Urmiye Spor Müdürlüğü tarafından 24- 29 Ağustos tarihlerinde İran, Türkiye, Azerbaycan, Irak ve Nahçıvan’dan 5 takımın katılımıyla bir futbol turnuvası düzenleniyor. Türkiye’yi Erzurum, İran’ı Urumiye, Azerbaycan’ı Bakü, Irak’ı Erbil (Hewlêr) ve Nahçıvan’ı da Nahcivan kenti karmaları temsil ediyor. Sözkonusu turnuva spor olunca, amacı da ülkeler ya da halklararası dostluk ve dayanışma oluyor…
Gelgörün ki dostluk ve dayanışma adına yapılan bir futbol turnovasına katılan takımlardan biri, aynı amaçla turnovaya katılan ve kendi ülkesini/halkını temsil eden başka bir takımla asla karşılaşmayacagını belirterek sahaya çıkmıyor.
Nedeni mi?
Karşılaşacakları takımın Kürt takımı olması ve üzerinde Kürdistan yazılı formalarla sahaya çıkmış olmaları…
Protestocu takımı mı merak ettiniz!
Elbette ki Türkiye’yi temsilen turnovaya katılan Erzurum…
Haberi okurken biran kendimi Erzurum’da buluverdim. Türk olmadıkları halde Türklük adına hertürlü gözükaralıktan sakınmayan, güçlü oldukları ortamlarda aslan kesilen, ters taşa denk geldiklerinde kedileşen hemşehrilerimi hatırladım…
Onlarla birebir yaşadıklarım, ya da tanık olduğum olaylar, bir film şeridi gibi hafızamda canlanıverdi…
Işsizliğin ve başıboşluğun olduğu her şehirde olduğu gibi, Erzurum’da adım bası bir kahvehane vardır.
Televizyonun olmadığı ve futbolun bugünkü kadar populerlik kazanmadığı yılarda kahvehanelerde kümelenen insanlar, birbiriyle uğraşırarak zaman geçirirledi. Çoğu zaman gruplar halinde içlerindeki en zayıf olan birey ve grubun özel ve genel değerleriyle dalga geçerek bunu yapıyorlardı…
Erzurumlular için dalgaya alınacak, hakaret edilecek tek kesim ise kürtlerdi…
Kendilerini ağırlıkta hissettikleri ortamlarda, karşılarına çıkan Kürde verip veriştirirlerdi. Alaya aldıkları kişi ya da grubu din testine tabi tutup, kuyruk kontrolu yapmaya kadar vardırırlardı hakaretlerini…
Tabii durum, herzaman tahmin ettikleri gibi de çıkmıyordu. Bazen de alaya aldıkları kişi yada grup ağır basardı. Bu durumda da hemen ağız değiştirp, kendilerine özgü şiveleriyle; „Ağabeyci niye qızirsen çi, zeten esli çürt olmayan Ermenidir. Benim/bizim nenem/nenemiz de çürttür“ deyip sıvışırlardı.
Bu söyledikleriyle tahmin etmeden çarptıkları sert kayadan kurtulmak için kendilerinin de aslında Kürt olduklarını, değillerse bile Kürtlerin de pek sevmedikleri Ermenileri aşağılayarak durumu kurtarmaya çalışıyorlardı.
Aslında doğru da söylüyorlardı.
Çünkü Erzurum tarihsel olarak bir Kürt- Ermeni kentiydi. Son yüzyılda Erzurum’a göçeden Laz ve diğer azınlıkları ve de devleti temsil eden memurları saymasak, Erzrurum’un yerlileri bu iki halktan oluşuyordu.
Bugün Türklük bayrağını dalgalandıran, ondan başka bir bayrak tanımayan Erzurumlular da, onların deyişiyle, köken olarak ya Kürt yada Ermenidirler…
En nefret ettikleri kesimlerse, yine sıkıştıkları an ittiraf ettikleri ataları olan Kürtler ve Ermenilerdir…
Sözkonusu olayla ilgili açıklama yapan Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürü Fatih Çintımar, aynen şöyle diyor:
„Turnuvada derece yapmamız çok önemli değil. Biz belki orada birinci de olabilirdik. Ay- yıldızlı formamızı gören Iraklılar, Kürdistan yazılı formayla maça çıkmak istemişler. Iraklı yöneticilerin yaklaşımı ve Kürdistan yazılı formada ısrar etmeleri üzerine Erbil maçına çıkmadık. Beni Urumiye’den aradılar ve durumu anlattılar. ‚Kesinlikle oynamayın‘ dedim. (…) Biz böyle birşeye izin vermedik. Bir Türk takımının Kürdistan formalı takımla müsabaka yapması söz konusu değildir.“
Ortalama Türk mantığını temsil eden bu anlayışa ne demeli, yada buna karşı ne yapmalı!..
Hala kerdeşlik ve dostluktan mı bahsetmeli…
Yoksa sert bir kayaya mı dönüşmeli…
Sizi bilmem ama , ben bir tarafta sınırların kalktığı bir taraftan da savaş rüzgarlarının estiği günümüz dünyasında hangisine karar vereceğimi bilemiyorum…
03 Eylül 2008