Osmanlı’nın külleri üzerinde inşa edilen Türk devletinin kuruluşundan günümüze kadar çözüm bekleyen, çözüme her yaklaşıldığında, adeta gizli bir elin araya girmesiyle arap saçına dönen Kürt Sorunu’nun çözümü, yaşanan son eylemlerle yine başka bir bahara kaldı.
Bahar ise bir türlü gerçek yüzünü gösteremiyor bu topraklarda. Özlemi çekilen baharın kendini göstermesiyle dökülen Kürt ve Türk gençlerinin kanı, eriyen kar sularına karışarak toprağın derinliklerine, oradan da kin ve nefretin bir sembolü olarak yeniden filizlenerek hayat buluyor.
Özellikle son yirmi yıllık süreç incelendiğinde hep aynı hikaye ve hep hüsranla biten aynı sonuç…
Karşılıklı atılan bir adım, ardından yine karşılıklı suçlamalar ve uzaklaşma…
Ardından kan ve gözyaşı…
Bir taraftan „şehit cenazeleri“ ve teşhir edilen „gerillaların“ tanınmayan cesetleri…
Yine bir taraftan taziye çadırları ve bu çadırlarda Kürt siyasetçilerinin yaptıkları hamaset edebiyatı, diğer taraftan cami avlularında ay yıldızlı bayraklar altında tekbir sesleri eşliğinde, omuzu kalabalık generallerin sahte gözyaşları…
Hep aynı sahne, oynanan aynı oyun ve aynı seyirciler…
Ne oyuncular aynı oyunu tekrar tekrar oynamaktan şikyetçi, ne de seyirciler hep aynı oyunu seyretmekten…
Herkes halinden ve oynadığı oyundan memnun.
Tek memnun olmayan birileri varsa, o da, oyun sonrası kaderleriyle başbaşa kalan, çiğerleri yanan, ocaklarına ateş düşen gerilla ve asker anneleri…
Her yıl baharın başlangıcıyla beliren umutt ışığı bu yıl da bir kez daha kendini gösterdi…
Özellikle Barzani’nin ABD dönüşü Türk yetkililerle yaptığı görüşme ve kimi Türk politikacıların çekingen de olsa yeniden diyalog ve çözümden bahsetmeleri ve Kürt Konferansı konusunda yapılan hazırlıklar, bu baharın farklı olacağı yönünde bir beklentiye dönüştü.
Bununla ilgili birçok senaryo yazılıp çizildi, karşılıklı adımların atılması için geriye sayım başladı derken, yine görünmeyen eller devreye girdi…
Bir taraftan operasyon ve sürek avı, diğer taraftan beklenmeyen eylemler…
Yine kan ve barut kokusu baharla birlikte toplumu esir aldı.
Karşılıklı kin ve nefret yeniden filizlenmeye başladı…
Söylenen son söz, barış yine başka bir bahara kaldı…
Tabii baharın gelmesine izin verilirse…
19.05.2012
firataras@navkurd.eu