HDP, 7 Haziran Seçimlerinde „Yeni Yaşam ve Yeni Türkiye“ çıkışıyla beraberinde çok gereksiz kişileri Kürtlerin sırtından meclise taşıdı. Yaşadıkları bölgelerde asla secilmeyecek marjinal sol ve kemalist tipler, Ertuğrul Kürkçü, Sırrı S. Önder, Sezai Temel, Celal Doğan, Saruhan Oluç ,Nursel Aydoğan, Yurdusev Özsokmenler ve benzerleri.
Hele hele birde parti genel başkanları var ki, Levent Tüzel, Rıdvan Turan ve Figen Yüksekdağ gibileri, Örnegin L. Tüzel’in genel başkanı oldugu EMEP bir önceki genel secimde yanılmıyorsam Türkiye genelinde 40 bin dolayında oy almıştı, oysa kendisi DTP’den bağımımsız olarak girdiği Istanbul’dan 200 binin üstünde oy aldi ve iki dönemdir de parlamenterlik yapıyor.
Rıdvan Turan keza Turkiye’de adı dahi bilimeyen, seçime girecek gücü olmayan SDP diye marjinal sol bir partinin genel baskanı, şimdi o da parlamentoda. MHP kökenli bir aileden gelen Figen Yuksekdağ yine ESP denilen sol bir partinin baskanlığından HDP’in Eş Genelbaşkanı ardından da Kurdistan’ın en güzide ili Van’dan milletvekili seçildi. Şimdi maalesef Kürt halkına öncülük etmekte. Ne yazık ki ezen ulusun bireyleri olan bu Türkler bugün Kürtleri en üst düzeyde temsil ediyorlar. Kürtlerin liderliği bu tiplere havale edilmemeli. Bunların sosyalist, liberal, demokrat yada dinci olmaları bu gerçeği değiştirmiyor. Başta HDP’li Kürtler olmak üzere tüm vatansever Kürtler buna karşı çıkmalıdır.
Bu kişiliklerin ortak özelikleriden en önemlisi, sol kemalist gelenekten gelmeleri ve TC’nin ulusal değerlerini, bütünlüğünü savunan, sözde demokratik ve emekten yana Türk üst kimliği ile Kürt ve diger azınlıklarla yeniden Demokratik Cumhuriyeti inşa etmeleridir. Cumhuriyet’in kuruluşunda dedeleri de aynı uslüp ve kandirmacayla ve aynı anlayışla hareket ettiler. O süreçten günümüze kadar Kürtlere düşen de sadece zulüm, baskı ve soykırım oldu, aynı halen de devam etmekte.
Bugün Kürdistan’da dağ taş bombalanıyor, insanlar ölüyor ve iki bakanla hükümette temsil edilen HDP de, Türkiyelileşme sevdası ile bu zulüm ve katliama ortak olmaktadır. Nedeni izlenen yanlış politikalar ve Kürt olmayan bu kişiliklerin parlamenter seçilmiş olmaları. Oysa Kürtler için asıl olan Kürdistanileşmektir. Kürtlerin sırtında seçilen ve Kürtlerin devlet kurma hakkına inatla karşı çıkan, ulusal mesele sözkonusu olduğunda, barış ve kardeşlikte dem vuran bu „Kürtsevmez Kemalistler“ Kürtlerin oylarıyla bir daha seçilseler de bize yine bir faydaları olmaz. Onlar, atalarının olmayan namus ve şereflerı üzerine TBMM’de yemin eder, dokunulmazlık zırhına burunup ancak ahkam keserler.
Bunlar yine bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Güney Kürdistan ve Barzani’ye olan seviyesiz ve düşmanca tavırları ile milyonlarca Kürt ve Kürdistan’a hakarette bulunmayı sürdürürler. Nursel Aydoğan’ın „Ucaklar niye Güney Kürdistan’ı vurmuyor“, Sezai Temeli’nin Başkan Barzani’ye yaptığı hakaret gibi.
HDP, gelecek seçimlerde Kuzey Kürdistan’da varolan, Kürdistan adıyla kurulan partilerle itifak kurup kemalistlere verdiği kontenjanları bunlara verirse, bu aynı zamanda Kürdistani bir itifaktın ilk adımı için de bir temel oluşturur ve bu da Kürtler için ciddi bir moral kaynağı olur. Aynı zamanda şimdiye kadar yapılan hatalardan birazcık da olsa arınılmış olur.
Velhasıl Kürtleri Kürtler yönetmeli, ezeli düşmanlarımızın çoçukları ister sosyalist, ister dinci olsunlar, asla ve asla bize dost olamazlar. Bu bilince varmadıkça daha çok kandırılıp ve bugün olduğu gibi yapılan yanlış politikaların kurbanı oluruz.
Devrimci Halk Savaşı teorileriyle değil, ulusal politikalarla, Türk solu ile kardeşlik ve barış politikalarına öncelik vermekle değil, öncelikle Kürdün solu, dindari ve diğer kesimleriyle kardeşlik ve barışı sağlayalım.
Eğer tekrar kemalistlerle seçime gidilirse ki, şimdilik öyle görünüyor, vatansever Kürt halkı kesinlikle seçimlere alet olmamalı, gerekirse sandık başına gitmemeli ve Kürdistani bır duruşu ortaya koymalıdır.
Şu an gelen kesin bilgilere göre KDP’nin Peşmerge Özel Kuvetleri’nin (Zerevan) eğitim verdiği Roj Askeri Gücü adıyla kurulan, ikisi kadınlardan oluşmak üzere 10 Pesmerge Taburu en kısa zamanda Rojava Kürdistanı’na geçecek. Umarım buna benzer mutlu ve güzel haberleri birgün Kuzey’de de alırız.
Çünkü rüyasını görduğumuz Bağımsız bir Kürdistan’ın inşaası ancak ulusal bir itifaka ve bu doğrultuda atılacak adımlara bağlıdır.
Sıraç Oğuz
17.09.2015