiş tarihlerde de
“Deng” ismiyle yayın yapan bir dergi vardır. Deng Dergisi, 27 Mayıs 1960 Askeri
Darbesinden sonra, fikir özgürlüğü alanında görece ve sınırlı bir gelişmenin olduğu
koşullarda yayın hayatına 1963 yılında giriyor. Bu Deng Dergisi, Yaşar Kaya, Musa Anter,
Medet Serhat, Ergün Koyuncu tarafından yayın hayatına sokuluyor.
Yaşar Kaya anılarında bu konuyu şöyle anlatıyor: Darbeden sonra, “yönetimi elde
bulunduran ordu ve Kemalistler, yeni bir anayasa hazırladıklar. Bu yeni anayasa, daha
önce var olmayan birtakım hak ve özgürlükler de getirdi. Bunlardan biri ve en önemlisi,
fikir özgürlüğüydü. Sol yayınlar çıkmaya başladı…
“………..
“Biz de bu yeni koşullardan faydalanarak yayınlar çıkartmaya başladık. Musa Anter,
Medet Serhat ve Ergün Koyuncu ile birlikte 1963’te Deng Dergisisni çıkarmayı
kararlaştırdık. Deng’i çıkarma fikri, Musa Ağabey ile Medet’di.” (Şef3ıq Pêşebg, Yaşar
Kaya’nın Hatırları, Sayfa 113)
Bu günkü Deng Dergisi yöneticilerinin, 1963 yılında yayın hayatına başlayan Deng
Dergisinden, isim ve içerik açısından ne kadar esinlendikleri konusu, elbette bir merak
konusudur. Deng Dergisi’nin bugünkü yöneticilerinin bu konuyu açıklamaları gerekir.
( IV )
Deng Dergisi, kendisini “siyasal kültürel dergi” olarak tanımlıyor. İncelediğim ve okuduğum
kadarıyla aynı zamanda tarih konuları da inceleyenn bir dergi. Ayrıca Kürdistan ulusal
hareketinin ideolojik sorunlarını da ele alan bir dergi. Bu nedenle bir “tarih ve ideoloji
dergisidir” demek de yanlış olmaz.
Deng Dergisi, anladığım kadarıyla iki anlamda siyasi bir dergi olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Bir neden, Kürtlere ve Kürdistan’a dair bütün konuların (siyaset, ideoloji, sosyoloji, tarih,
felsefe, kültür), Kürtlerin ve Kürdistan’ın statüsünden ve sömürge konumundan dolayı siyasi
olmasıdır. İkinci neden, Deng Dergisi’nin bir siyasi hareket geleneğine bağlı olması, bir
yarı-parti yayın organı olması anlamında da siyasal bir dergidir.
Deng Dergisi, Özgürlük Yolu Siyasi Hareketinin ve Kürdistan Sosyalist Partisi’nin dolaylı da
olsa bir yayınıdır. Sosyalizmi kendisine düşünce sistemi olarak rehber seçen bir dergidir. Bu
nedenle, ideolojik ve açık siyasi tarafgirliği olan bir dergidir.
Derginin yazarlarının çoğunluğu, derginin bağlı bulunduğu Özgürlük Yolu Siyasi Hareketi’nin
ve Kürdistan Sosyalist Partisinin yönetici üyeleridir. Ama aynı zamanda Özgürlük Yolu
Hareketli ve Kürdistan Sosyalist Partili olmayan akademisyen, siyasetçi, tarihçi yazarları da
var.
Derginin bu yazar profili, dergiyi çoğulcu nitelikli bir dergi kategorisine sokar mı? Sorusu
önemli. Ben bu yazar profilinin, dergiyi çoğulcu bir dergi kategorisine sokacağını
düşünmüyorum. Ama teknik anlamda yarı-çoğulculuğundan bahsedilebilir.
Dergi, Türkçe ve Kürtçe yazıları bünyesinde barındırıyor. Ama yazılar ağırlıkla Türkçe. Bu
nedenle, Deng Dergisine bir Kürt Dergisi denilse bile, tümüyle Kürtçe bir dergidir demek zor.
Deng Dergisini, klasik tekçi ve parti yayıncılığı kapsamında, resmi ideolojisi de olan bir dergi
olarak tanımlamak yanlış olmazsa gerekir.
Benim düşünceme göre, 100 sayı yapan Deng Dergisi yöneticilerinin derginin
niteliğini tümüyle değiştirmeyi düşünürlerse, daha demokratik, daha çoğulcu
ve daha milli, daha toplumsal, reformcu ve değişimci düşüncelere öncülük
edecek bir dergi yaratabilirler.
( V )
Deng Dergisinde, HAK-PAR ve TEVKURD Yöneticisi olduğum zaman sık sık, daha sonra da
zaman-zaman benim görüşlerime yer verildi Benim yazılarımda, Deng Dergisinin bağlı
olduğu siyasi grup ve hareket hakkında ciddi eleştiriler olduğu halde, hiçbir sansüre
uğramadan yazılarım yayınlandılar. Başka yazar arkadaşlarımızın yazılarında da eleştiriler
olduğu halde, yazılarının sansüre uğramadıklarını biliyorum..
Dergideki bu bu olumlu yaklaşım, daha değişimci, demokrat, reformcu, çoğulcu bir Deng
Dergisi için temel olabilir.
Yazımın başında da belirttiğim gibi Deng Dergisi de tüm Kürt gazeteleri ve dergileri gibi
yasakları, tutuklanmaları, cezaları, maddi zorlukları göğüsleyerek bugünlere geldi. Onları
içtenlikle kutluyorum.