Sekiz yıllık AKP iktidarına son vermek için bugüne kadar hertürlü yöntemi kullanmaktan geri kalmayan derin devlet, son iki haftada gerçekleştirdiği derin hamlelerle Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Başbuğ’u aynı mevzide buluşturdu.
Kürtlere, alevilere, sosyalistlere, demokratlara, işçi ve emekçilere, kemalist ve ulusalcılara, şeriat gelecek korkusuyla militarizme çanak tutan bil cümle laikperestlere müjdeler olsun.
Açılım, maçılım bitti.
Kürt , Türk savaşı yeniden başladı.
Sokaklar yeniden şenlendi.
Bundan böyle sokaklar daha çok rengareng olacak, batıda Kürtlere karşı Türkler, doğuda Türklere karşı Kürtler meydanlara çıkacak.
Atılacak sloganlarla yer gök inleyecek.
Evlerin balkonları bayraklarla süslenecek.
Daha fazla kan akacak.
Şehitler çoğalacak.
Her mahallede cenaze törenleri düzenlenecek.
Bu törenlerde politikacılar yine en önde saf tutup, bugüne kadar alışılageldiğimiz nutuklarla sükse yapacak.
Bunların gazına gelen şehit anne ve babaları, bir anlık da olsa acılarını unutup, „Vatan sağolsun“ diyecekler.
Televizyonlarda aynı mesajlar peşi sıra yayınlanacak, toplum, vatan , millet, sakarya edebiyatıyla toplum bir kez daha hipnotize edilecek.
Diğer taraftan hertürlü açılım ve demoratikleşme adına atılmış olan adımların ruhuna fatiha okunacak.
Kürdistan’da polise taş atan ve bu nedenle tutuklanan binlerce çocuğun akibeti belirsizliğe havale edilecek.
Tutuklu bulunan BDP’li belediye başkan ve yöneticilerin davaları hızlı bir şekilde ağır cezalarla sonuçlandırılmaya çalışılacak.
Ergenekon serili davalardan tutuklu bulunan emekli ve muvazzaf subaylar, “teröre” karşı savaşmları için birlik ve beraberlik adına birer birer bırakılacak.
Anayasa paketi, Anayasa mahkemesince iptal edilecek, 30 yıl sonra da olsa 12 Eylül’ün darbecilerden hesap sorma günü olarak anılmasının önüne geçilecek.
Toplumda pompalanan şeriat korkusu sona erecek.
TRT-Şeş’in kapısına kilit vurulacak, Nilüfer ve Rojin’nin söyledikleri Kürt ezgilerinin yerini, Türkçülüğü göklere çıkaran marşlar alacak.
Kimi üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatıyla ilgili açılan enstitüler kapatılacak, buralarda eğitim ve öğretim gören öğrencilerle eğitmenler, bölücülükten tutuklanıp yargılanacak.
Nihayetinde AKP iktidardan düşürlüp yerine C(M)HP koalisyonuyla yeni bir hükümet kurulacak.
Erdoğan’ın yerine Dersimli devşirme Kılıçdaroğlu başbakanlık koltuğuna oturttulacak.
Böylelikle Atatürk ilke ve inkılapları yeniden toplumu bir arada tutan çimento işlevini görecek.
Erdoğan ile Başbuğ’u aynı mevzide buluşturan bu oyun başarıyla sonuçlanırsa: Kürtler, aleviler, sosyalistler, demokratlar, işçi ve emekçilere mi ne olacak?
İşçi ve emekçilere 1 Mayıs yeniden yasaklanacak.
Sosyalist ve demokratların payına hapishaneler…
Alevilerin payına yeni katliamlar…
Kürtlere de göç, sürgün ve soykırımlar düşecek…
21.05.2010
firataras@navkurd.eu